Geçtiğimiz hafta yaptığım “güç sıralaması”nın ardından, bu hafta da NFL playoff yarışına bir bakış atıp takımların son durumlarını değerlendireceğim ve tabloyu değerlendirmeye çalışacağım.

Ligde son üç haftaya girildiğinde NFC tablosunun daha belirgin, buna nazaran AFC tablosunun da “biraz” karışık olduğunu belirtmem gerekiyor. Öncelikle bilmeyenler için bir hatırlatma yapmak gerekirse, iki konferansa ayrılan NFL, toplamda AFC ve NFC’de dörder olmak üzere toplam sekiz gruptan oluşmakta ve bu sekiz grubun grup birincileri de playoff’a kalmaktadır. AFC ve NFC’de sezon sonu sıralamasında ilk iki sırada derece itibariyle yer alan takımlar wild card denilen playoff turunu boş geçmekte. Bunun yanında toplam otuz iki takım bulunan ligde (AFC ve NFC on altışar takım) toplamda on iki takım playoff’a kalıyor (AFC ve NFC’de altışar takım). İlk iki sıra yukarıda belirttiğim üzere ilk turu boş geçerken, “wild card” olarak isimlendirilen ilk turda konferanslarında 3-4-5-6.sırayı alan takımlar, çapraz eşleşme yöntemi kullanılarak birbirleriyle karşılaşıyorlar.

Kıssadan hisse, ister NFC’de olun ister AFC’de, ilk altıya kalmak, playoff kapısını açıyor. Yine bilmeyenler için söylemiş olursak, diyelim ki altıncı sıradan playoff’a kapak atan takımın güç dengesi olarak diğer takımlarla baş edemeyeceğini, ilk tur elenmesinin neredeyse “kesin” olduğunu düşünüyorsanız, fazlasıyla yanılıyorsunuz. NFL’de olay, öncelikle playoff’a kalmak, zira, bu yıla kadar onbir (yazıyla 11) wild card takımının 50 yıllık Super Bowl tarihinde mutlu sona ulaştığını görüyoruz (buna final maçına kalıp da kazanamayan wild card takımları da dahil değil üstelik) ki bu önemli bir oran.

Şimdi gelelim playoff’u garantileyen ya da bu yarışa canhıraş biçimde katılan, ucundan da olsa hala yarışın içinde kalmaya çalışan takımlara.

NFC

1- Carolina Panthers:

Panthers ilk turu boş geçmeyi, yani ilk ikide sezonu tamamlamayı matematiksel olarak garantilemiş vaziyette. Cam Newton hem koşuyor, hem pas atıyor, üstelik geçen haftaki “güç sıralaması” yazımda da belirttiğim üzere hiç de dayanıklı olmayan bir WR çekirdeğiyle beraber bunları yapıyorlar. İki sezon önce, sahasında 49ers’a kaybederek playoff’lara veda eden Panthers, geçtiğimiz sezon da ilk turda adı hatırlanamayan bir QB ile sahaya çıkan Arizona Cardinals’ı geçtikten sonra Seahawks savunmasına deplasmanda takılmışlardı. Bu sezon çok muhtemeldir ki Super Bowl’a kalana kadar ev sahibi avantajları olacak, bunu ve dehşetengiz defans takımlarını göz önünde bulundurursak yolları açık.

2- Arizona Cardinals:

Onların da derece itibariyle yerleri ilk iki için garanti gibi. En yakın rakip Packers, iki maç farkla arkalarından takip ediyor ve sezonun bitmesine de üç maç kaldığını düşünürsek, onlar da ilk haftayı boş geçmeye kuvvetli bir aday. RB pozisyonunda Titans sonrası Jets ile yere çakılan Chris Johnson, bu sezon Cardinals forması altında yine kalkışa geçmişken sakatlıkla sezonu kapadı, Andre Ellington bir var bir yok ve tüm bunlar bu pozisyon itibariyle takımı zorda bırakıyor. Carson Palmer ise birkaç sezon önce hiç hayalini dahi kuramayacağı bir ödül için aday: MVP!

