Giderek büyüyen serimiz haftanın gündeminde bu hafta yine yazarlarımıza beş soru sorduk. Bu hafta altı yazarımız cevap verdi. Aynı zamanda bu sezonki tahminleriyle adından sıkça söz ettiren(!) yazarımız Attila Ergökmen ve Chicago Bears yazarımız Savaş Alparslan’ın ilk gündem yazısı oldu bu, hoş geldiler…

Haftanın dikkat çeken konularının başında New Orleans Saints’in sonunda ilk galibiyetini almasıydı. Bu galibiyet beni çok sevindirdi, onca sıkıntı günün ardından sürekli yakın geçen maçları kaybettiler, Cleveland gibi dipte olmayı hakkeden bir takım değiller. Peki playoff için umutları var mı, yazarlarımız bunu tartıştı. Cleveland demişken bu hafta yine yenildiler hem de 14 – 0 öne geçtikleri maçı verdiler. Spor konusunda bahtı kara şehrin Amerikan futbolunda da şansı bu sezon da pek yaver gitmiyor, onlar da bu hafta seriye konuk oldu… Bunların dışında Cam Newton’ın her geçen hafta kötüye gitmesi, Minnesota Vikings’in NFC’de zirveye oynaması ve Ryan Williams’ın sezonu kapatmasıyla uzunca bir süre running back’siz kalacak olan Arizona Cardinals’ın geleceği masaya yatırıldı…

New Orleans Saints, sonunda beşinci maçında ilk galibiyetini San Diego Chargers karşısında aldı. Sizce Saints şu dakikadan sonra toparlanıp playoff kovalayabilir mi?

Savaş Alparslan: Hayır. Playoff’a kalmak için iki ihtimal var: Grubunu kazanması veya Wild-Card kovalaması. NFC South lideri Atlanta Falcons 5-0’da, yani ilk ihtimal büyük ölçüde kapalı. Wild-Card için bakıldığında ise NFC’de tam 5 takım .800 ve üstü. Üstelik bunlardan 2 tanesi NFC North ve NFC West’de ikinci durumda. Yani orada da yol kapalı. Malum Saints sezon öncesi teşvik cezaları ile vuruldu. Buna rağmen ilk 4 maçını minik farklarla kaybetmesi bakımından durumunun çok kötü olduğu söylenemeyebilir. Ama kaybettiği Kansas City ile Carolina şu an zaten aynı Saints gibi 1-4. Green Bay’e de az farkla kaybetti, ama onlar da Colts’a kaybetti zaten.

Attila Ergökmen:
Playoff şansının zor olduğu aşikar. NFC South’ta ilk sıraya oynama şansları pek yok. Falcons division’da uçtu gitti. Wild-Card için ise NFC North ve NFC East adaylarını yakalamaları gerekecek. Ben açıkçası bu sene Saints’in Playoff göreceğini çok düşünmüyorum.

Evre Baltalı: Saint’s in toparlanması kendi ellerinde olan bir durum. Çalıştırıcılar takımı idare etmeyi öğreniyor, oyuncular şoku üstlerinde attılar. Saints iyi bir takım sezonu .500 ün üzerinde kapatabilirler. Tabi isterlerse işin birde Draft yönü var. Play-off adayı olmaları ise kendi ellerinde olmayan bir durum, Wild-Card şansları çok zor, rakiplerinin bu saatten sonra saçmalaması gerekiyor…

Hilmi Çeltikçioğlu: Saints zaten toparlanmaya başladıklarının sinyallerini Green Bay maçında vermişti. Brees lidgeki en iyi üç oyun kurucudan biri olmasının yanında aynı zamanda mükemmel bir takım lideri, yani koçun eksikliğini rahatlıkla doldurabilir. 16 maçlık maratonda playoff’a çıkmalarına ihtimal vermiyorum, ama 6 galibiyeti kovalarlar.

