Sanırım Miami taraftarları olarak geçen hafta o kadar çok sevindik ki bir türlü bitmek bitmedi bu sevinç ve maça çıkmayı unuttuk. Geçen haftaki mucizeden sonra en azından geride kalan deplasman maçlarına nispeten sahada mücadele eden ya da oyuna, skora veya sonuca tepki veren bir Dolphins olmasını beklerdim. Fakat oyuncuların psikolojisi özellikle dış sahada deyim yerindeyse pamuk ipliğine bağlı. Ayrıca playoff yapmaya da bu kadar yaklaşmışken sahada hiçbir varlık gösterememesi Dolphins takımı adına ayrı bir utanç. Neticesinde 41-17 gibi farklı bir skor ile maçı kaybeden Dolphins dış saha mağlubiyetlerine bir yenisini ekledi. Şu ana kadar oynadığı yedi maçta sadece bir galibiyet alan Dolphins için artık playoff kelimesini cümle içinde kullanmak büyük bir hata olabilir.

New England Patriots karşısında gelen mucizevi galibiyet neredeyse tüm hafta boyunca kutlandı desek yalan olmaz. Miami’de sanki Super Bowl kazanılmış gibi bir etki yapan bu galibiyet sadece taraftarlar arasında değil aynı zamanda oyuncular arasında da tüm hafta boyunca sosyal medya paylaşımlarıyla kutlanmaya devam edildi. Koç Adam Gase hafta içi verdiği açıklamalar da takımın playoff yapmayı her şeyden çok istediği bunun için antrenmanlarda çok hırslı olduklarını belirtti. Patriots maçının iyilerinden olan wide receiver Kenny Stills ise tek odaklandıkları şeyin playoff olduğunu söyledi. Fakat bunları konuşmak için biraz erken ve aceleci davranan Dolphins, rehavet ve aşırı özgüvenin bedelini ağır bir mağlubiyetlerle ödedi diyebiliriz.

Minnesota Vikings maçı öncesinde en çok merak edilen konuların başında ise Xavien Howard’ın oynayıp oynamayacağıydı. Hafta içinde takımla birlikte çalışmayan fakat özel programlarla maça hazırlanan Howard, takımla birlikte Minnesota’ya gidince herkes Howard’ın oynayacağını düşündü. Fakat koç ekibinin kararı ile Howard riske edilmedi. Durumu merak edilen diğer bir isim ise Ryan Tannehill’di. Patriots maçının ilk yarısının sonlarına doğru Miami hücumunda, sack olmamak için cepten kaçmaya çalışırken takım arkadaşı yanlışlıkla Tannehill’in sağ ayak bileğine sert bir şekilde basmıştı. Bu müdahale sonrası acı içinde yerde kalan Tannehill son hücumu kullanamamış ve yerini Brock Osweiler’a bırakmıştı. Maçın ikinci yarısı tekrar sahalara dönen Tannehill, bu hafta yapılan tetkikler Vikings maçı için oynamama ihtimalinden bahsedilmesi bir an herkesi korkuttu. Fakat Koç Gase’in Tannehill’in oynayacağını söylemesi herkesin yüreğine su serpti. Ayak bileğinde özel bir sargı ile oynayan Tannehill’in maç içinde bazı pozisyonlarda ise acı çektiği gözlerden kaçmadı.