3- Green Bay Packers:

Dereceleri 9-4 ve an itibariyle NFC üçüncüsü konumundalar, ligin son maçında muhtemelen hem  grup hem de konferans bazında sıramayı belirleyecek olan bir maçla, kendi sahalarında ezeli rakip Vikings’i ağırlayacaklar. Çok muhtemeldir ki ilk ikide yer alamayacak durumdalar ancak bulundukları yerden aşağı inmeleri de pek ihtimal dahilinde değil. Bu nedenle konferans üçüncülüğüne çok yakınlar.

4- Washington Redskins:

Yüzde elli galibiyet oranının altında olup da playoff’a kalması muhtemel takım oluyorlar kendileri, grup liderliği avantajı. Yazının başında değinmiştim, wild card takımlarının, sezon birincisinden farkı yoktur aslında, aslolan playoff’a kapağı atmaktır ve wild card takımlarından da pekala şampiyonlar çıkabiliyor fakat burada istatistik olarak işin içine girmediğim bir nokta var, o da şu; normal sezonda bir takım yüzde elli ve altı galibiyet yüzdesi yakalayıp playoff’a girdikten sonra acaba Super Bowl kazanmış mıdır? Sorumun kati yanıtını bilmemekle beraber sadece fikir yürütebiliyorum: Hayır.

5- Seattle Seahawks:

Dereceleri 8-5 ve aynı derecede olan Vikings ile altlı üstlü konumdalar, birbirleriyle eşleşmeye de büyük adaylar. Son iki sezonda dominant bir performans gösteren Seahawks, bu sezon Russell Wilson her ne kadar şapkadan tavşan çıkartma işini abartsa dahi, Marshawn Lynch’in yokluğu ve en önemlisi de berbat ötesi bir ofans çizgisi ile Wilson’a hiçbir savunma sağlayamamaları nedeniyle “cengaver” bir playoff takımı olmaktan uzaklar gözümde.

6- Minnesota Vikings:

Adrian Peterson’un hala yaşlanmadığının kanıtlarını ortaya koyan mor formalı takım oluyorlar kendileri. Defansları iyi, iyi olmasına da örneğin muhtemel bir Seahawks deplasman maçında, wild card’da olayın içinden sağ kurtulacak kadar da iyi değiller.

Yarışın Hala İçinde Olanlar:

Aslında NFC playoff takımları rakiplerine göre fazlaca sıyrılmış durumdalar. Örneğin playoff takımları dışında kalan derecesi en iyi olan takım Tampa Bay ve 6-7 derecesindeler. Burada önemli olan bir grup var, o da NFC East. Grupta Redskins lider (6-7) fakat onunla aynı dereceye sahip iki takım daha var grupta, bunlar Eagles ve Giants. Bu durumda, bu takımların son üç hafta içinde birbirleriyle oynayacakları karşılaşmalar ölümcül değer taşıyor, ayrıca ilk bakılan tie-break kuralını da anımsatacak olursak, aynı galibiyet derecesine sahip takımların öncelikle birbirleriyle oynadıkları karşılaşmalara bakılıyor. Hele ki bu üçünün aynı grupta olduğunu düşünürsek senede iki defa karşılaşıyorlar ve işler karışık. Bu nedenle şu anda playoff tablosuna giren Redskins kadar Eagles ve Giants’ın da şansı olduğunu ancak bu üçlüden sadece birinin playoff’a kalacağını da unutmamak gerek.

AFC

1- New England Patriots:

İki yenilgileri olsa dahi ligin en iyi top oynayan takımı olduğunu daha önce de defalarca belirtmiştim. Playoff’u matematiksel olarak garantilediler ancak henüz ilk iki garanti değil. Bilhassa saha avantajını çok iyi kullanan bir takım olduklarını da düşünürsek, ne kadar yüksek bir sırada bitirirlerse o kadar iyi. Ha bir de şu avantajları da var, ilk iki için yarıştıkları iki rakiplerinin de as oyun kurucuları sakat, hatta sezonu kapayan da var içlerinde, bu minvalde değerlendirilince şansları da ilk iki, hatta Super Bowl’a iç saha avantajını kapmaları için konferans liderliği, neredeyse garanti.

