Uzun hem de bayağı uzun bir aranın ardından herkese merhaba sevgili Amerikan futbolu severler. İlginç bir sezon yaşadığımızın hepimiz farkındayız. Bir tarafta bu hafta itibarıyla 11-0’ın tek sahibi Carolina Panthers, diğer tarafta “6-5’ciler” olarak adlandırdığım Jets, Steelers, Colts, Texans, Chiefs, Falcons ve Seahawks (Yedi takım). 12 hafta geride kalmasına rağmen çoğu takım altı galibiyet bandını aşabilmiş değil. Sezon sonunda kıran kırana bir playoff savaşı bizleri bekliyor. Son maça kadar heyecan dorukta olacak. Neler yaşanacağını hep birlikte göreceğiz.

Bildiğiniz ya da şuan öğreneceğiniz üzere NFL’in en kötü takımını tutuyorum. Adını yazmasam da olur çünkü herkes kimden bahsettiğimi iyi biliyor. Tarihinde tek playoff galibiyetli, 0-16’lık sezon rekorunun değişmez sahibi Detroit Lions. Bu yazıda size Detroit’in bu sezon ne yaptığından bahsetmeyeceğim. Zaten her şey ortada. Rezalet bir başlangıç ve muhtemelen erken kapanan bir sezon daha. Yazımda bu başarısızlıkla ilgili yaptığım tespitlerden ve içimizi cız ettiren efsaneden, Peyton Manning’den bahsedeceğim. Tek şampiyonluğu olan efsane ve hiçbir şampiyonluğu bulunmayan harabe…

“İkisinin ortak yönü nedir ki?” diye sorduğunuzu duyuyorum. İpucu yazımın başlığında gizli. Tabii ki bu benim analizim, katılıp katılmamak size kalmış. Hadi başlayalım.

Derece: Galibiyet – Mağlubiyet sayısı
Pas: Maç başına ortalama pas oyununda ligde kaçıncı
Koşu: Maç başına ortalama koşu oyununda ligde kaçıncı
Defans: Maç başına ortalama alınan yardda ligde kaçıncı

Yapmak istediğim analizin konusu; “Detroit neden bu kadar başarısız?” ve Peyton Manning bu kadar rekora imza atmış mükemmel bir quarterback olmasına rağmen neden sadece bir defa şampiyon olabildi?

Bu soruların her ikisine de verdiğim cevap yetersiz koşu hücumları ve yetersiz koşu oyunu savunması!

NFL’i takip ettiğim süreç içerisinde ulaştığım sonuç başarılı olmanın yolu iyi koşu hücumlarından ve koşu oyunlarını iyi savunmaktan geçiyor.

Paylaştığım tabloyu dikkatle hazırladım. Ulaştığım en çarpıcı sonuç 98-99 sezonundan 14-15 sezonuna kadar şampiyon olan takımların içerisinde sadece ama sadece Colts’lu Manning’in koşu oyunu savunmasında ligin sonuncusu olmasına rağmen şampiyon olabilmiş olması ki bu o yıl hayretle karşılanan ve ihtimal verilmeyen bir durumdu.

Şampiyonlara baktığımızda, koşu oyunlarını savunmada;

  • ’99 Broncos: Lig üçüncüsü
  • ’00 Rams: Lig birincisi
  • ’01 Ravens: Lig birincisi
  • ’03 Bucs: Lig beşincisi
  • ’04 Patriots: Lig dördüncüsü
  • ’05 Patriots: Lig altıncısı
  • ’06 Steelers: Lig üçüncüsü
  • ’08 Giants: Lig sekizincisi
  • ’09 Steelers: Lig ikincisi
  • ’14 Seahawks: Lig yedincisi
  • ’15 Patriots: Lig dokuzuncusu

olduğunu görüyoruz.

Son 17 şampiyonun 11’i koşu oyunlarını savunmak konusunda en iyiler arasında yer alıyor. 10’u ise koşu hücumlarında en iyiler içinde yer alıyor. Dikkatinizi çekiyorum bu istatistik şampiyon olmuş takımlara dair bir istatistik, başarılı olmuş takımlara ilişkin değil!

Pekâlâ, Peyton Manning açısından durum nasıl?

