Yok yok, başlık maçın gününün ve saatinin değişimi ile alakalı değil. Genel olarak lig değerlendirmesi ile ilgili. Yani bir kısmımızın bildiği üzere bu yıl American Football International Review’da yaptığımız güç sıralamasında, benim ilk hafta için gönderdiğim sıralama pek değişmedi. Final tahminim de öyle.

Her ne kadar başlık maç günü ve saati ile alakalı değilse de, bu konuya değinmeden geçemeyeceğim. Zira bu konu hakkında birkaç gün düşündüm. Sayın Murat Pazan bir football insanı değil. Olması da gerekmiyor. Ancak hiç mi football bilen insan yok etrafında?

Final maçı neden Perşembe günü? Neden saat 15.00’te? Neden TRT Spor’da? Neden canlı yayınlanıyor? Tüm bu sorular için tek bir doğru cevap var. Hiç kimse izleyemesin diye. Üzgünüm ama “TRT Spor sadece o tarihte ve o zaman diliminde canlı yayınlayabilirdi” bir cevap değil. Başka bir kanal sahurda yayınlayalım deseydi maç sahurda mı oynanacaktı?

– Mesai gününde ve mesai saatinde final maçı organizasyonu olmaz. Olmamalı. Eğer seyirci olarak hedef kitleniz okulda olmayan çocuklar, ev hanımları ya da emekliler değilse.

– Aramızda hiç TRT Spor izleyeniniz var mı? Ben hayatım boyunca izlemedim. Ama ben istisnayım zaten. Yani, çok uzun yıllardır televizyon izlemiyorum. Bilmiyorum yani, belki izleyicisi olan bir kanaldır.

– Maç neden canlı yayınlanıyor? Amerikan futbolu maçlarını canlı yayınlamak, eğer duraklama, mola ve sakatlık sürelerinde sergilenecek, sahnelenecek çarpıcı gösteriler yoksa hiç mi hiç mantıklı değil. Koskoca NFL bile duraklama anlarında seyircilerin baymaması için 40 takla atarak onlarca aktivite, aksiyon koyuyor ki bu etkinlikler de yeterli olmadığı için, sürekli geliştirmeye çalışıyor.

Eğer maç genel seyirci denen izleyici kitlesine ulaştırılmaya çalışılıyorsa, üzgünüm ama Perşembe günü saat 15:00’da TRT Spor hiç doğru bir tercih değil. Bu yayın football’a seyirci devşirmez. Olur da üç, beş dakika ayırıp göz gezdiren birileri olursa, onları da spordan soğutur.

Biz bunu daha önce yaptık. Sayın Soner Yılmaz başkanlığında. İnönü Stadı’nda oynanan final maçında organizasyon komitesinin başında görevlendirilmiştim. Amma ve lakin o maç için yapılan ön çalışmanın da, harcanan paranın haddi hesabı yoktu. Kurullar kuruldu ve her şey en ince detayına kadar tasarlandı. Sadece cheerleader için bile ayrı bir komite kuruldu. Hatta Berlin Adler’in cheerleader takımı gelip gösteri yapsın diye bile anlaşmalar yapıldı. Tüm saha malzemelerinin yanı sıra, iki takımın da sahada kullanacağı tüm ekipmanlar Amerika’dan sıfır sipariş edildi. Elbette ki çeşitli aksaklıklar oldu. Her zaman da olacak. İnsan faktörünün var olduğu her noktada her daim olabileceği gibi.

Türkiye’yi geçtim, yurt dışında bu iş nasıl yapılıyor derseniz ise, cevabı çok basit. Maksimum izleyici sağlanabilecek zaman önceden belirleniyor. Ondan sonra reytingi yüksek bir spor kanalı ile sözleşme imzalanıyor. Katılmış olduğum bir EFAF genel kurulunda mali bilançolar tartışılırken, AFVD’nin de EFAF’ın da Eurosport’a final maçlarının yayınlanması için başına €15,000 ödeme yaptığını gördüm. “O para football’a verilse daha iyi” diyenler olacaktır. Zaten bu kelimelerin sarf edildiği bir ortamda final maçının hangi zaman diliminde, hangi kanalda yayınlandığına bakılmaksızın, camia olarak böyle bir organizasyona hazır değiliz demektir.

Her neyse, konu çok fazla odağından sapmadan, asıl amacım olan maç analizine döneyim. Sezon başında “Koç – Sakarya final oynar. Koç kazanır” demiştim. Boğaziçi, İTÜ falan diyenler olmuştu. Ben sadece ligde mücadele eden takımların mevcut durumlarını değerlendirerek böyle bir tahmin yürüttüm. Mazilerine ya da kağıt üzerinde nasıl durduklarına bakarak değil. O hataları gençken çok yaptık. :)

Şu an ligde yer alan takımlar arasında en hazır olan iki takım final oynayacak. Buna inanıyorum. Ancak “Denver Kazanır”lı ikinci Kaan Özaydın faciası olmamak için de dikkatli olmak lazım. “Koç Kazanır”  cümlesin sezon başındaki kadar vurgulu söyleyemiyorum şu an.

Maç analizi ve kıyaslama söz konusu olduğunda, genelde bu tür yazılar maça konu olan hiçbir takımın hoşuna gitmez çünkü konu “pros vs. cons” (artılar – eksiler) olduğunda, genelde eksiler tartışılır. Sanılanın aksine maçı artısı fazla olan değil, eksisi az olan takım kazanır. O yüzden Amerika’da “Offense sells tickets, defense wins championships” (Hücum bilet sattırır, savunma maç kazandırır) denir. Yani takımın işleyen, pozitif unsurları genelde final eşleşmelerinde çok vurgulanmaz. Takımlar finale kadar geldiklerine göre, neden kazandıkları da aşikârdır. Artık bu noktada “Neden kaybedebilirler?” sorusuna cevap aranır.

