Sonunda Kaan’ın dayanılmaz baskı etkisini gösterdi.  Yeni sezonun açılışına ve en yoğun haftalarında birinin başlangıcında yazı yazmanın iyi bir fikir olacağına düşündüm.  Bu sezon İTÜ Hornets – Boğaziçi Sultans maçı (Kulüpler 1.Ligi – Süper Lig veya Premier Lig gibi kendi ayrıştırmaya  çalışan lig isimleri benim için bir şey ifade etmiyor) izledim.  Onun dışında NFLTR’den maç skorlarını takip ediyorum ama o da aslında düşündüğümden daha zor oluyor.

İlk önce yeni sezon ile ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum, sonra da İTÜ – Boğaziçi maçı yorumları ve de birinci ligde finali kimler oynar konusuna ilişkin tahminimi yazacağım. Yazının kalan kısmında da Üniversiteler Ligi hakkında ve genel düşüncelerimi paylaşmayı hedefliyorum.

Bu sezon ile benim en çarpıcı olan, fikstür ve lig yapılanması ile ilgili tartışmaların takip edebildiğim kadarı ile nerdeyse yok olmasıdır.  Bunun sebepleri federasyonun teknik komitesinin lig katılım şart ve koşullarını epey geç ilan etmesi ve bu sene katılan takımlarda büyük değişiklik olmaması olabilir. Ayrıca lig formatlarımızın az çok oturmuş olması da bir başka sebep olarak görüyorum ama yine de genel olarak camiamızda bir durgunluk olduğunu bunun hem entelektüel hem de oyun gelişimi açısında geçerli olduğunu düşünüyorum.

İTÜ – Boğaziçi maçı için ise, öncelikle her iki takımda geçen sene bıraktıkları noktadan devam ediyorlar. İTÜ Hornets oyuna yavaş başlayıp ve özellikle son çeyrekte etki hücumlar yapan ve maçı heyecanlı kılan bir takım olduğunu söyleyebilirim. Boğaziçi ise ilk yarıları çok başarı oynayan (geçen sene finalde durum tam tersi idi) ancak ikinci yarılarda bu tempoyu devam ettiremeyen bir takım olarak göründü.

İlk çeyrek, sezonun açılış maçı olması nedeni ile iki tarafta da defanslar çok daha etkili idiler.  İkinci çeyrekte, Boğaziçi koşuları ve redzone’daki pasları ile etkili oldu. Üçüncü çeyrekte, her iki takımda hücumda daha etkili olurken, denge yavaş yavaş İTÜ’ye doğru kaymaya başladı.  Son çeyrekte, İTÜ farkı kapatmaya başladı ama ancak çabası yeterli olmadı. Boğaziçi Sultans’ı bu sene de Koç Rams ile beraber ligin en iddialı takımlarını olarak görüyorum.

Boğaziçi hucümü koşu ağırlıklı ve pass oyunu genelde koşunun yarattığı etkinin defansta koşuyu durdurma için açtığı gediklerden yararlanarak etkili oluyor. Ben pas oyunlarının kısa ve orta mesafede daha etkili olmasının gelecekteki başarıları için önemli olduğunu düşünüyorum. Öte yandan Boğaziçi savunmasının ön yedilisi (D-Line ve LB’ler) çok etkili idiler ama CB ve Safetyleri için aynı başarıdan söz etmek zor. Özellikle son iki İTÜ sayısının neredeyse aynı şekilde CB ve FS’nin topa yanlış oynamaları ve WR’in arkalarına geçmesi nedeni ile olduğunu göz önüne alınırsa, Boğaziçi’nin bu alanda mutlaka ilerleme sağlaması gerekiyor.

İTÜ için ise teknik yönetimin takımı daha erken ve daha etkili oynatabilmesi lazım, son iki senedir İTÜ takımları oyunların ikinci yarılarında daha iyi ve etkililer bu da oyuncu kalitesinden daha çok teknik ekibin ilk yarıda oynu okuyup gerekli değişiklikleri yapmakta yeterince hızlı olmadığını düşündürüyor.

Üniversiteler Ligi ise bu sene yine büyüdü. Birinci lig 16 takımdan oluşurken, ikinci ligin 20 takımı aştığını görüyoruz. Bu sevindirici bir gelişme, ancak bu büyümenin altyapı (antrenör, hakem ve saha) benzer bir büyüme ile desteklenmesi gerekiyor ancak malesef bunu daha göremiyoruz. Federasyonun bu noktalarda geleceğini, doğru planlaması gerekiyor. Bu sene yaşanabilecek dar boğazlar önümüzdeki senelerde daha kötüleşebilir.

Son olarak yeni sezonda tüm takımlara başarılar diliyorum ve yeni gelen takımlar hoş geldiniz demek istiyorum.