Üçüncü hafta da bitti, gerçekten baştan sona inanılmaz skorlar, pozisyonlar gördük ama bu hafta Amerikan futbolunun önüne Amerika başkanı Donald Trump’ın Cuma akşamı yaptığı miting de söylediği sözler ve bu sözlere NFL oyuncuları, takım sahipleri tarafından gelen yanıtlar ve protestolar geçti. O yüzden Amerikan futbolundan bahsetmeden önce kısaca bu olaylara biraz değinip, daha sonra her hafta olduğu gibi geçtiğimiz haftanın kaybedenleri AFC Kuzey takımlarını değerlendirip daha sonra da önümüzdeki haftanın eşleşmeleri hakkında yorum yapacağım.

Şimdi dönelim politik olaylara ve NFL’in buna tepkisine. Trump, Cuma akşamı Huntsville, Alabama’da yaptığı bir miting de NFL takım sahiplerine seslendi ve milli marş okunurken protesto edip diz çöken ya da oturan her kimse varsa bu oyuncuları takımdan kovmalarını tavsiye etti ve seyircilere de eğer takım sahipleri bunu düzeltmezse statları boykot edin çağrısında bulundu. Bir de tabi hızını alamayıp bu protesto edenlere “son of a bitch” hitabında bulundu. Daha önceki yazılarımda anlattığım gibi başkan ve cumhuriyetçi parti destekçileri milli marş sırasında ayakta durmamayı, ülkenin güvenliği için savaşan askerlere ve bayrağa saygısızlık olarak görüyorlar. Tabi ki Amerika anayasasının ilk maddesi (first amendment) fikir ve vicdan hürriyetidir. Bu ne demek karşıdakini rencide etmeyip, herhangi bir şiddete bulaşılmadığı takdirde herkes istediğini söyleyip, düşünme özgürlüğüne sahiptir. Bunun üzerine başkanın çıkıp böyle yorumlarda bulunması hiç yakışık almadı açıkçası. Ancak Donald Trump’ın neresi doğru ki burası yanlış olsun. Bunun üzerine NFL’in başındaki Roger Goodell yazılı bir açıklama yayınladı ve oyuncuların yanında olduğunu, başkanın yorumunun ligi bölmeye yönelik olduğunu ve de uygun olmadığına değindi. Hatta başkanın eleştirdiği oyuncuların son zamanda Amerika’da gerçekleşen doğal afetlere karşı ne kadar faydalı olduğuna değinen Goodell, NFL oyuncularına tam destek vereceğini belirtti. Takım sahipleri de oyuncuların ve protesto hakkının yanında oldu.

Buraya kadar her şey güzel ama büyük sıkıntı şu nokta da başlıyor. Her takımın 53 kişilik kadrosu var, bu grubun yüzde 70’i siyahi ve bu grubun büyük kısmı ırk eşitsizliğinin varlığına inanıyor fakat bunu protesto etmiyor. Eğer başkan bu şekilde yorumlarda bulunursa bu sessiz çoğunluğu da uyandırır ve bir sürü kişi protesto etmeye başlar. İşte bu nokta da bu takımlar için  sıkıntı başlıyor. Takımda en önemli parçalardan birisi birliktelik ve beraberliktir. Fakat eğer iki kişi arasında bu diz çöktü bayrağa saygısızlık etti ya da bu adam bizim protesto hakkımızı eleştirdi diye başlarsa o soyunma odasının huzuru kaçar. İşte bu durumu engellemek için çoğu takım tamamen birliktelik çağrısında bulundu ve çoğu takım milli marş sırasında kollarını kilitledi, ya da bazı oyuncular diz çökerken diğer oyuncular onların omuzundan tutarak destekledi. Pazar günü farklı olan ise bu oyuncuların yanında koçların ve takım sahiplerinin de olması oldu. Hatta Steelers, Seahawks ve Titans oyuncuları takım içinde ayrılık olmaması için milli marş okunurken soyunma odasında kaldılar. Şimdilik bunun nereye gideceğini bilmiyoruz. Ancak bunun etkisinin nasıl yayılacağını takım sahiplerinden çok ligin sponsorlarına göre anlayacağız. Bunların içinde Trump destekçisi olmayan Microsoft, Visa ve Nike gibi şirketler var. Önümüzdeki haftalar bunun etkilerinin nasıl yayılacağını göreceğiz.

