12.Adamın başkentinden herkese merhaba. Başlık ne alaka diyenler olabilir? Yazılarımı takip eden arkadaşlar hatırlayacaktır: Carolina ile sekizinci haftada oynanan maçın yazısında ‘Bisiklete Binmek Gibidir Carolina’da Kazanmak’ başlığını atmıştım. Evet, Carolina’da hep kazanıyorduk, Panthers’e karşı hep kazanıyorduk son dönemde ve son maçlarda. Bu üstünlüğümüz, bu serimiz şampiyonluk yolunda da devam ediyor. 31-17 ile Seahawks’ı NFC finaline taşıyan skor ve maçtaki oyuna bakarak bu başlık gayet tutarlı diyorum. Bilmiyorum siz ne düşünürsünüz? Savunma ve hücumda(koşu oyunu hariç) dominant bir maç çıkarmadık mı? Madem Carolina’yı yenmek bisiklete binmek gibi unutulmayan refleksif bir durum, kas hafızasıyla ilgili bir devinim; 12.Adamın evinde iki elimizi bırakarak, gidonu tutmayarak kullanmadık mı bu bisikleti?

Beast Mode: Energy Saver

Analizimize koşu oyunuyla başlıyoruz. Maç öncesi yazımda dediklerim ve sekizinci haftaki maçta yaşananlar tekrar etti koşu oyununda. Ötesi yok. İki oyun üst üste Marshawn Lynch koşacak ve 2&2/3&2’den ilk hak çıkaramayacaksınız. İmkansız gibi değil mi? Adama en iyi savunma oyuncusu ödülünü boşuna vermediler. Luke Kuechly nefes aldırmadı Marshawn Lynch’e. Run block yapamadık, Lynch ortadan hiç koşamadı. Yer yer emekledi ilk yarıda. İkinci yarıda Kuechly’den bir pozisyonda kurtuldu da 20+ üzeri big run izletti bize. 31 takıma Luke Kuechly eklesen bu ligde koşu oyunu biter kardeşim, biter.

Krizi Fırsata Çevirmek

Seattle seyircisi son dönemin en güzel pas performansını izledi dersek abartmış olur muyuz? 400+ yardlık pas atmadı Russell Wilson fakat uzun paslarla ve üçüncü hak oyunlarıyla neler yaptı neler! Carolina Panthers savunmasının ön ve orta hattı çok sağlam dememiş miydik? İşte bu ağır abiler koşu hücumumuzu kitlediler. 10 yardlık alanı -ilk hak alanı da diyebiliriz- mükemmel savundular. Topu endzone’a götürmek için tünel kazacak halimiz de yok. Tek yol uzun paslardı. 20+ yard üzeri paslara yöneldik. Jermaine Kearse ve Luke Willson ile işi bitirdik. Koşu hücumu işlemeyince 10 yardı geçmek için iş üçüncü haklara dayandı. Üç touchdown pasını üçüncü haklarda atan Willson 8/8 isabetle sezondaki 2-4 TD/INT oranını bir maçta sildi attı. 20+ yard oyunlarda beş pas eğimli giden, önceki haftalarda da değindiğim ‘yağmur damlası’ şeklindeki paslardı.

Carolina son beş maçta vites arttırmış, savunmasına revizyonla bir şekil vermişti. Ön hat, linebacker’lardan yana kimsenin kuşkusu yoktu fakat yükselen grafik çizen CB, FS, SS mevkileri, kısaca secondary bölgesi atletik, hırslı ama çaylak ve tecrübesiz isimlerden oluşuyordu. CenturyLink Field’ın baskılı atmosferinde oynamak o kadar kolay değil panter parçaları. Secondary ön hattan kopuk bir görünümdeydi. Bu kopukluk cornerback safety’ler arasında da yaşanınca Jermaine Kearse ve Luke Willson ile bu krizi fırsata çevirdik. Maçın kritik noktalarından biri: Luke Willson rakip 45 yardda aldığı pası müdahalelere rağmen 25 yarda kadar taşımasıydı. WR/TE tutucularımız üzerinden hücumu işlettik. Madeni yöneten, en kaliteli damarları bulan Russell Wilson’dı.

