Bundan böyle her pazartesi kolej futboluyla ilgili yazılarımla sizlerle birlikte olacağım. Öncelikle sizlere kendimi takdim edeyim. Bilkent Judges’ın kurucu kadrosunda yer alarak 1999-2003 yılları arasında lisans eğitimim boyunca savunma ilk onbirinde cornerback, linebacker ve safety pozisyonlarında formamın hakkını vererek ve gururla mücadele ettim. Ardından iş ve eğitim nedeniyle yurtdışında bulunduktan sonra 2008 yılından itibaren tekrar takımımla birlikte olmaya devam ettim. Futbolla ilk tanıştığım günden beri elimden geldiğince çok kendimi geliştirmeye çalışarak futboldan hiç uzaklaşmadım.

Gelelim benim kolej futbolunun üzerinde durma nedenime: Her şeyden önce hepimizin bildiği gibi bizler bu spora gönül verenler olarak elimizden geldiğince futbolu takip etmeye çalışıyoruz, fakat gerek coğrafi uzaklıklar, gerekse teknik yetersizlikler bunu olmasını istediğimiz seviyenin gerisinde bırakıyor. Bu noktada gelişmekte olan futbolumuzun da bundan etkilendiğini söyleyebiliriz. Çünkü her zaman öğrenecek çok şey vardır ve hep kendimizi geliştirmemiz gerekir. Ve bana göre özellikle genç oyuncuların NCAA kolej futbolunu ellerinden geldiğince takip etmeleri burada hayati önem taşımaktadır. Zira kolej futbolu öncelikle genç oyuncuların futbolun temellerini öğrenebilecekleri bir organizasyondur. Ardından en az o kadar önemli bir diğer nokta da oyuncuların kolej futbolu kültürünü özümseyebilmeleridir diye düşünüyorum.

Bildiğiniz gibi hepimiz bu işe amatör olarak başladık ve kolej futbolu profesyonellikten önce Amerika’daki gençlerin amatör ruhlarını sergileyebilecekleri son yer. Belki de bu yüzden birçok kolej takımı bazı NFL takımlarından daha çok ilgi ve daha çok taraftar çekiyor. Örneğin, benim de taraftarı olduğum Notre Dame takımı, birçok Amerikalı için bir rüyayı temsil ediyor. Şöyle ki; çoğu Amerikalı için (özellikle geçmişlerinde Britanya’dan gelmiş olanlar için) Notre Dame’da öğrenci olmak bile ayrı bir şeref. Kaldı ki futbol takımında oyuncu olmak! Bilenler bilir, bu durum meşhur Rudy filmine bile konu olmuştur. Sadece Notre Dame mı peki? Hayır, daha birçok kolej takımının bu potansiyeli var.

İşin en can alıcı noktası ise üniversitelerin yönetim kurullarında. Zira bu okulları yönetenler takımlarını bir program dahilinde bünyelerinde barındırıyor ve onlara diğer spor dallarından ayrı bütçeler sunuyorlar (milyonlarca dolarlık). Dahası olay sadece takımları oluşturan 80-90 oyuncuyla ve onların kalabalık teknik kadrolarıyla da bitmiyor. Her takımın bandosundan, kasklarını her maç için ayrı ayrı parlatan destek ekiplerine, o okulların öğrencilerini, mezunlarını ve bütün mensuplarını bir araya getiren taraftar mekanizmalarına kadar, tam anlamıyla görkemli bir organizasyon. Hele bir de takımın yıldız oyuncuları son sene profesyonel olup NFL’e gitmek yerine takımlarında kalıp senior senelerini oynarlarsa, işte o zaman bütün kampüste tam bir kahraman olarak kabul görürler. Tabi ki, herkes başarıyı ister, ancak kolej futbolunda olay bundan ibaret değildir. Hiçbir hedefi kalmamış bir takımın maçında bile tribünleri dolu görmek ve o kalabalığın sayısal olarak bir anlam ifade etmeyecek bir galibiyetten sonra çılgına dönmelerini görmek de zaten buna işaret eder.

İşte bu sebeplerden dolayı sizlere kolej futbolu ve kültürü hakkında yazacağım. Bu noktada kendi ülkemize dönerek üniversite liginin önemine ne kadar inandığımı da belirtmek isterim. Üniversite takımlarımız olmazsa bu işin geleceği tehlike altına girer. Çünkü bu sporun gençlerimize en kolay ve en rahat olarak üniversitelerimizde ulaşabileceğini düşünmekteyim. Bu gençler birçoğumuz gibi futbola orada aşık olurlar. Elimizde bu gençler olmazsa gelecekte kulüplerimizde oynatacak oyuncu sıkıntısı yaşayabiliriz. O yüzden elimizden geldiğince üniversite takımlarımızı destekleyelim.

