Moskova’da yapılan Super Bowl LIII seyir partisine katılan Barış Ekim ve Hakan Yılmazkurt’un, partinin özel davetlileri eski NFL oyuncuları Ilia Jarostchuk, Ron Stone ve Steve Nelson ile NFLTR.com okuyucuları için röportaj gerçekleştirdiler…

Arkadaşlar, çoğu kişiye (Steve Nelson dahil; maçtan sonra karşılaştığımızda söyledi bunu) sıkıcı gelmiş olsa da benim umduğumdan çok daha heyecanlı geçen ile güzel bir Super Bowl maçını geride bıraktık. Bunun üstüne bizim buradaki (Moskova) parti ortamının güzelliği, emekli oyuncularla fotoğraf, video çekmek, yanında onlarla muhabbet etmek de pastanın üstüne kreması oldu tabii ki, sonuçta ben o kadar da hayal kırıklığı yaşamadım, benim için skor ilk yarı için Patriots aleyhine dört, diğer takımlar içinse iki touchdown’lık sayı kadar kopmadıkça sıkıntı yok. :)

Açıkçası ilk başlarda onlara bu kadar yaklaşabileceğimizden ve röportaj yapabileceğimizden hiç de umutlu değildim çünkü parti 21.00’da başlamıştı ancak saat 23.00’da oyuncular partiye katılmışlardı ve oradaki 800’e yakın kişinin tüm odağı oluvermişlerdi. Ayrıca parti için iki ayrı bilet vardı birisi sahneden uzak olan yaklaşık 46$’lık biletti, sahnenin yanında bulunan kısımda oturmak için ise yaklaşık 152$ ödemek gerekiyordu ki Hakan’la bu kadar ödemenin mantıksız olduğuna kanaat getirerek arka taraftan bilet aldık, ne de olsa ekranlar büyüktü! Sahne tarafına, girişte kolumuza takılan kırmızı bilekliklerden dolayı güvenlikçiler izin vermiyorlardı ve emekli oyuncular tabii ki sahnenin yanında bulunuyorlardı, o tarafa geçebilenlerin kolunda ise mavi bileklikler vardı!

Sonrasında oyuncuların sahnede herkese tanıtılıp konuşmalarını yaptıktan bir sure sonra biz fakirlerin bulunduğu kısma geçtiğini gördüm ama yine de etraflarında büyük bir kalabalık vardı, sonrasında yaklaşınca herkesin fotoğraf çektirmek için sıraya geçtiğini fark ettim ve ben de sıraya geçtim. Fotoğraf çekerken kendilerine Türk olduğumuzu, Türkiye’de de NFL ile ilgili bir internet sitemizin bulunduğunu ve kendileriyle mümkün olursa kısa bir röportaj yapmak istediğimizi söyledim, oyuncular bana Ilia’yi gösterdiler, Ilia da yan tarafta bulunan başka birisini gösterdi, o kişi Iliya’nin arkadaşı ve organizasyonda görevli bir arkadaştı ve bizi reddetmeyip fotoğraf sırası bitince bir odaya geçer yapabiliriz dediler. Uzun bir beklemeden sonra (fotoğraf çektirmek isteyenler bitmiyordu!!!) arkada sigara içilen bölmede çok da hazırlıklı olmadığımız röportajı yapmaya çalışarak kendilerine birkaç soru sorup cevaplar aldık. Eski oyuncular olduğundan ve onların döneminde bu oyunu çok da seyretmediğimden dolayı ne soracağımı bilemezken röportajları gerçekleştirdik. Ayrıca bunu yaptığımız sırada limitsiz bira olan bir partide saat 03.00’ı geçmişti. :) Umarım beğenirsiniz…

#50 LB ILIA JAROSTCHUK

Ilia 1987’de Cardinals tarafından beşinci tur draft’ı olarak seçilmiş, bir sene sonra bir yılını Miami’de geçirdikten sonra tekrar Cardinals’a dönmüş ve son senesinde Patriots’da oynadıktan sonra emekli olmuş.

Barış Ekim: Merhaba Ilia

Ilia Jarostchuk: Merhaba

B.E.: Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için size teşekkür ederiz ve ilk sorum, futbola nasıl başladınız?

