Türkiye Beyzbol Softbol Amerikan Futbolu ve Ragbi Federasyonu’nun 11 Ağustos 2007 tarihinde yaptığı Yönetim Kurulu toplantısında alınan kararlar federasyonun resmi sitesinde açıklandı. Bu kararlar çok tartışılacak ama ben kendi düşüncelerimi ve yorumlarımı nfltr.com aracılığıyla sizlere aktarmak istedim.Sizin de düşüncelerinizi duymak isterim, eğer bana gönderirseniz bir sonraki yazımda sizin düşüncelerinize yer verip katıldığım ve katılmadığım noktalarına değinebilirim.

Bilmeyenler için kendimle ilgili kısaca biraz bilgi verebilirim. Bu camiada 2000 yılından itibaren yer almaktayım, geride kalan 7 sene boyunca uzun yıllar çeşitli kurullarda (TAFK, UAFL) kulüp temsilciliği yaptım. Ayrıca yine uzun yıllarca DAÜ’de kulüp başkanlığı ve kaptanlık yaptım, ve şimdilik İstanbul Tigers’da oyuncu olarak devam etmekteyim.

Federasyonumuz tarafından alınan kararlar şöyle:
•   Amerikan Futbol liginin, Kulüpler ve Üniversite Lig olarak ikiye ayrılmasına,
•   Uni ligde oynayan sporcunun Kulüpler ligde oynama hakkına sahip olmasına,
•   KULUPLER Liginde oynayan sporcunun Uni Ligde oynama hakkının olmamasına,
•   Üni Ligde oynayacak sporcuların öğrenci olma koşulunun olmasına,

İlk dört madde birbirleriyle alakalı olduğu için hepsini bir arada aldım. Federasyonumuz gecen sezon olduğu gibi bu sezon da kulüpler (nam-i-değer “Pro”) ve üniversiteler (yani kolej) ligi olmak üzere iki ligli bir oluşuma gitmeye deneyecek anlaşılan. Deneyecek diyorum çünkü geçen sezon pro lige katılım için belirlenen şartların biraz zorlayıcı olması dolayısıyla çok az sayıda kulüp bu şartları yakalayabilmişti ve federasyon iki lig hayalini terk edip tekrar tek lig üzerine bir sezon oluşturmuştu.
Bu kararlarda 3. maddenin olmaması gerekiyor zaten, çünkü 2. ve 4. maddeler iki ligin oyuncuları konusunda yeterli bilgi veriyor ve 3. madde hem 2. maddeyle çelişiyor hem de akil karıştırıyor. Söylenmek istenen üniversite öğrencilerinin hem kolej liginde hem pro ligde oynayabileceği ve geri kalan oyuncuların ancak pro ligde oynayabileceği.
Burada dikkatimi çeken bir nokta üniversite öğrencilerinin kendi üniversitelerinin takımlarında oynaması şartının belirtilmemiş olması. Bu özellikle Ankara ve İstanbul’da faaliyet gösteren ve kadrolarında çeşitli üniversitelerin öğrencilerini barındıran çok sayıda üniversite takımına yarayacaktır elbet. Ama aldığım duyumlara göre uygulama öğrencinin ancak okuduğu üniversitenin takımında oynayabileceği şeklinde olacak.

•   Liglerde görev yapacak Hakemlerin maç başına aldıkları ücretlerin artmasına,

Hakemlere sadece ücret olarak değinilmesi açıkçası bana biraz üzücü geldi. Gecen sezon hakemlerin ücretlerin ödenmesi konusunda mağdur olduğunu hepimiz biliyoruz ama yine de Türkiye’de Amerikan futbolu hakemliğinin en önemli konusu ücret olmamalıdır. Doğal olarak daha yüksek ücretler hakemliği cazip hale getirip zamanla daha fazla kişiyi hakemliğe çekecektir ama öncelikle elimizdeki hakemleri eğitimlerinin tamamlanması ve dolayısıyla hakemlik kalitesinin artması daha önemli kanımca.
Gecen sezon verilen yanlış hatta gülünç olma noktasına varan bazı kararlar ve maçların çok sık yapılan hakem toplantıları dolayısıyla durgun geçmesi herkesçe sorun olarak görülüyor. Final maçında yaşanan olaylar her ne kadar yanlış olsa bile hakemler ve verdikleri kararların özellikle sezon boyunca o final müsabakasına çıkmak için antremin yapmış, derslerinden ve hayatından fedakarlık yapmış, kan ve ter dökerek mücadele etmiş oyuncuların üzerindeki etkilerinin güzel bir göstergesi. Tabii finale çıkmaları benzeri kararlar dolayısıyla engellenen takımların oyuncuların da durumu pek farklı değil.