Gelelim NCAA’de bu haftanın genel değerlendirmesine. Kuşkusuz haftanın en önemli karşılaşması genel sıralamada 1. sırada bulunan Florida Gators ve karşılaşma öncesi 4. sırada bulunan Luisiana State University takımlarının Luisiana’da oynadıkları maçtı. İlginin yoğun olduğu karşılaşmaya 93000’in üstünde katılım gerçekleşti. Her iki tarafın da kazanmaktan çok kaybetmemeyi arzuladıkları bu karşılaşmayı LSU evinde 13-3 kaybetti. Skor açısından oldukça kısır geçen mücadelede farkı Florida QB’si Tim Tebow (#15) ve 3 sack 1 interception ile maçı tamamlayan Florida savunması yarattı. LSU’nun sophomore QB’si Jordan Jefferson (#9) ise oldukça acemice oynadı.

Jordan JeffersonBunun üstüne LSU adına yanlış oyun seçimleri de maçın kaybedilmesinde etkendi. LSU da bir tek running back Charles Scott (#32)’ın çabaları ise maçı çevirmek için yetersiz kaldı. Karşılaşmada öne çıkan oyuncu ise Florida’nın senior QB’si Tim Tebow’du. Attığı isabetli ve kritik paslar ve zor durumlarda yaptığı koşular oldukça önemliydi. Tebow lider bir QB’nin nasıl olması nasıl oynaması gerektiğini bütün genç oyunculara gösterir nitelikteydi. Maçın tek touchdown’ı Florida tarafından Tebow’un receiver’ı Riley Cooper (#11)’a ulaştırdığı pasla gerçekleşirken, bu pozisyonda LSU secondary’sinin özellikle cornerback Chris Hawkins (#29)’un hatası oldukça büyüktü. Bu karşılaşmanın ardından Florida NCAA şampiyonluğu için hala en güçlü aday olarak kalmayı başardı. LSU içinse henüz her şey bitmiş değil. Karşılaşmanın ardından milli sıralamada 10.luğa düşmüş olsalar bile bütün maçlarını kazanması durumunda hala şampiyonluk maçına çıkma şanslarını sürdürebilirler.

Haftanın diğer öne çıkan sonuçları ise şöyle oluştu. Alabama(2) deplasmanda Ole Miss önünde 22-3 kazandı. UCLA ise evinde Oregon (13)’a 24-10 kaybetti. Penn State (14) Eastern Illinois karşısında 52-3 ve Virginia Tech. Boston Collage karşısında yine evinde 48-14 skorları ile farka giden top 25 takımları oldular. Georgia Tech (19) zorlu Florida State deplasmanından 49-44’lük skorla eve dönmeyi başardı. Michigan Wolverines ise Iowa (11) deplasmanından 30-28’lik yakın bir yenilgiyle eve döndü. Notre Dame Fighting Irish (25)’in bye geçtiği haftanın ardından top 25 takım sıralaması ise şu şekilde oluştu: 1. Florida 2. Texas 3. Alabama 4. Virginia Tech 5. USC 6. Boise State 7. Ohio State 8. TCU 9. Cincinnati 10. LSU 11. MiamiFlorida 12. Iowa 13. Penn State 14. Oklahoma State 15. Kansas 16. Oregon 17. Nebraska 18. Oklahoma 19. BYU 20. Georgia Tech. 21. So Florida 22. So Carolina 23. Houston 24. Missouri 25. Notre Dame (Not: Bildiğiniz gibi NCAA Division I FBS National Football Championship’de her hafta oynanan karşılaşmaların ardından verilen oylara göre top 25 oluşuyor ve şampiyonluk ve bowl müsabakalarında hangi takımların karşılaşacağı bu oylara göre belirleniyor).

Değerli arkadaşlar, bu haftalık yazımın sonuna gelmiş bulunuyorum. Yeri gelmişken öncelikle bana buradan yazma fırsatı veren NFLTR ailesine içten teşekkürlerimi sunuyor ve aileye katılmaktan dolayı mutluluğumu belirtmek istiyorum. Herkese iyi haftalar ve bol futbollu günler dilerim.