Merhaba sevgili futbol severler ve NFLTR takipçileri. Preseason maçlarının start almasıyla birlikte biz de kalemimizi tekrar elimize alıyoruz. Yeni sezonun ilk yazısı ile karşınızdayım. Umarım beğenerek okursunuz.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki aslında pek preseason izleyen biri değilimdir. Bunun pek çok nedeni var ama bunu tartışmanın yeri burası değil. Başlıca nedenleri ise maçların genel bölümünde yedekler ve sezonda kadroda yer almaması muhtemel preseason kadrosunu oluşturan, forma kovalayan oyuncuların mücadele etmesi. Dolayısıyla bu tür maçlar bizlere takımlar hakkında sağlıklı bir yargı verme şansı tanımız. O takımın nasıl bir sezon geçireceğini ve ya beklenen isimlerin ne durumda olduğunu sağlıklı bir şekilde gözlemleyemezsiniz. Ancak bu demek değildir ki hiçbir ipucu da vermez bu maçlar. İşte bu yazımda maçlarını izlediğim birkaç takım hakkında yakaladığım ipuçlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Geçtiğimiz sezon diğer yıllara oranla daha çok NCAA maçı izleyip, daha yakından takip ettiğim için bu yılın çaylakları benim için ayrı bir önem arz ediyor. Özellikle Robert Griffin III ve Trent Richardson bu önem listesinin başındaki iki isim. Hal böyle olunca bizim çaylakları izlemek ekran karşısına geçtim. Ancak Trent Richardson sakat olduğu için Browns maçını pas geçtim. Robert Griffin her ne kadar bizim Dallas Cowboys’un en ezeli rakibi Washington Redskins forması giyecek olsa da ona olan sevgimde bir değişme olmadı. Tabi Cowboys’a karşı TD pası atmadığı sürece. :) İlk hafta Bills karşısına çıktı kendi evinde Redskins ve maçı 7-6 gibi kısır bir skorla kazandılar.

Biz NFL severler bol skorlu maçları sevdiğimiz için maçın ne derece sıkıcı geçtiğini anlatmama gerek yok. Bu maçta Griffin’in yapabileceklerinden sadece küçük bir kısım izledik. Kendisini daha önce hiç izlemeyenler için kısa bir özet geçecek olursak Griffin, klasik siyahi bir QB profilinde. Hem koşmayı hem atmayı seviyor. Onu diğerlerinden ayıran en önemli özelliği ise iki konuda da çok başarılı olması. Hem sağlam bacaklara hem de kuvvetli bir kola sahip. Benim görüşüm potansiyelini sahaya yansıtıp bust olmadığı sürece Michael Vick’in bir gömlek üstü bir oyuncu olacağı yönünde. Kendisi aynı zamanda geçtiğimiz yıl Heisman Trophy’yi kazanan oyuncu.

Bu kadar Griffin reklamı yaptıktan sonra sahada neler gördük ondan bahsedelim. Sahada çok kısıtlı bir süre kalan Griffin oyun repartuarının sadece pas kısmını bizlere izletti. Daha ilk pasında yeni transfer Pierre Garcon’a güzel bir pas gönderdi ancak Garcon kendini oyun alanında tutamayınca başarısız pas olarak Griffin’in hanesine işlendi. Oynadığı süre boyunca sadece 6 kez pas atma şansı bulan Griffin, bunlardan 4 tanesini recieverlarla buluşturdu ve bir tanesi de TD olarak Redskins hanesine işlendi. 22 kez pas girişiminde bulunan diğer çaylak QB Kirk Cousins 74 yarda anca ulaşabilirken Griffin’in bu kısıtlı sürede 70 yard pas atmış olması etkileyici bir noktaydı. Karşılaşmanın Redskins adına diğer etkili ismi yeni no1 WR’ları Pierre Garcon’dı. Garcon, Griffin’den aldığı 20 yardlık pası sayıya çevirirken yeni takımında neler yapabileceğinin sinyalini verdi. Garcon ligin süratli WR’larından birisi ve Colts yıllarında Manning’in ellerinde parlamış bir isim. Robert Griffin’in ellerinde de pekala çok tehlikeli bir silaha dönüşebileceğini düşünüyorum. İlerleyen yıllarda ligin önde gelen QB-WR kombolarlarından olmaları muhtemel.

