Ön Bilgi: Federasyonumuzun adı hepimizin bildiği üzere Korumalı Futbol olarak tescil edildiği için bundan sonra Amerikan Futbolu yerine Korumalı Futbol olarak kullanacağım çok sevdiğimiz bu sporun adını, öncelikle onu belirteyim. Bu buluşmamızda ise genel olarak Türkiye’de Korumalı Futbol altyapısını kuvvetlendirmek ve sporu ülke geneline yaymak için neler yapılabilir konularından bahsedeceğim.-

Korumalı Futbol’un ülke çapında bugünkü durumuna bakacak olursak aslında çok da parlak bir sahne ile karşı karşıya olmadığımız aşikârdır. TBSF bünyesinde temsil edilmeye başlanana kadar yaklaşık 15 sene boyunca gayrı resmi yollardan da olsa tutkunları tarafından yaşatılan ve tabanı genişletilen bu spor şu anda ne yazık ki mazhar olması gereken ilgiden çok uzakta. Korumalı Futbola bir şekilde bulaşmış olanlar ve bunların yakınları dışında yurt genelinde bir taraftardan ya da Korumalı Futbol izleyicisinden bahsetmek neredeyse imkânsız.

Maçlar seyircisiz oynanıyor, yerel basında çok az yer bulabilse de ulusal basında gördüğü ilgi neredeyse sıfıra yakın. Bunun en büyük nedenlerinden birin federasyon kurulduğundan beri sürekli tekrarlayan yönetim değişiklikleri olduğunu daha önce belirtmiştik ama her daim bunun arkasına saklanmak çok kolay bir kaçış yolu. Yönetimler kaç kere değişirse değişsin, nevi değişmeyen uzun vadeli bir plana ihtiyaç var. Peki, bu plan neleri içermeli, yurt çapındaki düşüncelere tercüman olmak gayretiyle, hep beraber bakalım…

İlk olarak takımların yaşadıkları sıkıntıları gözden geçirecek olursak ki biraz genelden özele doğru inelim, birinci sırada maç sahası gelmekte. Ekonomik açıdan bazı kriterleri yakalamış ya da bağlı bulundukları kurumlardan (üniversiteler dersek daha doğru olacak ama kurum diyelim biz) imkanlar dahilinde gerekli desteği alan takımlar hariç her takım saha sıkıntısı yaşamakta. Kimi zaman maça günler kala sahalar bin bir güçlükle alınmakta, kimi zaman bulunan sahalar top oynanacak kalibrede olmamakta. Genel konuşmak gerekirse, her ilde takım sayısına göre mutlaka Gençlik Spor İl Müdürlükleri ve Belediyelerle işbirliğine gidilerek sadece bu sporda kullanılmak üzere ya da önceden belirlenmiş tarihlerde sadece bu spora tahsis edilmiş sahalar bulunmak durumundadır. Kulüplerimizin en iyi tabirle hali hazırda kurumsallaşma sürecinde olduğu düşünülecek olunursa, Federasyon’un bu noktada üstlenmesi gereken önemli bir rol bulunmaktadır.

İkinci bir sorun ise ekipman ve finans sorunudur hiç şüphesiz. Bugün herhangi ekibin deplasmana gidiş gelişi, hele bir de o deplasmanda en az bir gece konaklamak gerekiyorsa, hiç de azımsanamayacak bir maliyettir. Bir de ister içerde ister dışarıda olsun maçlara çıkabilmek, bu sporu yapabilmek için gereken ekipmanların tam takım olma zorunluluğu var ki, bu hem sağlık hem de kurallar açısından vazgeçilemeyecek bir zorunluluktur, belli bir ömrü olan ekipmanların her sene belli oranlarda yenilenmesi veya tamiratını gerektirmektedir.

Seyircisi olmayan, herhangi bir gelir kaynağı bulunmayan kulüplerimizin bu giderleri karşılaması için tek yol bir şekilde sponsor veya sponsorlar bulmaktır. Sponsorluk çalışmaları yapılırken de kuşkusuz en önemli sıkıntı yine sporun yurt çapında tanınmıyor olmasıdır. İdareciler olarak belki 1-2 kez kişisel ilişkilerinizi kullanarak destek alabilirsiniz ama sonunda ciddi bir başarı elde edemez ya da isminizi duyuracak bir yere gelemezseniz bir daha o destekleri de bulamazsınız. Böylesine çetrefilli ve zor şartlar altında kulüpler yaşatılmaya çalışılırken şüphesiz oyuncuların sevdası ve özverisi devamlılığı sağlamaktadır. Oyuncuların, antrenörlerin kendi ceplerinden verdikleri paralar olmasa birçok kulüp kapısına kilit vuracak noktaya gelecektir. Bazı kulüplerin liglerde miladı dolan ekipmanlarını yenileyemediği, bazılarının hiç ekipman alamadığı için mücadele edemediğini hepimiz bilmekteyiz.

