San Diego Chargers hakkındaki son tahminim Oakland Raiders deplasmanı ve hemen akabindeki Denver Broncos maçlarından mağlubiyet ve ölüm fermanı niteliğinde bir 1-5 rekoruydu. Raiders maçı baştan sona bir rezalet olsa da nedense (nedenini söyleyeyim Gary Kubiak’ın hastalığı ve bütün maçları en acı verici şekilde kaybettikten sonra geçen senenin Super Bowl şampiyonunu yenmenin tam olarak da Chargers’lık bir hareket olması) Broncos maçının kazananın Chargers olacağı sadece benim değil, tanıdığım birçok futbol severin içine doğdu.

Açıkçası iki maç arasındaki performans da (özellikle defansın oyunu) güney ve kuzey, beyaz ve siyah kadar tersti. İki maça da ayrı ayrı bakacağım fakat şunu söylemek lazım: Bazıları Broncos maçından sonra sigara yakarak durumun traji-komikliğini yansıtırdı fakat benim beynime bütün gün boyunca kendi kendime yaptığım bir espri sonucu J Cole’un “A Tale of 2 Citiez” şarkısı takıldı. Oakland’daki Chargers, ve San Diego’daki Chargers arasındaki farkları düşünerek söyledim şarkıyı:

Last night I had a bad dream

That I was trapped in this city

Then I asked is that really such a bad thing?

Chargers’ın stadyum sorununu aklıma getirdi bu sözler. San Diego’da mı kalacaklar? Los Angeles’a mı gidecekler? Kasım ayındaki seçimlerde bütün Amerika kötünün iyisini seçmek için sandıkların başına gidecek fakat San Diego bunun dışında takımının geleceğini de seçecek. Bu nedenle içinde bulunduğumuz sezonun iyi geçmesi çok kritik. Bir kez daha 4-12 bir takım izlenimi verilirse San Diego halkı takımı şehirde tutmak için vergilerin artmasına izin vermeyecektir. Chargers ise bir yandan San Diego’da kapana kısılmış gibi hissediyor, bir yandan da Las Vegas’a taşınmak üzere olan Raiders’ın ve Los Angeles’ın takımı Rams’in de durumuyla ilgileniyor. Ama San Diego’da kalmak gerçekten gösterildiği kadar kötü mü? Eğer takım o “killer instinct” denilen öldürücü içgüdüyü bulamazsa bu sorunun cevabını asla alamayabiliriz.

Anybody is a killer, all you gotta do is push ’em to the limps

Oakland Raiders maçında kesinlikle bunu gösteremeyen takım en sonunda öyle bir raddeye geldi ki koç Mike McCoy eğer kazanmazsa kovulur ayarında haberler çıkmaya başladı. Durum bu olunca da Broncos maçı hem iki tane önemli rekorun kırılması için hem de McCoy ve ekibinin işlerini kurtarması için önemli bir hal aldı. Bu rekorlardan ilki Broncos ile alakalı. Maça gelinirken Broncos’un 2010 yılına kadar giden bir 15 maçlık deplasman division maçı kaybetmeme rekoru elinde bulunuyordu. Düşününce gerçekten inanılmaz bir başarı. Bunun dışında da Chargers’ın iki sezon öncesinin son haftalarından başlayan bir 10 maçtır division müsabakası kazanamama rekoru vardı. Önceki sezonu division içinde sıfır galibiyetle kapatan Chargers bu sezon da bu yolda giderse McCoy’un işine kesin olarak son verilirdi. Chargers bile o kadar başarısız bir organizasyon değil. Resmen adamın alnının ortasında koskocaman bir “L” yazıyor. Ancak tam bir Türk mantığıyla yumurta dibine dayanınca tabii ki aklı başına geldi. Dördüncü şansında punt takımını yollamadığı bile oldu.