New England Patriots ve Seattle Seahawks karşısında hiçbir varlık gösteremeyen Minnesota Vikings ise hafta içi hücum koordinatörü John DeFilippo’yu kovmuştu. Geçici olarak takımın hücum koordinatörlüğüne getirilen Kevin Stefanski ise ilk maçının Dolphins olması kendisi için büyük bir şans diyebiliriz. Hem dış sahada ligin en kötülerinden hem de savunmada da birçok eksiği bulunan Dolphins maçını iyi değerlendiren Vikings hücumu adeta patlama maçını yaşadı. Maça dominant bir oyunla başlayan Vikings koşu hücumlarının etkinliği ile daha ilk çeyrekte skoru 21-0’a getirdi. NFL’deki ikinci senesi olan ve bu sene hiç TD yapamayan Vikings running back’i Dalvin Cook ise iki TD ile takımının galibiyetinde önemli bir rol oynadı. Vikings’te son haftaların en çok eleştirilen ismi olan Kirk Cousin ise maça çok istekli başladı. Fakat skor 21-0’a geldikten sonra biraz üzerindeki baskıyı atmış olan Cousin rahat bir maç olacağını düşündü ta ki attığı interception return’u TD olana kadar. Skorun 21-17’e gelmesinden sonra biraz daha toparlanan Cousin maçı başladığı gibi iyi bitirdi diyebiliriz. Bu galibiyet onun içinde çok önemliydi çünkü hem Vikings’in playoff yarışının içinde kalması geleceği açısından önemli bir yer teşkil ediyordu.

Minnesota Vikings maça ne kadar istekli başladıysa Miami Dolphins’te bir o kadar tutuk başladı. Sakatlığının etkisi midir bilinmez ama Ryan Tannehill omuz sakatlığından döndüğü Colts maçından beri en kötü maçını oynadı diyebiliriz. 11-24 pas tamamlama ile yüzde 45’lik pas isabet oranı yakalayan Tannehill 15. haftaya kadar bu sezonki en kötü maçını oynadı. Ayrıca bu maçta dokuz kez sack olan 30 yaşındaki oyun kurucu, Eylül ayından sonra ilk defa bir maçı TD pası atamadan tamamladı. Darbe alan bileğinde sargı ile oynayan ve koşmayı pek tercih etmeyen Tannehill’in birçok pozisyonda pas opsiyonlarını iyi kullanamaması ve kötü tercihleri yüzünden maç sırasında çok eleştirildi. Özellikle skor 27-17 iken üçüncü hakta pas seçeneklerini ararken sack olması ve skor 34-17 iken dördüncü hakta punt yapmak yerine pas oyununu tercih etmesi fakat tekrardan sack olarak skorun 41-17’e gelmesine sebep olması maçın koptuğu yerlerdi. Yine de Ryan Tannehill’in bu kötü oyununu sadece kendisinin gününde olmamasına bağlamamak gerekir çünkü günüde olmayan sadece o değildi. Tannehill’i koruması gereken hücum hattı oyuncuları sanırsam hala geçen haftaki galibiyete seviniyor olacaklar ki bu maçtaki yapması gereken her şeyi unutmuş gözüküyorlardı. Ne koşu oyunlarında Frank Gore’a ne de pas oyunlarında Ryan Tannehill’e yardımcı olabilen hücum hattı en kötü performansına imza attı.

Hücumdaki en etkili ismi söylemenin gerçekten zor olduğu bu maçta en büyük kayıplardan biri yaşlı kurt Frank Gore oldu. 35 yaşındaki running back (İleride muhtelemen “Hall of Fame” olarak göreceğiz) maç içindeki bir pozisyonda üç oyuncunun arasında kaldı ve ayak bileğinden sakatlandı. Sağlık ekibinin desteği ile bile zor yürüdüğü gözlenen Gore, maça devam edemedi ve direk soyunma odasına gitti. Fakat veteran running backten acı haber gecikmedi ve sezonun kalan iki maçında forma giyemeyeceği belirtildi. Kısacası Frank Gore, Dolphins kariyerinin veya hatta kendi kariyerinin son maçına çıkmış olabilir (Buradan da kendisine teşekkür etmek gerek).

Patriots maçının kahramanı Kenyan Drake ise yokları oynadı diyebiliriz. Sadece üç pas yakalama ve bir top taşıma ile oynayan 24 yaşındaki running back Drake, maç sonunda çok üzgün olduğu verdiği röportajdan da anlaşıldı. Takımını hayal kırıklığına uğrattığını ve bu maçtaki kötü performansından dolayı hem taraftarlardan hem de takımından özür diledi. Dallas Cowboys’tan serbest bırakılıp takıma katılan ve gelecek sezon DeVante Parker yerine oynatılması düşünülen Brice Butler, geçen haftaki galibiyetin mimarlarından Kenny Stills, tecrübeli oyuncu Danny Amendola ve dokuz milyon dolarlık kontratı bulunan DeVante Parker sahada varlığıyla yokluğu bir oyunculardı ve Dolphins hücumu adına hiçbir varlık gösteremediler.