Draftın bir numarası Andrew Luck da presasona muhteşem bir giriş yaptı. Maçı izleyemedim ama sonrasında izlediğim geniş özet her şeyi açıklar nitelikteydi. Andrew Luck daha ilk pasında TD pası atarak mükemmel bir başlangıç yaptı ve “efsane yeniden mi doğuyor?” tartışmalarını başlattı. Bunun nedeni yerini devraldığı Peyton Manning’in de daha ilk maçında ilk pasında TD pası atmış olmasıydı. Fakat bana kalırsa Luck’ın attığı pasın TD olmasında Luck’tan çok Donald Brown’ın payı var. Luck kısa bir pasla RB’si Brown’ı buldu ve Brown yaklaşık 60 yardlık bir koşu ile TD yaptı. Ancak ne olursa olsun sahada etkili bir Luck vardı. 10/16 pas isabeti ile oynadı ve sadece 10 pasta yapabildiklerine bir bakın; 2 TD ve 188 yard pas. Bu sayıları normal bir NFL maçında alacağı süreye vurduğunuz da çıkan sayılar dudak uçuklatıcı cinsten. Belki de en dikkat çeken istatistiği ise pas başına ortalama 11.8 yard kat etmesi. Kaba bir hesap ve düz mantıklı her pasta bir 1st down kazandırmış oldu takımına. Tabi bunları sadece bir preseason maçında yaptığını unutmamak gerek. Daha rekabetçi ve daha sert savunmaların olduğu bir NFL maçında aynı performansı gösterir mi bilenmez. Ancak kesin olan bir şey var ki geçtiğimiz yıl felaket bir sezon geçiren ve Manning’i göndererek bir devri kapatan Colts taraftarı ve camiasına yeni bir umut olduğu. Görünen o ki Luck soyadı gibi Colts camiasına şans getirecek gibi.

İzlediğim bir diğer maç New Orleans ile Arizona arasındaki açılış maçıydı. Geçtiğimiz sezon sonu yaşadığı skandal ile gündeme gelen, kontrat sorunları nedeniyle sezon öncesi hazırlık kamplarını kaçıran yıldız QB Drew Brees, koçu Sean Peyton ve defansın yıldız ismi Jonathan Vilma’yı önümüzdeki sezon için kaybeden Saints’in yeni sezonda neler yapacağı herkes için büyük merak konusu. Bu maç bana Saints’in ne durumda olduğu ile ilgili pek bir bilgi vermedi doğrusu. Brees çok az bir süre sahada kaldı ve sadece 5 pas attı. Onun dışında ligin en beğendiğim RB rotasyonuna sahip takımı olan Saints’in koşucuları yine oldukça formdaydı. Darren Sproles ve Pierre Thomas 1 kez top taşımalarına rağmen ikisi de 10+ yard koştular.

Sakatlıktan dönen eski Heisman Trophy sahibi Mark Ingram ise sağlam döndüğüne dair sinyaller verdi. Brees’in yedeği ve maçın büyük bölümü sahada kalan Chase Daniels fena değildi. bir tane interception atmasına rağmen yüzdeli pas attı ve bir de TD pası gönderdi. Jonothan Vilma’nın yokluğu Saints defansını elbette çok etkileyecek ama Cutis Lofton transferi bunu nötrlemek adına çok başarılı. Lofton’ın alınış sebebi belki Vilma’nın yerine doldurması değildi ama bu maç gösterdi ki Lofton bu işi layıkı ile yapabilir. Karşı taraftaki Arizona içinse pek iç açıcı şeyler söylemek mümkün değil. Geçtiğimiz sezonun yarısını sakat geçiren Kevin Kolb bu maçta da çok erken bir şekilde sakatlandı ve maça devam edemedi. Gerçi sakatlığı çok önemli değil ve tedbir amaçlı oynatılmadı. Fakat sakatlanana kadar geçen sürede hiç umut veren bir oyun sergileyemedi. Artık sakatlıktan yeni çıktığı için midir bilinmez ama hiç oynayacak ve oynatacak halde değildi Kolb. Skelton fena gözükmedi ama kesinlikle QB1 olacak bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum. Şunu üzülerek söylemeliyim ki Cardinals için yine sonu hüsranla bitecek bir sezon olacak gibi görünüyor. Aslında takımda çok önemli potansiyeller ve oyuncular mevcut. Fakat hem QB hem de RB’leri içeren backfield’daki kalite düşüklüğü reciever kadrosu zıtlık oluşturuyor. Larry Fitzgerald, çaylak Michael Floyd ve Rob Housler çok kıymetli recieverlar ama maalesef ki onları kullanabilecek bir QB göremiyorum ben Cardinals’ta.

