Pazartesi gecesi futbolunda çaylak Geno Smith’in veteranlara taş çıkaran oyunuyla Falcons’ı mağlup etmesinin ardından NFL’de beşinci haftayı da geride bıraktık. Bazı ekipler yoluna kayıpsız devam ederken kimileri ilk mağlubiyetiyle tanıştı, kimileri ise henüz galibiyete ulaşamadı. Yenilgisiz kalan takımlardan olan ve bu sezon yenilgiye en çok bu hafta yaklaşan ekip ise Peyton Manning’in Broncos’uydu. Dallas – Denver karşılaşması güzel bir maça gebe olsa da kimse bu kadarını beklememişti. Gel görelim maç ligin son yıllarda gördüğü en heyecanlı maçlardan birine ve iki yetenekli oyun kurucunun düellosuna sahne oldu. Öyle ki maçta sadece bir kez punt izledik, sürekli hücumların çatıştı, seyir zevki yükseldikçe yükseldi. Manning’i zaten biliyoruz (abi olan) aslında bakacak olursak Romo’yu da çok iyi biliyoruz (Romo’yu da en iyi biz biliriz). Bu maçta bir bakıma her iki oyuncunun özellikle de Romo’nun kariyer özeti niteliğindeydi. Romo’yu nasıl bilirsiniz? Kariyeri boyunca yeteneğinden kimse şüphe etmedi bu adamın, takımını sürekli belirli bir noktaya kadar getirdi fakat ne zaman olay o son adımı atmaya gelse Romo sürekli tökezledi ve düştü. Pazar günü Texas’ta da bunu gördük. Romo kariyer maçını oynadı, bu oyunu oynamış en büyük (tartışılır) oyun kurucunun her hamlesine karşılık verdi, geri adım atmadan koşar adım ileri gitti ve o ana geldik.

Romo, Denver’ın insan üstü hücum gücüne karşı takımını maçta tutmuştu ama ondan istenen son şey bu anlar için pek yaşayamayan oyuncunun kariyerinde hep kısa kaldığı şeydi. Beklenen bitime iki küsür dakika kala berabere olan maçta Romo’nun en kötü 40-50 yard alması, takımını maçı kazanacak pozisyona sokması ve kahraman olmasıydı. Sonuç ise bildiğiniz üzere Romo’nun geçemediği o eşiğe bir kez daha düşmesi oldu. Bu kahraman vari performansın sonunda gelen interception ve Broncos field goal’u herkesin aksine beni fazla şaşırtmadı çünkü ilginç olan Romo’nun 500 yard pas atıp, 5 TD pasına karşılık sıfır INT ile Manning’i yenecek olmasıydı ve normal olan o pick’i atıp kritik anda hata yaparak maçı vermiş olmasıydı. Ancak Romo, bu maçta eleştirilecek son Cowboys oyuncusuydu benim penceremden. Sonuçta maçı bu noktaya getiren oydu ve maçı veren de o oldu, gayet adil. Kötü olan son yılların en güzel performanslarından birisi gelecek yıllarda sadece Romo’nun maçı nasıl kaybettiğiyle hatırlanacak, tüm kariyerinde olduğu gibi.

Sizi fazla tuttum biliyorum, lafı daha da dolandırmadan bu haftanın sorularına geçiyorum. Bu hafta rutinin dışında sorular Kaan yerine benden geliyor, yani enfes yorumlarımdan bir haftalık uzak kalacaksınız;

Lige geçen sene giriş yapan iki süper genç QB’nin büyük heyecana sahne olan mücadelesinde kazanan ev sahibi Andrew Luck ve Colts oldu. Colts’un Seahawks gibi en büyük favorilerden birini yenmesi onları Super Bowl adayı yapar mı?

