New England Patriots’ın üçüncü quarterback’i Jacoby Brissett, Perşembe gecesi sadece takımının Texans karşısında sahadan galip ayrılmasını sağlamadı; aynı zamanda, Patriots tarihinde bir maça ilk 11’de başlayan ilk siyahi quarerback oldu ve böylece, beyaz hegemon bir pozisyonun da tarihine geçti.

59 yıldır NFL’de boy gösteren Patriots’ın herhangi bir siyahi quarterback’i başlatmakta neden bu kadar geç kaldığını düşünüp “Bu 59 yıl içerisinde bir tane bile mi denk gelmedi?” diye sorabilirsiniz. Fakat bu Patriots’a özgü bir durum değil, şu ana kadar New York Giants’ın tek bir siyahi starter’ı olmadı bu pozisyonda. Keza Green Bay Packers, San Francisco 49ers ve Indianapolis Colts gibi üç köklü NFL takımının ilk siyahi starter oyun kurucuları son birkaç sene içerisinde sahaya çıktı.

Bu ilginç verinin, aslında tarihi süreç içerisinde ortaya çıkan bazı sebepleri var. Öncelikle quarterback olmak;  mantıklı düşünmeyi, stresli anlarda hızlı ve doğru kararlar vermeyi, savunmanın karışık oyunlarını okumayı ve dolayısıyla da öngörülerin kuvvetli olmasını gerektirir. Yani kısacası, oyun kurucu pozisyonunda sahaya çıkabilmek için güçlü kollara sahip olmak kadar güçlü ve kıvrak bir zekaya sahip olmak da gerekir ki Scouting Combine’ın zihinsel yetenekleri ölçen sınavı Wonderlic Test’te en yüksek skorlara sahip olan oyuncuların quarterback’lerin arasından çıkmasının sebebi de budur.

Yukarıda saymış olduğum yeteneklere sahip olmanın ön koşulu, herhangi bir toplumsal sınıfın üyeliğine dayanmıyor; ancak, Birleşik Devletler’de uzun yıllar boyunca akli melekeler hep beyazlara atfedilmiş yetenekler oldu çünkü beyazların düşüncesine göre siyahi insanlar, en başta o topraklara köle olarak gelmişlerdi ve bu sebeple de bu insanlar sistematik bir toplumsal dışlanmaya ve hor görülmeye maruz kaldılar. Bunun bir sonucu olarak da eğitim enstrümanlarına ulaşmaları çok zorlaştı ve beyazların kurduğu sistemde fikri dünyalarını zenginleştirme imkanına sahip olamayan siyahi insanlar, yine beyazlar tarafından hep bir ön yargıyla karşılandı. ABD’nin otuz üçüncü başkanı Henry Wallace’ın yanına siyahi bir botanik uzmanını alıp TV karşısında, kendisine “O benim en büyük yardımcım”, “Kendisi çok zeki” gibi methiyeler dizmesi de bu ön yargıyı kırabilmek içindi.

Sonuç olarak, en başta beyazların oynadığı bir spor olarak ortaya çıkan Amerikan futbolunda da sahanın liderliği uzun süre beyazlarda kaldı. Zaman ilerledikçe siyahi sporcular da süreç içerisine dahil oldu ama bu oyuncuların çoğunluğu running back, defansif tackle ve cornerback gibi atletik özellikler gerektiren emek yoğun pozisyonlarda görev aldı. Öyle ki, bugün bile NFL’de San Diego Chargers runnng back’i Danny Woodhead dışında kolay kolay beyaz bir running back’e rastlayamazsınız.

