Merhaba sevgili NFLTR.com okurları…

Öncelikle, geçtiğimiz haftalarda yazdığım “güç dengesi” ve bundan bir önceki yazımda değindiğim “olası playoff tablosu”nun ardından, bu sezon işleri pek de istedikleri gibi yürütemeyen takımlara değineceğim yazıma hoş geldiniz.

NFL’de sezonun hep başarılı geçmesi ve takımların playoff’a kalması hedeflenir fakat 32 takımın yer aldığı ligde sadece 12 takım bunu başarabiliyor. Geride kalan takımlar da ya playoff mücadelesi ile ya da draft’ta yüksek sıralardan oyuncu seçecek olmakla avunuyorlar, işte tam da değinmek istediğim takımlar, bağlacın ikinci tarafında kalan yani “draft”ı hedefleyen takımlar. Bunlar, tam da “varlık”larını “anlamlandırma”ya giren, gelecek için umut besleyen, tükenen ümitleri de olabildiğince kendilerinden uzak tutan, takım sahiplerini, oyuncuları ve takımın diğer personelini, hele ki taraftarları ayakta tutabilmesi açısından “umut aşıcılığına” giren takımlar.

Buyrun, bu takımlardan sezonun sonuna bir hafta kalmışken en dipte olan yedi tanesini biraz daha yakından inceleyelim:

Cleveland Browns:

Geçtiğimiz yazılarda da belirttiğim üzere tam bir drama sahne oluyor Cleveland. Draft’ta uzun yıllardır istedikleri “franchise” QB’yi bulamamakla beraber her yerde bir gedik, takımın elle tutulan tarafı olan savunmada dahi bocalamalar yaşıyorlar. Geçtiğimiz sezonu 8-8 derecesiyle kapatan Browns, bu sezon şu anda 3-12 ve sezonu da ümitlerini de çoktan gömmüş, bir sonraki yılları hedefler pozisyonda kendilerini bulmuş durumdalar. Heinsman kazanan bir QB’yi takıma kattıklarında fazlaca heyecanlıydılar oysa, şehrin sembol adamı LeBron James de basketbol takımı Cavailers’a dönmüş, hatta üstüne Johnny Manziel formasını dahi geçirmişti. Manziel ise tam bir fiyasko olmak yolunda ilerliyor. Browns’a draft yolunda yine bir QB seçmek kalıyor bu durumda.

Tennessee Titans:

Marcus Mariota’dan bekleneni aldılar ve alacaklar gibi. Sezon boyunca koşu hücumuna ve kötü coaching’e bir çare bulamadılar, defanslarına ölü sezonda yaptıkları eklemeler de beklenen katkıyı vermeyince sezonu kötü bir derece ile bitirecekler gibi. Draft için big board’lara baktığımız zaman en tackle pozisyonunda oynayan birçok oyuncunun yüksek sıralardan draft edileceği ile alakalı bir kanıya kapılabilirsiniz ve haklısız da, Titans’ın da en büyük sorunu şu aşamada Mariota’yı korumak olacaktır. Çok iyi bir tackle, sezon sonu yapılacak hamlelerle 2000’lerin başındaki hallerine dönmemek için bir nedenleri yok.

Dallas Cowboys:

“Tony Romo dönüyor, Tony Romo dönecek, bu hafta sahadaki yerini alması bekleniyor” minvali açıklamalarla, takım patronu Jerry Jones’un taraftarları oyalamasıyla ve bulundukları grubun güçsüz olması, bu nedenle playoff şanslarının son haftalara kadar baki kalmasıyla bir sezonu geride bırakıyorlar. Hücum çizgisi hala aynı, geçtiğimiz seneye nazaran tek farkı arkalarındaki oyuncunun Romo olmamasıydı, DeMarco Murray’nin takımdan ayrılışının ardından birçok farklı oyuncuyu denedikleri RB pozisyonu için çözüm ise üretemediler. Defansları çok kötü değil ancak vasatın da üzerine çıkamıyorlar. Cowboys taraftarının bu kayıp sezonun ardından fazlaca endişelenmesine gerek yok zira yüksek sıradan bir draft işlerine yarayacak ve 2016 için yeni umutlar doğuracak.

