Herkese merhabalar, Uluslararası Amerikan Futbolu Federasyonu (IFAF) 5-7 Temmuz 2012 tarihinde Austin, Texas’da yapılan 15. Olağan Genel Kurulunda Ulusal Amerikan Futbolunun idari yapısında köklü değişiklikler sonucunu doğuracak bazı kararlara imza attı. Bu yazımda bu kararları ve sonuçlarını tartışacağız. Yazının ilk bölümü bu olaylar, tarihsel gelişimi ve yorumlarım, gelecek hafta yayınlanacak ikinci bölümü bu karar üzerine gelişmeler, olabilecekler, bu konu ile alakalı istibaratlarım ve yorumsal kısmı olacak.

Önce bu kongrede neler oldu onlara bakalım. Uluslararası Amerikan Futbolu Federasyonu (IFAF) Kongreleri her yılı Temmuz ayında yapılır. Bu yıl IFAF Kongresi aralarında Türkiye olmak üzere 33 ülkenin katılımı ile Austin Texas’da yapıldı. TBSF adına bizim camiamızdan kimin katıldığını bilmiyoruz, en azından bu konuda bizlere bilgi veren olmadı.

Başkanlık seçiminde tekrar başkan adayı olan Tommy Wiking üçüncü defa tekrar başkan seçildi. Tommy Wiking beş kişilik temsil kurulu ve 12 kişilik Yönetim kuruluna başkanlık edecek. Temsil Kurulu Asbaşkan Makoto Kaneuji (Japonya), Asbaşkan Roope Noronen (Finlandiya), Sayman Scott Hallenbeck (USA) ve Genel Sekreter Elesa Zehndorfer’dem (İngiltere) oluşmakta. Yönetim kurulu ise Michael Eschlboeck (IFAF Avrupa), Augustine Okoye (IFAF Afrika), Pierre Robinette (IFAF Amerika), Dr. KK Park (IFAF Asya) and Michael Ryan (IFAF Okyanus) ve IFAF Oyuncuları temsilcilerinden oluşmakta.

Bu kongrede Kuveyt ve Porto Riko’nun üyeliğe kabul edilmesi ile IFAF üye sayısı 64’e ulaştı.

Esas ve önemli değişiklik ise IFAF yeni Yönetim Yapısı ile bölge federasyon yapılarını kendi atayarak IFAF – Amerika, IFAF – Asya, IFAF – Avrupa ve IFAF – Okyanus olmak üzere yönetim yapısını dört alt bölgenin üzerine oturttu. Daha önce bu dört bölge yerine IFAF – Amerika yerine PAFAF, IFAF – Asya yerine AFAF, IFAF – Avrupa yerine EFAF ve IFAF – Okyanus yerine OFAF bulunmaktaydı.

Bu değişikliğin sebebi 2010 yılında yapılan EFAF Kongresinde Hollanda’nın üyelikten atılması ile başlayan EFAF – IFAF kavgasının yeni bir round’u olarak görülebilir. İsterseniz bu olayın geçmişine bir bakalım.

Aslında IFAF ve EFAF arasında ilk savaş 2010 Şubat ayında patlak verdi. IFAF Dünya Şampiyonası 2011 elemeleri için tüm üye ülkelere başvuru evrakı ve koşullarını gönderdi. Bu dönemde TBSF Amerikan Futbolundan sorumlu Asbaşkanı olduğum için acaba bizde katılabilir miyiz dediğimiz noktada EFAF, IFAF evrağının yanlış gönderildiğini Avrupa’dan katılacak ülkelerin A Grubu ülkelerden EFAF’ın belirleyerek göndereceğini belirten bir yazı gönderdi. Hayallerimiz suya düşmüştü. Bizim gibi bu turnuvaya katılmak isteyen bazı ülkelerde itiraz etseler sonuçta EFAF’ın dediği oldu.

EFAF 13 Mart 2010 tarihinde Frankfurt’ta yapılan Türkiye’nin tam üye olarak EFAF’a kabul edildiği, benimde TBSF adına delege olarak katıldığım kongrede Hollanda Federasyonunu üyelikten çıkarttı. Üyelikten çıkış ile alakalı dayanak, Hollanda Federasyonu’nun 01 Mart 2010 tarihinde EFAF’a gönderdiği bir faksdır. Bugün halen bu faksı kimin gönderdiği tartışma konusudur. Bu faks dilekçesi dayanak gösterilerek 12 mart 2012 tarihinde Hollanda federasyonu üyelikten çıkartıldı ve 13 Mart 2012 tarihinde kongre başladı.

Hollanda federasyonu yetkilileri Kongreye geldikleri halde Kongre Salonuna ve hatta delegeleri Kongre Salonuna götüren otobüse bile alınmadılar. Sonuç olarak Hollanda federasyonu 2010 yılında yapılan EFAF kongresine katılamadı. Haliyle Kongre sırasında bu konu ile alakalı hararetli tartışmalar oldu. Kongre sonrası IFAF Başkanı Tommy Wiking 30 Eylül 2010 tarihinde EFAF Yönetimine çok sert bir mektup gönderilerek bu haksız uygulamanın düzeltilmesi istediğini bildirerek EFAF Yönetimi ile köprüleri attı. İskandinav ülkeleri Federasyonları ile EFAF arasında bir savaş böylelikle başlamış oldu.