Kaan Özaydın: Seahawks gibi bir şampiyonluk adayını yenmek, hatta bu sezonki ilk mağlubiyetlerini tattırmak büyük bir başarıdır. Aynı şekilde iki hafta önce San Francisco 49ers gibi geçen sezon Super Bowl oynamış bir takımı yenmek de. Colts geçtiğimiz sezonki başarısının tesadüf olamadığını herkese gösterdi. Büyük ihtimalle San Diego Chargers’ı da yeneceklerdir önümüzdeki hafta. Bu sezon Texans’ın da kötü gittiği AFC South’u, bay haftasından sonra tepe taklak gitmezler kazanarak playoff yapacaklar. Ancak Super Bowl takımı olup olmadıklarını gösterecek maç Chargers maçından sonra gelecek olan Denver Broncos maçı olacak. Peyton, Colts’u yendiğinde -ki Favre’ın 32 takımı da yenme rekoruna ortak olmak için mutlaka yenecektir- ibre tersine dönebilir çünkü hem Peyton hem de Luck için çok duygusal bir maç olacak. Bir önce 7.hafta gelsin diye gün sayar haldeyim bu maç için.

Çağatay Akkaya: Seahawks karşısında alınan bir galibiyet mutlaka ki Colts için, takımın potansiyeli için önem arz eder ancak Super Bowl adayı demek, henüz erken. Colts, RB pozisyonunu Trent Richardson ile doldurduğundan beri bilhassa hücumda daha opsiyonu fazla ve güvenli oynuyor, Andrew Luck’ın çok kaliteli bir QB olduğu ve uzun yıllar da konumunu koruyacağı aşikar. Burada önemli olan nokta, özellikle playoff eşleşmeleri olacaktır, tek maçlı playoff sisteminde wild card ile playoff yapan takımların dahi defalarca Super Bowl aldığına da şahit olduk (en basit örneği, bkz: son iki sezon). Tempoları iyi, takım kendine güveniyor ancak Broncos maçına kadar bir beklemek gerek. Eğer Colts, Broncos’a ilk çelmeyi takacak takım olursa (ki kim bilir belki Jaguars da olabilir…. -tamam tamam şaka iyi değildi) o zaman ciddi manada Super Bowl için ismi geçen takım olabilirler.

Hilmi Çeltikçioğlu: Öncelikle Colts’un Super Bowl adayı olması için sene ortasında NFC’ye ışınlanması gerekiyor, çünkü şu gidişi tutturabilirlerse Peyton Manning ve Denver Broncos’un üzerinde favori görmüyorum. Seahawks’u yenmek sadece Colts’un iyi bir maç çıkardığını, ve ligin kalburüstü takımlarından biri olduğunu gösterir. Tekrarlıyorum, AFC’de Super Bowl adayı olmak için Super Bowl’a çıkmak gerek. Bunu da nasıl istiyorsanız öyle anlayın. Yine de Luck, yıllardır draft edilen en NFL’e hazır QB idi, ve ilk senesinde flaş gibi parlayıp sonra sönecek bir adam olmadığını gösterdi. Atletikliği ile göze çarpmıyor ama çarpması lazım; adam hiç bir şekilde yavaş değil. Indianapolis insanı bozacak bir şehir değil, ve Luck da da ortamdan ortama esecek tip yok maalesef.

Perşembe gecesi futbolu oynanan oyundan çok iki takımın da starter oyun kurucularını sakatlığa kurban vermesiyle öne çıktı. Geçen hafta konuştuğumuz Browns oyun kurucusu Brian Hoyer sezonu kaparken, Bills’in çaylak oyun kurucusu EJ Manuel ise 4-6 hafta sahalardan uzak kalacak. Browns ve Bills’i nasıl bir gelecek bekliyor?


