NFLTR okurları merhaba, geçtiğimiz Pazar gününün heyecanla beklenen maçında Chicago Bears, Pittsburgh Steelers karşısında savunmasının farkıyla 40 – 23’lük bir galibiyet alarak üçüncü maçında üçüncü galibiyetini alırken, ilk iki maçını kaybeden rakibine de sezon açılışında üçüncü maçta da galibiyet yüzü göstermedi. Karşılaşmada için anahtar bir sözcük aramak gerekirse zannediyorum şunu kullanmak gerek: Savunma!

Koç Lovie Smith döneminde savunmada iyi işler başaran, 2006 Super Bowl’una kadar yükselen ancak hücum istikrarsızlığı nedeniyle nedeniyle şampiyonluğa ulaşamayan Bears, yeni koç Marc Trestman ile hücumu geliştirirken savunmadan da ödün vermeyen bir yapıda devam ediyor. Steelers hücumunu beş top kaybına zorlayan Bears defansı (Üç sack ve kaybedilen 29 yard da cabası), şimdiye kadar Brain Urlacher’ın ve Julius Peppers’ın yokluğunu aratmıyor (Urlacher emekli oldu, Peppers takımda olmasına rağmen sezonun ilk üç maçı itibariyle kafada emekli olduğunun sinyallerini vermekte).

Charles Tillman, Bears bir önceki karşılaşması olan Vikings maçında bir sakatlık geçirmiş, hafta boyunca antrenmanlarda sınırlı olarak yer almış olmasına rağmen Steelers karşısındaki yerini, CB partneri Tim Jennings ile beraber aldı ve Steelers WR’larına korkulu rüya olmayı başardı. Pas oyununa karşı deneyimli CB’lerden yardım alan Bears’ın esas başarısı ise koşu oyunu savunmasında yatıyor. Maç başına 88.7 yardlık koşu oyununa izin veren Bears defansı, bu alanda NFL altıncısı. Geçtiğimiz sezona göre toplam yard mesafesinde her ne kadar rakiplerine daha fazla izin veriyor görünse de burada Bears hücumunun geçtiğimiz senelere göre daha tempolu olmasının yeri olduğunu belirtebiliriz. Sezonun ilk üç maçında rakiplerini 11 top kaybına zorlayıp (NFL birincisi) sadece beş top kaybı yapan Bears, top kaybı-top çalma oranında da NFL birinciliğini Seahawks ile paylaşıyor.

Rakamlardan sonra gelelim maçın hikayesine. Steelers, ilk iki maçını kaybetmesinin verdiği sıkıntıyla çıktı karşılaşmaya. Kendi evlerinde kaybedip zor duruma düşmek istemiyorlardı ancak ilk Steelers hücumu top kaybı ve Bears sayısı ile noktalanınca maçın seyri değişti. Steelers, üçüncü çeyrek sonu ve dördüncü çeyrek başında kazandığı sayılarla farkı dörde indirmesine rağmen Bears, yine savunması ile maçın sonunda kaydettiği TD ile Steelers’ın ipini çekti. Jay Cutler, ilk üç maçın ikisinde top kaybı yapmadı, daha önceki maç analizlerinde de sürekli değindiğim hücum çizgisinin çaylak olan sağ tarafı bu karşılaşmada da iyi iş çıkardı. Bengals maçında son hücumda Vikings karşısında neredeyse son saniyede galip gelen Bears, bu maçlara nazaran rahat bir maç çıkardı. Sezon başında, kendime göre yaptığım değerlendirmelerde ilk üç maç sonunda iki galibiyet bekliyor, Bengals ya da Vikings karşılaşmalarından birinin kaybedileceğini düşünüyordum. Bears, beni dahi şaşırtmaya başlıyor.

Bears açısından ilk üç hafta geride kaldığında “beklenmedik” olarak saptadığım birkaç hususa da şöyle kısaca değineyim:

Matt Forte: Ligin en iyi beş RB’inden biri demiyorum ancak ligin en iyi kullanılan beş RB’inden biri. Maç başına 75 yardlık bir ortalaması, iki koşu TD’ı ve bir top kaybı var. Bears, koşu hücumu bakımından tarihi değerlere sahip, Gale Sayers gibi, Walter Payton gibi ve Forte de Bears tarihinin en çok yard koşan beşinci oyuncusu konumuna yükseldi. Dengeli, az top kaybı yapan, güvenilir bir koşucu. Ayrıca belki de ligin en iyi pas yakalayan koşucularından biri. Nazar değmeye.

Earl Bennett: Geçen seneden daha fazla yer ediniyor oyunlarda ve 2012 sezonuna göre de daha fazla kullanılıyor. Devin Hester’ın sezon başından beri vurgulandığı üzere bir daha WR olarak kullanılmayacağına göre, Brandon Marshall ve  Alshon Jeffery’nin arkasında üçüncü WR seçeneği olarak yerini sağlamlaştırdı.

Chris Conte: Steelers karşısında bir interception yapmasına rağmen sezonun geri kalanında, önemli süre alan oyuncular arasında performansı en düşük Bears oyuncusu (Peppers’ın performansından bahsetmiyorum, performans verince konuşuruz). Conte, Bears’ın pas savunmasındaki kilit isimlerden biri olmasına rağmen fazlaca pozisyon hatası yapıyor. Bears defansının belki de en sorunlu pozisyonu.

Steelers açısından ufak bir değerlendirme yapacak olursam, sorun, Ben Roethlisberger değil. Sorun çabuk patlayan hücum çizgisi; sorun koşu oyunundaki sıkıntı; sorun WR opsiyonlarının fazla olmaması; sorun defansın topluca becerilememesi; sorun doymuş (motivasyonu azalmış demiyorum) bir koç.

Bir sonraki maç, Detroit’de Lions ile. Lions, sezona iyi başlayan bir ekip ve her şeyden önce Bears gibi bir NFC North takımı. Bears, karşılaşmadan galip çıkarsa, gruptaki en yakın rakibiyle ilk dört karşılaşma sonunda iki galibiyete çıkaracak aradaki farkı. Eğer ki maç yenilgi ile sonuçlanırsa Bears adına, Lions ile dereceler eşitlenecek, Lions playoff için Packers ve Bears ile amansız bir yarışa girecek demektir. Calvin Johnson mücadeleye girecek olan Charles Tillman ve Tim Jennings’in performansları ile, şu ana kadar çok olumlu bir performans sergileyen Matthew Stafford’ın üzerine koşacak Julius Peppers (bir sack’ını görelim bu sezon artık!) Bears defansı açısından kilit nokta olacak. Bears, eğer maçı rahat kazanmak istiyorsa aynı Steelers karşısındaki gibi savunması ile bir şeyler yapmak zorunda aksi takdirde “sen sayı yap-ben yapayım; defans takılma hücumdan zevk alalım” düzeyindeki bir maçta Bears’ın Lions’a diş geçirmesi çok güç.

Bir sonraki yazıda, bir başka Bears galibiyetini yazmak umuduyla , görüşmek üzere.