Bu tarih sonrası EFAF Yönetiminin hiçbir adım atmaması üzerine IFAF Avrupa’da ikinci bir federasyon kurmak için çalışmalara başladı. Bu çalışmalar kapsamında Norveç, Çekoslavakya, Macaristan, İspanya, Sırbistan Danimarka, Polanya, İsviçre ve İngilitere Federasyonları temsilcilerinin katılımında Avrupa’da bazı toplantılar yapıldı. Bu toplantılarda EFAF dışında yeni bir oluşumun nasıl yapılacağı belirlendi. Sonraki Toplantılarda Avusturya, Fransa ve İtalyanında bu oluşuma katıldığını şuan IFAF Avrupa olarak şekillenen Yönetim kurulunun üyeliklerinden anlayabiliyoruz.

Burada şu yorumu doğru şekilde yapabilmek gerekiyor. EFAF altyapısı Almanya tarafından sağlanmakta ve ulusal kupalarında organizasyonu hem hakemsel, hem de yönetsel açıdan Almanya tarafından desteklenmekte. Almanya’nın olmadığı bir ortamda bu işler nasıl yürür?

IFAF Avrupa Karşılaşmalardan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi İtalyan James Dewar’ı görmekteyiz. James Türkiye’nin davet edildiği halde başkanın şahsi egoları sebebi ile katılamadığımız 4 Helmets kupasını düzenleyen kişidir. Bu konuda çok ciddi bir tecrübesi olması sebebi ile EFAF’da Uwe Talke’nin yaptığı bu görevi rahatlıkla yapabileceğine inandığım bir kişi.

Ancak daha önemli bir konu ise uluslararası müsabakaların hakem altyapısı Almanya tarafından karşılanmakta. Avrupa’da şuan mevcut hakem yapılanması bu tip bir uluslar arası maç trafiğini kaldırabilecek kadar kuvvetli ve iyi olduğunu düşünmüyorum. Ancak Fransa ve Avusturya’nın hakem desteği olursa bu sonuç aşılır ki, Avusturya temsilcisi hem IFAF Avrupa Başkanı, hem de EFAF Asbaşkanı, Fransa temsilcisi ise IFAF Avrupa Asbaşkanı. Aslında buradan anlayabileceğimiz durum, IFAF Avrupa’nın başarısı çok fazla politik oyuna gebe.

Öncelikli tartışılması gereken konu, bence, bu kadar önemli bir kongrede Türkiye’yi kim temsil etti? Bizim camiamızdan kimsenin Türkiye’yi bu kongrede temsil etmediğini biliyoruz. Ancak dökümanlarda Türkiye temsil edilmiş görünüyor. Türk Amerikan Futbolu camiası adına bu kongrede kim karar verdi? Bu kadar önemli ve hatta belki Yönetim Kurulu Üyeliklerinin sırf bir oy için dağıtılabileceği, bizim yönetiminde yer bulma şansı sağlayabileceğimiz bir kongrede bizim camiamızın bir temsilcisi neden yok. TBSF Yönetimi bir şekilde temsil edilmiş olabilir, ancak pek tabii ki TBSF şuanki yapısı ile Türk Amerikan Futbolu Camiasını temsil etmemektedir.

IFAF’ın EFAF yerine yeni bir federasyon atamış olması gerçekten EFAF’ı hükümsüz mü kıldı? Bu çok zorlama bir sonuç olur. Zira Avrupa’da Amerikan Futbolunda dönen politik hesaplar çok fazladır. Atılan hiçbir adım, temelde bir sonrakini doğurmaz, IFAF Avrupa Yönetim kuruluna baktığımızda EFAF Yönetim Kurulu Asbaşkanının, IFAF Avrupa Başkanı olduğunu görmekteyiz. Bu da aslında temel yapı olarak iki kurumun birbirinden farklı olmadığının göstergesi. IFAF Avrupa Yönetiminde Almanya’nın olmaması bu çalışmanın Almanya’ya karşı yapılmış bir hareket olduğunu göstermekte, ama bu açıdan bakınca EFAF Yönetiminden ilk EFAF Kongresinde oy kuvveti ile Almanya’yı çıkartmak yerine bu şekilde komple federasyon yapısını değiştirmek farklı hesapların planını göstermekte.

Tommy Wiking’in bu plan dahilinde Ankara’da Türkiye Finalini izlemeye gelmesi ve hatta Ankara’yı IFAF Avrupa merkezi yapalım diye gaz vermesi bile bu planın bir parçası olması gerek. İşte bu kadar fazla planın döndüğü bir ortamda Türkiye Federasyonun doğru adımları atarak IFAF Avrupa Federasyonu Yönetim Kurulunda olması gerekirken halen bir yer bulamamış olmamız bizim bu dönemde bu kriz ortamını iyi yönetemediğimizin veya gerekli iletişimi sağlayamadığımızın göstergesi.

Peki toplantı sonrası ne oldu ve neler olacak? Bu gelecek hafta ki konumuz…

Kalın sağlıcakla…