Yani demek istediğim şey su; tabii ki hakemlere daha fazla ücret ödensin, onlar da çok zor şartlarda görev yapıyorlar nitekim. Ama geçtiğimiz sezon gösterdikleri performansı bu sezon da göstereceklerse o zaman uzun bir lig veya ligler var önümüzde demektir. Özellikle pro lig oynamak için 20 bin TL’yi aşkın bir yatırımı göze alacak olan kulüpler gecen sezon kadar anlayışlı olmayabilirler bu sefer.

•   Her Hafta yapılacak Müsabakalarda saha probleminin ortadan kalkması için İl Müdürlüklerine saha tahsisi ile ilgili yazıların yazılmasına,

Gecen sezon saha tahsisi ile ilgili sorun yaşandı mı? En azından İstanbul için yaşanmadı diye biliyorum. Federasyonun Kurtköy sahasında günde iki maç yapılıyordu ama en azından hem hakemler ve tıbbi personel açısından daha kolay oluyordu hem de takımlar maçlarından önceki/sonraki maçlarda rakiplerinin seyretme fırsatı elde ediyordu. çok büyük bir sorun yaşanmadıysa geçen sezon bence illa maçları farklı sahalarda oynatmaya gerek yok.
Duyduğum kadarıyla bu madde üniversite ligine değil de pro ligine yönelik bir madde. Üniversite liginde yer alacak olan takımların kendi sahaları olması gerekecekmiş anlaşılan. Olmayanlarda artık İl Müdürlüklerinden ayarlanan sahaları kullanacak.

Saha konusunda daha önemli olan bir konu bence kale direkleri. Geçen sezon Kurtköy’de kale direkleri yoktu mesela, ve 4. hakta bütün takımlar punt veya deneme yapmaya mahkum oldu. Önemli bir nokta olmadığını düşünenler varsa hatırlatırım ki iki kale isabeti (field goal) bir touchdown eder, ve kale direklerinin olmayışı maçı kazanmak ve kaybetmek arasındaki fark anlamına gelebilir. Zaten federe bir sporda böyle bir durumun mümkün bile olmaması gerekiyor, maçın başlamasına hakemlerin de izin vermemesi gerekiyor takım yöneticilerinin de.

•   Pro ligde yer alacak Kulüplerin, Federasyonumuz bünyesindeki branşların herhangi birisinde alt yapı takımı kurmasına ve oluşturulacak bu takımların 1 yıl içerisinde müsabaka yapabilecek hale getirilmesine,

Bu maddeyi biraz sonra aşağıdaki kulüpler ligine katılım şartları maddesinden hemen sonra yorumlayacağım çünkü ilk olarak kulüplerden Amerikan futbolu ile ilgili ne istendiği üzerine yazmak istiyorum. Böylece bu maddeyle ilgili söyleyeceklerim biraz daha anlam kazanacak.

•   KULÜPLER Liginde yer alacak Kulüplerin aşağıdaki statülere uyması zorunluluğu getirilmesine;
1.   Kulüpte lisanslı sporcu sayısının 45 olmasına,

Bu gayet yerinde bir karar bence. Elbet gecen sezon yapılması planlanan pro ligi için olduğu gibi bu yıl da bir kaç takım güçlerini birleştirerek bu rakama ulaşabilecekler. Burada belirtildiği şekilde bu 45 sayısı bir üst sınır olarak gözüküyor.

2.   Kulüpte Ekipman sayısı minimum 45 set (7 parça) olacak,

Bu alt maddede 45 set ekipmandan çok parantez içindeki 7 parça ibaresi benim biraz aklımı karıştırdı. Sanırım burada kastedilen 7 parça standart 5 parça yumuşak korumanın (2 baldır koruması, 2 kalça koruması ve kuyruk sokumu koruması) yanı sıra kask ve omuzluk. Başka şekilde 7 parçalık bir set oluşturamıyorum ben kafamda.

Burada öngörebildiğim tek sorun 45 kişiye 45 ekipman sorunsalı. Bir kişinin ekipmanında sorun yaşandığında kenarda ekipman değiştirmeler görülebilir. Tabii birazdan göreceğimiz gibi maça en az 35 kişi çıkabileceği için takımlarda teoride 10 kişilik ekipman olabilir fazladan. Çok karşılaşılacak bir olay değil ama belki bu rakam 50 ekipman olarak kararlaştırılsa daha sağlıklı olabilirdi.