Görkem Şahinoğlu: Normal bir NFC South da hala şansları olduğunu söyleyebilirdim ama Atlanta Falcons’ın bu kadar domine ettiği bir NFC South’ta play off şansları çok çok düşük. Bunun için kalan tüm maçlarını kazanmaları gerek bir kere. Orada da görece zor bir fikstür bekliyor Saints’i. Wild-Card ise daha zor ihtimal, onun için de ancak kalan tüm maçlarını kazanmaları gerekebilir. Bu mevcut savunmayla da imkansız gibi bir şey.
Berkan Uzun: Chargers cezalara rağmen gümbür gümbür geliyodu ki son anda fumble ile maçı almasını bildi Saints. Saints’in playoff şansı bu galibiyete rağmen çok zor. Bu savunma ile birşey yapmaları çok zor, cezaların onaylanması ile DE Will Smith’ide kaybettiler. Saints oyuncularının postseason’da patlamış mısırları ile playoffları takip etmeleri çok olası. Drew Brees ne kadar üst üstü TD rekoru kırmış, WR Colston franchise’ın en çok pass touchdown’u yapmış adamı olsa da, bu sezon playoff imkansız.

İlk mağlubiyetini bu hafta yaşayan Arizona Cardinals, Ryan Williams’ın sezonunu kapatmasının ardından RB’siz kaldı. Beanie Wells’in de ciddi sakatlığı göz önünde bulundurulunca artık koşu tehditi iyice azalan Cardinals düşüşe geçecektir diyebilir miyiz?

Savaş Alparslan: Mr.Obvious gözükmek pahasına ilk iki RB’ini kaybeden Cardinals’ın koşu oyunu kolay kolay adam olmaz diyorum. RB zaten kendi başına bir beceri pozisyonu olması yanında, genel başarı olarak da pas-koşu dengesi önemli ve rakipler artık Cardinals’ın pek de koşamayacağını düşünerek oynayacaklardır.

Attila Ergökmen: Cardinals’ın, Williams sağlamken dahi ciddi bir koşu tehdidi yoktu. Takımda asıl sıkıntı “Offinsive Line”. Bu ekip QB’sini koruyamadığı gibi koşucularına da delik açmakta oldukça zorlanıyor. LaRod Stephens-Howling ve William Powell’da Williams’ın gösterdiği katkının benzerini gösterebilecektir. Cardinals’ın en büyük şansı güçlü savunması ve zayıf NFC West’te yer alması. Şimdiye kadar aldıkları galibiyetler de division rakiplerine oranla onları bir adım yukarıda tutuyor. Açıkçası ben Cardinals’ın Playoff göreceğini düşünüyorum. Fakat OL hattında ciddi bir iyileştrme yapmaları şart.

Evre Baltalı: Böyle durumlarda bay haftası can kurtarıcı olabiliyor. Ama Cardinals’ın 10. haftaya kadar boşluğu yok ve önlerinde sırasıyla Bufalo, Minesotta, San Francisco ve Green Bay maçları var. Bu 4 maçın 2 sini kazanırlarsa Bye haftası sonrasında işlerin yoluna girmesi daha kolay olacaktır.

Hilmi Çeltikçioğlu: Koşucu önemlidir, ama koşu oyununun %70’i line oyunudur. Vasat üstü bir koşucu ile yine maçı idare edebilirler. Cardinals savunmada üstünlüğünü devam ettirebildiği sürece bu seneyi başarılı kapatacaktır. 1-2 adama fazla takılmayalım.

Görkem Şahinoğlu: Cardinals’ı zaten bu noktaya getiren koşu hücumu değildi dolayısıyla bu durum elbet etki yaratacaktır ancak büyük çaplı bir etki olacağını sanmıyorum. Savunma performansıyla kendi aşan bir Cardinals var ve düşüşleri de savunmanın düşmesiyle olacaktır. Ancak bu sakatlıkların da hücuma büyük darbe vuracağı kesin. Kolb’un artık bir seviye daha yukarıya çıkabilmesi gerekiyor.

Berkan Uzun: Cards düşüşe geçse bile çok sert olmayacaktır. Hücümda bir aksama söz konusu fakat en etkili silahları zaten Fitz, Kolb iyi oynamaya devam etsin yeter, gerçi Kolb iki maçtır canı için koştuğundan pek efektif değil ama kesinlikle sezon başı beklentilerinin üzerinde. Rams ve Seahawks şuan Cardinals’ı zorlayabilicek gibi gözükmüyor. 49ers ile beraber el ele playoff’a kalırlar. Çok büyük bir düşüş beklemiyorum.

Her yıl ilk turlarda yüksek seçimler yapan, iki yılda bir yeniden yapılanan Cleveland Browns’da yine hüsran var, beş hafta sonunda galibiyet sayıları sıfır. Ne olacak bu Cleveland’ın hali?