Kaan Özaydın:
Cleveland Browns taraftarları resmen Hoyer’ın sakatlığı ile tatlı bir rüyadan uyandı. Geçen hafta, haftanın gündemi yazısının başında Hoyer’a uzun uzun değinmiştim. Yani Appiah’ın sakatlanıp Selçuk Şahin’in ilk 11’e geri dönmesi gibi bir durum. Diyecek söz yok. Brandon Weeden’ın alacağı belli vereceği belli zaten. Normalde yüksek turlarda seçilen oyunculara uzun süre şans verilmesinden yanayımdır ama Weeden hiçbir şekilde ilk turdan seçilmeyi de hak etmeyen bir oyuncuydu. Kendisi ile işler eski haline dönecektir. Keşke Weeden yerine Jason Campbell oynasa da Browns maç kazanmaya devam etse. Bills’te ise Manuel’in yerine Perşembe gecesi Jeff Tuel oynadı. Hani, adamı o kadar beğenmediler ki bu hafta Thad Lewis’i başlatacaklar ilk 11’de. Thad Lewis geçen sezonun son haftasında Cleveland Browns forması giyerken Pittsburgh Steelers karşısında ilk 11’de sahaya çıkmıştı ancak 17.hafta maçı işte. Tarz olarak EJ Manuel’e benziyor ama herkes için biraz kapalı kutu Thad Lewis. Eğer NCAA Football’da Duke Blue Devils’i takip etmiyorsanız sizin için bir tane Thad vardı o da Thad Castle’dır.

Çağatay Akkaya:
Geçtiğimiz hafta da değinmiştik Browns’a ve ben playoff’a kalma ihtimallerinin çok düşük olduğunu düşündüğümü yazmıştım. Brain Hoyer, öncelikle hikayesi çok özel bir arkadaş. Yıllar boyu hayalini kurduğu forma ile, takımın tartışılan ve mağlubiyetlerin baş sahibi starting QB’si sakatlanınca galibiyetlere koşan bir yerel kahraman neredeyse. Browns taraftarlarının çok üzüldüğünü, takımın playoff yapamayacak dahi olsa kumandanı olarak Hoyer’i görmek istediklerini düşünüyorum. Brandon Weeden dönünce ne olacak derseniz, eski tas eski hamam ve 6-7 galibiyet ile sezonu kapatacak bir Browns göreceğiz zannımca. Bills için ise, E.J Manuel’in sakatlığı takımda ikinci QB kim olmalı, yerini kim doldurmalı sorularını beraberinde getirdi. Manuel, bilindiği üzere 2013 draftı ilk turundan seçilen tek QB ve hazırlık maçları olsun, sezonun ilk birkaç maçı olsun taraftarı heyecanlandıran bir oyuncuydu. Zaten pek playoff potasında görmediğim Bills için, Manuel’in sakatlığıyla beraber sezonun tadının kaçtığını söylemek de pek yanlış olmayacaktır.

Hilmi Çeltikçioğlu:
Browns ve Bills bu şekilde draft yapmaya devam ederlerse daha çok bu tip soruların baş kahramanı olurlar. Elbette bu sene de bu takımlar vasat görüntü çizip ortanın aşağısından draft edecekler. Sonuçta top yuvarlakımsıdır, ve bir kaç maç kazanabilirsin, ama playoff’lar gibi bir beklenti içinde olmamak gerekiyor. Fitzpatrick’in verdiği para etmeyeceğini öğrenen Bills, geriye de dönemeyeceği için saçma sapan bir yerden EJ Manuel’i aldı, sanki takımda başka eksik yer yokmuş gibi. Browns ise draft pick toplayarak yine rebuilding’e yöneldi. Thad Lewis ile ilgili söylenecek tek söz Thad Castle şakasıdır – ki onu da Kaan yaptı. Yani hakkında iki cümle kurmaya değmeyecek takımlar hakkında bu kadar yazdığımıza bile değmez.

