2018 sezonunu dört galibiyetle kapattıktan sonra 2019 sezonu başındaki en iyi tahminlerde bile San Fransisco 49ers için sekiz galibiyetten fazla verene pek rastlanmamıştır. Kaldı ki NFLTR Podcast’te bile, o da Garoppolo’nun sakatlıktan iyi oyunla dönmesi şartıyla, altı ve yedi galibiyet tahminlerinde bulunulmuştu. 2013 yılından beri playoff yüzü görmemiş, o tarihten bu yana hem takım kadrosu hem de defaten coaching personeli değişmiş, dünyanın parasını gömdüğü, et mi, tavuk mu belli olmayan quarterback’i daha bismillah demeden uzun süreli sakatlık geçirmiş, hem savunma hattı hem de hücum hattı son derece sıradan görünen bir takıma, gözle görülür tek sansasyonel kadro takviyesi draft’ın en iyi savunma potansiyelli oyuncusu olan bir takım için oldukça adil bir tahmin aslında bu. Hele bir de geçen sezon öncesi yüksek kontratla Vikings’den alınan McKinnon’un sezon başında ikinci kez sezonu kapattığı düşünülürse 7-9, 8-8’lik tahminler için oldukça bonkör bile denilebilirdi. Aslında NFLTR Podcast’te atlı ve yedi galibiyet tahmini yapılırken Nick Bosa’nın yanı sıra Dee Ford, Kwon Alexander gibi iyi savunma takviyeleri yapıldığı ve okuduğum kadarıyla da Deebo Samuel’in de oldukça iyi şeyler vadettiğini düşünerek o sayılar bana az gelmişti. Ancak dürüst olmak gerekirse, San Fransisco’nun filmlerde gördüğümüz o tramvaylı yokuşlarında büyümüş en fanatik taraftarlarının bile bugün geldiğimiz 13-3’lük NFC konferansını birinci sırada bitiren performansını tahmin ettiğini hiç zannetmiyorum.

Bir gerçek var ki, San Fransisco 49ers, NFL 2019 normal sezonunda oynadığı tüm maçlarda stada gelen seyircilere satın aldıkları bilet parasını karşılığını fazlasıyla vermeyi başardı. Kaybettiği üç maç ile birlikte, iki tane Cardinals, evindeki Rams, New Orleans’da Saints’i yendiği maçlar son saniyeye kadar hep büyük heyecan içinde, çok yakın skorlarla sona erdi. Kazanarak hem NFC birinci sıra, hem bay haftası dinlenme hakkı, hem de devam ederse, Super Bowl maçına kadar ev sahipliği haklarını elde ettiği Seattle Seahawks maçı da sezona yakışır heyecan, dram ve sezonun en öne çıkan özelliği olan son saniye savunma başarısı ile hatırlanacak.

Aslında maçın 55 dakikası boyunca istediği her şeyi yapan bir 49ers takımı vardı sahada. İlk iki çeyrek rakibine sayı şansı dahi vermediği maçta Seahawks ilk sayısını bulabilmek için tam 40 dakika geçmesini bekledi. Bunun üstüne daha “Acaba yine mi?” diye düşünmeye bile vakit bulamadan Raheem Mostert ile hemen cevap vererek son çeyreğe 19-7 önde girmeyi başardı. Maçın bitimine 5:51 dakika kala 26-14 ile skoru iki touchdown mesafesine çekmeyi başaran 49ers için tek yapması gereken şey koca bir sezon boyu en iyi yaptığı iş olan savunma yapıp olası Seahawks touchdown’ını geciktirmek ve sonrasında zamanı eritip mutlu sona ulaşmak iken az kalsın bir çuval incir berbat olacaktı. Önce Mitch Wishnowsky kick’i Seattle 27 yard’ından dışarı atınca Seahawks 25 yard yerine oyuna 40 yard’dan başladı ve iki dakikaya yakın bir drive sonrası touchdown ile skoru 26-21’e getirdi. Hücum sırası 49ers’dayken ikinci hakta topu üç yard koşturmuşken Ben Garland’ın oyun durduktan sonra, oyun akışı arkasında kaldığı için düdüğü duymayıp rakibin bacaklarına dalarak blok yapması yüzünden yenilen gereksiz sertlik cezası sebebiyle “3 ve 16” oynamak zorunda kalınıp top yine Seahawks’a bırakıldı. Maçın son 2:27 dakikası her zaman olduğu gibi inanılmaz bir heyecan ve müthiş bir dram içinde geçti. Bitime 22 saniye kala Russel Wilson topu San Fransisco bir yardına kadar getirmeyi başardı. Artık bundan sonra Seattle Seahawks’ın yapması gereken tek şey Super Bowl 49’un kötü anısını bir kenara bırakıp, daha bir saat önce yaptığını yaparak Marshawn Lynch’i topla birlikte 49ers savunma hattının üzerinden uçurup güle oynaya sahayı terk etmekti. Ancak Marshawn Lynch’in de sahada olmadığı bir hücumda huddle uzadı. Kasıtlı yapılmamış ise büyük bir saçmalıkla oyunu geciktirme (delay game) cezası yiyerek beş yard çizgisine gerilediler. 49ers beş yardından ikinci ve üçüncü hakları 49ers çok iyi savununca maçın son drive’ında Russel Wilson’ın pasında, son haftalarda yazdığım yazılarda adını sık sık okuduğunuz çaylak Dre Greenlaw, Jacob Hollister’i çizgiye santimler kala durdurmayı başardı. Çizgiye o kadar yakın bir mesafe idi ki hakemler kararı ancak ekrandan izleyerek verdi. Görüntüler sonrası topa sahip olan 49ers’da Garoppolo quarterback sneak denilen topu Center’dan aldıktan sonra ortayı zorlayarak kazandığı bir yard ile maçın resmen bitişini ve galibiyeti ilan eden adam oldu.

