“Bak şerefsiz evladıyım, kendimi ağlamamak için zor tutuyorum”… Bundan seneler önce, Pazar günlerinin sevimsizliğini birkaç kaç daha artıran İBO Show adlı sözde müzik-eğlence programının bir bölümünde İbrahim Tatlıses, üç sefer sahne performansı kesildiği için kendisine trip atan Yıldız Tilbe’ye duyduğu kırgınlığı bu sözlerle ifade etmişti. İkilinin arasının uzun süreliğine açılmasına sebep olan bu tartışmayı canlı yayında takip edecek kadar umutsuz bir TV izleyicisi olmasam da çeşitli yayın organlarında ilgili aberlere denk gelmem o küçük yaşımda bilinçaltımı allak bullak etmiş olacak, AFC Divisional Round mücadelesinde Jacksonville Jaguars kicker’ı Josh Lambo’nun vurduğu ve dördüncü çeyrekte Pittbsurgh Steelers’a karşı skoru 45-35’e getiren alan golünün hemen ardından ağzımdan aynı kelimeler döküldü.

İhtimal o ki, NFLTR.com’u son birkaç yıldır takip eden NFL takipçileri beni, zaman zaman Facebook’da gezerken karşılaşıp da dinlemeye üşendikleri TAFL Podcast’lerinden biliyorlardır. Hadi kendime o kadar da haksızlık etmeyeyim, yaz boyunca yayımladığım NFL Salary Cap yazı dizisinden de beni tanıyanlarınız olabilir. Ancak eminim ki, pek çoğunuz benim sıkı bir Jacksonville Jaguars taraftarı olduğumu ve zamanında her hafta bıkıp usanmadan takımım hakkında yazdığımı bilmiyordur. NFLTR yazar künyemde “… sıkı bir Jacksonville Jagaurs taraftarıdır” ifadesine denk gelmiş sayılı bir azınlığın ise içten içe “Podcast’ini severek dinlediğimiz Hilmi ağabeyimiz de sözde koyu Green Bay Packers’lı olacak, onun bile kaç zamandır Packers yazısı yok. Herhalde, künyeler dolu gözüksün diye bu adamların tuttukları takımları ekliyorlar” dediğine eminim.

Ancak siz o güzel yüreklerinizi ferah tutun, Jacksonville Jaguars’ın 2-14 geçtiği 2012 sezonunu takiben Blaine Gabbert’ı Tim Tebow’a karşı savunmak gibi büyük bir cehaletle başlayan yazarlık maceramda (Bkz. 30 Mayıs 2013 tarihli “Florida’da QB Kargaşası ve Tim Tebow” isimli yazım) Jaguars’ın yakın tarihinde önemli sayılabilecek bütün olayları bu mecradan takipçilerle paylaşmıştım. Maurice Jones-Drew’ün yarattığı hayal kırıklığı sonrası takımdan ayrılışı, Paul Posluszny’nin sakat Patrick Willis yerine Pro Bowl kadrosuna girip All-Star seçilen tek Jags oyuncusu olması, Gabbert’ın koca bir sezonda sergilediği bir touchdown pası ve yedi interception’lık muazzam performans, Blake Bortles’ın üçüncü sıradan seçilip sezon içinde ilk 11’e yükselmesi, takip eden senede Allen Robinson’ın yakaladığı çıkış…

Bütün bunlara ek olarak, kötü ve ezik bir franchise olan Jaguars’ın saha içi ve dışında yaşadığı pek çok absürtlüğe de bu satırlarda birlikte güldük. Yazıları devamlı takip edenler içinde Jason Babin’in Andre Ellington’ın saçını kopardığı Arizona Cardinals maçını kim unutabilir? (Bkz. “Jacksonville için İftar Vakti”) Ya yerel bir Florida TV kanalının, Manning Bowl yerine Jaguars-Raiders maçını vermekten ötürü izleyicilerine yayınladığı özür mesajını? (Bkz. “Bizimkisi Arma Aşkı”) Bütün bunları unuttuysanız bile Justin Blackmon’ı göklere çıkartıp da adama ettiğimiz ah halen aklınızdadır (Bkz. “Soru Beklemediğim Yerden Geldi Ama Çözdüm” ve “Buyursunlar Yenge Hanım Buyursunlar”).

Fazlasıyla kenar mahalle mizahı içeren orta-alt sınıf geyiğe doymak isteyenler üşenmesin, 2013-2015 yılları arasında yazdığım Jaguars yazılarını tek tek okusun.

O yazıları merak etmeyen, bu yazının da yavaş yavaş sonlanmasını dileyen Jaguars alerjisine sahip okurlarımız ise merak etmesin, bu mütevazı yazı boyunca bu hafta sonu New England Patriots’a karşı oynayacağımız AFC finali ile alakalı hiçbir yorum veya analiz olmayacak. Zaten, sosyal medya hesaplarınızın ana sayfaları hafta başından beri “Jalen Ramsey, Konferans Finali öncesi iddialı konuştu!” ve “Basın toplantısına eldivenle çıkan Tom Brady’nin maçta oynayacak mı?” gibi haberler tarafından işgal edilmiş durumda. Onu geçtim, bizim sitemizde dahi maç hakkında pek çok yerinde ve doğru gözlem paylaşıldı bu hafta içinde. Hepsinden önemlisi, maç ile ilgili yapılacak herhangi bir yorum şu yazının duygusal yoğunluğunu fazlasıyla zedelemiş olur; çünkü kendimi, sportif bir başarıdan çok daha fazlasıyla karşı karşıyaymış gibi hissediyorum.

Nitekim yıllarca bırakın maç kazanmayı, bırakın touchdown bulmayı, bırakın red zone’da hücum etmeyi, pek çok maçta rakip yarı sahaya geçmekte zorlanan ve dolayısıyla benim de şakayla karışık bir biçimde sürekli aşağıladığım bu takım, hiçbir suretle tasavvur edemeyeceğim bir noktaya gelmiş durumda. Hayatımda öngörümün bu denli yanlış olduğunu gösteren sayılı olayla karşılaşmışımdır. Tabi, normalde can sıkıcı olan bu durumun şu an üzerimde yaratmış olduğu mutluluğu da asla inkar edemeyeceğim… Dolayısıyla Jaguars, bu seneki misyonunu benim gözümde fazlasıyla tamamlamıştır. Bundan böyle, bir Fatih Terim edasıyla takımım için diyeceğim tek bir şey var ve o da şu ki, “Ama netice ne olursa olsun, siz benim gözümde şampiyonsunuz”…