Sakat olduğu sezon haricinde sadece iki sezonda Manning ve takımı maç başı ortalama pas oyununda tüm takımlar içinde ilk 5’te yer alamamış. Kısacası takımın quarterback’i Manning ise pas oyununu düşünmeyeceksin, zaten en iyisi sende. Aynı istatistiği koşu hücumları için gözden geçirdiğimizde ise bir sezon dışında 15.likten ileri gidilememiş. İşin koşu oyunlarını savunma tarafına bakacak olursak; Manning’in Denver’a transferine kadar ki Colts’lu yıllarında takımı ligin hep son sıralarında yer almış. Denver’da bunun farkına varılmış olacak ki koşu oyunu savunması konusunda Denver yıllar itibarıyla sırasıyla üç, yedi ve ikinci sıralarda yer almış. Bu yıllarda da; 2013’de playoff’ta Ravens’a uzatmalar sonunda yenilmiş, 2014’de bu alanlarda kendisinden daha üstün olan Seahawks’a Super Bowl’da kaybetmiş, 2015’de Colts’a elenmişti. Kısacası Manning bu fırsatı 40 yaşına merdiven dayamışken değil de 20 küsür yaşlarında yakalayabilseydi bir kere değil 10 kere şampiyon olurdu. Tüm elde ettiklerine rağmen, elde edebileceklerini düşününce Manning’in harcandığına, Colts’un bir efsanenin kariyerini berbat ettiğine inanıyorum. Bir daha asla bulamayacağı bu yıldızla ancak bir defa şampiyonluk yaşamış olmaları sebebiyle de Colts’u Detroit’ten daha başarısız olarak görüyorum.

Şuanda geldiğimiz noktada Manning kariyerinde sakatlığından ötürü ilk defa “starter” pozisyonunu kaybetti ve bench’e çekildi. Gerçekten bunu görmek üzücü. Adamın emekliliğine engel ol sonrada bench’e oturt. Hem de bunu takım 7-1’lik dereceye sahipken yap. Saçmalık! Analizimin Manning kısmı bu kadar. Daha söyleyecek, analizimi destekleyecek pek çok argüman olmakla birlikte ben “leb” dedim, ee sizde “leblebi”yi anlayın.

Gel gelelim Detroit’e. Ne elinde bir Manning var, ne bir düzgün koşucusu var, ne işten anlayan bir koç ekibi var ve bunlardan daha da kötüsü habire ilk turdan “tight end – defensive tackle” draft etmek gibi bir hastalığı olan yönetici kadrosu var. Bir defada ya arkadaş biz bi “running back” draft edelim, ya arkadaş biz bi “cornerback” draft edelim diyen yok. Habire “tight end” habire “defensive tackle”. Sonrada ilk turdan draft ettiğin ligin elit defensive tackle’ları Suh ve Fairley’i takımda tutma. Sonuçlar ortada.

Neyse biz analizimize dönelim. İlk olarak efsane running back “Barry Sanders”lı yıllara göz atmak lazım. “Daha iyisi mi vardı kardeşim hani şampiyonluk?é diye düşünürdüm ben olsam. Bakalım Detroit’de Colts gibi, bir yıldızın kariyerini mi mahvetmiş? Göreceğiz!

Barry Sanders, lige katılmadan önceki yıl yani 88-89 sezonunda Detroit koşu hücumlarında ligin dibinde, 28 takım içinde 27. sırada yer alıyordu. 89-90 sezonunda ise sekizinci sıraya yükseldi ve Sanders ayrılana kadar ki on sezonun altısında ilk 10 içinde yer aldı. Ancak işin defansif yönünde işler o kadar iyi değildi ve Sanders’lı on sezonun sekizinde takım koşu oyunu savunmasında ligin son sıralarında yer aldı. Bu tabloda şampiyonluk hayalden başka bir şey olamazdı elbette. İstatistikler yalan söylemez. İyi bir savunma kuramayarak Colts gibi Detroit’de NFL tarihinin en büyük yıldızlarından birinin kariyerini mahvetti. Son 17 yıla bakınca geçtiğimiz yıl ki savunma performansı dışında Detroit ligde ilk 10’a girebilecek ne bir savunma nede bir koşu takımı kurabilmiş. Detroit suçu sadece kendisinde aramalı. Bu kadar da başarısız olunmaz ki be kardeşim.