Sonuç olarak da Chargers daha agresif oyunuyla kazanan taraf oldu. McCoy ise halen daha gözümde iyi bir koç değil. Aslına bakılırsa işini kaybetmeyeceği için kazandığımıza içten içe üzüldüm bile. Dördüncü çeyrekte yaptıkları ise akıl almazdı. Bir şekilde bütün maç oynadıkları topun tam tersini oynayarak Broncos’u tekrar maçın içine sokmayı başardılar ve ikinci yarının ortalarında sadece üç puanı olan Broncos maçın sonunda hail mary denemesi ile maçı beraberliğe getirmeye çalışıyordu. Chargers, önceki haftalarda olduğu gibi bir türlü rakibini tamamen maçtan kopartacak darbeyi vuramadı. Şansları yanlarındaydı ki bu sefer kazanabildiler. Bu durumda McCoy zorlu bir üç haftalık periyodun ilk haftasını atlatmış oldu. Gelecek hafta bu senenin flaş takımlarından Atlanta Falcons, ondan sonraki hafta ise deniz seviyesinden bir mil yüksekte Broncos ile karşılaşacaklar. Bu iki haftadan en az bir galibiyet daha çıkartabilirse kovulmaz diye düşünüyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse Chargers takviminin geri kalanı oldukça kolay sayılabilecek maçlar. Bu iki hafta iyi atlatılırsa playoff şansı devam eder. Eğer bye haftasına girilirken takımın durumu 2-6 olursa ben #GetDownForGarrett demeye başlarım.

I’m tryna write a story, can I get a glimpse?

Yeah can I get a glimpse?

Sıra geldi Oakland Raiders karşısındaki rezalete. Günah keçisi punter Drew Kaser’dı bu maç için, oldukça haklı olarak. Kaser hem iki tane punt’ı sadece 15 yard yolladı, hem de maçı beraberliğe getirmek için gidilen field goal denemesinde holder pozisyonundayken topu ellerinin arasından kaçırıp mağlubiyeti garantilemiş oldu. Hakkını yemeyelim Broncos maçında da neden draft’ta seçildiğini rakibi kendi 10 yardının içine defalarca yerleştirerek verdi. Ancak Raiders karşısında beni tatmin etmek için suçu rookie punter’ın üzerine atmak yetmez. Bana kalırsa zaten üç sayı gerideyken rakip 20 yard çizgisinin içinden 4 ve 1’de field goal denemek yanlış. Nedenini hemen anlatıyorum. Deplasmanda uzatmaya giden maçlarda her zaman ev sahibi takımın yüzde 55-45 civarı kafadan bir üstünlüğü vardır. Bir de bunun üzerine yazı-turayı kazanırlarsa bir anda galibiyet şansı 30lara düşüyor Chargers’ın. 4 ve 1 durumunda o bir yardı alma olasılığı ise %50’den biraz daha fazla. Ofans o hücumdan yedi sayı çıkartsa geriye kalan bir dakikadan az sürede Raiders’a field goal bile yetmeyecekti. Doğrusunu söylemek gerekirse McCoy o durumda şansını denese ve kaybetse denemeden kaybettiğinden çok daha az tepki toplardı. Rakip takımın koçu Jack Del Rio o durumda kesinlikle şansını denerdi.

Dip Not: Bu hafta UC Davis Aggies vs. Northern Colorado Bears maçındaydım. UC Davis takımında oynayan canım dostum Terrell, kickoff esnasında birisini bloklarken fena darbe yedi. Kendisine yatakhanemizde takımın geleceği için çok iyi bakıyoruz. Oda arkadaşı KV ise bileğinden sakat olduğu için şu sıralar oynayamıyor. İkisine de acil şifalar. Yağmur altında oynanan bu maçı UC Davis güzel bir oyunla kazandı. Takımımıza gelecek maçlarda başarılar diliyorum. Daha dikkatli takip ettiğim bir maçın analizini burada yapmak umuduyla, haftaya görüşürüz.