Ligde aradığını bulamayan ve başarısız olan takımların umudu bildiğimiz üzere draft’tır. Her sene olduğu gibi bu sezon da çok yetenekli kolej oyuncuları profesyonel olmaya hazırlanıyorlar. Ben de siz sevgili okurlarımıza bu sezon draft’a girecek oyunculardan bazılarını tanıtmak amacıyla böyle bir yazı dizisine başlama gereği hissettim. İlk olarak menümüzde futbolun en önemli mevkisi olan Quarterback’ler var. Hadi afiyet olsun.

Geno Smith – West Virginia Mountaineers

Kolej ligini kasıp kavuran siyahi bir QB denince insanın aklına ilk gelen doğal olarak Vick, Vince Young, Cam Newton ve ya RG3 tarzı profile sahip bir oyuncu oluyor. Ancak Geno bu noktada tabuları yıkan bir isim. Bu siyahi kardeşimiz diğer örneklerinin aksine ayakları ile değil koluyla lige damgasını vurdu.

West Virginia QB’si gerçekten sağlam bir kola sahip ve gerçek bir ‘real deal’. Sezon öncesinde bir çok mock draftta 2.turda gösterilen Smith ard arda gelen üstün performansları sonrasında kendisini bir anda Matt Barkley ile birlikte 1.sıra için yarışırken buldu. Doğrusu izlediğim kadarıyla bana göre de tam bir franchise player. Bacakları yerine koluyla iş yapıyor demiştik, bu çocuk gerçekten müthiş bir kola sahip. Çok dengeli ve isabetli paslar atıyor.

Üst üste gelen Texas Tech ve Kansas State mağlubiyetlerine kadar beş maçta hiç interception pas atmamış ve incomplete pastan çok TD pası atmış bir oyuncudan bahsediyoruz. Bu yazı yazılırken ise ilk 7 hafta geride kaldı ve Smith’in istatistikleri ciddi anlamda göz kamaştırıcı. 216/291 pas oranı, 2414 pas yardı, %74.2 isabet oranı, pas başına 8.30 yard, 26 TD pası, 2 INT ve inanılmaz bir şekilde 172.0 QB reytingi. İstatistikler her şeyi anlatıyor aslında ancak her şey istatistik demek değil diyenleriniz elbette olacaktır. O nedenle birazda kendi gözlemlerimi paylaşayım.

Smith’i izlediğiniz zaman dikkatinizi ilk çeken nokta topu elinden çıkarış zamanı oluyor. NFL’den bir örnekle pekiştirmek gerekirse Tom Brady’yi buna örnek verebiliriz. Hızlı düşünüp anında uygulayabiliyor ve bunu yüksek isabet oranıyla yapıyor. Ayakları yerine kolunu kullanıyor demiştim ancak bu ayaklarını hiç kullanmadığı anlamına gelmesin. Tek fark ayaklarını pocket içinde ya da pocket daraldığında pocket dışında kendisine pozisyon yaratmak için kullanıyor. Yani anlayacağınız aynı zamanda mobil bir QB ve zor sack yiyor. Bunların yanında çok kuvvetli bir kola sahip ve sürekli dikey oynuyor. Derine attığı toplarda çok başarılı ve neredeyse topu eliyle koymuş gibi recieverlarını buluyor.

Matt Barkley – USC Trojans

Sıradaki büyük USC üretimi QB Matt Barkley ile daha tanışmadıysanız şimdi tam zamanı. Barkley bir çok otoriteye göre lige en hazır oyuncu ve yüksek ihtimalli bir numara seçimi. En azından Geno Smith büyük çıkışını yapana kadar öyleydi. Barkley’nin sürüklediği USC bu sezonun büyük şampiyonluk adaylarından ve bu gözlerin daha da çok üzerinde olmasını sağlıyor.

Barkley nasıl bir oyuncudur derseniz tam bir NFL QB’si olacak adamdır derim. Hatta elit bir NFL QB’si olabilmek için gerekli tüm özelliklere de sahip. Profesyonel hücumları yönetebilecek kumaşa sahip kendisi. Smith’de olduğu gibi Barkley de üstün bir kol kuvvetine sahip. Dar aralıklardan bile çok başarılı bir şekilde recieverlarını bulmayı başarıyor. Ancak devamlılık ve topu elden çıkarma süresinde bazı sıkıntıları var. Eğer kendisine güvenip topu daha çabuk elinden çıkarmayı öğrenirse profesyonel seviyede daha rahat edecektir.

Kendisi her ne kadar üstün bir atlet olmasa da pocket içinde kendisine avantaj sağlayacak kadar çabuk. Bootleg play gibi hareketli pas oyunlarında oldukça başarılı ve isabetli. Topu fırlatma pozisyonuna çabucak geçiyor ve topu anında hedefe yollayabiliyor. En büyük özelliklerinden bir diğeri ise oyun yönetimi ve savunmayı okumadaki yeteneği.