Kabaca hikâyesi böyle olan son maçın, savunma, hücum hattı, quarterback, receiver, running back değerlendirmelerine gelecek olursak. Garoppolo, her ne kadar touchdown pası atamamış olsa da, 22’de 18 pas ve 285 yard’lık performansı ile bir başka “iyi” maç daha çıkardı. Hücum hattının da yardımıyla, sadece iki kez sack olup hiç top kaybı yapmadı. Aslına bakarsanız, hiç göstermiyor olsa da, toplam 3978 yard’lık sezon performansı ile 49ers takım tarihinde en iyi dördüncü QB performansı olarak sezonu tamamladı. Önündeki isimler de iki kez Steve Young, bir kez Jeff Garcia. Sezon başından bu yana devam eden “Büyük maçları kaldırır mı acaba?” endişelerini her hafta azalta azalta bitirme yolunda ilerliyor kendisi. 128 yard’lık toplam running back performansında büyük alkış 10 denemede 57 yard ve iki touchdown ile Raheem Mostert’a giderken, sakatlıktan sonra eski seviyesine bir türlü ulaşamayan Tevin Coleman dışında hem Breida hem de birkaç haftadır top tutmanın yanında koşmayı da adet edinen Deebo Samuel son beş dakikaya kadar gayet iyi iş çıkardı. Samuel, koşarak aldığı bir touchdown’ın yanında, receiver performansı olarak da beş top tutuş, 102 yard ile takımın lideri oldu.

Maç boyunca receiver olarak sahada sadece Emmanuel Sanders ve Deebo Samuel yer alırken, Harvard mezunu fullback Kyle Juszczyk’in 49 yard’lık koşusu ve bir tight end’den çok daha fazlası olan George Kittle’ın yedi top tutuşta 86 yard’lık performansı akılda kalan rakamlar oldu. Tüm bunlara bakıldığında hücum hattının özellikle Garoppolo’yu koruma konusunda oldukça başarılı bir maç çıkardığını söyleyebiliriz. Yukarıda da söylediğim gibi Garoppolo sadece iki kez sack olurken, rakibin qb hits değeri de iki de kaldı. Dokuzuncu haftada kaybedilen maçta bu rakamlar beş sack ve 10 QB hit idi. Aradaki farkın bir kısmı ilk maçta Clowney ile baş etmekte oldukça zorlanmış olan Joe Staley’den geldi desek yanlış olmaz. Staley ilk maçtan ders çıkarmış olacak ki Clowney’e hiç geçit vermedi. 49ers takımı Juszczyk ve Kittle birlikte sahada iken adeta bambaşka bir takım oluyor. Elinde hem bu derece etkili blok özelliği hem de pas tehdidi olabilen 2 hücum hattı oyuncusu olması müthiş bir avantaj. Bu maçta da defalarca hem Kyle hem de Kittle’ı blok yaparken gördük.

