Herkese merhaba, geçtiğimiz hafta sonu Pamukkale Üniversitesi oyun kurucusu Mustafa Şen kardeşimizin geçirdiği sakatlık hepimizi çok üzdü. Bu sakatlık aslında uzun zamandan beri korktuğumuz bir sakatlıktı. Bu tip sakatlıkların tekrarlanmaması için tüm camia oturup düşünmemiz ve gerekli önlemleri almamız gerekir.

Sakatlığın nasıl ve hangi şartlarda olduğu şuan için önemli değil. Önemli olan, bu tip sakatlıkların yaşanmaması için azami önlem nasıl alınır ve sakatlık durumunda neler yapılması gerekir konularına çözüm bulunmasıdır. Bu konuda sorumluluk antrenör, oyuncu, hakem ve federasyon olarak herkese düşüyor. Bu yaşanan üzücü olaydan ders almayıp, sahada istemediğimiz daha kötü bir olay olursa, zamanında yapılabilecek birçok şey varken, hiçbir şey yapmadığımız için bu vebalin altında hepimiz kalırız.

Öncelikler asıl iş antrenörlere düşüyor. İlk etapta antrenörler olarak, sporcularımıza bu sporun bir “spor” olduğunu anlatmamız gerekir. Eğer karşı tarafta bu sporu daha tam kavrayamamış, kendini koruyamayan veya karşınızda zorlanan bir takım var ise o takımı ezmenin hiç kimseye yararı olmadığının bilinmesi gerekiyor. Bizim artık saha dışında dost olmayı öğrenmemiz gerekiyor.

İkinci etapta antrenörler, sporcularını dinlemesi, gözlemlemesi ve dikkat etmesi gerekir. “Sporcuların ekipmanı tam ve eksiksiz mi? Doğru giyilmiş mi? Doğru kullanmayı biliyor mu? Ekipmanını sahada doğru kullanıyor mu? Ve en önemlisi sahada iyi niyetli mi?” Eğer bu konularda bir sorun var ise antrenör mutlaka duruma müdahale etmelidir.

Antrenörleri de anlıyorum. Bir takımın hem yöneticisi, hem antrenörü, hem malzemecisi, hem de sucusu olmak kolay değil. Ama sorumluluk alan insanların bir şekilde “güvenlik” konusuna öncelikle dikkat etmeleri gerekir. İş işten geçtikten sonra dövünmenin kimseye yararı olmaz.

İkinci önemli konu, sporcuların kendini dinlemesi gerekiyor. Kendinde bir sorun hisseden sporcu mutlaka, ama mutlaka saha kenarına gelmelidir. Bu spor hiçbirimizin canından önemli değildir. Hiçbirimiz profesyonel olarak bu spordan kazanç sağlamadığımız için, hiçbir durum bizim sağlığımızdan önemli olamaz. İnsanlar, bu sporu yaparken sosyal hayatlarına devam etmek zorundadır, o yüzden tüm sporcular gereksiz inat yapmak yerine, zorlandığını veya bir sorun hissettiği anda kenara gelmelidir.

Hakemler sahanın hakimi olmalıdır. Sahada gereksiz sertlik yapan oyunculara mutlaka müdahale edilmelidir. Sahada zorlanan veya ezilen bir takım var ise korumaya alınmalıdır. Biz bu sporu amatör olarak yapmaktayız. Hiç kimse bu spordan kazanç sağlamıyor. O zaman hakemler bir tarafın gereksiz ezilip, hırpalandığını görüyorsa hakim yetkisi ile o takımı korumak zorundadır.

Bu konu, 2010 yılında yapılan hakem eğitiminde konuşulmuştu. O dönemde EFAF MHK üyeleri, sahada bir sorun görürseniz, mesela oyuncu çizginin önünde duruyor, o zaman hakem pışt der uyarır ve geriye gitmesini sağlar veya gereksiz bir takım eziliyor ise o zaman müdahale eder demişlerdi. Bunun sebebi daha öncede dediğim gibi, bu işi amatör ruhla yapmamız sebebi ile hakemler sahada oyuna, oyunun daha iyi oynanması, sporcu sağlığının korunması ve sürekliliğinin sağlanması konusunda yardımcı olmaları gerekir. Önemli olan güvenlik ve sporun sürekliliğinin sağlanmasıdır.