Şimdi dönelim sahaya… Steelers, Pazar günü Chicago Bears’a uzatmada 23-17’lik skor ile kaybetti. Oyun olarak gerçekten rezile yakın oynayan Steelers ofansta çok kötü bir gün geçirdi. Ofansif line özellikle sağ tackle Marcus Gilbert ve maç içinde sakatlanan sol guard Ramon Foster’ın eksikliğini hissetti. Koşu oyununa hiç blok yapamayan ofansif line, pas oyununda fena olmasa da Big Ben’in performansı tüm ofansı kötü gösterdi. Gerçekten Ben’in seçimlerini anlamak genellikle çok zordu. Ya çok kısa screen paslara yöneldi ya da tamamen derin paslara yöneldi. Chicago gibi iki derin safety tutan bir takıma karşı orta mesafeli rotalara atmak yerine daha zor paslara yöneldi. Bell eski performansına yaklaşmış olsa da ya da Antonio Brown gayet iyi boşa çıksa da Ben bu rotalara bakmayınca doğal olarak Brown’ın performansı 110 yard ve bir TD’da kaldı. Büyük sıkıntı Martavis Bryant ve JuJu Smith-Schuster’da yaşandı. Toplam 14 hedef alınmada sadece dört kere topu yakalayabilen ikili çok ortalama altında kaldı ve çok bir üretim de bulunamadı. Chicago ise savunma da çok fazla Blitz yapmayıp derin pasları kapatınca Steelers böyle kötü bir hücum gününde yenilgiye engel olamadı. Yine erken haklarda alınan fauller oynanacak oyunlar yönünde takımı zora soktu ve üretimi çok düşük sayılarda tuttu.

Defansif tarafta ise bu zayıflığın en büyük sebebi defansif koordinatör Keith Butler idi. Chicago gibi bir takımda hiçbir receiver yokken ve Mike Glennon gerçekten bu kadar kötüyken neden bu takımın koşmasına izin verirsin. Sekiz, dokyz kişi doldur box’a bak bakalım koşabiliyorlar mı, zorla Chicago’yu seni pasla yenmeye ama bunun yerine yumuşak bir alan savunması yapıp Chicago’ya maçı hediye ettiler. Bir de tabi ki Chicago’nun sürekli oynadığı outside zone koşusuna da bir çözüm üretemediler. Özellikle Vince Williams ve Ryan Shazier bu sezonun en kötü maçlarını çıkardılar. Arkadaş eğer gap’lerden arka alana geçecekseniz tackle’ınızı kaçırmayacaksınız. Kaç kere Shazier Cohen’e kol tackle’ı kaçırdı. Ayrıca dışarı olan koşularda CB’ler tackle konusunda yavaş kaldılar. Heyward, Alualu ve Hargrave içeride iyi işler çıkarsa da dışarı giden koşular da kenarı LB’lar kapatamayınca, Steelers 220 yard koşuya boyun eğdi. Bears maçı vermek için çok çalıştı ve özellikle Glennon’ın Mike Mitchell’a attığı pası interception yapamamamız ya da Cohen’in kaybettiği fumble’ı Steelers’ın alamaması maçı Chicago’ya verdi.

Maçın en ilginç anlarından birisi ilk devrenin sonunda yaşandı. Steelers, Chicago 22 yardından alan golü atacakken bu alan golü bloklanıyor ve topu çalan oyuncu Marcus Cooper daha çizgiyi geçmeden sevinmeye başlıyorken bir yard çizgisinde arkadan gelen TE Vance McDonald topu Cooper’ın elinden çıkarıyor. Bunun üzerine end zone’a giren topu punter Jordan Berry sahanın arkasına atıyor. Kurallara göre alan golü bloklanınca top Chicago’ya geçiyor ve bir yardda fumble oldu şeklinde karar çıkıyor. Eğer Berry topu tutsa touchback olacak ve iki takımda soyunma odasına gidecek ama dışarı atması faul olduğu için süre bitmiş olsa bile bir yard çizgisinden Chicago’nun bir oyun oynaması gerekiyor. Bu oyunda da yanlış başlama cezası alan Chicago bu hücumdan alan golü atıp üç puan ile dönüyor. Sahalarda pek göremeyeceğiz cinsten bir pozisyondu, herkesin izlemesini tavsiye ediyorum.

Gelelim AFC Kuzeyin diğer takımlarına. Öncelikle Baltimore Ravens, Londra’da haşat edildi. 44-7’lik skor ile Jaguars’a mağlup olan Ravens ofansif olarak hiçbir şey üretemedi. Üç çeyrek boyunca Flacco 18 denemeden sadece sekizinde isabet bulup toplamda sadece 28 yard kazanabildi. Bir de iki tane interception atınca Joe Flacco saha kenarına alındı. Savunma da ise ilk iki hafta rakiplerine sadece 10 sayı veren Ravens, Brandon Williams’ın eksikliğini çokça hissetti ve Jaguars’ın iyi koşu hücumu ve Blake Bortles’ın ortalama performansı karşısında rezil bir hale geldi. Bir de Brashad Perriman ve Mike Wallace’ın düşürdüğü pasları da hesaba katarsak facia geliyorum dedi. Daha doğrusu ilk çeyrek 21-0 ile geçilince maç o nokta da zaten bitmişti. 2-1’e gerileyen Ravens buradan nasıl dönecek hep beraber göreceğiz. Bir de okuyucumuzdan gelen istek üzerine tahminde ne kadar yanıldığımı da görmüş olalım. 16-13 Ravens kazanır demişim.

