Dört yıla yakın olmuş yazmayalı. Kısa bir özetle başlayayım. Trakya’da yaşıyorum artık. Lüleburgaz’a yerleştim. Ankara’dan çok uzakta kalınca ODTÜ Falcons’u yürekten desteklemekten öte geçemez oldum. İlk fırsatta bir Ankara ziyareti yapmak istiyorum bu vesileyle.

Son iki yıldır Namık Kemal Üniversitesi’ne yardımcı olmaya çalışıyorum. İster adına koçluk deyin, ister abilik; gidebildiğim antrenman ve maçlarda Ravens’a elimden gelen yardımı yapmaya çalışıyorum. Hatta son dönemde gidemediğim maç bile oldu (hafiften nişanlanıyordum o hafta sonu). Takımla en son geçen gün TOBB ETÜ Raiders maçında görüştük haliyle.

Kaybetsek de; mücadelemiz kötü değildi. Rakiple bir sorun yaşamadık. Saha ve hava şartları fena değildi. Bir ara fena yağmur yağdı ama o da kısa sürdü. Yedi hakemimizden altısı da iyiydi. Daha ne olsun…

Başlık tamamen yedinci hakeme gönderme içeriyor. İkinci yarıda bizim tarafımızda görev alan hakem bu maça zerre yakışmadı. Öncelikle çocukların sağlıklarını etkileyecek faullerin çoğu gözünün önünde olmasına rağmen çalmadı. Bu kısım neyse. İtiraz ettik diye bench olarak ceza da yedik. Buna da eyvallah…

Maçın en orijinal anı: İkinci yarı, skor 14-0. Redzone’da sayı yememe mücadelesindeyiz. Yine çalınmayan bir ceza için bizim bench’ten sesimiz yükseldi. O sırada bahsi geçen hakem arkadaş bize dönüp “sanki üç touchdown’u ben yedim” cümlesi kurdu. Sen tarafsız olması gereken bir hakemsin; ne cüretle bu cümleyi kurarsın? Kimsin sen? Ne haddine? Bu ülkede hakemlik gelişmiyor diyoruz ya hani; bu kafa yapısıyla geriler ancak. Dünkü sahaya yakıştıramadığım tek canlı o hakemdir benim.

Başlığa dönecek olursam; 14-0 geride olan hiçbir takım üç TD yememiştir çünkü üç kere altı, 18 eder. Hakemliği, kuralları, insanlığı bir kenara bırakalım. Önce matematik öğrenelim. Matematik önemli!