Türk Amerikan Futbolu’nun (TAF) kanaat önderlerinin cevaplaması gereken en önemli soru, bu sporu neden yaptığımız, neden yaptırdığımız ve neden yaymaya çalıştığımız olmalıdır.

Sunay, sporu ‘’ bireylerin fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönden gelişmelerini sağlayan, bilgi, beceri ve liderlik yeteneklerini geliştiren bir araç’’ (1) olarak tanımlar. Bu tanımda bahsedilen fiziksel ve zihinsel gelişim, branşımızda yerine getirilemeyen amaçlar olarak göze çarpmaktadır.

Sporcularımız çoğu zaman atletik geçmişten uzak kişilerden oluşmakta ve bu kişilerin branşımızla tanışma yaşları çoğu zaman erken yirmili yaşlarında olmaktadır. Son zamanlarda daha genç sporcular sahalarda görülmeye başlanmış olsa bile halen bu sporcuların birbirleri ile rekabet edebilecekleri bir alan mevcut değildir. Sporun fiziksel gelişim amacını yerine getirebilmesi için TAF camiasının gençleşmesi ve bu genç kadroların ehil kişiler tarafından eğitilerek organize bir rekabet ortamında yetiştirilmeleri gerekmektedir.

Zihinsel gelişim benzer vücut tiplerinin beraber eğitilmesi ile sağlanamamakta bu amaç içinde yaş gruplarına ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılan araştırmalar Amerikan olimpiyat takımlarındaki erkek sporcuların ortalama olarak on iki yaşında spor çalışmalarına başladıklarını göstermekte ve on sene yada on bin saat kuralı dahilinde hazırlandıkları yarışma kariyerlerinde, birden çok spor dalında aktivite göstererek yetiştirildiklerini göstermektedir.(2)

Ülke gerçeğinde ise bir spor dalında faaliyet gösterilmekte, çoğu zaman bu faaliyet rekabet, ciddiyet ve atletizmden uzak bedensel aktivite düzeyinde kalmaktadır.

“Arkadaşlık grupları çocuk üzerinde büyük etkisi olan referans gruplarıdır. Bunlar niteliklerine göre üyeleri için olumlu yada olumsuz etkileyici çevrelerdir. Özdeşleşme objeleri yaratmada etkin olan kitle iletişim araçları, çocukların gelişim devresinde önemli rol oynar. Belirlenen bir kişiye karşı özel ilgi duyulur, ona benzemek, onun gibi olunmak istenir. Hatta bir anlamda onun yerine geçmek isteyen çocuk ve ergen gruplar, kendisine ideal aldığı kişiyle, kitle iletişim araçları vasıtasıyla adeta dolaylı bir ilişkiye girer.’’(3)

Yaş grupları tüm spor dallarında aktif olarak uygulanan sadece TAF dahilinde halen günü kurtarma politikaları dahilinde göz ardı edilen bir uygulamadır. Halen hiçbir uluslararası başarısı yada takdir edilmişliği olmayan takımların ve sporcuların sonraki jenerasyona katacakları doğru, sportif özellikler olacağı şüphelidir. Geç seksenli yıllarda faaliyetlerine başlayan TAF’unun tarihsel gelişimi aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.

• Başlangıç (Boğaziçi faaliyetleri 1987)
• Yayılım (Hacettepe Reddeers’ın kuruluşu 1993)
• Atılım (Bilkent Judges’ın ekipman alımı 2001)
• Resmiyet (Federasyon liginin başlangıcı 2005)
• Duraklama (Liglerin dejenerasyonu 2010)

1987-2001 arasında TAF ilk jenerasyonu hizmet vermiş, 2001 yılından günümüze kadar ise ikinci jenerasyon hizmet vermiştir. Kimi istisnai örnekler haricinde ikinci jenerasyon ömrünü tamamlamış TAF yeniden yapılanma dönemine girmiştir. Üçüncü kuşak neredeyse yirmi beş senelik bu çabanın ortak aklının en son ürünü olarak yetişecektir.

Bu noktada camianın kendini sorgulaması gerektiğine inanılmakta Sunay’ın tanımındaki ‘’bireyin fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimine’’ ne kadar hizmet edildiği irdelenmeli, ‘’bireylerin bilgi, beceri ve liderlik vasıflarının gelişimine’’ sağlanan katkı incelenmelidir.