Houston Texans, geçen hafta Seattle Seahawks’a elindeki maçı verdikten sonra bu hafta da bir diğer NFC West ekibi ve zirve adayı San Francisco 49ers karşısında varlık bile gösteremezken tartışılan QB Matt Schaub üç INT’nin ardından yedeğe çekildi. Schaub’ın Texan olarak geleceğini ve Texans’ın Super Bowl şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kaan Özaydın: Houston Texans benim en büyük şampiyonluk adaylarımdan biriydi. Şuan için ise Atlanta Falcons kadar olmasa da sezonun büyük hayal kırıklıklarından. Matt Schaub bir yana geçen sezon bu takımın hücumu da savunması da takır takık işlerken normal sezonda kendi ayarlarındaki takımlar karşısında hezimete uğruyordu. Playoff’lar iki sezondur yaşadıkları da bu. Matt Schaub kariyerinin en kötü maçlarından birini çıkarınca, maç içinde yedeğe çekilmesi normal. Keza kendisi çok popüler bir isim değil. Eli Manning sadece ismi yüzünden yedeğe çekilmediği olan Schaub gibi working class hero’lara oluyor. (Popülerlik anlamında working class diyorum, yoksa 12 milyon dolar kazanıyor bu adam) Texans taraftarlarına Schaub yerine düşünülen T.J. Yates’in iki yıl önce gösterdiği performansı hatırlamalarını öneriyorum.

Çağatay Akkaya:
Texans taraftarı yine de alttan alıyor, sadece Matt Schaub’ın formasını yakmakla kalıyor; maça benzin dolu bidon ve bir çakmakla gelmeye çalışan taraftar çıkmadı daha. Yine de Schaub ile devam edecekler gibi zira Schaub’ı yedekleyen QB’ler de yetersiz ve bu durumda Houston Texans, Super Bowl değil playoff yarışının dahi gerisinde kalacak izlenimi veriyor. Texans, kadro itibariyle sağlam olmasına karşın, performans olarak kadronun çok aşağısında. Tabii burada Schaub’a vurmak belki de kolay olanı. Kötü koçluk, koşturulamayan bir yıldız RB gibi sorunları da var Texans’ın. Taraftarlar J.J. Watt ile avunuyor ancak defans takımı, hele hele tek bir defans oyuncusu bir başına maç alamaz.

Hilmi Çeltikçioğlu:
Schaub 10 yıllık oyun kurucu ve Texans’ın diğer aksayan tarafları yamalansa takımı zirveye çıkarabilir. Bunun yanı sıra hiç kimsenin yeri garanti değildir ve Texans koçu, kendisinin sahadan tekrar alınabileceğini belirtti. Texans’ın Super Bowl şansı için ilk soruya bakınız, o yol kesinlikle Denver’dan geçiyor ve Houston bu yollardan sağ çıkabilecek takım değil. Playoff’lar bile garanti değil, çünkü Chiefs, Dolphins vs. arasından wild card’ı kapmak kolay değil. Yine de daha ekim ayının ortasına bile gelmedik. Önemli olan ilk 5 maçta namağlup gitmek değil, Ekim-Kasım arasında takımın kimliğini oturtup Aralık ve ötesine momentum’la girmek. Sakatlığa karşı mevkilerindeki derinlik nasıl? 5 WR çıkan rakibine karşı secondary’n nasıl? Havalar bozduğunda koşu oyunun nasıl? Bunun gibi konular önemli. Yoksa ver Peyton’a, atsın yedi touchdown, şampiyon ol. O kadar kolay değil bu işler. Olsaydı yıllardır Manning ile Colts playoff’larda bu kadar dökülmezdi.

Haftanın en zevkli maçında Dallas Cowboys ve Denver Broncos Texas’ta karşılaşırken maça Tony Romo ve Peyton Manning’in düellosu damga vurdu. Bu düello hakkında görüşleriniz nelerdir? Tony Romo bu seviyede oynamaya devam edecek olursa Dallas sezonu nerede bitirir?