San Francisco 49ers:

Örneğin bir önceki sırada yazdığım Cowboys ile karşılaştırıldığı zaman panik olması gereken ekip 49ers. QB pozisyonu için paralarını ve geleceklerini yatırdıkları Colin Kaepernick’den kontratı alışının hemen ardından sezon ortasında vazgeçtiler, farklı bir sistem denemek adına Brain Gabbert’ı starter yaptılar. Bir önceki sezon umutla draft edilen Carlos Hyde’den pek bir şey göremedik sezon içinde fakat bunun giderek kötüleşen hücum çizgisi oyuncularıyla alakalı olduğunu unutmamak gerekir. Takımları yaşlanıyordu ve hala öyleler, Vernon Davis’i gönderip TE pozisyonunda büyük bir açık oluşturdular, WR için transfer edilen ve bir önceki sezon Ravens ile iyi işler yapmış Torrey Smith’den de beklenen katkıyı alamadılar. Bir rejenerasyon dönemine girecekler mecburen ve ancak taraftarları genç oyuncularla ümitlendirebilirler.

San Diego Chargers:

Takım taşınacak mı, artık Los Angeles takımı mı olacak söylentilerinin ardından, sezona ufak farklarla kaybettikleri maçlarla da başladıktan sonra ipin ucunu saldılar. Çaylak koşucu Melvin Gordon, kıyaslandığı muadili Todd Gurley gibi bir canavar çıkmayınca oradan da bir darbe yediler. Maçları sezon boyunca genelde Philip Rivers’ın bolca pas atmaktan yorulmasıyla geçti. Çalkantılı geçen sezonlarının ardından özellikle savunmada yaşadıkları zaafları da göz önünde bulundurursak, savunma takımına yapılacak takviyelerin bundan sonra onlar için “hayat kurtarıcı” olduğunu söylemek yersiz olmaz.

Baltimore Ravens:

49ers’a benzer bir şekilde yaşlanan takımları, emekliye ayrılan-ayrılacak oyuncuları ile beraber onların da “rejenerasyon” dönemine gireceğini düşünmek pek de hayalcilik olmaz. Yalnız şöyle de bir durum var, Hücum Koçu olarak takımın başına getirilen Marc Trestman da Joe Flacco’nun oyun stiline pek olumsuz etki yaptı, takım özellikle yokuş aşağı gittiği ilk haftalarda koşu hücumunu unuttu. Yazıda birçok defa koşu hücumuna değinmek durumundaydım. NFL’in gittikçe pas oyununa evrilmesi her ne kadar yıldız koşucuların eskisi gibi değere binmemesine neden olsa da başarılı takımların mutlaka koşuda da üstün oldukları görünür hala… Bu nedenle Ravens’ın da koşu hücumunu hatırlaması hatta en yakın zamanda eski Bears koçu Trestman’ı da takımdan göndermesi hayırlarına olacaktır.

Miami Dolphins:

Çok karışık bir takım. Yaz döneminde yaptıkları Ndamukong Suh transferi ile adlarından oldukça bahsettirmelerine rağmen sezon içinde defanslarından çok çekip, sezon ortasında da koçlarını gönderdiler. Jarvis Landry, bu sezon da kendisine bir şeyler katarak ilerlemesine rağmen QB aldığı kontratı hak etmeyince düştükleri durum ortada. Gerçi QB’yi suçlayacaksak önce bir offensive line’a mı bakmak lazım? Onları suçlayacaksak önce coaching ile mi ilgilenmeli? Coaching için de GM ile mi görüşmeli? Gerçekten kafa karıştırıcı takım şu Dolphins.

Jacksonville Jaguars:

En sonunda Gus Bradley’nin neler yapabileceğine dair aklımızda ipuçlarının olduğu bir sezonu geride bırakmak üzereyiz. Jaguars, matematiksel olarak bu haftaya kadar playoff şansını devam ettirmiş olsa da aslında bunun bulundukları gruptan kaynaklandığını söylemek gerek. Ayrıca Jagurs konuşurken Blake Bortles’ın da şahane bir sezon geçirdiğini atlarsak kendisine yazık olur. Bortles, draft’a girmeden önce “Ben Roethlisberger” ile kıyas ediliyordu, bunun baştan sadece fiziksel açıdan olduğunu sanan ben, sezon içinde ziyadesiyle yanıldım. Bortles iyi bir cep oyuncusu ayrıca fiziğine rağmen koşu tehdidi de var ve Jaguars’ın kendine yaptığı yatırımı da bu nedenle sonuna kadar hak ediyor gibi duruyor. Playoff kovalamalarına rağmen draft’ta yine yüksek sıradan oyuncu seçecekler, ayrıca sezonun tamamını sakat geçiren 2015 draft ilk tur seçimi Dante Fowler da seneye dönüyor, onlar hakkında yazılacak çok daha fazla şey olacak gibi duruyor…