Savunmamızdaki Alev ve Rakipteki Saman Alevi

Koşuyu her zamanki gibi pası hallice savunduk. Son dönemin sayısal anlamda en iyi running back’lerinden Jonathan Stewart ve eski kurt DeAngelo Williams ikilisi ile koşuda gayet tehditkar ve elit ekibe sahip Ron Rivera’nın takımını koşuda çoğu zaman durdurduk. Greg Olsen’ın kanattan gelen iki koşu oyununa yaptığı run block’lar sayesinde koşudaki samanlarını yaktılar ve hafiften bir alevlendi ortalık. Kısa mesafe FB koşusu ve Newton sneak’lerini saymazsak koşudan ilk hak çıkarmakta başarılı değillerdi.

Big Ben kadar güçlü, ondan daha atletik Cam Newton’ı Supercam moduna sokmadık. Play option, play fake koşularında Seattle maçlarındaki vasat standartında gezindi. İlk ve son periyot blitzler ve baskıyla kendisini epey zorladık. Cam Newton yerinde başka bir quaterback olsaydı maçı 5+ sack yiyerek ile bitirirdi. Atikliği ve inanılmaz vücut kuvvetiyle savunmacıların ellerinden kurtulmasını bildi. Kendi O-Line’ı ile Seattle D-Line’ı arasındaki labirentlerden darbelere rağmen geçmesini ve topu hava trafiğine kargolamasını başardı. Cam Newton’un atikliği/gücü, Luke Kuechly’nin eforu, Tharold Simon’un savunma defosu olmasa maç 30 sayının üzerinde farkla biterdi.

Pete Carroll (haydi istiyoruz Re-Pete) 4-3 savunmasında blitz’i öncelikli silah olarak görmüyor. Savunma kimliğimizde bu yön baskın, keskin değil. Gördük ki zaman zaman bunu deniyoruz ve bu anlarda başarılı oluyoruz. Blitz ve quaterback baskısından ne zaman vazgeçtik işte Cam Newton o vakit pas hücumunu işletti. Greg Olsen ve Kelvin Benjamin dışında ciddi bir tutucuları yoktu. Kelvin Benjamin’i Richard Sherman ile savunduk önce. Richard Sherman ilk postseason interception’ını aldı. KJ Wright’ın yokluğunda 27 numaramız Tharold Simon, Kelvin Benjamin’i tutmaya çalıştı, sonraki dönemde. İyi niyetli bir çabaydı ama Carolina’nın iki endzone sayısı da onun tutamadığı Kelvin Benjamin tarafından geldi. Zamanlama ve spacing’te maç boyu sırıttı. Diğer tutucu Greg Olsen, yani o bir tight end. Seahawks savunmasının en zayıf karnı, tight end savunması. Kendisine ilk atılan top dördüncü drive’ın üçüncü hakkındaydı. İlk yakalayışı ikinci devredeydi. Onun üzerinden dönen bir hava trafiği bizi daha çok zorlardı elbet.

Bruce Irvin ve Bobby Wagner ön hat ile arka kanat arasındaki trafiği engellemek adına hızlı ve sürekli bir çaba içerisindeydi. Wagner’ın Greg Olsen’ı markajladığı anlarda ön hattımızın koşu savunmasında ve quaterback baskısında zorlandığını, yetersiz kaldığını gördük. Bu sene çözülemeyen bir problemimiz var: İlk iki haktaki sert ve istekli savunmamızın karşılığını üçüncü hak savunmasında alamayınca direncimiz kırılganlaşabiliyor. Koşu ve pas oyunlarında ardı ardına büyük mesafelere izin verdiğimizi bolca gördük bu süreçlerde. Mental anlamda bir zayıflık. Her savunmanın bir kusuru vardır elbet.