Kaan Özaydın: Bu düello’yu Peyton Manning ile yapabilecek kaç isim var ligde? Üç. Bu üç ismi herkes biliyordur da tekrar sayalım Aaron Brady, Tom Brees, Drew Rodgers. :) Aslında Romo da ligin en iyi QB’lerini sayarken bu isimlerin arasına girebilecek yetenekte bir yıldız. Ancak attığı son basit interception gibi durumlar yüzünden bu isimlerin arasına sokulmuyor. Büyük maçların altından kalkamıyor, baskı altında başarılı olamıyor vs. vs. bunlar Romo ile ilgili bildiğimiz şeyler. Yoksa hareketliyken pas atabilen, cep içinde adeta dans edebilen, hırslı bir oyuncu olmasına kimse bir şey diyemez. Bu sezon Favre misali triple coverage’a top gönderme huyundan da vazgeçmiş gözüküyor. Daha önce de dev maçlarını gördük ama Denver gibi bir savunma karşısında kariyerinin en iyi rakamlarına ulaşması ve sezonun en iyi takımını neredeyse dize getirecek olması Romo için oldukça olumlu bir gelişme. O son interception olmasa şimdi kahramandı. Maçı vermesi de kendisinin moralini bozmaz çünkü son iki sezondur takımına playoff’ları kaçırtarak bu durumlara hem kendini hem bizleri alıştırdı. Bu sene Dallas, bu Romo ya da averaj bir Romo ile playoff yapar ancak nedeni NFC East’in bu yıl çok zayıf olması. Normal şartlar altında bu savunma ile NFC East’te playoff’ların hayal olması gerekirdi.

Çağatay Akkaya: Peyton Manning ile Tony Romo’yu ayıran ince bir çizgi var ya, o çizgi down mesafesini gösteren TV yayını çizgisi gibi belirginleşti Cowboys – Broncos maçında. Tony Romo’nun ligdeki en underrated QB’lerden biri olduğunu düşünüyorum. Olumlu işleri hatalarının yanında eriyip gidiyor, rekabetçi sporun hele ki Amerikan futbolu gibi bir sporun hataya çok az pay bırakan bir oyunun yapısı var. Ancak Broncos maçında öyle bir Romo gördük ki “benim” diyen QB’ye parmak ısırtır. Ha keza kazanma isteği, her ne kadar başına zaman zaman olumsuz işler açıyor olsa dahi üst düzeyde. Haftanın “flaş” maçında attığı interception’a kadar kuşkusuz maçın gidişatını belirleyen oyuncu oldu ki Dallas Cowboys kadrosunun da bir tık yukarıda performans göstermesini sağladı kendisiyle birlikte. Dez Bryant çok büyük oyuncu, çok önemli bir yıldız WR ancak Dez Bryant’ın yıldızlaşmasında Romo’ya da hak ettiği pay biçilmeli. Tony Romo eğer ki bu şekilde oynamaya devam ederse, playoff’a girer, can yakar ancak Super Bowl hala ufukta bir yerlerde ve görüş alanına girmedi.

Hilmi Çeltikçioğlu: Her zaman Tony Romo’nun el bombası gibi bir oyuncu olduğunu söylerim; kendi takımının da elinde patlayabilir, rakibin de. Oyuncu kesinlikle yetenekli, ama tutarsız ve biraz da dengesiz. Özellikle Staubach ve Aikman gibi yıllarca takımı götürecek QB’lerin efasne olduğu bir şehirde biraz sorun yaratıyor. Romo’yu haksız suçlamamak gerek. Daha iyisini bulabiliyorsan onu draft et o zaman sayın Jones. Romo’yu da at takımdan, bak nasıl havada kapıyorlar. Tony Romo bu seviyede oynamaya devam ederse Cowboys, Super Bowl oynar, ben de ilk 30 metredeki koşu hızımı koruyabilirsem her maratonu kazanırım. Peyton için söyleyecek bir şey yok, her şey ortada. Adam şiir gibi oynuyor. Gerçekten de uzun paslarda kol kuvvetinin azaldığı ortada, ama topu öyle bir yere gönderiyor ki, postayla gitse bile sadece kendi receiver’ı alabilir.

