Amerika’yı yeniden keşfediyormuşçasına bir ifade takınarak “Beyler, PPR gelecek tüm dertler bitecek!” diyene de, forumun birinde duyduğu sözde sleeper tight end’i oynatabilmek için kaprisini “flex’e tight End eklemezseniz vallahi bu sene oynamam” şeklinde ifade edene de, yönetime zelzenişini “Tuna Nehri akmam diyor, commish draft öncesi division’ları girmem diyor” gibi düşük profilli bir nükteyle dile getirene de ağırbaşlılığınızdan ötürü sesini çıkartmadığınız ama bir taraftan da “Kamara veriyim, Ajayi artı Woods ver”, “Brady’e eşantiyon Dorsett veriyim, Mixon ver”, “Beş veriyim, on ver.”, “Dört veriyim, üç ver”, “ “İki veriyim, *ikiver” gibi ucuz tartışmalarda kendinizi kaybettiğiniz yaklaşık bir aylık dönemin ardından nihayet TV’nin başına geçip tatsızlıklarla dolu yakın geçmişin üzerine bir sünger çekme zamanı geldi.

Bir süredir inzivada olan bendeniz And Kaan Yılmaz da herkesin adeta koltuğuna yapıştığı bu dönemi kendisine fırsat bilip güzide sitemiz NFLTR’de 2018 sezonunun ilk haftasında oynanan 16 karşılaşmaya dair naçizane görüşlerimi paylaşacağım. Girizgahı daha fazla uzatmadan sezonun açılış maçıyla başlayalım…

1) Atlanta Falcons @ Philadelphia Eagles: 12 – 18

Son şampiyonun seyircisine kavuştuğu bu karşılaşmada Philadelphia Eagles’ın maçı kazandığını iddia etmek güç. Bunun yerine Atlanta Falcons’ın maçı kaybettiğini söylemek ise sağduyuya daha yakın. Falcons karşılaşmada tam beş kez red zone’a (2017 ortalaması maç başına 3.4 red zone hücumu) girmesine rağmen, müthiş bir verimsizlik örneği sergileyerek bu beş drive’ın sadece bir tanesinde touchdown’a ulaşabildi. Özellikle takımın ofansif koordinatörü Steve Sarkisian’ın, sahada Julio Jones’un dahi yer almadığı üç tight end ve bir full back’li heavy set’lerde ısrar etmesi Falcons’ın gol çizgisini bir türlü aşamamasına sebep oldu.

Maçın “kazanan” tarafında ise quarterback Nick Foles’un 34’te 19 pas isabet oranı gelecek için büyük bir soru işareti yaratıyor. Koştuğu iki touchdown ile fantasy takım sahiplerini mutlu eden Jay Ajayi’nin 4.1 yard’lık yayadan hallice taşıma başına istatistiği ise Carson Wentz’siz geçecek haftalarda Eagles taraftarlarını endişelendirecek bir başka durum olmalı. Sonuç olarak, Eagles savunmasıyla ayakta kaldığı karşılaşmada, rakibin hücumdaki kritik hatalarının da etkisiyle şampiyonluk sarhoşluğunun en azından bir hafta daha sürmesini garanti altına aldı.

2) Jacksonville Jaguars @ New York Giants: 20 – 15

Geride bıraktığımız sezonun AFC finalisti Jags ile yıllar sonra belki de en komple hücum takımıyla sahaya çıkan Giants’ı karşı karşıya getiren karşılaşmada şovu yine Jaguars’ın pass rusher’ları çaldı. Calais Campbell ve Yannick Ngakoue’nin sürüklediği quarterback baskısı karşısında müzmin eski ilk tur seçimi Ereck Flowers oldukça çaresiz kaldı ve quarterback Eli Manning de özellikle hücum hattının sağ tarafından gördüğü baskı sebebiyle maç boyunca nefes alamazken Manning’in Jags touchdown’u ile sonuçlanan interception’ı da buradan yapılan baskı sonucunda geldi. Giants’ın 2018 NFL Draftı’nın ikinci sırasından seçtiği Saquon Barkley ise 68 yardlık, içinde zor bir cut da içeren touchdown’u ile draft sırasını niçin hak ettiğini gösterdi. Bir koşu takımı olan Jags’in hücum sisteminin merkezinde yer alan Leonard Fournette’in yaşadığı hamstring sakatlığı ise takım için düşündürücü. Nitekim, sakatlığın birkaç haftaya daha mal olması durumunda, Fournette’in yedeği T.J. Yeldon’ın 25’in üzerindeki top taşıma hacimlerini yüklenebilecek bir work horse olamayacağını düşünüyorum.