Erdemli, İnsan, Spor ve Olimpizm adlı eserinde;

“Spor tüm insanlar içindir. Sporla her insan özgün yaşamasını yeniden bulur, bu sırada bütün insanlarla bütünleştiği bir etkinliğe ve denemeye girer.’’(4) demekte ve bu çözümlemeyle TAF’na ‘’Neden yayıyoruz?’’ noktasında ışık tutmaktadır. TAF insanımıza diğer insanlarla rekabet edebileceği ve kendini tanıyacağı bir alan sunmalı, bu sunumda geçmiş nesillerden yararlı bilgilerin aktarımını sağlamalı ve yararsız olanların ayrımına varacak bilgelik düzeyini yakalamalıdır.

“Spor, yapan açısından kazanmaya dönük teknik ve fiziki bir çaba; izleyen açısından yarışmaya dayalı estetik bir süreç; toplum genelince oluşturulan bütün içinde de, yerine göre o toplumun özelliklerini olduğu gibi yansıtan bir ayna, yerine göre onu yönlendirebilen etkili bir amaç, ama son tahlilde, önemli bir toplumsal kurumdur.’’(5)

Otuz üniversitede örgütlü bir baskı grubu olan TAF, toplumun önemli bir itiş gücü olan üniversite gençliğinin bir bölümünü elinde tutmaktadır.  TAF gelecekte izleyenlerin ve toplumun saygısını kazanmalı, gerekli atletik düzeyi yakalamak için varlığını daha genç seviyelere tanıtmaya hazırlanmalıdır. Bu anlamda on dokuz yaş altı takımlar hakkında çalışmalar başlamıştır.

Ancak ülke şartlarında üniversitelerde örgütlü olan bu sporun gelişimine eğitim sistemi dahilinde devamının önemi yeterince kavranmamakta, okul dışı kulüplerle konuya profesyonel yaklaşımların başarısına inanılmaktadır.

Liselerde bu sporun yaygınlaştırılması üçüncü jenerasyonun en önemli görevi olarak görülmelidir. Kendi okuduğu okul adına mücadele etme onurunu genç yaşta insanlara öğretmek, bulundukları şehir adına temsil hakkı için onları rekabete yönlendirmek ve başarılı olmak için gereken nitelikleri ülke çapında bir bilinmişlikle ödüllendirmek TAF adına geleceğe yapılabilecek tek yatırımdır.

“Genç nesillerin yapıcı, yaratıcı, milli birlik ve beraberlik ve davranışı yüksek ve örnek teşkil etmesine yardımcı olması bakımından sporun sosyal ve kültürel gelişmeye de önemli katkısı vardır.’’ (6)

“Türk toplumunun özellikleri açısından spor gerçekten büyük önem taşımaktadır. Mertlik, cesaretlik, dürüstlük, mücadelenin açık kuralları, teşkilatlanma ve idare bu yönden gençlerde yerleşebilir ve süreklilik kazanır. Milli şuurun gelişmesi için gençlerin bu yolla eğitilmesi gerekmektedir.’’(7)

Keten, Türkiye’de Spor isimli eserinden alınan yukarıdaki paragraflarda adeta TAF’nun gelecek on yıldaki görev tanımını yapmakta ve profesyonellik için gereken tabanın nasıl oluşacağına ilişkin bir saptama yapmaktadır.

‘’Sporun uluslararası dostluk ve barış ile ülke ekonomisine getirdiği olumlu katkıları vardır. Ayrıca, günümüzde gerek basın yayın organlarının spora yaklaşımı, gerekse insanların stresten kurtulma, vücutlarını formda tutma çabaları ve hepsinin ötesinde sporda kazanılan uluslararası başarılar, toplumun günlük yaşamında ve moral düzeyinde oldukça önemli hale gelmiş, spora önemli bir boyut kazandırmıştır.’’ (8)

Ülkemizde peş peşe yaşanan sportif başarılar çeşitli dallarda spora ilgiyi arttırmakta, sağlıklı yaşam için spor bilinci özellikle büyük kentlerde yaygınlaşmaktadır. Son dönemde basketbol, futbol, voleybol ve atletizmde ülkemizin sporcuları kitlesel iletişim araçlarının takibi altındadır. Bu alaka bu dalların dışındaki Amerikan Futbolu (AF) gibi dallarında kitlesel iletişim araçlarında kendilerine yer bulmalarını sağlamaktadır.