Genç oyun kurucular Terrelle Pryor ve Geno Smith, bu hafta kusursuza yakın performanslarıyla takımlarını güçlü rakipler karşısında galibiyete taşıdılar. Pryor’ın maça 10/10 isabet ve iki TD pası özellikle dikkat çekerken Smith’in top kaybı yapmaması ve takımını galibiyete taşıdığı son drive dikkat çekti. Pryor ve Smith takımlarını hangi seviyeye kadar taşıyabilir?


Kaan Özaydın:
Geno Smith’in bu haftaki performansı emekli olduğunda belki kariyerinin en iyi performanslarından biri olarak sayılacak. Falcons savunması sayesinde Super Bowl döneminde deplasmanda %80 isabet oranı, üç TD pası ve sıfır interception yapan ilk çaylak QB oldu. Son dönemin popüler çocukları Andrew Luck, Cam Newton, RG3’yi falan geç Ben Roethlisberger, Dan Marino bile çaylak sezonunda böyle bir başarı yakalayamamış. Falcons oyuncularınında açıklamaları var zaten Geno Smith gibi bir çaylak oyuncuyu 10 yıllık veteran gibi gösterdik diye. Geno, takımını taşıyabilecek süper çaylaklardan biri değil yine de 3-2 başlangıç -ki az kalsın Patriots’ı da yeneceklerdi Geno o maçta çok kötü olmasaydı- Rex Ryan hater’larına güzel bir ayar oldu. Pryor konusunu ise kısa tutacağım. Sezonun en heyecan veren ismi. Raiders’a maç kazandırıyor. Daha ne olsun? Oakland Raiders diyorum. Bu sezona kadar Jacksonville Jaguars’ın sonunculuk yolundaki ezeli rakibi diyorum. Maçı Amerika’da Pazartesi işe gideceklerin izleyemeceği saate atılan takım sonuçta.

Çağatay Akkaya: Geno Smith, BMW’sinin arkasına bu maçtan sonra “Falcons sağolsun” yazdırabilir. New York Jets, hiç ama hiç beklenmeyen bir galibiyetle düşen Falcons’a bir tekme vururken, derecesini de 3-2 seviyesine taşıdı. İlginçtir, öyle ya da böyle maç kazanıyorlar, kazanmayı başarıyorlar ve playoff yarışında da isimlerini duyuracaklar. Geno Smith’in draftta ikinci tura kalmasının nedeni olarak oyunu iyi okuyamaması ve interception’a yatkın pasları gösteriliyordu. NFL kariyerinde interception dosyası kabarık, doğrudur ancak bir önceki soruda Tony Romo’ya değinirken tek bir yanlışının tüm doğruları götürdüğünü bunun da olumsuz bir damgalama getirdiğini söylemiştim, Geno Smith için durum tam tersi şu anda. Smith, son drive’lar ile maç kazandıran bir oyuncu kimliğine bürünüyor. Ligin ilk karşılaşmasında New York’da, Tampa Bay ile karşılaştıkları maçta, son otuz saniye içinde field goal alanına takımını taşıyıp maçı kazandırmıştı. Bunlar hep Geno Smith algısına olumlu yansıyan işler. Terrelle Pryor da macerayı seven bir QB. Oyunu okuyup koşuyu gerçekleştiren, ligdeki birçok önemli RB kadar koşu oyunu yapan bir oyuncu. Oakland Raiders takımına bakarsak, takım galibiyet almak için birinin onları sürüklemesi gereken bir pozisyonda bunu da Pryor’ın üstlenmesi mantıklı tercihlerden biri olarak gözükse de playoff için yeterli olmayacak.