Snap öncesi yolunda gitmeyen durumları sezmekte çok iyi ve genelde doğru kararı vermekte başarılı. Savunmanın yapacağı hareketi çok iyi seziyor ve bir adım önde oluyor. Kendisi için en uygun eşleşmeyi bulup onu kullanmakta başarılı. Biraz da istatistiğin dilinden konuşmak gerekirse dört yıllık USC kariyeri boyunca QB Reytingi olarak 131’in altına hiç düşmedi. Bu sezon çıktığı 7 karşılaşmada ise yine etkileyici sayılarla karşılaşıyoruz. Yüzde 65.7 isabet oranıyla 1773 yard pas, 22 TD pası ve 6 interception. Ayrıca attığı TD pası sayısının da her geçen yıl doğru bir orantıda arttığını görüyoruz. İlk sezonu 15, ikinci sezonu 26, üçüncü sezonu 39 TD pasıyla tamamladı. Bu yıl ise 7 maçta 22’ye ulaştı.

Tyler Wilson – Arkansas Razorbacks

Gelelim 2012 sınıfının en yetenekli üçüncü QB’si olarak lanse edilen Arkansas’lı Tyler Wilson’a. Wilson denk geldiğim birkaç mock draftta adı Raiders ile yan yana geçtiği için daha bir ilgimi çeken QB olmuştu. Kendisini daha yakından izlemek için Alabama-Arkansas maçının karşısına geçtiğimdeyse hayal kırıklığına uğradım. Çünkü Wilson bir önceki hafta yaşadığı beyin sarsıntısı nedeniyle forma giymedi. Ancak karşılarındaki her ne kadar No1 Alabama Crimson Tide olsa da bir oyuncunun takım için ne kadar önemli olduğunu görmek şansı yakaladım. Arkansas Wilson’ın forma giymediği o mücadeyi 0’a karşı kaybetti ve bu okul tarihinin kendi sahasında 1966’dan bu yana 0’a karşı kaybettiği ilk maç oldu. Wilson da ilk iki sıradaki oyun kurucularımız gibi güçlü bir kola sahip ve pocket passer olarak tanımlayabileceğimiz bir oyuncu.

Wilson, pocket içinde kalmayı daha çok tercih ediyor ve savunma okumada çok yetenekli. Derine top atmaktan çekinmiyor ve isabetli tercihlerde bulunuyor. Genel olarak Barkley ile benzer özelliklere sahip ve NFL QB’liği için biçilmiş kaftan. Barkley ile aralarındaki en büyük fark okudukları okul ve şöhret. Bir diğer önemli fark da Barkley aksine etrafında yüksek yetenekte oyuncular yok. Cobi Hamilton haricinde diğer reciverlar sıradan.

İstatistik kağıdına baktığımız zaman ise Smith ve Barkley aksine biraz daha mütevazı sayılarla karşılaşıyoruz. Bu sezon 14 TD pası atabildi ancak sakatlığı nedeniyle maç kaçırdığını hatırlatalım. Okulunda dördüncü yılı ancak son iki sezondur takımın lideri. Bu sezon 1957 yard pas atarak dikkat çekti ama dediğim gibi kadrodaki yetenek eksikliği nedeniyle TD pası sayısı buna oranla daha az. Ancak pas başına 9.5 yard oldukça etkileyici. Yüzde 60.5 pas yüzdesi ise freshman sezonundan sonraki en düşük yüzdesi.

EJ Manuel – Florida State Seminoles

EJ Manuel çifte tehlike olarak tanımlayabileceğimiz QB sınıfından. Hem koluyla hem de ayaklarıyla iş yapabilen bir isim. Ayrıca üstün fiziksel özellikleri onun Cam Newton ve Robert Griffin III ile karşılaştırılmasına sebep oluyor. 6’5” boyundaki ve 240 pound ağırlığındaki oyuncu hem havadan hem de yerden çok etkili. Newton ve Griffin’in NFL’deki başarısı Manuel’in de draft sırasında üstlere tırmanmasına sebep oldu. Önceleri 3. Tur seçimi olarak görünen Manuel şimdilerde ilk turu zorluyor ve hatta seçilen ilk QB olmasının kimseyi şaşırtmaması gerektiği söyleniyor. Tabi onun bu yükselişinin rakipleri Smith, Barkley ve Wilson’ın düşüşüne denk gelmesi de kendi avantajına oldu. Oyunuyla ilgili en büyük eleştiriyi ise Vick-vari yaptığı top kayıpları. Fazla maçını izleyemediğim için detaylı yorum yapamayacağım. İstatistiksel olarak baktığımız zaman çok iyi bir sezon geçirdiğini görüyoruz. Şimdiden 2033 pas yarı ve 14 TD pasına ulaşmış durumda ki bu geçtiğimiz yıl ki sayılarından biraz daha az. 220 koşu yardı ve 1 koşu TD’sini de atlamamak gerek.