3.   Kulüpte İdari Menajerin olmasına ve bu kişinin isminin Yönetim Kurulu Kararı ile kesinleşmiş olmasına,

İdari sorumlu olmasından ziyade bu idari sorumlunun ne sorumluluklar alacağı belirtilse daha iyi olurdu aslında. Zaten çoğu takımda, idari sorumlu sıfatıyla olmasa bile, bu kişinin görevlerini yerine getiren bir veya birkaç kişi mevcut.

4.   Kulüpte Doktor veya Sağlık personelinin olmasına,

Burada istenilenin ne olduğunu tam kavrayamadım. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, vb. kulüplerde olduğu gibi bir kulüp doktoru olması mı isteniyor? Simdi maçta sağlık personeli bulundurmak bir şeydir, kulübün doktoru veya sağlık personeli olsun demek apayrı bir şey.

Bazı kulüpler üniversitelerin sağlık kuruluşlarıyla anlaşmalı olduğundan sağlık hizmetlerinden faydalanabiliyor. Ama kulüplere o kuruluşlar tarafından pro ligi için doktor veya sağlık personeli tahsis edileceğini sanmıyorum. Bu demek ki kulüpler bu hizmet için bir çalışan alacaklar, yani yine kulübe masraf olacakbir konu daha.

5.   Kulüplerin en az 2 Antrenör (GSGM ve Federasyon Onaylı) ile takımla beraber sahaya çıkmasına (2008 sezonunda 3 antrenör ile sahaya çıkılacaktır) ,

Bu alt madde konusunda açıkçası ikilemde kaldım. Takımları daha sağlıklı bir ‘saha içi’ yönetime yönelttiği için beğendim ama aynı şekilde takımların iç işlerine karıştığı için pek hoş karşılamadım. ‘Sahada takımın başında en az bir antrenör olmak zorundadır’ denildiğinde bunun nedeni takımın iyiliğinden çok federasyon yetkilileri ve hakemler açısından muhatap olunacak ve sorumluluk alacak birisi olmasının sunacağı kolaylıklar ve faydaları.
Ama bir takımın başında 2, 3, … antrenör olmalı demek takımın isleyişine karışmaktır kanımca. Bazı takımlar çok sayıda antrenörle başarılı olurken bazı takımlara ise tek antrenör yetiyor. Ayrıca şurada antrenör sayısı henüz çift haneli rakamların alt taraflarındayken takımları (eğer yoksa) illa ikinci bir antrenör bulundurmaya zorlamak kural gereği orada antrenör sıfatlı ama yetkisiz birisinin bulundurulması veya sırf ikinci antrenör olsun diye getirilen ve baş antrenörle sorunlar yaşayarak takıma kötü etki eden birisinin yer almasına davetiye çıkarmak anlamına gelebilir. Tabii tam aksine hiç bir sorun olmadan da iki antrenöre geçilebilir ama bu karar (ve beraberinde gelen sonuçlar) kulüplere bırakılmalıdır.

6.   Kulüplerin sahaya çıkacak minimum oyuncu sayısı 35 olmasına,

Pek söylenecek bir şey yok, sanırım sakatlanmaları engellemek için de verilmiş bir karar olabilir. Tek sakıncası transfer dönemleri belirlenmesi halinde transfer dönemi bittikten sonra sakatlıklar dolayısıyla 10’dan fazla sporcusunu kaybeden takımların ne yapacağıdır.

7.   Kulüplerin en az iki farklı renkte formasının olmasına ve bu formaların birisinin beyaz olmasına,

Bence burada yaklaşım doğru ama uygulama yanlış. Formaların birisinin beyaz olmasından ziyade bu kararın ‘en az iki farklı renkte formasının olmasına ve bu formalarının birisinin açık renkte olmasına’ olarak değiştirilmesi gerekiyor. Renkleri arasında beyaz olmayan bir takıma beyaz forma giydirmek pek anlamlı gelmiyor bana. Koyu renk forma ve açık renk forma olduğu taktirde en azından karşılasan iki takım forma konusunda sorun çekmez.

8.   Lisansların forma numarasının yazılmasına,

Sanırım burada söylenmek istenen lisanslara forma numalarının yazılması. Futbolda forma numaraları federasyon tarafından tescil ediliyor bildiğim kadarıyla ama lisansa yazılıp yazılmadığı konusunda bilgim yok. Herhangi bir engel veya sakıncasını göremiyorum açıkçası.