Bütün bunlara rağmen, süreç içerisinde siyahi oyun kuruculara karşı olan ön yargıları kırıp adlarını bu ligin tarihine altın harflerle yazdıran bazı isimler ortaya çıktı. İşte bu yazının konusu onlar, “Siyahiden ancak running back olur” algısını yıkan efsaneler…

Cam Newton, Russell Wilson gibi aktif olarak kariyerine devam eden isimleri bu listenin dışında tuttuğumuzu da belirtelim…

5) Daunte Culpepper (1999-2009)

Düşük SAT skorları sebebiyle University of Miami ve University of Florida gibi okullardan kabul alamayan ancak Central Florida’nın elinden tutması ile okul ve NCAA tarihinde çığır açan Culpepper’ı, Minnesota Vikings forması giydiği dönemde efsane wide receiver Randy Moss ile yakaladığı uyumla hatırlıyoruz. İlk sezonlarında daha çok koşu performansı ile öne çıkan ve 2002 sezonunu iki haneli koşu touchdown’u (10) sayısı ile bitiren Culpepper, kariyerinin ilerleyen dönemlerinde cep içerisinde de ne kadar etkili olabileceğini gösterdi ve 2004 sezonunda bulduğu 39 touchdown pası ile hem Vikings rekorunu kırmayı başardı hem de First-Team All-Pro takımına seçildi. Culpepper, Minnesota’dan ayrıldıktan sonra ise sırasıyla forma giydiği Dolphins, Raiders ve Lions’ta Vikings’teki kadar fark yaratamadı ve 2009 sezonunun ardından da NFL kariyerini noktaladı.

4) Michael Vick (2001- )

NFL, tarihi boyunca koşan quarterback’ler gördü; ancak Vick, mobil quarterback kavramının tanımı oldu ve çıtayı göklere çıkardı. Kariyeri boyunca koştuğu 6.109 yardın yanına yaklaşabilen oyun kurucu şu zamana kadar çıkmadı. Bu rakam öyle bir rakam ki, bugün “iyi” olarak nitelendirdiğimiz Jonathan Stewart  ve Reggie Bush gibi running back’lerin bile kariyerinde bu kadar koşu yard’ı yok. Bununla birlikte Vick’in kariyeri bir başka açıdan daha oldukça ilgi çekici. Tecrübeli oyun kurucu, 2007 yılında köpük dövüşüne ortam hazırladığı gerekçesiyle mahkum edilmiş ve iki koca yılını hapishanelerde geçirmişti. Buna rağmen bir zamanların kötü çocuğu, salıverildiği 2009 yılından itibaren tekrar profesyonel futbola geri dönmüştü. Haklarını Eagles’a teslim eden eski takımı Falcons ile yolları ayrılan Vick, Eagles ile geçirdiği henüz ikinci sezonda oyunun hem pas hem de koşu bileşenlerinde muazzam bir iş çıkarınca “Sezonun Geri Dönüş Yapan Oyuncusu” ödülüne layık görüldü. 2013’te ise Nick Foles’un parlamasıyla pabucu dama atılan Vick, o günden bu yana kendisine ilk 11 forması verecek bir takıma denk gelmedi ki şu anda da zaten free agent.

3) Steve McNair (1995-2007)

Nam-ı diğer “Air McNair”… Kendisi, son yıllarda ligin dibine demir atan Tennessee Titans’ın NFL’de fırtınalar estirdiği dönemde takımı zaferden zafere taşıyarak hafızalarımızdaki o özel yerini halen koruyor. Titans forması giydiği dönemde head koçunun Jeff Fisher gibi NFL tarihinin en iç güveysinden hallice, en orta halli koçu olduğu düşünüldüğünde McNair’ın bu başarısı katlanıyor. Hücum yönetiminde koçluk kariyeri boyunca pasif kalan Fisher’a rağmen Titans’ı 1999 sezonunda Super Bowl’a taşıyan McNair; son saniyede topu receiver Kevin Dayson ile, hem de end zone’a birkaç yard kala buluşturduğu halde Dayson, end zone’a ulaşmayı başaramayınca hem Super Bowl şampiyonluğunu Rams’e hem de MVP ödülünü Kurt Warner’a kaptırmıştı. O talihsizlikten dört sezon sonra ise McNair, kariyerinin belki de en büyük başarısını yaşadı ve o sezon,  Peyton Manning ile birlikte sezonun En Değerli Oyuncusu (MVP) ödülünü kazandı. Bu başarısının ardından da Madden 2004’ün kapağı oldu. Titans macerasından sonra Ravens ile iki sezon geçiren yıldız quarterback, 2009 yılında gayri meşru sevgilisi tarafından silahla vurularak hayatını kaybetti ve geriye 13 sezonluk NFL anılarıyla dolu koca bir miras bıraktı.

