TAFL Lig Yapısı Çalışması

Herkese merhaba, bu hafta yazımın konusu TAFL Ligi yapısı ve fikstürü. 2009 yılında, Amerikan Futbolu Liginin ikiye bölünmesinin mimarı olarak, şuan gelişen dönemim şartları sebebi ile lig yapısında yeni bir düzenleme yapılmasının gerektiğini düşünmekteyim.

Mevcut lig yapısını ve önerdiğim lig yapısının durumlarının detayları aşağıdadır. Yazımın ikinci kısmında ise 2009 yılında niye ligi iki lig olarak ayırdığımızı, mevcut ve önerilen liglerin avantaj ve dezavantajlarını irdeleyeceğim.

MEVCUT DURUM

Öncelikle mevcut durum hakkında bilgi vermenin yararlı olduğunu düşünüyorum. Zira ben bile düşen ve çıkan takımlar hakkında bilgiye birkaç telefon ve mesajlaşma sonucunda ulaştım. Bilgilendiren arkadaşlara teşekkür ederim. Federasyonunda aynı sıkıntıyı yaşadığını düşündüğümden onlara da bir yol gösterici olduğunu umuyorum.

1.Ligde mevcut takımlar şunlardır;

Mevcut takımların dört tanesi Ankara, iki tanesi İstanbul, bir tanesi Isparta, bir tanesi Sakarya takımıdır. Ligde takımlar kendi aralarında oynamakta. Bu vesile ile her takım 7 maça çıkmaktadır. İlk dört takım playoff’lara katılmakta ve son iki takım play-out oynamaktadır. Mevcut durumda 1. Lig takımlarının deplasman dağılımı aşağıdaki gibi olacaktır.

Hesaplamalar şu şekilde yapılmıştır; Normal bir takımın bir sezonda çıkacağı deplasman sayısı 3 veya 4 dür. Bir takım 3 deplasmana çıktığında diğer takım 4 deplasmana çıkacağından 3,5 alınmıştır. Aynı şehirde olan takımlar sebebi ile deplasman çıkılmayacağından aynı şehir takımları hesaplamadan düşülmüştür. Playoff’larda bir takımın deplasman çıkan takım sayısı 3 ve play-out’da 1 takımın deplasmana çıkması sebebi ile her takımın deplasmana çıkma ihtimali % 50’dir.

Kısaca mevcut lig yapımızda 1. Lig takımları ligde 21, playoff da dört olmak üzere toplam 25 defa deplasman maçına çıkacaklardır. Deplasman maliyetleri takımlara ciddi bir maliyet oluşturmaktadır.

Mevcut ligimizin takımlarının iki ana masraf kalemi bulunmaktadır. Bunlar malzeme alımları ve deplasman masraflarıdır. Malzeme alımı kalemini kısamayacağımıza göre deplasman maliyetlerinin azaltılması takımlarımızın bir miktar finansal durum düzeltmelerine yardımcı olacaktır.

Bu hususta önerim şudur;

ÖNERİLEN DURUM

1.Lig takımlarının Doğu ve Batı olmak üzere iki gruba ayrılması ve kendi grupları içerisinde çift devreli maç usulü maç yapması lig döneminde katlanılan deplasman maliyetlerini minimize edecektir. Şöyle ki;

Hesaplamalar şu şekilde yapılmıştır ; Normal bir takımın bir sezonda çıkacağı deplasman sayısı 3 veya 4 dür. Bir takım 3 deplasmana çıktığında diğer takım 4 deplasmana çıkacağından 3,5 alınmıştır. Aynı şehirde olan takımlar sebebi ile deplasman çıkılmayacağından aynı şehir takımları hesaplamadan düşülmüştür. Playoff’larda bir takımın deplasman çıkma şansı % 50 olduğu için yarım alınmıştır. Bir takım çıkmadığı durumda diğeri deplasman çıkacağından hesap toplamda tam olacaktır.

Mevcut Ligimizde olan 25 deplasman maçı ligin iki gruba ayrılması ve playoff’ların aynı sistemde yapılması durumunda 15 deplasmana düşecektir. Hatta bu 15 deplasmandan dört tanesi İstanbul – Sakarya arasında olması sebebi ile günü birlik deplasman olarak, normal deplasman göre süre, gecelik kalma ve nakliye açısından göreceli maliyetleri çok az olacaktır. 25 deplasmana göre, yapılacak dördü kısa mesafe olmak üzere toplam 15 deplasman ile azalan deplasman maliyetleri takımların önemli bir gider kaleminin azalmasına yardımcı olacaktır.