Savaş Alparslan: Kişisel olarak takımların yeniden yapılanmasına pek inanmam. Kazanma havası kaybedilince kolay kolay geri gelmez. Üstelik Cleveland gibi beyzbolda en son 1948’de, basketbolda, üstelik LeBron James’e rağmen hiç şampiyon olamamış bir şehirden bahsediyoruz. NFL’deki durum sıfır Super Bowl şampiyonluğu, en sonuncusu ise Super Bowl öncesi dönemden kalma 1964 NFL şampiyonluğu. Tablo çok karanlık. Cleveland camiasını ancak 2011’de kurulan Cleveland Crush iç çamaşırı futbol takımı eğlendirebilir gelecek sezonlarda gibi gözüküyor.

Attila Ergökmen:
Ben açıkçası çok karamsar değilim. Güçlü bir savunmaları var. Bu sezon kaybettikleri tüm maçlarda ciddi bir direniş göstermeyi başardılar. Hele geçen hafta, yaptıkları basit hatalarla son şampiyon Giants’ı deplasmanda elerinden kaçırdılar. Yüksek farka aldanmamak lazım. Weeden yavaştan bir NFL QB’si olma yolunda ilerliyor. Özellikle pas hücumunu biraz daha güçlendirebilirlerse (top tutabilen WR’ler alabilirlerse) seneye Browns AFC North’da çok can yakacak bir takım olur. Bu galibiyet yüzdesiyle yine Draft’ta yukarılardan bir seçim yapacakları da aşikar. Bu seneden pek bişey beklememek lazım. İstikrar gerekli…

Evre Baltalı:
Rabbim Cleveland demedikçe işleri zor… Brady Quinn’i draft ettikleri 2007 yılında ben takımdan ümitliydim. O sezon bile beceremediler. Sonrasında kimler geldi kimler geçti… Bir türlü bu takım adam olmadı. Sahibini değiştirmek lazım. Zaten Browns nasıl bir isim, takımın adında meymenet yok :)

Hilmi Çeltikçioğlu:
Tim Couch’un laneti. Hall of Fame kalibresindeki bir adama kıydılar, o yüzden böyle oldu. Şaka bir yana, Browns’ın takım idaresi her zaman zayıf oldu. Kendini ispatlamış kolej oyuncuları yerine biraz daha riskli seçimlere gittiler. Olmadık adamlara olmadık paralar verdiler (bkz: Eric Steinbach) ama o line’ı bir türlü oturtamadılar. Derek Anderson zamanında biraz heyecanlandırdı tribünleri ama yine hüsran, yine hüsran…

Görkem Şahinoğlu:
Cleveland’ın bu hali beni cidden üzüyor. Bunun nedenlerinden birisi de bizim bu konuda bizim Raiders’a benzemeleri. Yeniden yapılanma konusunda sıkıntı var fakat en azından biz arada iyi sezonlar geçirebiliyoruz. Browns’ın artık yapması gereken adam akıllı bir franchise QB seçip ona güvenmek olacaktır. Weeden ile olacak işler değil bunlar çünkü. Bu sene artık isteseler de istemeseler de ligi diplerde bitirecekler ve bu da iyi bir yerde belki de birinci sırada draft hakkı demek. 2013 sınıfında Matt Barkley ve Geno Smith gibi iki tane franchise QB bulunuyor. Bunlardan birini kaptılar mı hali hazırdaki Trent Richardson ile birlikte özlenen günlere ilk adımı atabilirler.

Berkan Uzun:
Olmuyor olamıyor bir türlü dikiş tutturamıyolar. Hiç bir mevkide devamlılık sağlayamadılar. En basitinden beş yıllık geçmişlerinde D.Anderson, B.Quinn, S.Wallace, J. Delhomme, C. McCoy ve bu sezonda Weeden ile devam eden Browns beş sezonda altı tane QB değiştirdi. Kesinlikle yüksek profilli takımı sürükleyebilicek isimlere ihtiyaçları var yoksa organizasyonun gidişatı hiç iyi değil…

Favre’ın ilk sezonundan sonra toparlanamayan Minnesota Vikings bu sezon sessiz sedasız NFC’nin zirvesine yürüyor. Bu hafta Titans’ı rahat geçtiler… Vikings’e neler oldu böyle?