Ilia: Amerikan futboluna mı? (Neden böyle bir soru sordu ki?:))

B.E.: Elbette.

Ilia: Biz Amerikan futbolunun (nedense sadece futbol demiyor) çok popüler olduğu Amerika’da yaşıyorduk.

B.E.: Aaa orada yaşıyordunuz… (Ne kadar hazırlıksız olduğumu hemen fark ettirdim, ben nedense sanıyordum ki burada başlayıp oraya gitti, halbuki adamın oynadığı sırada burada futbolun oynanmadığını tahmin etmem gerekirdi)

Ilia: Evet Amerika’da yaşıyordum, hala da orada yaşıyorum ve orada doğdum, biz çocuklar büyürken babam Avrupa futbol (soccer’a böyle dediği için aynen yazıyorum) antrenörüydü ve ben 12. sınıfa kadar onun hocalığında Avrupa futbolu oynuyordum ve son sınıfa geçtiğimde Amerikan futbolu oynamak için son şansımız olduğunu düşünerek erkek kardeşlerim Vasiliy ve Aleksandr ile babama gittik ve Amerikan futbolu oynamak istediğimizi söyledik, babamın cevabı ise “gidin bunu annenize sorun” oldu ve annem bu sporun tehlikelerinden dolayı kesinlikle karşı çıktı! Biz ise babamıza ısrarlarımızı sürdürdük ve sonunda babamız bize “Gidin oynayın ancak annenize tek kelime etmeyin, eğer öğrenirse beni öldürür” dedi (hep birlikte gülüyoruz). Bu şekilde oynamaya başladık ve ilk çıktığım maçta o kadar başarılı oldum ki o zamanlar wide receiver olarak başlamıştım ve ofansın aldığı tüm sayıların yanında kicker olarak da ekstra sayılar olsun field goal’ler olsun tüm sayıları bulduğumdan takımın tüm sayıları benden gelmişti.

B.E.: Ooo kicker olarak da oynadınız!

Ilia: Evet daha önce Avrupa futbolu oynadığımdan onu da başarılı bir şekilde yapabiliyordum. Bu maçtan sonra ertesi gün gazeteler yeni bir oyuncunun maçtaki tüm sayıları kaydettiğini yazıyordu, tabii ki o sıralar annemin çalıştığı yere de bu gazeteler geldiğinden, annem önündeki gazeteye bakıyor ve bir yandan da iş arkadaşlarından gelen tebrikleri kabul ediyordu ancak kandırıldığı için üzülsün mü yoksa oğluyla gurur mu duysun bilemiyordu! (Gülüşmeler)

(Burada kendisi başka bir yere çağrıldığından dolayı ara verdik ama sonrasında devam ediyoruz…)

B.E.: Ilia, futbola nasıl başladığınızı biliyoruz, peki NFL’de oynamak nasıl bir duyguydu?

Ilia: Benim ilk duygularım şu şekildeydi: ilk maçım, o zamanlar Cardinals tarafından draft edilmiştim.

B.E.: Ooo ilk Cardinals tarafından draft edilmiştiniz! (İkinci falso, sanıyordum ki Patriots ile başlayıp orada bitirdi!)

Ilia: Evet 1987 draftinda beşinci tur seçimiydim. St. Louis Cardinals! St.Louis’deki son NFL takımıydı ve sonrasında bildiğiniz gibi Arizona’ya taşındılar. Her neyse preseason’da ilk maçımda Cleveland’a karşı oynuyorduk ve kickoff’ta ben return takımında ilk sıranın ortasındaydım ve sahayı yuvarlak olarak düşünürsek sahanın da tam ortasında bulunuyordum ve o sıralar belki inanmazsınız ama Cleveland Browns, NFL’in en iyi takımlarındandı.