MEVCUT DURUMA NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?

Mevcut durumun avantaj ve dezavantajlarını irdelemeden önce mevcut duruma 2009 yılında neden ihtiyaç duyulduğunu yeniden gözden geçirmekte yarar olduğunu düşünüyorum.

2009 yılı öncesinde ligimizde 12 takım bulunmaktaydı. Bu takımların en az üç tanesi düzensizlik göstermekte ve ligimizin maçlarını %80’i oynanmaktaydı. Takımlar lig ile alakaları kesilince deplasman maçlarına gitmeyerek bir haksızlığa sebebiyet vermekteydiler. Tüm maçlarına giden takımlar ise maç sayısının fazlalığından yakınmaktaydılar. Kısaca sıkıntılar şunlardı;

1- Maçların %80’i oynanıyordu.
2- Maç sayısı çok fazlaydı. Dolayısı ile deplasman sayısı çok fazlaydı. (Ligde 11 maç)
3- Lig iddiası biten takımlar maçlara çıkmıyordu.

Bunların önüne geçmek için lige devam eden takımların bulunduğu 8 takımlı bir lig düşündük. Bu lige katılım sürekliliği sağlayacaktı. Bununla beraber maç sayısının azalması deplasman maliyetlerini azalttı. Buda takım sürekliliğini sağladı. Play-out zorunluluğunun getirilmesi ise lig iddiasını kaybeden takımların tüm maçlarına çıkmalarını ve 2.Ligden gelen takımların 1.Lig kalitesinde olmalarını sağladı.
O dönemde yaptığımız bir hesaplama ile 12 takımlı 1.Ligin maliyeti 140.000.- TL, ancak 8 ve 6 olmak üzere 1. ve 2.Lig olarak ayrılacak iki ligin toplam maliyeti 110.000.- TL olarak hesaplanmıştı. Yani diğer yararlarının yanı sıra liglerin ikiye bölünmesi Federasyona 30.000.- TL civarında finansal yarar sağlamıştı.

Hedefler o dönemde tutmuştu. Ancak şuan baktığımızda benzer sorunların yaşandığını gözlemlemekteyim. Takımlar maçlarına çıkmamaya başladı ve deplasman maliyetleri takımları zorlamaya başladı. Tek fark maç sayısından takımların genel olarak memnun olduğu. O zaman mevcut maç sayısının korunacağı bir yeni yapının lig sürekliliğine yararlı olacağını düşünmekteyim.
Şimdi, mevcut durum ve önerilen durumun avantaj ve dezavantajlarını irdeleyelim.

MEVCUT DURUMUN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI
Mevcut durumun avantajları şunlardır;

1- 1.Lig takımları sürekli birbirleri arasında oynamaları sebebi ile lig sürekliliği ve takım seviyesi aynı seviyede tutulmaktadır.
2- Türkiye’de ana spor dallarından sonra gelen ender ulusal liglerden birine sahibiz. (Ancak bu avantajımızı kullanamıyoruz.)

Mevcut durumun dezavantajları şunlardır;

1- Bu sezon maçların % 10’u oynanmadı. (Cavaliers’ın kapanması özellik arz eden bir durum olsa da sonuçta gene maçların oynanamadığı bir duruma geldik.)
2- Deplasman maçlarının çokluğu takımları zorlamaya başladı.
3- Hakem sayısının azlığı ve saha sıkıntıları sebebi ile belli şehirlerde olacak yığılmalarda hakem ve saha sorunu yaşanmakta. (Şuan için Ankara… Ankara’da üç takımın aynı hafta iç saha oynaması durumunda saha ve hakem sorunu olmaktadır.)
4- Fikstür dört aya yayılmak zorunda kalmakta ve deplasman maçlarının çok olması sebebi ile şubat ve hatta mart ayı kullanılamamaktadır.