Browns ise bu hafta ligin en zayıf ekiplerinden Indianapolis Colts ile karşılaştı ve deplasmanda 31-28’lik bir yenilgi aldı. Kizer maç içinde iyi hareketler yapsa da üç interception atması maçı Browns için zora soktu. Bir de buna T. Y. Hilton’ın Cleveland secondary’sine sorunlar çıkarması ve sezonun ikinci haftası Patriots’tan gelen QB Jacoby Brissett’in koşularına engel olamaması da eklenince, Browns sahadan tekrar yenilgi ile ayrıldı. Bakalım Kizer ne kadar dayanabilecek yoksa kızağa çekilip Kevin Hogan’a bir şans verilecek mi? Bu maç için tahminim 20-16 Browns alır şeklindeydi ama yine beklediğim gibi gerçekleşmedi.

Son olarak ise Green Bay deplasmanına giden Bengals. Bengals uzun süre maçı önde götürse de hep bir an acaba ne zaman Green Bay geri dönecek beklentisi hem seyircide hem de Bengals oyuncularında vardı. Ofansif koordinatör değişikliği hem Joe Mixon’ın hem de Green’in performansını yükseltse de ikinci devre savunmanın Green Bay’in yaptığı değişikliklere ayak uyduramaması ve Andy Dalton’ın hayaletlerden korkup bomboş receiverları ıskalaması sonucu Green Bay 27-24 maçı kazandı. Savunma olarak güzel sinyaller veren Bengals, hücum konusunda sezonunu geriye çevirebilecek mi göreceğiz. Tabi ki Vontaze Burfict’in cezasından dönüşünü de unutmamak lazım. Bir parantez de Geno Atkins’e açmak istiyorum. İstatistiksel olarak hiç görünmese de ilk devre Rodgers’a sahayı dar eden baskının mimarı idi. Geçen hafta tahminimde 33-27 Green Bay kazanır demişim ve diğer tahminlerimden daha yakın bir sonuç olmuş.

Önümüzdeki hafta AFC Kuzey takımları kendi arasında maçlara çıkacak. Yaralı Steelers ve Ravens, Baltimore’da karşı karşıya gelecek. Steelers tarafından bakıldığında Ravens’a karşı istatistikler en iyi sezonda dahi hep yerlerde sürünmüştür. Bu hafta takım olarak geçen hafta deplasmanda alınan yenilgiden geri dönüş yapabilirse Steelers’ın bu maçı kazanması için bir engel göremiyorum. Ancak ne olursa olsun Ravens takımı savunması ile ön plana çıkan ve çok iyi bir koça sahip takım. Harbaugh bu maça iyi hazırlanacaktır ve kendi evinde Steelers’a şans vermeyecektir diye düşünüyorum. Yine bol çekişmeli, sert ve agresif bir maç ortaya konulacaktır. Her ne kadar artık eskisi kadar tadı olmasa da bu iki takımın rekabeti NFL’in en iyi üç rekabeti arasında sayılabilinir. Genelde bol koşu hücumu izlenen, sayısız üç ve dışarı göreceğimiz belki de haftanın en kısır maçı olacak ama kesinlikle izlemeye değer. Tahminim 19-16 Ravens kazanır ama belli de olmaz geçen sene Noel gününde olduğu gibi son çeyrekte açılıp iki takımında 30 olduğu bir maç da olabilir.

Diğer eşleşme de ise galibiyetsiz iki takım mücadele edecek. Cleveland’ta oynanılacak Ohio derbisinde QB performansları belirleyici olacaktır diye düşünüyorum. Risk almaktan çekinmeyen çaylak Kizer bu maçta çok daha zorlu bir secondary ve ön yediliye karşı sahaya çıkacak. Özellikle Bengals defansının lider rolündeki oyuncusu Burfict’in dönüşü ve iyi secondary oyunu ile maç ilk çeyrekten bitebilir. Diğer tarafta bu hafta Cleveland Browns’ın ilk tur birinci sıra seçimi Myles Garrett’ın dönme ihtimali çok yüksek. Sorunlu Bengals ofansif line’ına karşı büyük bir etki yapabilecek çaylak oyuncu ve Greg Williams’ın planı bir ihtimal Bengals’ı oyunda tutabilir. Ben bu maçı 30-26 Bengals’ın kazanacağını düşünüyorum.

Yazımı bitirirken son bir şeye daha değinmek istiyorum. Bu üçüncü hafta gösterdi ki gerçekten futbol için söylenen ‘Any given Sunday’ ne kadar doğru bir laf. Kim derdi ki Jaguars Ravens’a üç çeyrek hiç bir şey oynatmasın ya da Redskins, Raiders’a top göstermesin. Bunu söylememin en büyük nedeni özellikle Steelers deplasmanda kendinden daha kötü galibiyet yüzdesine sahip takımlara yeniliyor önyargısına karşı. Bears bu maçı hakkıyla kazandı. Maçlar 60 dakika sonuna kadar oynanıyor ve mücadele eden, daha iyi planlayıp, planını daha başarılı oynayan takımlar kazanıyor. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere… Birlik ve beraberlik içinde kalın.