B.E.: Evet inanması biraz zor. :)

Ilia: Ama öyleydiler. Söyle ki bir önceki sene AFC finalinde Denver ile oynamışlardı ve üç farkla yenilmişlerdi yani öyle bir takımdı ve taraftarı da çok ateşliydi ve o maçta yaklaşık 80 bin kişi tribündeydi ben de sahanın tam ortasında, tam kick vuruşu yapılırken insanlar bağırmaya bir başladılar; ben kendimi bir konserde hoparlörün dibinde gibi hissettim ve tüm vücudum titreşimdeydi! Sonrasında topu return etmemiz lazım ve benim de görevim bölgeme doğru koşan adamı bloklamak ancak karşımdaki adam öyle bir hızla koştu ki daha öncesinde hiç bu hızda gelen bir adamı bloklamamıştım antrenmanlarda bu kadar hızlı koşmuyorduk ve o tarafa bu tarafa derken kaçırdım ve yanından geçerken arkasından tutmuş bulundum ve tabi iki benim için bayrak attılar! Ve hiçbir zaman unutmayacağım; kendi bench’ime doğru yürürken head koçumuz Gene Stallings (eski en iyi koçlardan biri olan Dallas Cowboys’tan Tom Landry’nin öğrencilerinden) bana baktı ve “Oğlum biliyor musun! Bir daha böyle oynarsan biletini alıp evine dönersin!” dedi. Bu söylediğini ve o enerjiyi asla unutamam, neyse ki daha sonrasında oyunumu düzelttiğim için oynamaya devam etmiştim.

B.E.: Güzel hikâyeymiş, Türkiye’ye hiç gittiniz mı?

Ilia: Hayır hiç gitmedim.

B.E.: Peki hakkında bir şeyler duydunuz mu?

Ilia: Tabii ki duyduk, tarihiyle ilgili, nasıl bir ülke olduğunu biliyoruz, şu ana kadar kimse beni oraya çağırmadı, oradan da çağırılırsak tabii ki gelmek isteriz.

B.E.: Tabii ki, ilgili mercilere bunu ileteceğiz, bu arada anneniz de Rus anladığım kadarıyla…

Ilia: Tabii ki hem annem hem babam Rus, annem Pskov’dan babam Brest’ten (Belarus) Amerika’da tanışıyorlar, ikinci dünya savaşından kaçan çocuk sığınmacılar olarak. Amerika’da kültür buluşmalarında tanışıyorlar, evleniyorlar ve biz oluyoruz, evde de hep Rusça konuşuluyordu bu sayede ben de sizinle burada Rusça konuşabiliyorum.

B.E.: NFL’de hiç Türk oyuncu duydunuz mu?

Ilia: Hayır var mı öyle birisi?

B.E.: Evet vardı, Tunç Ilkin Steleers’dan.

Ilia: Ilkin! Sanırım duydum.

B.E.: Türkiye’de doğmuş, iki yaşında iken ailesiyle Amerika’ya yerleşmişler ve sonrasında offensive tackle olarak NFL’de kariyer yapmış.

Ilia: Ben size şöyle söyleyeyim, her ülkede NFL’de oynayabilecek sağlam ve hızlı sporcular var ancak bu oyun öyle bir oyun ki küçükken başlamak gerekiyor o da tabii ki diğer ülkelerde pek mümkün değil.

B.E.: Ilia bize vakit ayırdığım için çok teşekkür ederiz.

Ilia: Ben teşekkür ederim.

#65 OT RON STONE

Ron 1993-95 arası çaylak yıllarını Dallas Cowboys’da geçirip iki Super Bowl yüzüğü taktıktan sonra 2001 yılına kadar NY Giants’da oynamış ve burada da bir konferans final yüzüğü bulunmaktadır (Belki sizlerden bilenler vardır ancak konferans finali kazananlara yüzük verildiğini kendisinden öğrenmiş bulundum). Sonrasında birer sene sırasıyla San Francisco 49ers ve Oakland Raiders’da oynayarak 2005’de emekli olmuş.

Ron Stone ile röportaj yaptık ama ne yazık ki hazırlıksızlıktan ve acemilikten dolayı biraz fazla kısa oldu ancak bir ara kendisine “Neden iki Super Bowl yüzüğü aldığın Dallas forması değil de Giants formasıyla geldiniz” diye sordum, “Kariyerimi Giants ile sağlamlaştırdığım için” dedi ve bunun dışında kendisi çok sıcak ve içtendi. Hatta “Umarım Türkiye’de bizde bunun gibi bir Super Bowl partisi yaparız” dediğimde kendisine de haber vermemizi istedi.