ÖNERİLEN DURUMUN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI
Önerilen durumun avantajları şunlardır;

1- Deplasman azlığı sebebi ile takım maliyetleri azalacaktır.
2- Deplasman maçlarının azlığı sebebi ile Şubat ayında lig başlayabilecektir. (Hava durumu açısından)
3- Ligin Şubat’ta başlayabilme şansı sebebi ile lige başlayıp iki maç yapıp 2-3 ay ara verme zorunluluğu kalmayacaktır. Tüm Avrupa’da olduğu gibi lig direkt Şubat ayında başlayabilecektir.
4- Bir haftada, bir grupta en fazla iki maç olabileceğinden bölgesel hakem ve saha sorunu yaşanmayacaktır.
5- Bu sistem federasyona maliyet avantajı sağlayarak, federasyonun lig düzenleme maliyetlerini düşürecektir.

Önerilen durumun dezavantajları şunlardır;

1- Takımların iki gruba ayrılması ve geçen sene playoff oynayan üç takımın aynı grupta olması sebebi ile ligler arasında bir dengesizlik olacaktır. (Geçen sezonun üç playoff takımından ikisi playoff’a çıkamayacak ve Ankara aynı grupta olması sebebi ile üç playoff takımı ile sürekli karşılaşmak zorunda kalacaktır. Tabii takımların geçen sezon playoff oynamış olması bu sene oynayacaklarının garantisi değildir.)
2- Takımların iki gruba ayrılması güç dengesini bozacaktır. (Geçen sezon playoff oynayan üç takımın sürekli birbirleri ile oynaması takımların sürekli gelişmesine yararlı olacak diğer grubun göreceli olarak güçsüz kalmasına sebebiyet verecektir.)
3- Bir grubun hiç deplasman maçı yapmaması, diğerinin ise yanlıca iki deplasman maçı avantajı sağlaması hakkaniyetsiz bir durum olacaktır. Tabii bu arada Sakarya – İstanbul arasında yapılacak kısa mesafeli deplasmanları akılda tutmakta yarar var.)
4- Düşecek ve çıkacak takımların belirlenmesi gruplar sebebi ile karışık ve hakkaniyetsiz bir yapıya sahip olabilecektir. (Grubu sebebi ile güçlü takımlardan birinin playout oynaması hem 1.Lig takımına, hemde 2.Lig takımına haksızlık olacaktır.)

Mevcut durum hakkında değişikliğin mantıklı olacağını düşünsem de, şuan takımlar açısından en hakkaniyetli sistemin de mevcut durum olduğunu düşünmekteyim. Ancak bazen kısa vadede hakkaniyetsiz olan uygulama, uzun vadede tüm takımların daha sağlıklı işlemesine yararı olacaktır.

2009 yılında bizim mevcut duruma döndüğümüz dönemde 2.Lige katılan tüm takımlara haksızlık yaptığımız söylenmişti. Ancak o dönemde biz açıklama yapmadan önce tüm takımlar ile tek tek konuşup onaylarını almıştık. Baktığımızda o dönem hakkaniyetsiz gibi gözüken durum, üç yıllık süreçte ligin sürekliliğini sağlamıştır. Şuan yapılacak bir sistem değişikliği mutlaka bazı takımlara hakkaniyetsizlik sağlayabilecektir, ancak uzun vadede ligin sürekliliğini sağlayacağını düşünmekteyim.

Ayrıca şunu da belirtmekte yarar var. Şuan yazdığım yapı yalnızca 1.Ligi kapsamakta. Bu tip bir çalışma yaparken 2.Liginde nasıl bir yapıda olacağının planlanarak tüm ligleri kapsayan bir yapının avantaj ve dezavantajlarının irdelenmesi gerekir.

Tabii bu yazdıklarıma karar verecek olan takımlar ve halen işliyor ise federasyonu yetkili kurulları. Bu konuda yanlış olduğunu düşünen, bilgilerde yanlış bir kısım gören, önerisi veya görüşü olanlar yorum olarak yazarlarsa ilgili konuları değerlendirebilir ve hatta yazıyı revize edebiliriz.

Gelecek hafta lig yapısında mevcut hakkaniyetsiz durumların önüne geçebilecek başka bir lig yapısı önerisi daha sunacağım. Bu konuda önerisi olanlar bana [email protected] mail adresimden ulaşabilirler.
Esen kalın.