Hilmi Çeltikçioğlu: Pryor ve Smith maalesef çok da sağlam olmayan takımlarda oynuyorlar. Bu seneki tavanlarını açıklıyorum: İyi şeyler yapıp “geleceğe dair güven” verecekler. Taraftarları “Ah bu adamın güzel line’ı olsa, koşucusu ve receiver’ı olsa aslında iyi şeyler yapar” diyecekler. İyi de franchise QB, olmayacak takımı bir yere getirendir. Bunların takımları yıllardır düzgün QB hasreti çektiğinden arkadaşlara dört elle sarılıyorlar. Halbuki Peyton Manning, Tom Brady gibi bir oyuncudan bayrağı devralsalar, bu seneki oyunlarıyla şehirden kovulurlar. Zaman verelim, görelim derim; gençler sonuçta…

Atlanta Falcons’ı geçen hafta konuşmuştuk ancak Monday Night Football’da iç sahada aldıkları Jets mağlubiyeti onları yine bölümümüze konu yaptı. Falcons’ta yolunda gitmeyen şey nedir? Saints’in de 5-0 olmasıyla aradaki fark iyice açıldı, yoksa Atlanta’nın play off şansı tehlikede mi?


Kaan Özaydın:
Atlanta şuana kadar maçlarını çok yakın kaybetti. Özellikle New Orleans Saints ve Miami Dolphins maçlarında Matt Ryan gibi kariyerinde 23 game winning driver bulanan bir quarterback’in takımına maçı kazandırmansı gereken anlar yaşandı, Ryan basit interception’lar verdi. İlk dört hafta en büyük sıkıntı ofansın bir türlü red zone’da verimli hücum edememesi gibi gözükürken, Jets maçında Falcons offensive line’ının ligin en kötülerinden olduğu da ortaya çıktı resmen. Geno Smith önderliğindeki Jets hücumunu muhteşem gösteren savunmaya bir şey demiyorum bile. Allahtan bay haftası imdatlarına yetişti. Tampa, Arizona, Carolina maçları olacak önlerinde. Bu Jets tokatı onlar için iyi oldu bay haftası öncesi. Ben Falcons’ın bu üç maçtan galip ayrılacağını düşünüyorum. Dolayısıyla sezonları henüz bitmiş değil. Grup birinciliği imkansıza yakın ama playoff’u son ana kadar zorlayacaklardır.

Çağatay Akkaya:
Falcons’ın hücumda skor üretememe ve savunamama sorunları devam ettikçe, playoff’un uzağında kalmaları olası. NFL’de normal yapılan maç sayısı nedeniyle her maç çok değerli. Kendi evlerindeki Jets mağlubiyetini sezon sonunda fazlaca arayabilirler. Saints ile aralarının açılmasından ziyade Saints’ın performansının üst düzey olması grup birinciliği ihtimalini ortadan kaldırmış vaziyette. Toparlanmaları için önlerinde bir hafta var, Matt Ryan ligde önem arzeden QB’lerden biri olmasına rağmen hatalar yapmakta. Herşeye rağmen, playoff’tan uzaklaşmış olduklarını ve o seviyeye gelebilmek için sezonun kendi açılarından ikinci yarısı sayılacak dönemde büyük efor sarfetmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Hilmi Çeltikçioğlu: Atlanta’nın playoff şansını bir yere bırakalım, takımın geleceği tehlikede. Yıllardır sürekli bir başarı grafiği yakalayıp playoff’larda boy gösterdiler, ama GM Dimitroff’un da itiraf ettiği gibi takımın yaşlanmasını engelleyemediler. Falcons’da yolunda gitmeyen budur. Bu kurallarla, bu oyuncu sınırlamalarıyla oynanan bir sporda 53 kişilik kadro gerçekten çok az ve altyapı takımları diye bir şey olmadığından başarılı kadroyu koruyayım derken yaş ortalamasının farkına varılmayabiliyor. Yelkovanın önüne çivi çakmakla zaman durmaz netekim (Bunu da HÇ vecizeleri arasına yazın). Falcons’un kadrosu aslında bu sene için de başarılı olmaya yeter. Ekim-Kasım arasında toparlanırsa wild card olmayacak şey değil. Arkadaşlar, bir de adını söylemeyi sevdiğim bir Atlanta’lı oyuncu var, ama cevabın bir yerine koyamadım. Müsaadenizle şurada söylemek istiyorum: Jacquizz Rodgers!