B.E.: Merhaba Sayın Stone, öncelikle teklifimizi kabul ettiğiniz için NFLTR adına teşekkür ederiz… İlk olarak Türkiye ile ilgili bir şey biliyor musunuz?

Ron Stone: Türkiye ile ilgili bir şey bilmiyorum ama oraya gitmeyi çok isterim.

B.E.: Türkiye’de futbol oynandığını biliyor musunuz?

STONE: Gerçekten mı? Bilmiyordum ama bunu öğrendiğime sevindim.

B.E.: Ayrıca buranın aksine bizim federasyonumuz var!

STONE: Çok güzel bunu görmek isterim.

B.E.: Bazı NFL oyuncularını da orada ağırladık mesela birisi Marshawn Lynch!

STONE: İyi oyuncudur.

B.E.: Evet, Türk oyunculara kendi deneyimlerini aktarmak için gelmişlerdi.

Hakan Yılmazkurt: Bugün hangi takımı tutuyorsunuz?

STONE: Sahnede de söylediğim gibi Patriots’u tutuyorum, Tom Brady fantasy takımımdaydı bu sene ve kendisinin büyük bir hayranı oldum

(Nasıl yani Tom benim de fantasy takımımdaydı ve bu sene hiç de beklediğimi alamamıştım! Herhalde beklentiler farklıydı!)

B.E.: Peki NFL’de oynayan Türk oyuncu biliyor musunuz?

STONE: Hayır bilmiyorum, var mı öyle birisi?

B.E.: Evet var.

STONE: Kim?

B.E.: Emekli tabii ki ama sizin oynadığınız pozisyonda oynamıştı.

STONE: Kim?

B.E.: Tunç Ilkin

STONE: Bu harika.

B.E.: Tanıdınız mı? Steelers’tan…

STONE: Hayır

H.Y.: 80’lerin sonu 90’larin basında oynamıştı.

STONE: O zamanlar lisedeydim.

B.E.: NFL seyretmiyor muydunuz?

STONE: Seyrediyordum ancak kimlerin oynadığını çok da takip etmiyordum.

B.E.: Futbola ne zaman başladınız ve hangi pozisyonda?

STONE: Hücum guard ve savunma tackle olarak başladım.

B.E.: Hangi pozisyonu daha çok sevmiştiniz?

STONE: Yani elbette hücumu çünkü kariyerim hücum tarafında geçti.

H.Y.: Ne zaman başladığınızı merak ettim…

STONE: 11 yaşımdaydım.

B.E.: 11 mi! Geç değil mi?

STONE: Evet çok geç ama gene de üstesinden gelmişim değil mi?

B.E.: Tabii ki, size röportaj için tekrar teşekkür ederiz.

STONE: Ben teşekkür ederim.

#57 LB STEVE NELSON

1974 yılında Patriots tarafından ikinci turda draft edilen ve 1987’de emekli olan Steve üç kez Pro Bowl’a seçilirken bu videoda ise Patriots’un gelmiş geçmiş en iyi 10 oyuncusu olduğu iddia edilmekte olup 1993’de Patriots Hall of Fame’ine olarak seçilmiştir.

B.E.: Merhaba Sayın Nelson.

NELSON: Merhaba.

B.E.: Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için size teşekkür ederiz.

NELSON: Burada olmak onur verici, Rusya’dan, buradaki futbola ilgiden ve ortamınızdan çok etkilendim ve umarım Amerika ve Rusya ortak bir yol buluruz (sanırım bizi Rus zannetti, nereden olduğumuzu hatırlatmakta fayda var :)).

B.E.: İlk defa mı Rusya’ya geldiniz?

NELSON: Evet.

B.E.: Biz Türk’üz ve bizim orada da NFL seyrediliyor ve podcastimiz de var, Türkiye’ye hiç gittiniz mi?

NELSON: Hayır gitmedim, aslında bu Avrupa tarafına ilk gelişim.

B.E.: Türkiye hakkında bir şeyler duydunuz mu?

NELSON: Bazı sert adamların olduğunu bilmiyorum (GÜLÜYORUZ). Türkiye’nin çok güzel bir ülke olduğunu biliyorum, Anadolu tarihi önem taşıyor, doğası ve insanı çok hoş, gitmek istediğim yerler arasındaki listemde üst sıralarda.