3) Cincinnati Bengals @ Indianapolis Colts: 34 – 23

Andrew Luck, kişisel olarak oldukça beğendiğim bir quarterback. Özellikle, Colts’un NFL’in en kötü hücum hattına ve en kötü savunmalardan birisine sahip olduğu 2016 sezonunda, kronikleşen omuz sakatlığına rağmen takımı sekiz galibiyete taşıması Luck’ın rüşt ispatından öte bir anlam taşımamaktadır bana göre. Bu sezona da hızlı bir giriş yapan quarterback, Bengals karşısında topu receiver’larına iyi dağıttı, tight end’lerini iyi kullandı, orta mesafe paslarda iyi isabet yakaladı; kısacası West Coast geleneğinden gelen yeni head koç Frank Reich’ın hücuma beraberinde getirdiği sistem iyi işledi. Ancak, yıldız cornerback Vontae Davis’in de off-season döneminde takımdan ayrılışı ile tüy gibi hafifleyen Colts savunması, Bengals hücumunun sürekli olarak maçta kalmasına sebep oldu. Bitime 30 saniye kala olası bir winning drive gerçekleştiren Colts hücumunda, tight end Jack Doyle’ın end zone’a 15 yard kala yaptığı fumble ve takip eden savunma touchdown’u ise takımın fişini çekti. Bengals hücumu adına pek de kriter teşkil edemeyecek karşılaşmada, ikinci yılındaki running back Joe Mixon ise 17 taşımada 95 yard alarak beklentileri karşılayamadığı çaylak sezonu sonrası taraftarın güvenini topladı.

4) Tampa Bay Buccaneers @ New Orleans Saints: 48 – 40

Haftanın en büyük sürprizi şüphesiz bu karşılaşmada gerçekleşti ve bir Uber yolculuğu esnasında sürücüyü taciz ettiği gerekçesiyle cezalı konumda olan Jameis Winston’ın yerine sahaya çıkan Bucs quarterback’i Ryan Fitzpatrick, maç sonrasında aldığı “Fitzmagic” unvanını hak eder biçimde sahayı toplam beş touchdown ile terk etti. Orta ve kısa paslardaki etkinliğiyle bilinen Fitzpatrick, takımın yıldız wideout’u Mike Evans ve geri dönüş sinyalleri veren DeSean Jackson’a (2) attığı touchdown pasları ile göz doldurdu. 2015 sezonunda Jets wide receiver’ları Brandon Marshall ve Eric Decker ile yakaladığı uyum ile hafızalarda yer alan tecrübeli oyun kurucu, önümüzdeki iki hafta boyunca Evans ve Jackson’ı bu şekilde beslemeye devam ederse çaylak kontratının son yılını oynayacak Winston için sezon sonunda yolun gözükmesine sebep olabilir. Nitekim, Bucs’ın tarihinde draft ettiği hiçbir quarterback’e ikinci bir kontrat vermediğini ve Winston üzerinde kullanılan beşinci yıl opsiyonunun da Mart ayı öncesi hiçbir anlam taşımadığını hatırlatalım.

2017 sezonunda savunmasını en nihayetinde toparladığı izlenimini veren Saints’te ise All-Pro defansif end Cameron Jordan’ın maçta adeta silinmesi ve yılın çaylağı Marshon Latimore’un Evans’a karşı birebirde yaşadığı zaaflar takımın geleceği için düşündürücü. Unutulmasın ki, Drew Brees önderliğinde her daim etkili bir hücuma sahip olan Saints’te, savunmanın yakaladığı sıçrama geride bıraktığımız sezon olası bir NFC Finali’nin kapısına kadar gelinmesini sağlamıştı.