2010 yılında yapılan eğitimlerde Avrupa’dan gelen eğitimcileri tercih etmemizin sebebi, Avrupa’da da Amerikan futbolunun bizim gibi daha amatör bir ruh ve bizim standartlarımızın benzeri bir şekilde oynanmasıydı. Amerika sisteminde bu iş profesyonelce yapıldığı için imkân bulan takım karşısındakini ezer geçer ve istatistiklerini güçlendirir ve bu şekilde kendisini pazarlar. Ancak, Avrupa’da sistem böyle değil. Orada bu spor Amerika’ya göre çok daha kısıtlı imkânlar ile yapılıyor.

Avrupa’da da aynen Türkiye’de olduğu gibi takımın antrenörü, yöneticisi, malzemecisi ve hatta sucusu aynı kişi oluyor. O yüzden oradan eğitime gelen kişiler bizi daha rahat anlıyor. Amerika’da her görev için farklı bir kişi bulunması ve bu kişilerin her birinin görevleri karşılığı ücret alması orada sporu daha hırslı ve profesyonel yapıyor. Orada başarısızlık ciddi bir maddi kayıp oluşturabileceği için orada bulunan hakemler sahaya müdahale edemez. Ama bizde durum farklı, o yüzden hakemler sahaya gerektiğinde, en azından sakatlıkların yaşanmaması için müdahale etmek zorundalar.

Federasyon ayağında ise, federasyon antrenör, sporcu ve hakemlere gerekli eğitimleri vererek, sporun oynanabilirliğini ve sürekliliğini sağlaması gerekir. Bu tip sakatlıkların yaşanmaması ve daha bilinçli olmamız için 2010 yılında başlattığımız süreçte, EFAF Antrenör Eğitmeni Vincent Miraval Türkiye’de bir eğitim semineri düzenlemişti. Katılanlar hatırlar, eğitim “Security” konusu ile başlamıştı. Vincent, antrenör eğitiminin önemli bir kısmını güvenlik konusuna ayırmıştı. Bu eğitimlerin mutlaka devam etmesi gerekir. Bu konuda önce antrenörlerimizi, sonra da sporcularımızı eğitmeliyiz.

Daha sonra aldığımız eğitimler, Avrupa MHK üyelerinin katılımı ile düzenlenen iki hakem eğitiminin de temel konusu oyunu nasıl en az müdahale ile yönetiriz ve oyuncu sağlığını nasıl koruruz idi. Bu dönemde başlattığımız süreç, bir süre sonra engellendi. Sporu daha iyi ve doğru nasıl yapabiliriz diye düşüneceğimize, “bu sporu acaba yapabilecek miyiz?” diye düşünür olduk.

Bu dönemde aldığımız tüm eğitimlerde temel konu oyuncu güvenliği iken, geçen süreçte bu eğitimlere başka eğitimler katamamış olmamız, bu spora yeni katılan arkadaşların bu eğitimlerden yoksun kalmalarına sebebiyet veriyor. Antrenörlük eğitimi olmayan kişiler takımların başında sahaya çıkıyor. Tam eğitimi olmayan oyuncular sahaya çıkıyor. Bir günlük eğitime tabii tutulmuş hakemler sahaya çıkıyor. Bu sorunların çözümü federasyonca bulunması gerekir. Yarın, çok daha kötü bir sakatlıkta, herkes bunun suçlusu olur.

Antrenörü, oyuncusu hakemi ve federasyon yetkilileri ile bu sakatlıktan herkesin ders çıkartıp, bir silkelenmesi ve ben ne yapıyorum demesi gerekir. Bu sporun her ne olursa olsun amatör bir spor olduğu unutulmaması gerekir. Kimsenin para kazanmadığı bir ortamda, başka insanlara verilecek zararın kimseye bir yararının olmadığının artık fark edilmesi gerekir. Bu yapılmadığı sürece bundan sonra yaşanacak, daha kötü sakatlıklar hepimizi, çok daha üzebilir.

Bu vesile ile Mustafa Şen kardeşimize tekrar geçmiş olsun der, en kısa sürede sahalara dönmesini dilerim.