Kulüplerin bu iki ana sorunu dışında kalan antrenman sahası, forma v.b. sorunlarına hiç girmiyorum açıkçası. Bunları detay olarak görelim, bir şekilde antrenman yapılır, bir şekilde forma yaptırılır ama o takımlar maç oynayacak saha bulamaz, ekipman giyemez, deplasmana gidemezse işte o zaman bu detaylar üzerinde boşa konuşmuş oluruz. Bu noktada yeni Başkan Sayın Kömürcü’nün büyük takımlara ve kurumlara branş açmaları için davette bulunması önemli bir açılımdır kuşkusuz, ancak yurt genelinde bu sporu yaygınlaştıralım, sevdirelim derken dikmeye çalıştığımız binanın temeline de dikkat etmek gerekir. O binanın temeli de bu sporun yapılabilmesi için elzem olan antrenörler ve hakemlerdir. Şu anda benim bildiğim herhangi bir resmi kayıt yok faal olarak çalışan antrenör sayısı ile ilgili. Denilebilir ki her takımın başında mutlaka bir çalıştırıcı vardır, vardır da bunların eğitimi, antrenörlük kademeleri nedir onu bilmek gerektir esasında.

Son 1,5 senede açılan antrenörlük kursu sadece 1 tane o da Ankara’da açılmış ve I. Kademe antrenörlük kursu. 2 senedir faal olarak içinde bulunduğum bu branşta bu dönemde açılan benim hatırladığım hakem kursu sayısı ise 1. Görüldüğü üzere hem antrenör hem de hakem sayısı olarak ciddi bir sıkıntı söz konusu. Örneğin bu sezon İstanbul’da faal hakemlerin (ya da maçlarda görev alan hakem diyelim) sadece 15 civarında kaldığını görmekteyiz. Hem Üniversiteler Ligi hem Kulüpler Ligi derken hakemlerin de çok yorulduğunu ve zaten çok da yüksek olmayan karar-yönetim standardının iyice düştüğünü izlediğimiz maçlarda görmekte, izleyemediklerimizde ise duymaktayız.

Eğer bir şekilde bu spor yaygın hale getirilecek, hatta ve hatta köklü kulüpler ve kurumların katılımı sağlanacaksa ilk yapılması gereken faal hakem sayısının ve bunların yönetim kalitesinin arttırılmaya çalışılması ile birlikte ivedilikle antrenör sayısının yukarı çekilerek mevcut takımlara teknik manada esneklik kazandırılmasıdır. Hakem ve antrenör kursları sadece Ankara ya da İstanbul’da açılmamalı, kurs sayısı arttırılırken farklı illere mutlaka ulaşılmalıdır. Aksi takdirde sağlam olmayan temeller üzerine inşa edeceğimiz çok sevdiğimiz sporumuz, ilk sarsıntıda yıkılır ve hepimiz altında kalırız, bir daha toparlanmamız da pek kolay olmaz.

Bu düşüncelerle birlikte özet olarak Federasyonun Korumalı Futbolu tanıtma ve yaygılaştırma çabalarını takdir ederken, bu işe girmeden önce altyapımızın ve mevcut kulüplerin idari, teknik ve finansal yapısının sağlamlaştırması ihtiyacının unutulmaması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Yukarıda bahsettiğim gibi, uzun vadeli planların yapılma aşamasında ise önceki yönetimlerin yaptığı gibi başına buyruk ve ben yaptım oldum tarzında yaklaşımlardan kurtulunmalı ve ileriye dönük yapılacak her hareket mutlaka ve mutlaka Kulüp ve Üniversite takımlarının bir araya getirildiği platformlarda hep birlikte karara bağlanmalıdır. Yoksa tıpkı bu sene olduğu gibi birçok takımın canı yanar ve Federasyon ile kulüpler-takımlar arasındaki bağ gitgide zayıflar. Sorunları aşmak için tek yol camianın bir bütün olarak hareket etmesidir.

Sevgilerimle…

NOT: Her konuda soru, görüş düzeltme ve eklemeleriniz bana [email protected] adresinden ulaşabilirsiniz.