B.E.: NFL’de oynamış Türk oyuncu biliyor musunuz?

H.Y.: Ofansif tackle Steleers’da oynamıştı.

NELSON: Hangi yıllarda oynadı?

H.Y.: 80’lerin sonu 90’larin başında.

NELSON: İsmi nedir?

H.Y.: Tunç İlkin.

NELSON: Tunç’u tanıyorum, biliyorsunuz ben 14 sene oynadım ve Steelers ile birçok defa karşılaştık, biliyorsunuz Mike Webster da oradaydı.

B.E.: Belki siz de onunla vuruşmuşsunuzdur? (Arkadaşlar aslında bu soruyu Tunç Ilkin için sormuştum ama parti ortamında adamın Mike Webster’dan bahsettiğinin bile farkında değildim ve sonradan röportajı dinlediğimde çok da hoş olmadığının farkına vardım!)

NELSON: Yani belki, Tunç büyük sert yapılıydı ve iyi bir oyuncuydu.

H.Y.: Halen orada ve program da yapıyor.

NELSON: Evet birçok emekli oyuncu bu şekilde programlar yapıyor, Steleers’da benim oynadığım yıllarda ve sonrasında Mike Webster, Tunç İlkin ve diğer (Bir kaç oyuncu daha sayıyor) oyuncular olsun takım olarak ofans line’larını iyi ve istikrarlı tuttular.

B.E.: Saints’in hakemler yüzünden Super Bowl’a çıkamaması hakkında neler söyleyebilirsiniz?

NELSON: Evet orada oyuncuların neler hissettiklerini anlayabiliyorum, oynarken sizin kontrolünüzde olmayan bir nedenle oyunu kaybedince büyük hayal kırıklığı oluyor! Yani o kötü karardan sonra New Orleans soyunma odasını düşünemiyorum! Evinizde oynuyorsunuz ve bildiğiniz gibi Drew Brees 40 yaşında ve belki de Super Bowl için son şansıydı ve o kötü karar ile birlikte her şeyi değiştirdiler ve pozisyon çok netti!

B.E.: Peki bugünkü maç için ne söylersiniz, kim kazanır sizce?

NELSON: Görüyorum ki Tom Brady forması var üstünde. Onun (Hakan’i gösteriyor) üstünde de Buffalo tişörtü.

B.E.: Kaybedenler kulübü, dört kez üst üste!

NELSON: Evet, hatırlıyor musun? Scott Norwood, açık ara sağa vuruyor! (Went wide right)

H.Y.: Tabii ki.

B.E.: Tom Brady de dört kez kaybetti değil mi?

NELSON: Üç kez kaybetti, bu maç Tom için önemli bir oyun kendisi gerçekten belki de en iyi oyuncu ve bu maçı kazanırsa Super Bowl’da 6-3 olacak.

H.Y.: Steleers’ın rekorunu egale edecekler.

NELSON: Evet, eğer kaybederse 5-4 olacak.

H.Y.: Eğer kaybederse emekli olur mu sizce?

NELSON: Hayır sanmıyorum.

B.E.: Sizce kaç yıl daha oynar?

NELSON: Emekli olması için gidecek güzel bir evi olması gerekir. (Bu espriyi kaçırmışız! Gülme yok!) Şöyle söyleyeyim ki ben emekli olduğumda 36 yaşımdaydım fiziksel olarak bitmiştim, mental olarak da tekrar o antrenman döngüsüne girmek istemiyordum.

H.Y.: Sonuçta oyun, özellikle NFL çok yıpratıcı!

NELSON: Aynen öyle!

B.E.: Peki concussion (beyin sarsıntısı) hakkında neler söylersiniz sonuçta filmi seyrettik ve…

NELSON: O filmi seyrettiniz mi?!

B.E.: Tabii ki.

NELSON: Mike (Webster) ve ben kolejde beraber oynamıştık ve aynı sene draft edildik Wisconsin Üniversitesi’nden. Mike gördüğüm en onurlu insandı, emekli oldu ve concussion geçiriyordu.

B.E: Filmde abarttıklarını düşünmüştüm.