Günümüze gelecek olursak Detroit şuan da koşu hücumlarında ligin dibinde 32. sırada. Koşu savunmasında da ligin dibinde sayılır, 22. sırada yer alıyor. Geçen sezon Detroit ligin en iyi savunmaları içinde ikinci sırada yer alıyordu. Koşu savunmasında ligin lideriydi ve hakemler katletmese Detroit sürpriz yapabilecek bir ekibe sahipti. Ancak kadronun en önemli parçaları gönderildi ve doğal olarak artık şampiyonluk bizden çok uzaklarda.

Uzun lafın kısası, hücumda da savunmada da koşu oyunları kilit öneme sahip. Şampiyonluğun anahtarı koşabilmekten geçiyor. Koşamıyorsan mucizeye ihtiyacın var demektir yani Peyton Manning’e. Koşamayan, koşanı savunamayan bir takımla şampiyon olabilmek mucizeden başka bir şey değil. Peyton Manning varken koşu oyunlarını mı düşünelim diyorsanız zor şampiyon olursunuz. Aslında NFL’in güzel yanı da bu. Kolektif oyuna mecbursunuz. Yoksa bir sene “Tom Brady” bir sene “Peyton Manning” şampiyon olurdu. Ligin Türkiye futbol liginden bir farkı kalmazdı.

Analizimi toparlayacak olursam; demek istediğim şey, çok iyi koşu hücumuna sahip olmadan da 10-11-12-13 vs. galibiyete sahip olabilirsiniz ama şampiyon olma ihtimaliniz 40 yılda birdir. NFL’i takip etmeye başladığım ilk dönemlerde her şeyin quarterback olduğunu, mükemmel bir quarterback’e sahip olmadan şampiyonluğun hayal olduğunu düşünürdüm. İyi quarterback’lere sahip olmayan takımların şampiyon olduklarını görünce çok şaşırmıştım. Nasıl ya! Peyton Manning, Tom Brady, Kurt Warner yok ki bu takımda, bunlara karşı nasıl oluyor da bunlar şampiyon oluyorlar diye çok düşünürdüm. Ancak aradan geçen yıllar bana gösterdi ki kilit olan oyuncu quarterback değil running back. Elit bir quarterback ve normal bir running back ile şampiyonluk zor ama normal bir quarterback ve elit bir running back ile şampiyonluk çok da zor değil.

Yazımı bitirmeden önce henüz playoff’lara zaman da varken bu yılki şampiyonluk adayımı açıklamak istiyorum. “Carolina Panthers”. Şuanda 11-0 yapmış durumdalar. Şaşmamak lazım. Ligin en iyi dördüncü koşu hücumuna ve en iyi ikinci koşu oyunu savunmasına sahipler. Mükemmele yakınlar ama unutmamak lazım ki nice mükemmel takımlar şampiyonluk yolunda inanılmaz yenilgiler aldılar. Playoff’lar her zaman her şeye gebedir. Bengals, Cardinals, Seahawks hepsi de şampiyon olabilirler çünkü hepsi de koşabiliyor ve koşuyu durdurabiliyor. Patriots ise koşamıyor yani mucizeye ihtiyacı var ama gerekli mucize de (Tom Brady) var zaten. Yine de geçtiğimiz yıl koşu hücumlarında bu kadar kötü değillerdi. Playoff’larda eleneceklerini düşünüyorum. Bengals – Panthers finali mükemmel olmaz mıydı sizce de? Benim gönlümden geçen final bu, bekleyip görelim.

Bu arada Detroit’in bu hafta ki performansına da bir parantez açmadan geçmeyeyim. İnsan bu performansı görünce ya kardeşim aklınız sonradan mı çalışmaya başlıyor demeden edemiyor. Haftalardır sönük kalan yıldızların mükemmel performansına hayran kalmamak elde değil. Bu hafta Matthew Stafford’dan beş touchdown pası geldi ve bu pasların üçü wide receiver Calvin Johnson’aydı. Uzun bir aradan sonra üst üste iki değerli galibiyet aldık. Ancak NFC North grubunda playoff penceresi neredeyse kapanmak üzere. Vikings 8-3, Packers 7-4. Başka bir grupta yer alsak bu performansla playoff yaparız derdim ama ne yazık ki bu çok zor. Bu hafta evimizde Green Bay Packers’ı ağırlayacağız. Olası bir Detroit galibiyetinde kalan dört haftada işler karışabilir çünkü galibiyet sayıları eşitlenirse Detroit grubu Packers’ın üstünde bitirir. Tabii bunlar güzel hayaller. Olacağını zannetmiyorum.

Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın. Görüşmek üzere…