5) Tennessee Titans @ Miami Dolphins: 20 – 27

Kötü hava şartları sebebiyle iki kez tatil edilen bu karşılaşma tam yedi saat 10 dakika sürdü ve NFL tarihinde açık ara en uzun süren maç olarak tarihe geçti. Öyle ki karşılaşma tamamlandığında, prime time maçını oynayacak Green Bay Packers ve Chicago Bears, Lembeau Field’a çıkmışlardı bile. Bu headline dışında pek de bir hikayeye sahip olmayan karşılaşmada Titans, Pro Bowler sol tackle’ı Taylor Lewan’ı kaybederken tight end Delaine Walker’ın yaşadığı sakatlığın vehameti maç sonrasında ortaya çıktı ve yıldız oyuncu sezonu kapattı (Fantasy Alert: Hücumda tight end’leri sıkça kullanan Titans’ta Jonnu Smith, iyi bir waiver hedefi olabilir). Sakatlıkların bir başka kurbanı Marcus Mariota ise maçı terk etmeden hemen önce parmaklarını hissedemediğini dile getirdi (Fantasy Alert: Blaine Gab… Şaka şaka, Gabbert, Vikings’e karşı kariyer maçını oynadığı 2012 sezonu ilk haftasından bu yana değil takım kadrolarına waiver listesine bile giremiyor). Titans hücumdaki en önemli üç oyuncusunu bu dramatik karşılaşmada kaybederken takım, Mariota ve Lewan’ın dönüş sürelerine bağlı olarak playoff yolunda da kapatılamaz bir yara almış olabilir.

6) Kansas City Chiefs @ Los Angeles Chargers: 38 – 28

Chargers’ın kalburüstü savunma hattında Joey Bosa ve Corey Liuget’in eksikliği fazlasıyla hissedilirken bu durum, 2017 sezonun son haftasında ilk kariyer start’ını alan ve pek de iyi bir görüntü çizmeyen Chiefs quarterback’i Patrick Mahomes’un da draft hype’ını yeniden yakalamasını sağladı ve Mahomes, sadece 15 isabetli pas atmasına rağmen dört touchdown’a ulaşmayı başardı. Skor yükü anlamında genç quarterback’in en büyük yardımcısı ise Tyreek Hill olurken, kendisinden gelen özel takım desteği dengenin henüz maçın başında Chiefs lehine değişmesini sağladı. Topa daha çok hakim olduğu (35 dk), açık ara daha çok birinci hak hücumuna ulaştığı (33 – 19) karşılaşmadan yenik ayrılan Chargers’ta ise savunma hattındaki eksiklerin tamamlanması, takımı sahip olduğu potansiyele tekrardan taşıyacaktır.

7) Pittsburgh Steelers @ Cleveland Browns: 21 – 21

Ben Roethlisberger, bu karşılaşma ile 2015’te Peyton Manning’in yaşadığına benzer bir sendromun kurbanı olacağına dair çeşitli izlenimler verdi. Son birkaç yıldır devamlı olarak hakkında emeklilik söylentileri ortaya atılan 36 yaşındaki quarterback, maç boyunca kendisinden alışık olmadığımız tercih hataları yaptı. Steelers’ta Le’Veon Bell’in holdout’u sebebiyle formayı kapan Pitt College çıkışlı yerel kahraman James Conner ise takımın skor yükünü çekmeyi başardı. DeAngelo Williams’tan sonra bir Steelers yedek running back’i de Bell’in yokluğunu aratmadığından takımın güçlü hücumunda isimlerin değil, sistemin ön plana çıktığı kanıtlanmış oldu. Ancak Conner’ın blok konusunda halen eksik olduğunu ve dördüncü çeyrekte Big Ben’in biri fumble ile sonuçlanan iki sack’inde de bloğu kaçırdığını hatırlatalım. Browns ise yıllar sonra ilk kez gerçek bir takım gibi sahada her ünitesi ile var olmayı başardı. Qaurterback Tyrod Taylor’ın iyi pas dağıttığı, koşu oyunu anlamında da bir hayli etkili olduğu karşılaşmada Browns savunması da etkili bir pas savunması sergileyerek takımın maçta kalmasına katkıda bulundu. Tabi eşeğe altın semer vursan da eşek yine eşek misali, iki kez galibiyet ile burun buruna gelen Cleveland ekibinde tam son darbeyi vuracakken yapılan hatalar, bir buçuk yılı aşkın galibiyet hasretinin sona ermesine de engel oldu.