Savaş Alparslan: Günü gününe çalıştığım tek yer NFC North olmasına rağmen sanırım bu sorunun cevabı “bilmiyorum” olacak. Bu sabah ESPN’de okuduğum bir makalede Vikings’in tam 22 koçu olduğundan bahsediliyordu: İç ve dış LB’ler için ayrı, iki WR iki defensive line koçları. Belki de sebep budur. Hoş, yazıda aslında tersi bir fikir savunuluyor. (Merak edenler için: In the NFL, Simplicity Still Works, Greg Easterbrook)

Attila Ergökmen: Şimdilik iy gidiyorlar. Özellikle A. Peterson’un uzun bir sakatlık sonrası gösterdiği katkı takdir gerektiriyor. Pas hücumu konusnda çok etkin gözükmeseler de C. Ponder hatasız bir görüntü sergiliyor. Tabi Vikings için sezon 11. hafta bay geçecekleri haftadan sonra başlayacak. Ligin son yarısında iki Bears, iki Packers maçı oynayacaklar. O zamana kadar izlemede kalmakta fayda var.

Evre Baltalı: Vikings için geçen sezon böyle bir çıkış yapacağının habercisiydi zaten. C. Ponder bence iyi bir oyun kurucu. A. Peterson desen tam bir aygır. P. Harvin ve K. Ruddolph eklenince takım iyi bir hücuma sahip. Hucum son derece dengeli son beş maçta 155 koşu – 158 pas denemesi olmuş. Bu denge Vikings’in başarısındaki en önemli unsur. Ama geriye düştükleri bir maçı çevirebilirler mi bu benim için hala büyük bir soru işareti. Defansif olarakta sağlam bir box’a sahipler bu sezon sadece bir koşu TD’ı verdiler. Vikings için en kritik yer savunmanın ikinci kademesi burayı da toparlayabilirlerse, bu sene bir Super Bowl yolu gözükür.

Hilmi Çeltikçioğlu:
Bu başarının çok karışık bir formülü yok. Vikings savunma, hücum ve special teams’de hatasız oynuyor. Oyun kurucu Christian Ponder kendisine verilen şansı çok iyi kullandı; özellikle hareketliliği çok iyi. Adrian Peterson iyi döndü, Sidney Rice gitti ve savunma, özellikle line hala etkili. Sakatlıklar darbe vurmazsa Vikings, Bears ile kafa kafaya playoff yarışını götürür.

Görkem Şahinoğlu: Vikings’teki bu çıkışı fikstüre bağlıyorum ben. Kendi divisionları dışında çok güçlü olmayan kazanabilecekleri takımlarla oynadılar ve oynayacaklar. Araya bir de süpriz Niners galibiyeti koydular tabi. Divisionlarını kazanamasalar bile bir Wild-Card süprizi yaparlarsa kimse şaşırmasın.

Berkan Uzun: Harvin & Peterson & Ponder üçlüsü ofansı sürükleyince güzel bir başlangıç geldi. Ponder sadece iki INT attı ve altı kere TD pası verdi. Savunmaları pass rush konusunda gerekli sıkıntıyı yaratıcak kapasitede bir kaç sezondur yolunda gitmeyen bir ofans vardı bunuda topu daha çok koşu oyununa yönlendirerek bu sezon aşmış gibi görünüyolar. Takımın çıkışındaki en büyük faktör işleyen defans ama illaki bir isim göstereceksek Peterson zaten yıllardır işini yaptığından onu es geçip en büyük mimar Ponder & Harvin ikilisi diyebiliriz.

Geçtiğimiz sezona damgasını vuran Cam Newton bu sezon eski görüntüsünden çok uzak. Seattle karşısında kariyerinin en kötü maçını oynadı. Cam’deki bu düşüşün sebebi nedir?