More Takeaways, No Giveways

Playofflarda daha da öne çıkan, sivrilen bir istatistik. Top kazanma/kaybetme. Üç top kazandık ve hiç kaybetmedik. Top kayıplarından pick six ile yedi sayı bulduk. Fumble olsun, interception olsun savunmanın bütün cepheleri üstüne düşeni fazlasıyla yapıyor. Gereksiz cezalardan kurtulmamız da gerekiyor. Maçın başında orta sahadan başlayacağımız ve skor gücünü yanımıza alacağımız dakikalarda gereksiz bir oyun sonrası faulle 15 yard geriledik. Devrenin sonundaki saha sayısına iki kez inanılmaz zıplayış yapıp ikincisinde bloğu yapıştıran Kam Chancellor kendine hakim olup kicker’a dokunmasa, rakip 35-50 yard aralığında ölü top anlarındaki cezalarla FG alanından uzaklaşmasak her şey daha kolay olacaktı. Maçlar çift haneli farklarla bitiyor ama skorun son topa, son oyuna kalacağı maçlarda bu tarz basit hatalardan kaybedilen sayılar veya rakibe verilen kolay sayı imkanları canımızı acıtabilir.

Thomas Davis, Kony Ealy, Kyle Love ile ön hatta Russell Wilson’a işleri zorlaştırmaya çalıştılar. Özellikle bu üçlü koşu savunmasında Luke Kuechyl’nin yanında kaya gibi durdu. Cornerback Josh Norman secondary’de tek ayakta kalan isimdi. FS Tre Boston, CB Bene Benwikere 20+ oyunlarda elleri ayakları birbirine dolaştı. Senkronizasyondan uzaktı. Koşuyu iyi savunan Carolina’nın secondary’sindeki anlaşmazlık, yardım savunmasındaki gedik ve ön hatla olan zayıf-kopuk bağ onların sonunu hazırladı.

Artık Her Maçımız Final

Mart ayının sonu gibi ülkemizin birinci liginden, amatör liglerine kadar tüm futbol arenalarında kümede kalmaya oynayan takımın topçusundan şampiyonluğa oynayan topçusuna kadar mikrofon kime uzatılsa hep aynı lafı duyarız/duyacağız: Artık bizim için her maç final. Ligin bitmesine sekiz-on hafta vardır ama adamlar her röportajda bunu dillendirir. İşte bu mecazlaşan kalıbın gerçeğe dönüştüğü güzelim sporun adıdır Amerikan futbolu. Evet, artık bizim için her maç final. NFC Finali, yenersek NFL finali. Bu durum Green Bay için de geçerli. Zaten bu noktadan sonra Dünya Kupası’nda top oynamadan gruptan çıkıp da grup lideri Kosta Rika ile eşleşen Yunanistan balı, Şampiyonlar Ligi’nde grup birincisi Schalke 04 ile eşleşme umudunun benzerini kimse bu arenada beklemesin. NFC Finali’nde gidip de Tampa Bay ile sonrasında da Tennessee ile Super Bowl maçı yapacak değiliz ya. Böyle bir dünya yok hemşehrim. Konsol oyununda olsa, oyun error verir, bug sayılır ve firma hemen bir yama hazırlar. Cebimde Green Bay ile ilgili analizsel kelimelerim var. Zaman bulursak ilerleyen günlerde sizinle paylaşmak isterim.

2005 şampiyonu New England’dan sonra ilk kez bir şampiyon playoff’ta konferans finaline kaldı. Evimizde son sekiz playoff maçını kazandık. Sezonun en zor maçına çıkacağız. Bence Super Bowl’dan daha zor bir maç olacak (tabi yenersek). Yenelim isterim lakin yenilsek bile playoff’ta takımınızın maçını izlemek ayrı bir keyif, ayrı bir gerilim, ayrı bir üzüntü. Bunlar maç anındaki skora ve maç sonucuna bağlı olarak değişkenlik gösterir. Seattle maçlarını izlemek daha zordur herkes için çünkü sabahın üçünde başlayan ve neredeyse sabahın yedisinde biten maçta televizyonun, bilgisayarın, tabletin, cep telefonunun (izleyen var mıdır telefondan) sesini açmak imkansızdır. Hatta biraz kısmak zorundasınızdır. Malum 12.Adamın başkentindedir maç ve seyircimiz bu maçta olduğu gibi yüksek perdeden, hiç durmadan tezahürat yapar. 12.Adamın başkentinde maç izlemek keyiftir, bu keyfe ulaşmak dileğiyle…