NELSON: Hayır! Ofans line olarak küçük kalıyordu ve karşısındakini bir şekilde durduruyordu (kafasını gösteriyor) o tanıdığım en iyi insanlardan biriydi ama son zamanlarında Bench’te dururken «bugün günlerden ne?» diye sorulunca Cumartesi diye cevap veriyordu, oysaki herkes bilir biz Pazar günleri oynuyorduk, filmde de gördüğünüz gibi bir kaç takım arkadaşı da benzer problemler yaşadılar, tanrıya şükür bende bu sorun yok, şanslıydım.

B.E.: Bildiğiniz gibi oyunda sürekli kurallar değişiyor ve..

NELSON: Bu çok güzel bir soru. Oyunu kazanmak istiyorsunuz ve bunu çarpışarak yapmak istiyorsunuz.

B.E.: Bu barışmaları seyirciler de beğeniyor ve bu kural değişiklikleri seyirciyi oyundan soğutur mu?

NELSON: Size iki örnek vereyim bu da son oynanan maçlardan. AFC finalinde roughing the passer çaldılar orada belli ki hakem olayı görmemiş ve o zaman neden bayrak atıyor, ikincisi de Saints – Rams maçında receiver’a çok bariz top havadayken vuruyor ve bayrak yok! Biraz kararlarda istikrarı yakalamaları gerekiyor.

B.E.: Peki NFL bunun için ne yapabilir?

NELSON: Playoff’larda hakemleri daha dikkatli seçmeleri lazım. Daha hızlı, yani sahada yedi hakem var ve daha fazla hakem koyamazlar, daha genç, daha hızlı, pozisyonları takip edebilecek hakem bulmaları lazım ama tabi bu part-time bir iş!

B.E.: Sizin oynadığınız zamanlarda haftada kaç antrenmanınız full ekipmanlı olurdu?

NELSON: Biz her zaman full ekipmanlı antrenman yapardık! Pazar günü oynardık, Pazartesi film izler ve vücudumuzdaki laktik asidi atmak için biraz çalışırdık. Salı tatil, Çarşamba, Perşembe Cuma kask ve omuzlukla antrenmana çıkardık ama diğer peşleri takmazdık. Cumartesi eğer deplasmanda oynuyorsak oraya giderdik, o akşam biraz takılırdık, biraz yaramazlık yapardık… (GÜLÜYOR)

B.E.: Şu anda sezon içinde sadece dokuz kez full ekipmanlı antrenman yapmaları oyuncuları kötü etkiliyor mudur?

NELSON: Sanmıyorum çünkü Amerika’da lisede oynayan line oyuncularını biliyorsunuz 125 kilo civarlarında ve Oklahoma, Alabama gibi okullara gittiğinizde buradaki line oyuncuları 140-150 kilolar, bizden hem daha büyükler hem daha hızlılar ve ayrıca skill pozisyonunda oynayan oyuncuların yetenekleri olsun, şu anda tamamen farklı bir oyun oynanıyor.

B.E.: Sizce neden bu oyun Amerika’da bu kadar popülerken diğer ülkelerde pek ilgi görmüyor?

NELSON: Çünkü bu oyun biraz pahalı: soccer veya basketbol oynamanız için şort, tişört ve topunuzun olması yeterli ancak bu oyunu oynayabilmeniz için kaskınız olmalı yaklaşık 300 dolar, omuzluk 250 dolar ve diğer korumalar derken pahalı oluyor, seyretmesi de satranç gibi; bilmeyen birinin anlaması zor, sizlerin bu oyunu seyretmeniz çok güzel, yani bütün oyunu okumanız lazım ki Tom Brady bu konuda kral!

H.Y.: Oyunu çok hızlı okuyor.

NELSON: Bütün eşleşmeleri görmesi, oyunu değiştirmesi çok iyi.

B.E.: Peki son olarak ne diyorsunuz; Belichick mi, Tom Brady mi?

NELSON: Brady, biliyor musun neden?

B.E.: Neden?

NELSON: Çünkü hiçbir jokey atını finiş çizgisine kadar taşıyamaz! (GÜLÜYORUZ)

B.E.: Çok teşekkür ederiz…