2- Cinncinati Bengals:

Andy Dalton’ı kaybetmek onlar için tam bir hayal kırıklığı oldu, Dalton’ı kaybettikleri karşılaşmayı da kaybetmek işin üstüne tuz biber ekledi. Şimdi, Alabama çıkışlı, kolejin hem oyunuyla hem de saha içi-dışı tavırlarıyla asi rock star’ı A.J. McCarron’ın eline bakacaklar. Hazırlıksız olarak girdiği Steelers karşılaşmasında pek de ışık vermediğini söylemek lazım ki, sezon ortası olan bir QB değişimi de değil mevzu bahis olan, canavarların ortaya çıktığı, korku hikayelerinin anlatıldığı playoff yarışında takımın dümeninde olacak. Buradan çıkabilirse, kendini ispat eder, çıkamazsa çok fazla soru işareti kalır akılda. Bengals’in durumuna gelecek olursak, şu anda her ne kadar ilk iki içinde yer alıyor olsalar da özellikle bu sakatlıklar sonrası olduğu yeri sahiplenmeleri zor duruyor. İlk iki içinden muhtemelen çıkacaklar, wild-card’da da Chiefs-Jets gibi bir takım karşılarına çıktığı zaman da yenilgiye hazır olacaklar demektir. Son dört sezondur ilk turda playoff’a veda eden takım, dördüncü sezonda da aynı kör talihe doğru koşmakta.

3- Denver Broncos:

Brock Osweiler ile neredeyse hatasız belasız ilerlemeye devam ediyorlar, dereceleri 14.hafta geride kaldığında 10-3 ve savunma takımları her daim değindiğim üzere “taş gibi”. Bu nedenle ilk iki için Patriots’ın ardından büyük adaylar, Peyton Manning’i soracak olursanız, erken emeklilik günlerine başlamış gibi.

4- Indianapolis Colts:

Grupları çok karmaşık öncelikle. NFL’in en yaşlı QB’sine sahipler ve hem genç hem über yetenekli QB’leri de sakat, verim alamıyorlar. Kendileri için gruptaki rakipleriyle oynayacakları karşılaşmalar hayati öneme sahip olsa bile şu halleriyle wild card’dan ötesini görecek bir durumları yok, belirtmek gerek.

5- Kansas City Chiefs:

Jamaal Charles’ı, belki de pozisyonunun en komple oyuncusunu kaybetmiş olan bu takım, her hafta başka biçimde büyülemeye devam ediyor beni. Bu sezon, çok daha farklı bir motivasyonla oynadıkları, mutlaka playoff yapmak istedikleri belli ancak bir karmaşanın da içindeler, AFC’de beş ve altıncı sıralar için üç takım inanılmaz bir yarışa girmiş durumda, her ne kadar bu yarışın şu anda üst basamağında yer alsalar da son üç hafta varını yoğunu ortaya koyacak bir takım izlemediğimiz takdirde, hala işleri zor.

6- New York Jets:

Kansas City gibi 8-5 derecesindeler, Harvard mezunu kafası çok çalışan ancak bu çalışan kafayı gerektiğinde her türlü darbeye sokuyor olan bir QB’leri de var. Her zaman istikrarlı yıldız bir WR’ları Brandon Marshall var hem de yanında ikinci WR olmak için de fazla iyi bir Eric Decker’ları var. RB pozisyonu istikrarsız olsa da işleri kotarıyorlar, defans ise kağıt üzerinde NFL’in en korkutucu isimlerine sahip belki de. Son üç haftada onları da inanılmaz bir finiş bekliyor.

Yarışın Hala İçinde Olanlar:

Pittsburgh Steelers hala yarışın içinde, dereceleri 8-5 ve Jets ya da Chiefs’den birini aşağı çekip Big-Ben önderliğinde playoffa kapağı atmak istiyorlar. Bunun yanı sıra, AFC South da fena karmaşık. Indianapolis Colts ile beraber Houston Texans aynı dereceye (6-7) sahip ve hala birbirleriyle maçları var. Playoff yarışının ise en sürpriz ismi Jacksonville Jaguars, 5-8 derecesiyle bu ikiliyi takip ediyor. Son maçlarda ne kemikler, ne kalpler kırılacak, hep beraber göreceğiz.

Haftaya görüşmek üzere…