Savaş Alparslan: Cam Newton, büyük ihtimalle “Sophomore Slump”, yani ikinci sezonun yaşayan oyuncunun düşüşü denen sendromu yaşıyordur. İki tane güç bu sendromu besler: İlk sezon başarılı olan oyuncu ister istemez (halen gençtir de bu arkadaş) biraz havalanır. İkincisi, rakipler ilk sezonu için bilinmeyen durumundaki oyuncuyu artık tanımışlardır, bu da ona karşı önlem almalarını kolaylaştırır. Aslında bu sezonki istatistikleri geçen sezonkilerle paralel, ama tek tek bakıldığında her maç daha kötüye gidiyor. Diğer yandan Cam Newton, Mayıs ayında verdiği röportajda kötü bir takım arkadaşı olduğunu, bazen arkadaşlarına gereksiz yere kızmış olduğunu itiraf etti. Üstelik bunu yeni sezonda çözeceğini de beyan etti. Çözüp çözmediğini, çözmesinin gerekip gerekmediğini bilmiyorum, ama belki de bu sezon takım arkadaşlarına daha az kızdığı için rehavet olmuştur. Diğer yandan aynı röportajda mükemmeliyetçi bir kişiliği olduğunu görüyoruz. Bu da düşüşlerde daha fazla zorlama ve dolayısıyla daha fazla düşüş anlamına gelir genelde.

Attila Ergökmen:
Cardinals’da yaşanan soruna benzer bir sıkıntı Panthers’da da var. Offensive Line maalesef çok kötü bir performans sergiliyor. İnanın bu hafta C. Newton yerine mobil olmayan başka bir QB olsa Seahawks 10 sack ile maçı tamamlardı. Bu sorunun bir diğer yanıtı da; geçen sene Caö Newton bir süpriz yaptı. Bu sene bu süpriz etkisi kalmadı. Artık her takım Newton’ın neler yapabileceğini biliyor ve ona göre önlem alıyor. Aynı Wild-Cat formasyonunun Dolphins ile meşhur olduğu sezondaki gibi… Sonuçta profesyonel hayatta çıkan bir virüse acilen bir anti-virüs bulunuyor… Olay bu…

Evre Baltalı:
Cam Newton sezon başlamadan önce kız arkadaşından ayrıldı. Daha sonra kız arkadaşı arayıp hamile olduğunu söylemiş. Cam’de bebek kendinden olmayabilir şüphesine düşmüş… Çocuk toplayamadı tabi kafasını… Soruya bak… Geçen sene lokavt nedeni ile takımlar çok iyi hazırlanamadılar buda en çok yeni gelen oyuncuların işine yaradı. Daha iyi bir sezon geçirdiler. Özellikle bireysel yeteneğin ön plana çktığı hücumlarda bir patlama yaşandı. Bu sezon ise her şey kitabına uygun gidince (hakemleri saymazsak) hücum yönü güçlü takım ve oyuncularda genel olarak bir düşüş yaşanıyor. Cam Newton ve Panthers’da bunun örneklerinden bir tanesi.

Hilmi Çeltikçioğlu: “Sophomore Slump” bariz cevabını geçelim; rakiplerin konuya uyanması kadar basit aslında. Ayrıca 23 yaşındaki bir çocuğa bütün bir takımın ve dolayısıyla şehrin yükü yüklenmez ki. Geçen seneki muhteşem performansıyla bir anda kurtarıcı rolü biçildi kendisine; ve çok fazla şeyi aynı anda yapmaya çalışıyor. Kendisine tavsiyelerim: 1- Kısa paslara bak, 2- Dikkatli koş, 3- Steve Smith’e kitlenme, 3- Maçın akışına bırak kendini, her pasınla maçı kurtaramazsın. Favre, Elway, Marino yılları geride kaldı.

Görkem Şahinoğlu: Newton’daki bu çöküşü bir çok nedene bağlayabiliriz. Bana göre en önemlisi çok da abartılmaması gereken bir çaylak sezonunun ardından ilah haline getirilmesidir. Üstüne yüklenen baskı da cabası. Tabi bir de Offensive Line var. Newton eğer gerçekten Superman ise bunun altından kalkacaktır.

Berkan Uzun:
Sezon başında “hedeflerimi size söylersem aklınız uçar” diye ileri geri açıklamalarda bulunan Cam Newton’ı mumla arıyorum. İlk beş haftada 4 TD, 5 INT atarak gerçekten herkezi hedefleri konusunda şaşırttı acaba ne demek istemişti? Şaka bir yana RB’lerinden daha fazla yard almış bir QB onlardan daha fazla TD yapmış. Ofans koordinatörü oturup iyice düşünse çok iyi olur. Cam Newton defanslar tarafından iyice incelenmiş derslerine çalışmış defanslara karşı çok zorlanıyor. Bay haftasından sonra toplama yaşayabilir.