8) Washington Redskins @ Arizona Cardinals: 24 – 6

Sezon başında kimileri Adrian Peterson’ı halen NFL’de bir takımın starter’ı olabilecek seviyede görürken kimileri ise “Adamın döşünde tüy bitmiyor artık, ne NFL’i ne starter’ı?” düşüncesine sahipti. İkinci grupta yer alanların belli bir yere kadar haklı olduğunu düşünüyorum. Nitekim, sekiz senedir NFL takip eden birisi olarak Peterson’ın değil döşünde, bugüne kadar kaşı dışında herhangi bir yerde tüy görmedim (Başta Tuna Nehri’nden konuyu açan düşük profilli espritüel, tam şu anda “Bizim görmediğimiz başka yerleri de mi gördün yoksa And Kaan?” deyip ağzındaki kaymak gülüşü saklamaya çalışıyor). Bu karşılaşmayla şu görüldü ki Peterson’ın tankında halen yakıt var. Hatta bir takımı sırtında taşıyacak kadar yakıt var. Öyle ki, geride bıraktığımız hafta kendisine Peterson’ın Cardinals maçında kaç carry alacağı sorulduğunda, “Damadın amcasından… Yani benden, bir adet Filipis marka televizyon” repliğiyle ünlenen Vizontele Fikri’nin bahşedici üslubuna benzer biçimde “40 carry vereceeeğm.” yanıtını veren Jay Gruden, o abartılı rakam kadar olmasa da tam 26 kez topu Peterson’a vererek tecrübeli yıldızın takımdaki rolünü de biçmiş oldu. Peterson’ın etkili performansına ek olarak scat back Chris Thompson’ın özellikle pas oyunlarında yakaladığı istikrar Redskins’in maçı erken kopartıp Cardinals’a geri dönüş şansı tanımamasını sağladı. Cardinals’ta ise geçen sezon yaşanan quarterback çıkmazının sakatlıktan dönen Sam Bradford’la çözülemeyeceği aşikar. Öte yandan, son yıllarda savunmada yaşanan yaprak dökümü de gerçek acısını bu sezon yaşatacakmış gibi duruyor.

9) Buffalo Bills @ Baltimore Ravens: 3 – 47

Sadece skorun maçın gidişatını anlamaya yettiği bu karşılaşmada Bills’in quarterback’teki ilk tercihi Nathan Peterman, geride bıraktığımız sezon Tyrod Taylor’ın yerine ilk 11’de başladığı Chargers karşılaşmasının ilk yarısındaki beş interception’lık performansına benzer olacak biçimde bu maçta da oyunda kaldığı süre boyunca attığı 18 pasın yalnızca beşinde isabeti bulurken bu istatistiğine iki de interception ekleyerek tam 0.0 (onlar basamağını eklemeyi unutmuş değilim) quarterback rating’i ile inanılması güç olanı başardı. Maç 40 – 0 iken oyuna giren çaylak Josh Allen da derde çare olamadı. Bir önceki sezon öyle ya da böyle, bir şekilde playoff görmüş Bills’in bu hale düşmesi gerçekten içler acısı. Takımın wide receiver pozisyonundaki eksikliği, yıldız running back LeSean McCoy başta olmak üzere tüm koşu oyunun da canını okuyor. 2018’in Cleveland Browns’u Buffalo Bills olacak desek pek de yanılmayacağız herhalde.