Geçtiğimiz on yılın başlarında haftada bir gün, bir maç şeklinde tek bir paralı kanal üzerinden izlenebilinen AF, artık iki kanaldan ve haftada ortalama sekiz maç yayınına çıkmıştır. Bu gelişme lise futbolu için gerekli zemini hazırlamakta, üniversite ve profesyonel seviyede yapılan liglerin kalitesinin artması koşuluyla kendilerine medya pastasında bir yer bulma konusunda umut yaratmaktadır.

‘’Kitle iletişim araçları sayesinde ülkenin hatta dünyanın hemen her yerinde gerçekleşen değişik spor aktiviteler, evimizin içine kadar girmektedir. Bu durumda oldukça zahmetsiz ve ucuz bir şekilde isteyen herkes sporla pasif olarak ilgilenebilmektedir.’’(9)

Bu noktada amaç pasif spor seyircisinin çocuğunun AF ile ilişki kurması olmalıdır. Bu amaç doğrultusunda liseler ve ortaokullarda etkin kampanyalar düzenlenmelidir. Tanıtım grupları düzenli olarak çalışmalı bu çalışmalara BESYO’lar ve TAF çerçevesinde yetişmiş kadrolar katılmalıdır.

‘’Spor tek başına çok büyük ve karmaşık bir endüstri oluşturmaktadır. Artık spor çok sayıda tüketicisi olan bir ürün olarak kabul edilmektedir. Stadyumlarda izleyicileri, T.V. gazete ve dergilerde okuyucu sayılarının fazlalığı nedeniyle bir çok başka ürünün tanıtımı için spor alanları tercih edilmektedir. Eğitim kurumları, sporu eğitimde etkili bir araç olarak kabul etmişlerdir. Politikacılar halkta olumlu imaj yaratabilmek için spor organizasyonlarında ve ödül törenlerinde görünmeye özen gösterir olmuştur.’’(10)

Geçtiğimiz dönemde yukarıda bahsi geçen konulardan bazılarında münferit gelişmeler olmuş, ancak devamlı bir süreç yaşanamamıştır. TAF’nun geleceği sürekli yayın yapan bir basılı yayın organına sahip olmasında, pilot bölgelerde olmak üzere özel liselerde örgütlü liglere sahip olmasında ve toplumca saygın bulunan yerlerdeki kişilerin ilgisindedir.

Senelerce ülkenin saygın öğretim kurumlarında oynanmış olan bu oyunun bazı mezunlarının toplumda bu kademelerde olduğu bilinmekte, bu kadroların tanıtımda ve yönetimde aktif olarak varlığına ihtiyaç duyulmaktadır.

Saygılarımla…

1. Sunay, H.,’’Türkiye’de Sporun Yaygınlaştırılması Kapsamında Çağdaş Spor Yöneticilerinin Rolü ve Önemi ‘’, 2002 Antalya
2. Swimming Canada, Ottawa, Canada, 2008
3. Newcomb, T.M.; ‘ The Dynamics of Small Groups’, St. Martin’s Pres s:26 Newyork, 1983
4. Erdemli, A.; ‘İnsan Spor ve Olimpizm’, Sarmal Yayınevi s:31-66 İstanbul, 1996
5. Fişek, K.; ‘Spor Yönetimi’, Bağırgan Yayınevi s:35 Ankara,1998
6. Keten, M.; ‘Türkiye’de Spor’, Renk Yayınları s:80 Ankara, 1978
7. Keten, M.; ‘Türkiye’de Spor’, Renk Yayınları s:80 Ankara, 1978
8. Sunay, H.,’’Türkiye’de Sporun Yaygınlaştırılması Kapsamında Çağdaş Spor Yöneticilerinin Rolü ve Önemi ‘’, 2002 Antalya
9. Öztürk, F.; ‘Toplumsal Boyutlarıyla Spor’ Bağırgan Yayınevi s:34,35,65,99-106 Ankara, 1998
10. Öztürk, F.; ‘Toplumsal Boyutlarıyla Spor’ Bağırgan Yayınevi s:34,35,65,99-106 Ankara, 1998