Detroit Lions 10 yıllık uzun bir aranın ardından Monday Night Football’a, Chicago Bears’e karşısında, hataların sonucu belirlediği maçta ev sahipliği yaptı. Dile kolay tam 10 yıldır Monday Night Football’da yer almamıştık. Tribünler tıklım tıklım doluydu. Ayrıca bu taraftarlar bizim buralarda çekirdek taraftar diye tabir ettiğimiz çekirdek çitlemekten başka bir şey yapmayan o güruh gibi de değildi. Maç boyunca hiç susmadılar. Sahada 12 kişilik bir Detroit Lions takımı vardı. Eee Monday Night Football’a da bu yakışır değil mi? Motor City’de Badboys tarzı.

Sanırım herkes yaptıklarımızın şans olmadığını bir kez daha anlamıştır. Defans – Ofans dengesi olarak sağlam bir takımız. Sahada oyunun hakkını veriyoruz. Sertliğe sertlikle, hıza hızla, çevikliğe çeviklikle. Zaten yenilmek istemiyorsanız bunları yapmalısınız. Ne zaman sizden daha sert, daha hızlı, daha çevik bir takımla karşılaşırsanız o zaman yenilgiye merhaba diyebilirsiniz. Belli ki bizim için o günler henüz gelmedi. 5-0, yaptık, oldu…

Bu kısa girişin ardından her NFL severin üzüldüğü Al Davis’in ölümünden biraz bahsetmek istiyorum çünkü o gerçekten de büyük bir duayendi futbol dünyasında. Bana Al Davis’i nasıl bilirdin diye sorsalardı; ilk vereceğim cevap NFL tarihinde 1. Tur draft’ından punter seçen ilk ve tek isim olduğudur. (Ray Guy – 1973 Draftı / Round: 1 / Pick: 23). Ben bunu duyduğum ilk anda ufak bir şok geçirmiştim. Bir insan 1.turdan neden punter seçer ki?

Sonra anladım ki adınız Al Davis ise bunun için 100’lerce sebebiniz var demektir. Hani çok kullanışlı bir ürün için bundan her eve lazım derler ya, Al Davis’de tam olarak o cinsten bir adamdı. NFL’in bugünlere gelmesindeki büyük emeklerinden dolayı kendisini saygıyla yad ediyoruz… (Editörün Notu: Draft seçimleriyle oldukça tartışılan Al Davis, 2000 yılı NFL Draftı’nın ilk turundan kicker Sebastian Janikowski’yi seçerek bir ilki daha gerçekleştirmişti. Aynı draft’ta Janikowski’nin ardından Chad Pennington, Shaun Alexander, Laveraunes Coles, Marc Bulger ve Tom Brady gibi yıldızlar lige adım atmıştı.)

Gel gelelim Monday Night Football’a… Detroit Lions – Chicago Bears kapışmasına. Pre-season’da 4-0 regular season’da 4-0, acaba bu maçı da alıp toplamda 9-0 yapabilecek miydik? Herkes gibi bende merakla bu sorunun cevabını almak için geçtim ekranın karşısına. Güzel bir link buldum. Maçlarımıza olan ilgi artınca imkânlarda artıyor biz internet takipçileri için. İki saat sağlam bir link bulmak için az uğraşmıyoruz. Ama Monday Night Football’un güzelliğinden olacak ki bu sefer ilk açtığım sayfada maçı tamamladım. Tıpkı Detroit’in yaptığı gibi.

Maç aslında geçen hafta olduğu gibi büyük bir kapışmaya sahne olmadı. Çünkü geçen hafta yazımda da belirttiğim gibi Detroit tarihinin en büyük geri dönüşüne tanıklık etmiştik (27-3 ten 34-30’a). Bu hafta maç daha dikkatli oynandı. İki takımda maçın başında hata yapmak istemiyordu. Biraz o tarafa biraz bu tarafa derken ilk çeyrek tamamlandı. İlk çeyrekte ve aslında maçın tamamında gözen batan en önemli olay yapılan penaltılardı. Özellikle Chicago fazlaca ceza aldı ve tabi ki bu bize çok büyük fayda sağladı.

İkinci çeyrek ise ilk çeyreğe göre daha hareketliydi. Derken her zaman ki gibi beklenmeyen bir anda QB M.Stafford, WR C.Johnson ikilisinin mükemmel uyumuyla gelen 73 yardlık TD ile Detroit 7-0 öne geçti. Maçı hareketlendiren şeyde buydu aslında. Bu ana kadar oldukça sıradan giden maçı da ancak böyle ani bir TD farklılaştırabilirdi. Çok da iyi oldu çünkü kaçan her first down’ın ardından artık takımda sinirlenecek adam bile kalmamıştı. Her seferinde başka bir oyuncaya kızmak zorunda kalıyorduk ekran karşısında. Yani maç sıkıcı olmaya başlamıştı. Bu TD Bears’ı da hareketlendirdi. Onlar adına ilk sayılarda Kicker R.Gould’dan geldi. 44 yardlık FG ile skor 7-3 oldu.