10) Seattle Seahawks @ Denver Broncos: 24 – 27

Çok değil bundan üç sene önce bu takımlar karşı karşıya gelmiş olsa, bu eşleşme sezonun maçı olarak değerlendirildi. Ancak köprünün altından çok sular aktı. Özellikle Seahawks cephesinde, hücum hattından savunmaya kadar pek çok şey değişti. Bir zamanlar hücum hattına en çok para harcayan takım olarak ön plana çıkan Seahawks, son birkaç senedir bu ünitesini ligin dibinden çıkarmaya çalışıyor. Bu süreç devam ettikçe de Seahawks’ın koşu oyunu düzelmeyeceğe benziyor. Buna ek olarak bir de takımın en önemli red zone silahı Doug Baldwin’in Broncos’a karşı yaşadığı sakatlık, takımın sezon içerisindeki gidişatını oldukça kötü etkileyeceğe benziyor. Takımdaki nadir olumlu gelişmelerden bir tanesi ise çaylak tight end Dissly’nin maçı 105 yard ve bir touchdown pası ile tamamlayıp önemli bir sürprize imza atmış olması. Denver Broncos’ta ise Case Keenum, tıpkı Vikings’te yaptığı gibi Broncos’ta da topu takımın zirvedeki iki receiver’ı Emmanuel Sanders ve Demaryius Thomas’a dağıtmayı başardı. Çaylak running back Philip Lindsay’nin de beklenmedik çıkışı sonrası Broncos, iki sezonluk playoff hasretine son verme yolunda hiç de fena olmayan bir şansa sahipmiş gibi duruyor.

11) Dallas Cowboys @ Carolina Panthers: 8 – 16

2017 sezonunda oldukça etkili bir oyun ortaya koyan Cam Newton, bu sezon da daha azıyla yetinecekmiş gibi durmuyor. Aldığı 58 koşu yardı ve kaydettiği bir koşu touchdown’u ile skorsuz geçen maçta farkı yaratan Newton, gelecek maçlarda Christian McCaffrey’nin de artan hücum hacmiyle kendisine eşlik etmesi sonucu Panthers’a üst üste ikinci playoff’unu yaşatabilir. Cowboys’ta ise aranan No.1 wide receiver halen bulunmuş değil. Jaguars’tan gelen Allen Hurns bu göreve soyunmanın uzağında. Bu ortamda Ezekiel Elliott’ın etkisiz kaldığı her maç Cowboys hanesine bir mağlubiyet yazacak gibi duruyor.

12) Chicago Bears @ Green Bay Packers: 23 – 24

Bana kalırsa maçın kırılma anı Aaron Rodgers’ın, rakip secondary’nin sahanın sol tarafına yığılmasını fırsat bilip Randall Cobb’a attığı 75 yardlık touchdown pası değildi. Aynı drive’ın ilk hücumunda Bears’ın yıldız cornerback’i Kyle Fuller, müsait pozisyonda topu elinden düşürünce maçın kazananı resmi olarak olmasa da o anda tayin edilmişti. Nitekim Aaron Rodgers gibi bir quarterback’i alaşağı etmek için, hele ki karşılaşmanın sonlarındaysanız, hele ki seyircinin de desteğini arkasına almış bir comeback girişimi ensenizdeyse, elinize pek fazla fırsat geçmez. Dolayısıyla maçın kaderini tayin eden isim bir bakıma Fuller oldu. Bears cephesinin genel değerlendirmesine geçersek, takımın oturmuş bir savunmaya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, Matt Nagy yönetimindeki Bears hücumunun bir sıçrayış yakalaması şart. Burada, ikinci yılını oynayan quarterback Mitchell Trubisky’nin bir West Coast oyun kurucusunun olmazsa olmazı game manager özelliklerini sahip olması, sahipse de bu özelliklerini sahaya yansıtması gerekiyor. Üst üste alınacak birkaç birinci hakkın Bears’ı galibiyete taşıyacağı son drive’da, Trubisky’nin ilk hücum serisinin dördüncü hakkında gelen düdüğe sarılması, takip eden hücum serisinde de dört ve 9’da isabeti bulamaması kendisinin önemli anlarda halen sorumluluğu alamıyor olmasına önemli bir işaret.

13) San Francisco 49ers @ Minnesota Vikings: 16 – 24

Jerrick McKinnon’ın şok sakatlığı sonrası, Jimmy Garopolo için Vikings karşılaşması ilk gerçek NFL sınavı niteliğini teşkil ediyordu ve genç oyun kurucu, yoğun Vikings pass rush’ı altında oldukça zorlandı ve maçı üç interception ile tamamladı. Garropolo’nun hatalar silsilesi içeren performansı bir kenara 49ers’ın çaylak tight end George Kittle ve çaylak wide receiver Dante Pettis’ten aldığı katkı gelecek için iyiye işaret. Maça hem hücumda hem de savunmada büyük bir dominasyonla başlayan Vikings’te ise yeni transfer Kirk Cousins, maçın başında fazlaca etkili olurken ilerideki bölümlerde zaman zaman vites düşürmesine rağmen hatasız oynamayı başardı.

