Son yazımın üzerinden uzunca bir süre geçti. Okuldu, sınavlardı derken NFL’den baya bir uzak kaldım. Artık geri dönme zamanı. Bu arada sezonun yarısını da çoktan geçtik. Geride kalan 10 maçta Green Bay Packers’ın mükemmel oyunu ve herkese karşı bariz üstünlüğü vardı. Çok güçlüler, onları izlemek gerçekten çok büyük keyif. Aaron Rodgers sezonun kalanında da bu performansını sürdürebilirse NFL tarihinin en iyi oyuncuları arasına adını altın harflerle yazdıracak. Tom Brady’nin 2007 sezonundaki 50 TD pası attığı o mükemmel sezonda ki istatistikleriyle Aaron Rodgers’sın sezon sonu yapması beklenen istatistikler birbirine çok yakın. Bizim açımızdan en güzel olan şey ise böyle mükemmel bir sezona tanıklık etmiş olmak olacak.

Gel gelelim Detroit Lions’ın son haftalardaki genel durumuna. Kazanılan beş maçın ardından önce 49ers yenilgisi sonrada Falcons yenilgisiyle epey bir sarsıldığımızı söylemeliyim. Önce RB Frank Gore çok iyi bir performans sergiledi ve SanF rancisco  49ers bize ilk mağlubiyetimizi tattırdı. Maç sonunda koçlar ve futbolcular arasında ki kavga ise uzunca süre konuşuldu. Ardından RB Michael Turner sergilediği iyi performansla Atlanta Falcons’a güzel bir galibiyet kazandırdı. Biz ise evimizde üst üste ikinci kez mağlup olmanın üzüntüsüyle sarsıldık. 5-0 dan sonra alınan iki mağlubiyet yıkıcı oldu.

İki hafta önceki maça gelirsek yüzümüzde gülücükler açmıştı desem yalan olmaz. Kaybettiğimiz havayı, motivasyonu geri kazanmıştık. Moraller bir nebzede olsa düzelmişti. Denver deplasmanındaydık ve alının 45 – 10’luk galibiyet aynı zamanda Detroit’in 60’lardan bu yana deplasmanda en fazla sayı atarak kazandığı maçtı. Defans nasıl yapılır gösterdiğimizi düşünüyorum ki bir hafta sonra bize de gösterdiler :) Ufak tefek sorunlara rağmen gerçekten çok atletik, dinamik, genç, güçlü bi defansa sahibiz. Cliff Avri  – Ndamukong Suh – Kyle Vanden Bosch – Willie Young – Stephen Tulloch – Chris Houston – Eric Wright – Louis Delmas. Hepside çok iyi iş çıkarttılar. Son anlara kadar 45 – 3 gelen maçın sonunda gelen TD sonucu 45 – 10 bitti.

Denver’da her savunma gibi WR Calvin Johnson’ı durdurmak için büyük çaba sarf etti fakat başaramadı CJ böylece bu sezon ki 11. TD’ına ulaştı. QB Matthew Stafford ise sezon ki 19. TD pasını attı. Genç WR Titus Young kariyerinin ilk TD’ını yaptı. CB Chris Houston 100 yardlık interception return TD yaptı ve takım tarihine adını altın harflerle kazıdı. Detroit defansı yaptığı 5 sack, bir interception,  iki fumble recovery ile galibiyetteki aslan payını aldı. Fantezi futbol oynayanlar da fark etmiştir, Detroit defansı bu hafta çok büyük puan kazandırdı oynayanlara. (Yani bana)

Geçirdiğimiz dört haftanın (Atlanta maçından sonra bir hafta bay geçtik) kısaca göze çarpan noktaları bunlardı. Gel gelelim bu hafta sonu oynadığımız Chicago Bears maçına ve aldığımız mükemmel yenilgiye.

Amerikalılar 1929 krizinin başlangıç günü olarak gördüğü perşembe gününü “Kara Perşembe” olarak adlandırıyorlar. Şimdi bende onlardan esinlenerek maç gününü bizim adımıza “Kara Pazar” olarak adlandırıyorum. Çünkü bir çöküntüdür gidiyoruz. 5-0’dan sonra oynadığımız dört maçın üçünü kaybettik.  Hele ki bu maç tam manasıyla bir felaketti. Chicago’nun çok güzel bir oyun sergilediğini hayranlıkla söylemeliyim. Neler neler olmadı ki? İki interception return TD’ı yaptılar. İki tanede TD ile sonuçlanmayan interception var. Devin Hester klasiği bir punt return TD yaptılar ki 82 yardlık. NFL tarihinin return konusundaki en iyisini izliyoruz. Bizim endzone’da olsa dahi insana büyük mutluluk veriyor.

İki takımda üçer fumble yaptı fakat Detroit sadece birinde topu yakalayabildi, Chicago ise iki fumble recovery yaptı. Fakat maçın en ilginç olan yanı Chicago’nun yaptığı TD’ların hiçbirinin pas sonucu olmaması oldu.  İki interception, bir punt return, bir rush TD’ları var. Ufak birşey daha ekleyip maçın akışı kısmına son vereceğim. Bu Jay Cutler’ın çektiği nedir abi ya? :) Her maçta rakip defans oyuncuları tarafından bu kadar fazla hırpalanan başka bir oyuncu görmedim. Ne zaman görsem sahanın bir yerlerinde defans oyuncularını peşine takmış kaçıyor. Üzülüyorum gerçekten de :) Line’ı tarafından daha iyi korunması gerekiyor. Maçın skorunu da yazalım da (37-13) eksik kalmasın. Tebrikler Chicago Bears.

Bu aldığımız üçüncü yenilgiydi fakat içlerinden kesinlikle en fecisiydi. Umarım sezonun geri kalanında bu tarz başka bir yenilgi almayız. Chicago bu galibiyetle galibiyet-mağlubiyet sayısını bizimle eşitlemiş oldu (6-3) ki buda demektir ki artık playoff yarışı dahada kızışıyor.

Green Bay Packers’ın 16-0 yapması değil yapamaması benim için büyük sürpriz olur. Şimdiden söylemek istiyorum ki benim bu sene ki şampiyonluk adayım kesinlikle Green Bay Packers. Şuanda herhangi bir takım tarafından durdurulabileceklerini zannetmiyorum. Yazının başında da belirttiğim gibi mükemmel oynuyorlar. Umarım playoff yaparız ve umarım eğer birisi onları durduracaksa o takım biz oluruz. Sakatlık olur başka sebepler olur, şansızlık olur onu bilemem fakat bu yıl ki en büyük aday kesinlikle geçen yılın şampiyonudur. 45 sayı atmadıkları kimler kaldı ben artık takip edemiyorum :) Kontrolden çıkmış gibiler. Kısaca yolları çok açık.

Sezonun yarısından çoğunu geride bırakmış durumdayız. Yani finish çizgisine varmamıza çok da uzun bir yol yok. Kimler playoff yapacak kimler hayal kırıklığı yaşaycak, Detroit’in 0-16’lık rekoruna yeni ortaklar çıkacak mı bunların hepsini sene sonunda göreceğiz. Detroit 11.haftada evinde Carolina Panthers’i ağırlıyacak. Mükemmel bir maç seyredeceğimize eminim. Cam Newton’ın performansını merakla bekliyorum. Tabii bizimde defansif performansımızı.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, zaman ayırdığınız için teşekkürler. Hoşça kalın!