Detroit takımında gördüğüm en büyük defansif açıktan biraz bahsetmek istiyorum. Takım olarak çok sağlam bir defans hattına sahip olduğumuz herkes tarafından kabul görüyor ama bu bize bazen zarar veriyor. Nedeni ise şu; sürekli sack yapmaya çalıştığımızdan ve LB oyuncuları sarf ettikleri ekstra çaba sonrasında olmaları gereken yerlerde boşluklar bırakıyorlar, bu da kısa pas oyunlarıyla sürekli first down vermemize neden oluyor. Bu oyuncuları ya CB’ler ya da S’ler durduruyor. LB’lar ise line’da olanları izlemekle meşgul oluyorlar. Bu her maçta oluyor, tıpkı bu maçta olduğu gibi. Sekiz oyun sonunda 88 yard gelen Chicago QB’si Jay Cutler’ın 9 yardlık pası ve TE K.Davis’in endzone’da bomboş durumda rahatça topu yakalamasıyla durumu 10-7 yaptı. (8 oyunun neredeyse tamamı first down)

Bu kısa oyunlarda yaptığımız ve sürekli tekrarladığımız hatayı hatırlarsanız Arizona Cardinals – Pittsburg Steelers karşılaştığı Super Bowl’da görmüştük. Hem de maçın sonunda Steelers’ı şampiyon yapan oyunlarda. Sürekli kısa oyunlarla first down yapa yapa geldiler ve maçı aldılar. Burada bir önemli noktada en az beş sefer üst üste aynı oyuncunun first down yapmasına rağmen buna önlem alınmıyor olması. Arizona Cardinals hak ettiği maçı kaybetti belki de. Bundan bahsetmek istedim çünkü ileride aynısının bize de olmasından fazlaca korkuyorum. Umarım bunu koçlarda görüyorlardır ve buna bir çözüm bulurlar.

Gel gelelim üçüncü çeyreğe… Üçüncü çeyrekte Detroit kasırgası esti desem taşı gediğine oturtmuş olurum. Biz ikinci yarılarda daha etkin oluyoruz. İki TD yaptık. Birincisi QB M.Stafford’ın 18 yardlık pasıyla geldi. TE B.Pettigrew’in bu sezon ki ikinci TD’ını oldu, bu sezonki diğer touchdown’ı ise bir önceki maçtaydı. Yeni yeni açılmaya başlıyor… Yaptığımız ikinci TD’ı ise herkesin izlemesini şiddetle tavsiye ederim. Detroit tarihinin en uzun ikinci koşu TD’ı geldi RB J.Best’den. Tamı tamına 88 yardlık TD koşusu. Koşu oyunlarını çok seven biri değilim ama böylesi de tadından yenmiyor açıkçası.

Bu sezon geçen yıldan çok daha iyi durumda olan J.Best, her maç dahada iyiye gidiyor. Daha şimdiden geçen sezonki rushing ve receiving yardlarının yarısından fazlasını elde etti. Geçen sezon altı TD yapmıştı bu sezon ise üçü buldu bile. Yani kısacası performansı geçen senenin iki katı durumda. Önceden de söylediğim gibi onun performansı Detroit’i bir gömlek daha yukarı çıkarıyor.

Üçüncü çeyrekte skor bu iki TD’ın ardından 21 – 10 oldu. Yine fazlaca penaltı seyrettik. Ama maçın en iyi bölümü kesinlikle üçüncü çeyrekti. Ardından son çeyrekte karşılıklı iki field goal vardı. Maç böylece tamamlanmış oldu. Skor 24 – 13.

Detroit defansı üç sack yaptı. Chicago defansı ise bir sack ve bir interception yaptı. Ama bu maçın bir diğer önemli noktası ise şu oldu, Chicago pas oyunlarında zaten çok etkin olan bir takım değil ama koşu oyunlarında çok özel oyunculara sahipler. Bu maçta bu özelliklerini skora yönelik kullanamadılar. Detroit defans buna izin vermedi, ki böylece Monday Night Football’da en tepede kalmayı başardık.

Ve wide receiver Calvin Johnson. Ona da bir parantez açmazsam ayıp etmiş olurum. İlk 5 maçta 9 TD yapan ilk oyuncu olarak NFL tarihine geçti. Şuanda NFL sahalarında ki en iyi WR olduğuna hiçbir şüphem yok. Her wide receiver TD yapar ama CJ’in yaptığı TD’lar çok farklı. Neredeyse her maç “helal olsun, bunu da tuttun ya” dedirten bir TD’ı var. Benim için eşi benzeri olmayan bir WR. Tabii ki Detroit içinde öyle.

Bu haftalıkta benim gözüme çarpanlar kısaca böyleydi. Haftaya yine evimizde dişli bir rakiple San Francisco 49ers ile karşılaşacağız. Zor bir maç olacak. Umarım kazanırız. Zaman ayırdığınız için teşekkürler. Haftaya görüşmek üzere, hoşça kalın…

Bunu biliyor muydunuz?
NFL tarihindeki ilk ve tek kicker MVP kimdir?
Cevap: Mark Moseley – 1982 yılı MVP’si (Washington Redskins)