14) Houston Texans @ New England Patriots: 20 – 27

Texans maç boyunca Patriots tight end’i Rob Gronkowski’yi durduramadı. Pek çok pozisyonda iki adamla savunulan Gronkowski’ye Houston cephesinden gelen Tyrann Mathieu safety desteğine de bana mısın demedi. Ancak, NFL’in savunulması en zor tight end’i olan ve yeri geldiğinde bir wideout olarak da dizilebilen Gronkowski’yi durdurmak ligin oyuncu seti çerçevesinde pek mümkün gözükmediğinden, Gronk’un aldığı yard’lar belli bir seviyeye kadar makul olarak değerlendirilebilir. Bence Patriots adına farkı yaratan isim ise Julian Edelman’ın yokluğunda onu aratmayacak şekilde oynayan Philip Dorsett oldu. Öyle ki Dorsett, takımın No.1 wide receiver’ı konumundaki Chris Hogan’ın sessiz kaldığı maçta önemli ilk haklar aldı ve bir de touchdown pası yakaladı. Houston tarafında ise DeShaun Watson, geçen yıl yaşadığı sakatlığın ardından ilk defa çimlere çıkarken, Patriots savunmasına karşı zorlandı ve özellikle geçen sezon DeAndre Hopkins ile yakaladığı uyumu sahaya pek yansıtamadı.

15) New York Jets @ Detroit Lions: 48 – 17

Draft’a giren quarterback’ler arasında en hazırı olduğu izlenimini veren Sam Darnold, belki attığı ilk NFL pasında büyük şok yaşayıp hem intercept edildi hem de Lions’ın savunma touchdown’una sebep oldu, ancak kimin umurunda? Brett Favre’ın Atlanta Falcons formasıyla NFL’de attığı ilk pasta pick-six ile sonuçlanmıştı… Bir tesadüften öteye gitmeyecek bu durumu kullanıp da Darnold’ın niçin Favre ile eşdeğer bir kariyere sahip olacağını anlatmayacağım. Dolayısıyla sadece Pazartesi gecesi oynanan maçı değerlendirmekle yetineceğim. Bence Darnold, iyi bir Lions savunmasına karşı oldukça etkili bir oyun çıkardı, yoğun pass rush altında önemli bir atletizm sergiledi ve Lions secondary’sinin yaptığı hemen her hatada cezayı kesti. Ancak bu galibiyet tabi ki de Darnold’ın eseri değil; hatta sahada tek bir isimden başka hiç kimsenin de değil ki o isim Matthew Stafford. Dört interception’da da oldukça yanlış kararlar veren Stafford, özellikle ikinci yarıda attığı interception’larla maçın kopmasına sebep oldu. Son bölümlerde ise savunma ve özel takımlarda da düşen performans sansasyonel sayılabilecek bu sonucu ortaya çıkardı.

16) Los Angeles Rams @ Oakland Raiders: 33 – 12

Bu karşılaşma öncesinde takımlar arasında ciddi bir sıklet farkı vardı. Raiders quarterback’i Derek Carr’ın oldukça istikrarsız bir sezondan çıktığı da düşünülecek olursa, Raiders’ın Rams’e görece üstünlük kurabileceği tek ünitesi hücum hattıydı. Ancak, Aaron Donald ve Ndamukong Suh önderliğindeki Rams savunma hattı sağ olsun, Raiders hücum hattı da vasatın üzerinde bir görüntü çizemedi. Yoğun baskı altında Carr’ın özellikle ikinci yarıda attığı interception’lar maçın kaderini çizerken maç boyunca yok hükmünde bir performans çizen Raiders savunma hattı ne Jared Goff’u ne de Todd Gurley’i durdurmakta başarılı olabildi. Broncos’un da quarterback sorununu çözme konusunda büyük bir adım attığı düşünüldüğünde Raiders’ın NFC Batı Grubu’nun son sırasından daha yukarıda yer alması pek olası gözükmüyor. Rams ise ligin en önemli Super Bowl adayları arasında olduğunu bu karşılaşma ile bir kez daha göstermiş durumda…