Koç Rams lige hızlı başlayan, ancak sezon sonlarına doğru hız kesen bir takım. Bunda birkaç etken var. Hem yerel, hem de uluslararası arenada boy gösteriyor olmaları…

Oyuncular hem mental, hem de fiziksel olarak çok daha fazla yıpranıyorlar. Nispeten veteran oyuncuların sayısı ve oynadıkları pozisyonlar. Özellikle line pozisyonunda topun her iki tarafında oynayan oyuncular genelde veteran oyuncular ve bir kısmının da, her veteran oyuncu gibi, kronik sakatlık durumları var. Import koç ve oyuncuların “Harç bitti, yapı paydos. Bitse de gitsek” moduna geçmeleri ki aslında takım yönetiminde de aynı durum söz konusu. “Almanya’dan oğlum gelecek, evi boşaltın” durumları başlamış olsa gerek ki, sosyal medyada belirli pozisyonlar için “We’re hiring” ilanları yayınlanmaya başlamış.

Sakarya Tatankaları ise çok daha düz bir takım. Hemen her maç aynı çizgide oynayan, odağı TAFL olan ve çok fazla sürpriz yapmayan bir takım. Elbette ki her takım gibi “skilled position” oyunculara çok bağımlı bir sistemi var. Bunu son iki sezondur görüyoruz. Import oyuncuların da takıma kattıkları ortada. Ancak takımın yükünü çeken üniteler ağırlıklı olarak O-Line, D-Line üniteleri. O yüzden de oyun kalitesi sürekli belli bir çizgide gidiyor.

İki takımın da sakat ve cezalı oyuncuları konusunda herhangi bir açıklama yapılmadı. Koç Rams’in sanıyorum bir domain sorunu var. Sakarya Tatankaları’n roster’ında da oyuncuların sakatlık durumlarını gösteren bir bölüm yok. Yarı final maçında iki takımda da oyundan atılan oyuncular olmuştu ki bu oyuncular takım için kilit rol oynayan savunma oyuncularıydı. Ancak, bu oyuncular hakkında da disiplin kurulu kararına rastlayamadım. Dolayısıyla, her iki takımda da sakatlık olmadığını ve yarı final maçında oyundan atılan oyuncuların da final maçında oynayacağını varsayarak tahmin yapmak durumundayım.

İki takımın special team üniteleri benim nazarımda eşdeğer düzeyde. Orhun, Berkay falan üzerine alınmasınlar, bireylerden bağımsız olarak Sakarya Tatankaları’nın defans ünitesini, aynı şekilde sevdiğim ve değer verdiğim oyunculardan bağımsız olarak da Koç Rams’in hücum ünitesini bir adım önde görüyorum. Coaching ve play calling olarak değerlendirecek olursak ise, her iki takımın da belli noktalarda eksiklikleri göze çarpıyor.

Play calling konusunda Koç Rams bu sene biraz daha istikrarsız görünüyor. Özellikle maçın ortada olduğu anlarda tüm umutlar bireysel performansa endekslenmiş durumda. Sakarya ise tam tersi, istikrar abidesi ama bu noktada da iki farklı handikap oluşuyor. İstikrarlı oynadığında kolay tahmin edilebilir oluyorsun. Değişikliğe gitmeye çalıştığında da takım bu değişikliğe adapte olamayabiliyor.

Neticede maç tahminim değişmemekle birlikte, Sakarya Tatankaları’nın etkinliğinin, sezon başlangıcında yaptığım tahmine oranla çok daha yüksek olacağını düşünüyorum. Koç Rams hızlı başlayıp skoru erken açmak ve rakibine psikolojik üstünlük sağlayarak oyundan düşürmeye çalışacaktır. Sakarya’nın oyundan düşmemesi ve oyun disiplinini devam ettirmesi durumunda ise Rams cephesinde oyundan çözülen oyuncular olması kuvvetle muhtemel. Skorun yakın seyrettiği bir maç olması durumunda, sinirlerine hakim olan, maçtan kopmayan, rakiple ya da hakemle uğraşmayıp işine bakan takım sahadan galip ayrılacaktır.

Hakem demişken, konudan bağımsız Bandırma Jets’in hakemlerle yaşanan sorunlardan dolayı ligden men edilmesi falan gibi akla mantığa sığmayacak şeyler duyuyorum. Normalde bu tür saçmalıklara itibar etmem. Ancak bunu duyduğum insanlar ağır, oturaklı insanlar olduğu için “Acaba?” demeden geçemiyorum. Eğer hakemle ya da rakiple sorun yaşadığı, tartıştığı ya da sözel/fiziksel agresyon kullandığı için takım ihraç edilseydi, şu an hiçbir takım ligde yer alamazdı. Bu kararı dillendirenler her kimse Jets’e de ilk taşı masum olan atsın…

P.S.: Umarım final maçı internete yüklenir de, en azından oradan izleyip değerlendirme şansı bulabiliriz. Zira mevcut zaman diliminde değil TRT Spor, Fox, CNN, Eurosport vs.  bile yayınlasa, ben dahil camiadan pek çok kişinin izleme şansı olmayacak. Okulu, dersi, finali, düzenli bir işi-gücü olanları kastediyorum…

Bir sonraki yazımda görüşene kadar, podcast’lerde görüşmek üzere football dolu günler diliyorum…