Fakat Frank Gore’ın sakatlığı ve Kenyan Drake’in gününde olmamasından sonra koç Gase sürpriz bir isme forma şansı verdi. 2018 NFL Draftı’nın dördüncü turdan seçimi olan 22 yaşındaki çaylak running back Kalen Ballage, gösterdiği performansla takımını ayakta tutmaya çalışan isimdi. 12 top taşıma 123 yard ve bir TD ile maçı tamamlayan Ballage, yaptığı 75 yardlık TD ile gelecek için taraftarlara umut verdi. Hatta maç sonunda koç ekibine neden Ballage’ı daha önce kullanılmadığına dair eleştiriler de yok değildi. Ballage’ın kolej kariyerinden de kısaca bahsedecek olursak 2014-2017 yılları arasında Arizona State’de forma giyen running back, oynadığı dçrt senede toplam 450 top taşıma, 1984 yard ve 29 TD ile oynadı ve bu sene başında Dolphins tarafından seçildi. İşlerin pek iyi gitmediği ve her hafta en az ikişer sakat verilen maçlardan sonra bu tarz oyuncuların çıkışlarını görmek taraftarlar adına çok sevindirici bir durum. Eğer koç ekibi Ballage ile daha fazla ilgilenirler ise mutlaka bu takımın birinci running back’i olabilecek potansiyele sahip bir oyuncu.

Öte yandan, yeni hücum koçu ile ilk maçına çıkan Vikings için söylenecek pek bir şey yok. Çünkü Dolphins maçını referans almak Vikings için pek doğru olmaz. Ancak yine de ofansif olarak iyi iş çıkarsa da, sezon bomba gibi giriş yapan Adam Thielen’ın performansındaki düşüş, Stefon Diggs’in inişli çıkışı maçlar oynaması ve franchise quarterback olması için sezon başında üç yıllık 84 milyon dolarlık sözleşme imzalanan Kirk Couisn’dan istenilen performansın alınamaması Vikings’in en büyük sorunlarının başında geliyor.

Geçen haftaki Patriots ile oynanan maçtan sonra en azından bir hafta eleştirmemeye karar verdiğim Dolphins savunmasını bu hafta kaldığım yerden devam etmek istiyorum. Fakat ilk önce bahsetmek istediğim şöyle bir gerçek var. Sezona bir hedef ile başlayan takımlar sezonun ilerleyen bölümlerinde eğer istenilen hedeflerden uzaklaşılmış ise veya takım beklenenden çok kötü bir performans gösterdiğinden dolayı yoğun eleştiri altında kalıyorsa genel menajerler, koçlar, koordinatörler veya oyunculardan birisi veya birileri mutlaka takımdan gönderilir, yedeğe çekilir veya kovulur. Örnek olarak Vikings hücum koçunun Seattle maçında hücum oyuncularının gösterdiği kötü performans yüzünden kovulması ya da Super Bowl kazanan bir koç olmasına rağmen takım gerçekten kötü gittiği için Mike McCarthy’nin kovulması… Bunların hepsi takımların ileriye dönük yaptıkları hamleler çünkü belli ki işler yolunda gitmemiş ve hedeflerden uzaklaşılıyor. Tam da bu noktada Miami Dolphins’in 2014 yılından beri başkan yardımcısı olarak görev alan ve nerdeyse her şeyden sorumlu olan Mike Tannenbaum’un ve takım genel menajeri Chris Greir’in kafasında tam olarak ne var anlamış değilim. Bu kadar kötü savunma yapan bir takımda neden hala savunma koordinatörü olan Matt Burke’u takımda tutmakta bu kadar ısrarcı olduklarını herhangi bir mantığa oturtamıyorum. Kasım ayında çıkan bir haberde Chris Greir’in takımdaki sakatların ligin gidişatını olumsuz etkilediğini ve bu yüzden koçlara fazla yüklenmediklerini belirtmişti. Açıkçası bir genel menajerin bunu söylemesi pek doğru değil. Sonuçta oraya getirilen savunma koordinatörünün her şeye hazırlıklı olması ve eldeki malzemeyi en iyi şekilde kullanmaya çalışması gerekir. Fakat Matt Burke bunun yerine oyuncularla tartışmayı hatta bazen oyuncularla iletişim kurmamayı tercih ediyor ve kaybedilen maçlardan sonra çıkıp oyuncuları suçlayacak açıklamalarda bulunuyor (örnek olarak New York Jets ve Houston Texans maçından sonraki açıklamaları). Son yıllarda yaptığı hamlelerle Miami’yi sıradan bir takım haline dönüştüren Tannenbaum’un ise Matt Burke’u ile ilgili kararı ne olacak ve ne zaman açıklayacak merakla bekliyoruz.