2) Donovan McNabb (1999-2011)

McNabb, kariyeri boyunca birçok oyuncunun hayalini kurduğu yerleri oynamayı alışkanlık haline getirmiş bir quarterback. Nitekim, Eagles ile çıktığı beş NFC şampiyonluk maçı, bunun en büyük göstergesi. Yüzüne bakanların ister istemez tebessüm ettiği bu şeker adam, bir zamanlar NFL’deki en büyük “winner”lardandı. Ondan daha çok kazanan tek isim, liderlik ettiği Eagles’ı Super Bowl XXXIX’da deviren Tom Brady idi. Öte yandan yıldız oyun kurucu, bu listede şu ana kadar saymış olduğum oyuncular içerisinde, cep içerisindeki rahat oyunuyla geleneksel bir NFL quarterback’ine en yakın olan isimdi. Ancak McNabb, aynı zamanda müthiş bir atletti. Yeri geldiği zaman bir running back gibi koşu performansı gösterebiliyordu ki kariyeri boyunca 29 koşu touchdown’una imzasını atarak savunulması ne kadar güç bir çifte tehdide sahip olduğunu da kanıtladı.

1) Warren Moon (1978-2000)

Yalnızca NFL tarihinin en iyi siyahi quarterback’i değil, aynı zamanda tüm zamanların en iyi oyun kurucularından birisi Warren Moon. Halbuki draft’a girdiği 1978 yılında hiçbir NFL takımı ondaki cevheri göremedi ve ne bir takım tarafından seçildi ne de draft sonrasında herhangi bir takımla anlaştı. Birleşik Devletler’e küsen Moon, pılıyı pırtıyı topladı ve Kanada’nın yolunu tuttu. Hayatında kar görmemiş bu garip Los Angeles’lı, Kanada’nın en soğuk şehirlerinden Edmonton’ın takımı Eskimos’da tam beş sene boyunca NFL takımlarına kendisini ispat etmek için oynadı. Bunu başardı mı, sonuna kadar. Kanada Futbol Ligi CFL’de sergilediği performansla ligin altını üstüne getirdi ve oynadığı beş sezon boyunca da şampiyonluk yaşayarak Grey Cup’ı kaldırdı. Bu kadar az oynamasına karşın Moon, CFL’in gördüğü en büyük oyunculardan birisi oldu. 1983’te ise çocukluk hayalini gerçekleştirdi ve NFL’e Houston Oilers formasıyla adım attı.

NFL’de de akıl almaz işler çıkaran Moon, takımını 1987-93 sezonları arasında üst üste sekiz kez playoff’a taşırken NFL kariyerinde dokuz defa Pro Bowl’un yolunu tuttu ve bir kez de ligin En Değerli Oyuncusu (MVP) ödülüne layık görüldü. Şuan için kendisi, neredeyse bütün pas istatistiklerinde ilk 10’da bulunuyor. 2006 yılında da Hall of Fame’e girerek muazzam kariyerini taçlandıran efsane, NFL tarihinin ilk ve tek siyahi Hall of Famer quarterback’i olarak da öne çıkıyor. 22 yıllık futbol macerasında başarıdan başarıya koşan Moon’u, 2011 NFL Draftı öncesi Cam Newton’a verdiği mental destek ile de hatırlıyoruz. Bütün eleştirilere karşı genç oyun kurucuyu sonuna kadar savunan Moon, bu eleştirilerin tamamen Newton’ın siyahi olması sebebiyle yapıldığını hiç çekinmeden milyonların önünde dile getirerek büyük de bir cesaret örneği sergilemişti ki Moon’un bu söylediklerinde haksız olduğu pek söylenemez.