Ve gelelim benim için en önemli maça. Raiders ve Cowboys’un preseaosn’ın ilk maçında karşı karşıya gelmesi benim için bulunmaz bir nimetti. Cowboys kurduğu kadro ile bu sene yine yüksek beklentilerle sezona giriyor. Doğrusu kurulan kadro beni gerçekten heyecanlandırıyor. Ancak aynı heyecanı maç boyunca yaşadığımı söyleyemeyeceğim. Maç ilk hafta oynanan en sıkıcı mücadeleydi ve Cowboys’un 3-0 üstünlüğü ile sona erdi. Raiders’tan bu yıl için zaten umudum yoktu ve daha maçtaki ilk pasında Palmer’ın interception atması bu umutsuzluğuma bir halka daha ekledi. Uzun bir sakatlık döneminin ardından tekrar sahada izlediğimiz yıldız koşucumuz Darren McFadden ise maçın en pozitif noktasıydı. Run DMC topa sadece 3 kez dokunarak 38 yard koştu. Bunun yanında gayet te zinde ve sağlıklı göründü. McFadden’ın sağlık olması bu takım için gerçekten çok önemli. Raiders onunla birlikte bambaşka bir takıma dönüşüyor. Lige geldiğinden beri bir sezonda en az 3 maç kaçıran McFadden’ın bu yıl şeytanın bacağını kırarak sağlıklı kalmasını umuyoruz. Günün süprizi ise draft edilmeyen çaylak WR Rod Streater’dı. Streater 6 reception ve 66 yard ile mücadele etti. Raiders’ın bu sezon umut bağladığı çaylak WR aslında Juron Criner ama Streater’ın bu çıkışı gerçekten umut verici. Çünkü Raiders’ın WR rotasyonunun zayıflığı bir gerçek. Lakin takımın no1 WR’si diyebileceğimiz Jacoby Ford’un kötü oyunu düşünmemize neden oldu. Çok kolay iki pası yakalayamadı ve bir de fumble yaptı.

Takıma yeni katılan NFL tarihinin en büyük hayal kırıklıkları listesinde ilk 10’a rahat girecek olan Leinart’ı geçerek heyecan verici QB Tarrelle Pryor’a geçiyorum. Pryor lisede çok önemli bir QB adayıydı ve Ohio State’te de başarılı bir kariyeri geride bırakıp geçtiğimiz yıl NFL’e draft oldu. Ancak geçtiğimiz yıl tek bir snap aldığı için onu izleme şansı bulamamıştık. Pryor bir QB için çok iyi fiziksel özelliklere sahip. Bunda eski bir basketbolcu olmasının da payı büyük. Çok atletik bir oyuncu ve bu sayede sacklenmesi çok zor, her ne kadar bu maçta 2 kez sacklensede. Ancak oyunu daha çok ham ve kesinlikle NFL seviyesinde değil. Pocket içinde çok beceriksiz. Ayak oyunlarında zayıf ve büyük bir fundamental eksiği var. Buna rağmen yine de insanı heyecanlandıran, tahmin edilemez bir oyun stili var. Saydığım eksiklerini kapatırsa çok değerli bir oyuncu olabilir. Secondary geçtiğimiz yıldan farklı değil ve hala delik deşik olmaya devam ediyor.

Savunmadaki pozitif tek nokta Seymour’un olmamasına rağmen gerçekleştirilen pass rush’tı. Ancak bunun kaynağı Oakland D-Line’ı mı yoksa Dallas O-Line’ı bilemedim. Derken hemen Dallas cephesine geçelim. Önümüzdeki sezon Rob Ryan’ın elinde yepyeni bir secondary olacak. Ancak Morris Clairbone ve Brandon Carr bu maçta oynamadığı için o konuyla ilgili yorum yapmayacağım. Dallas’ta dikkatimi çeken en önemli sorun yenilenen bir başka nokta olan O-Line’da. Andre Gurode’den sonra çekilen Center sıkıntısı bu maçta da devam etti. Geçtiğimiz yıl felaket maçlar çıkaran Phil Costa’nın yerine monte edilen ya da edilmeye çalışılan David Arkin, oyunuyla Phil Costa’yı bile geride bıraktı. Geçen yıl Romo’nun kör noktasını koruyan ve bu konuda başarısızlığın kitabını yavan Doug Free yerine Left Tackle’a kaydırılan Tyronne Smith yine çok başarılıydı. Önümüzdeki sezon en azında Romo rahat bir şekilde hareket edebilecek. Öte yandan Cowboys’un koşu savunması da hiç olumlu sinyaller vermedi. Raiders’ın koşu hücumlarında çoğunlukla blokta kaldılar. Takıma yeni katılan oyunculardan Kyle Orton’ın daha zamana ihtiyacı olduğunu gördük. Aslında çok kötü bir oyun sergilemedi ama attığı bir interception var ki topun gittiği yerde Cowboys oyuncusu yok.

Kısacası bu iki takımda yeni sezon adına pek olumlu sinyaller veremedi. Preseason ilk haftasında bazı takım ve oyuncularla ilgili analizimi okudunuz. Umarım hoşunuza gitmiştir. İlerleyen haftalarda tekrar birlikte olmak dileğiyle.