Dolphins savunması ile ilgili başka ne söylenir ya da ne yazılır bilmiyorum. Running back’ler koşuyor savunma hattı oyuncuları izliyor ya da oyun kurucular pas atıyor cornerbackler arkasındaki wide receiverları kaçırıyor ve en son end zone’da görüyor. Bu kadar dağınık ve düzensiz savunma performansı olunca da sadece bireysel performanslar öne çıkıyor. Kiko Alonso, Cameron Wake, Reshad Jones, Robert Quinn bunlar her hafta yazdığımız isimler. Fakat sadece bu maç özelinde değil aynı zamanda tüm sezon için öyle bir isim var ki bence bundan sonraki yıllarda adını sıkça duyacağız. Bu isim tabii ki de Minkah Fitzpatrick. Miami’nin birinci tur on birinci sıradan draft ettiği 22 yaşındaki Fitzpatrick, safety pozisyonunda oynuyor. Bu sezon neredeyse maç kaçırmadan sahaya çıkan çaylak oyuncu, skor 21-0 iken yaptığı interception dönüşü 50 yardlık koşusu sonrası TD yaparak takımını ateşleyen isimlerden biri oldu. Hafta içindeki haberlere göre Fitzpatrick, Patriots maçından sonraki gün takım izinli olmasına rağmen sabahtan tesislere gelerek koordinatörlerle birlikte maç görüntülerini izlemiş ve yaptığı hatalar üzerine toplantı yapmış. Sadece bunu yapması bile 22 yaşındaki genç bir oyuncunu aldığı sorumluluk gözle görülür biçimde etkileyici. Umarım bu formunu kaybetmez ve ileride adından sıkça söz ettiren bir oyuncu olur.

Sezonun bitmesine sadece iki maç kaldı ve wild card için en yakın rakipleri olan Ravens, Colts ve Titans’ın maçlarını kazanmasıyla playoff umudu mucizelere kalan Dolphins’te kalan maçlardan galibiyet alarak sezonu bitirmek hem bir nebze taraftar baskısını alabilir hem de son ana kadar ne kadar imkansız olsa da playoff’u mutlaka kovalamak gerekir. Fakat gelecek için ne adım atılacaksa bir an önce yapılması gerekiyor. Eğer Adam Gase ile devam edilecekse ki öyle gözüküyor, en azından güven tazelemek için koç ekibinde değişiklikler yapılabilir.

Gelecek hafta kendi evinde Jacksonville Jaguars ile Florida derbisinde karşılaşacak olan Miami Dolphins kendi evinde bir başka oynuyor. Evinde oynadığı yedi maçta sadece bir mağlubiyet alan Dolphins’in geçen sezonun konferans finalisti olan fakat bu sene ligin en kötülerinden biri haline dönüşen Jaguars karşısında zorlanacağını düşünmüyorum. Fakat ne kadar kötü olursa olsun mutlaka dikkat edilmesi gereken takım olduğunu hatırlatmak gerek…