Bundan daha önemli bir nokta ise pro ligde numaralandırma sisteminin kullanılıp kullanılmayacağı konusu. Oyuncu sayısına bakılırsa bu mümkün gözüküyor ama Türkiye’deki Amerikan futbolundaki çift mevkii oynayan oyuncular bakımından ne kadar mantıklı olur bilmiyorum. Kurallar biraz daha aydınlatıcı olur eminim bu konuda.

9.   Her takımın sahasında Skorbord bulundurmasına

Bu alt maddede sanırım dolaylı şekilde her takımın sahası olması gerektiği de belirtiliyor. Ama daha birkaç madde önce de İl Müdürlüklerinden saha ayarlanması için yazı gönderileceğine karar verildiği söylenmişti. Açıkça ‘her takımın sahası olması gerekmektedir’ denilmemesine rağmen sahasız puan tahtası olması pek anlamlı olmazdı. Sahası olmayan takımlar için antreman sahası kullanımının yani sıra iki masraf daha çıkıyor bu durumda; maç sahası kirası ve puan tahtası.

10.   Kulüplerin KULUPLER Ligine katılması için 6.000 YTL tescil ücreti yatırmasına ve bu yatırılacak paranın en geç 5 Ekim 2007 tarihine kadar yatırılmasına,

En çok tartışılan maddelerden biri olacağı kesin bunun. Geçen lig sezonundaki sorunlardan sonra bu sezon kulüp başına 6 bin TL ücretlerin istenmesi şaşırtıcı değil tabii. Bu paraların neler için kullanılacağı belirtilmediğinden kararın (varsayımlara girmeden) pek tartışılacak bir yanı yok.Federasyonumuz bu ücretlerin ne amaçla istendiğini açıklarsa o zaman bir değerlendirme yapabilirim bu konuda. Şimdilik tek söyleyebileceğim o kadar parayı Türkiye’de Amerikan futbolu kulüplerinden talep ettiklerine göre vaat edecekleri çok şey vardır umarım.

11.   Kulüplerin her sporcu lisans ücretleri için 125 YTL yatırılmasına,

Hemen hesap makinelerimizi çıkaralım:
45 x 125 = 5,625 TL
Yani neredeyse bir 6 bin TL daha, bu sefer lisansların çıkması için. Başka kulüplerden oyuncu alacak olan kulüpler de geçen sezon kulüp değiştiren oyuncuların eski kulüplerinin istediği ‘yetiştirme’ paralarını da unutmamak gerekiyor tabii.
Şimdiye kadar ne oldu pro lige katılmak isteyen bir kulübün borcu?

  • 45 ekipman setiniz yoksa onu elde etmek,
  • yine doktor veya sağlık personeli yoksa alınması,
  • iki formanız varsa ama ikisinden biri beyaz değilse yaptırılmaları,
  • sahanız yoksa temin edilmesi,
  • puan tahtası alımı veya yapımı,
  • 6000 TL tescil ücreti,
  • 5625 TL lisans ücreti,
  • diğer masraflar.


Ben Aziz Başkan’a ilettim listeyi, bunları Kulüp karşılarsa kesin şampiyon olursunuz dedim. Hem de maç yapmadan! Çünkü bu şartları karşılayabilecek başka takım çıkması biraz zor gözüküyor.

12.   Kulüplerin yukarıdaki kriterlerin tamamlanması için 9 Kasım 2007 tarihi son tarihin olmasına,

Tam tamına 74 gün var arkadaşlar. Pro lige katılmak isteyen takımlar sırf tescil ve lisans ücretleri için günde yaklaşık 157 TL ve 10 Kuruş biriktirmekdurumunda. Tabii diğer maddeleri de unutmayın sakın.

Bu arada bir yandan da beyzbol, softbol veya ragbi takımı altyapısı kurma çalışmaları başlatmanız gerekiyor hatırlarsanız (yukarıda 7. madde). Benim tavsiyem ragbi olur, ekipmansız oynandığı ve beyzbol ve softbola nispeten daha uygun bir sahada oynandığı için. Ama federasyon saha konusunda yardımcı olacaksa (bildiğim kadarıyla henüz Türkiye’de beyzbol sahası yok) ve ekipman bedellerini göze alıyorsanız beyzbol veya softbol için oyuncu bulma olasılığınız daha fazla.