İşin savunma kısmında sahada iki farklı devrede iki farklı oyun gördük. İlk yarı Seahawks’a ne pas ne de koşu olarak hiç geçit vermeyen savunma hattı ve arka bölge ikinci yarı epey aksadı. İlk maçta 60 yard civarı koşu şansı bulan Russel Wilson bu rakamın yarısında kalırken, maça bir Rock Star edasıyla gelen Marshawn Lynch bir yarddan savunma hattının üstüne uçarak aldığı bir touchdown dışında pek bir sorun oluşturmadı. Yalnız şunu söylemeliyim ki Seattle seyircisinin Lynch’e olan ilgisi inanılmaz. Maç boyu stattaki uğultunun kat be kat artması için Lynch’in sahaya adım atması bile yetti. Nick Bosa birkaç haftalık silik oyununun ardından yine yılın çaylak savunmacısı gibi oynadı. Richard Sherman tam anlamıyla shutdown cornerback gibiydi. Russel Wilson sahanın Sherman’ın bulunduğu bölgesini neredeyse hiç düşünmedi bile. Fred Warner bildiğimiz gibiyken, 49ers savunmasının ve belki de gecenin yıldızı, maçı 11 tanesi solo olmak üzere 13 tackle ile tamamlamanın yanında son saniyede Jacob Hollister’ı end zone çizgisine santimler kala durdurmayı başaran Dre Greenlaw’dı. Greenlaw’ı son haftalarda sürekli yazıyorum. Bu seneki draftın adeta çileği oldu çıktı. Uzun bir süre hep Fred Warner’in yancısı gibi görünürken son haftalarda tackle liderliğini de kimseye bırakmaz oldu. 49ers savunması olarak, savunma hattı ve linebackerlar ile Sherman için diyecek söz bulamazken secondary’nin geri kalanı için özellikle ikinci yarı açısından pek fazla güzel söz sarf edemeyeceğim. Aslında sezona fena da başlamamış olan Ahkello Witherspoon bu maç tam bir ayaklı felaketti. Russel Wilson da onun bölgesindeki madeni fark edip sürekli oraya oynadı. Bir kez Tyler Lockett bir kez de D.K. Metcalf’a müdahale etmekte gecikip touchdown’a sebep oldu. 49ers doktorlarının önümüzdeki iki hafta boyunca Jacquiski Tartt’ın geri dönüşünü sağlamak için varını yoğunu ortaya koyması lazım. Bunun dışında Marcell Harris ortalama bir maç çıkarırken Emmanuel Mosley de vasat altlığının dikkat çekmemiş olması konusunda yatıp kalkıp Witherspoon’un ağır batırmasına dua etmeli.

Sonuç olarak, en başa dönecek olursak. Evet, sezon başında, kendi taraftarı da dâhil hiç kimse 49ers’dan NFC’yi birinci sırada bitirecek bir performans beklemiyordu. Solomon Thomas ve Dante Pettis gibi verim alınamamış üst sıra draft seçimlerinin yanında McGlinchey, Bosa, Deebo Samuel, Fred Warner ve Dre Greenlaw gibi takımın yapı taşı olan seçimler yapılıp Dee Ford ve Kwon Alexander gibi savunma, Tevin Coleman ve özellikle Emmanuel Sanders gibi hücuma direkt etki eden eklemelerle hiç umulmadık bir başarı yakalanmış oldu. Her yıl karşılaştığı halde 2011 yılından bu yana ilk kez Seattle Seahawks’ı sahasında yenmeyi başarmış bu kadro, sakatlık yaşamadığı müddetçe sonuna kadar gider, ya da kaybederse de hakkını vererek kaybeder çünkü bu sene daha hiçbir maçı son saniyesine kadar bırakmadı.

49ers maçı başlamadan önce şahsım adına ilk sevindirici haber Kuzey Teksas semalarından geldi… Bu yılı 1500 yard ile tamamlayan Tennessee Titans running back’i Derrick Henry, yedek takımla sahaya çıkan Houston Texans takımının adeta üstünden geçti. 32 seferde 221 yard ve üç touchdown ile maçı tamamlayan Henry sayesinde Tannehill ve takımın kalanı adeta maç içinde aktif dinlenmiş oldu. Kendilerini hiç yormadan wild card biletini alan Titans’ı wild card maçında bir sürpriz bekliyor, New England Patriots. 2010 yılından bu yana ilk kez wild card oynayacak olan Patriots evinde büyük bir sürprize imza atarak, tanking mi yapıyorlar, takımı mı dağıtıyorlar denilen Miami Dolphins’e kaybedince hiç beklenmedik bir şekilde Titans’a rakip oldular. İşin ilginci, Titans iki yıl önce favori Kansas City Chiefs’e yaptığını bu kez de Patriots’a yapabilir diyenlerin sayısı, ben dâhil, hiç de az değil. Evet, onlar Patriots. Evet, gelmiş geçmiş en iyi head coach ve quarterback tartışmalarının baş aktörleri Belichick ve Brady ile Foxborough soğuğunda karşılaşılacak. Ancak bu seneki ortaya koyulan oyun ve her iki takımın son haftalardaki ivmeleri düşünülünce Titans’ın büyük şansı var diyenlerdenim. Bakalım Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan sabaha karşı 4:00 sularında Titans ve Tannehill’in Anka Kuşu hikayesi devam mı edecek yoksa GOAT’lara mı toslayacak…