İçinde bulunduğumuz pandemiden dolayı 2020 NFL Draftı takımlar ve seyirciler için ayrı bir öneme sahipti. Lakin bir yandan da gözler üçü ilk sıra olmakla birlikte toplam 14 seçim hakkına sahip Miami Dolphins’te idi. Draft öncesi en çok konuşulan konulardan birisi ise takımın ilk dört sıradaki herhangi bir takımla takas yapıp yapmayacağıydı. Nitekim, draft öncesi genel menajer Chris Grier ve head koç Brain Flores, doğru bir strateji izleyerek, ellerindeki değerli draft haklarını korudular ve istedikleri seçimleri nispeten yapmayı başardılar. Birlikte başlatmış oldukları yeniden inşa sürecini serbest oyuncu piyasasından sonra da devam ettirdiler.

Tur: 1, Sıra: 5 Tua Tagovailoa, QB, Alabama

Draft öncesi elindeki kartları pek belli etmek istemeyen Dolphins’in, seçim hakkını takaslayıp üst sıralardan bir ofansif tackle seçeceği konuşuluyordu. Ancak Dolphins’in Tua aşkı bir yılı aşkın bir süredir bilinen bir gerçekti ve işler bu raddeye geldikten sonra her şeyi riske atmak pek de akıllı bir hamle olmazdı. Bu tarz haberlerle diğer rakiplerine karşı koz vermek istemeyen Dolphins, beşinci sıra kendisine gelince beklenen hamleyi yaptı ve Tua Tagovailoa’yı seçti. Peki, Tua’yı bu kadar özel yapan sebepler nedir?

Cep içerisinde son derece rahat olan ve coverage’ları okuma konusunda bir hayli üst seviye yeteneğe sahip olan Tua, bu oyun bilgisini saha içinde pas isabeti ile birleştirince durdurulması bir hayli zor bir oyun kurucu olarak göze çarpıyor. Yüksek oyun IQ’suna sahip olmasının bir diğer pozitif etkisi ise gerekli anlarda sorumluluk alması ve oyunu kendisinin de yönlendirebilmesini de ayrıca sayabiliriz ki aslında bu tam da lider ruhlu bir oyuncuda olması gereken bir mantalite. Tüm bu özellikleri alt alta topladığımızda ise şu sonuç çıkıyor: “Dolphins, franchise oyun kurucusunu buldu” ancak her güzel gülün bir de dikeni mevcut…

Bu bahsettiğimiz diken ise Tua’nın kolejde yaşamış olduğu sakatlıklar. Tua’nın Dolphins’te sağlam bir korumaya ve oturmuş bir playbook’a sahip olması gerekiyor ki kolejde yaşadığı sakatlıklar burada tekrarlanmasın. Bu husustan dolayı, ilk sezonunda çok fazla forma giymeyeceğini ve en azından bu sezon için kenarda oturup, Ryan Fitzpatrick’ten biraz “magic” öğrenirken, aynı zamanda yeni kurulan hücum hattının oturmasını bekleyecek. Lakin yine de Tua’yı sezonun ilerleyen bölümlerinde belki birkaç maç starter olarak görebileceğimizi umut ediyorum.

Tur: 1, Sıra: 18 Austin Jackson, OT, USC

Oyun kurucusunu seçtikten sonra ona bir de koruma seçmesi gereken Dolphins’te Mekhi Becton’un New York Jets tarafından seçilmesi açıkçası planları biraz bozan bir hamle oldu. Ancak Austin Jackson’un isminin hala tahtada olması nispeten Dolphins adına şanslı sayılabilecek bir durum idi ve bu fırsat kaçırılmadı.

Austin Jackson’un en dikkat çeken özelliğinden bahsedecek olursak el ve ayak kombinasyonun hızlı olması denebilir. Oyun kurucuyu dış koşularla rahatsız etmeye çalışan edge veya defansif end oyuncularına karşı bu becerisini sık sık kullanan Jackson, zaman zaman wide receiver ve running back’ler için screen yapmak gibi ekstra bir özelliğe de sahip. Ancak Austin Jackson’ın bu saydığımız yetenekleri NFL seviyesine çıkarması için en azından bu sezonu sağlıklı ve verimli geçmesi onun adına önemli olacak.

Öte yandan 20 yaşındaki oyuncuyu tebrik etmemiz gereken bir konu var. Geçtiğimiz sezon başındaki USC kampına, doğuştan “Diamond-Blackfan Anemisi” olarak bilinen bir hastalığı olan kız kardeşine, kemik iliği bağışlamasından ötürü geç katılan Jackson, buna rağmen Ekim ayının sonuna doğru eski formuna hızla dönüp ve ilk turdan seçilmeyi başardı. Buna ek, en yüksek ikinci USC offensive tackle’ı olarak da adını okul tarihine yazdırdı…

Tur: 1, Sıra: 30 Noah Igbinoghene, CB, Auburn

NCAA kariyerine wide receiver olarak başlayan Noah Igbinoghene, ilerleyen yıllarda topun diğer tarafına yani savunma kısmına yöneliyor. Bu iki yıllık süreçte ise 92 tackle, 2,5 tackle for loss, bir interception ve 18 pas savunmasıyla Auburn kariyerini sonlandırıyor.

Atletik yapısıyla bir hayli dikkat çeken Noah’ın ilk turdan seçilmesi ise açıkçası bir hayli şaşırttı. Özellikle daha birkaç ay önce Byron Jones’a yüklü kontrat veren ve Xavien Howard ile birlikte ligin en çok kazanan cornerback ikilisini oluşturan Dolphins’in, en azından bu sıradan bir safety’e yönelmesi muhtemel gözüküyordu. Ancak takımın diğer cornerback’leri olan Eric Rowe ile sözleşme imzalanması ve draft edilmemiş çaylak olan Nik Needham’ın takımda tutulması bu pozisyonun derinliğini arttırırken, bununla birlikte Noah’ın zaman içerisinde safety pozisyonunda da denenebileceğini de söylenebilir.

En büyük eksikliği ise pozisyon bilgisinin henüz tam anlamıyla oturmamış olması. Bu noksanlığını Xavien Howard ve Byron Jones gibi oyuncuların arasında pozisyon bilgisini arttırıp, atletizmiyle de birleştirdiği takdirde takımın gelecek yıllarda secondary’de öne çıkan ismi olabilir. Yine de bire bir eşleşmelerde rakip receiver takibi ve koşu oyunlarına ekstra destek hususunda yetenekleri Dolphins’in aradığı özelliklere sahip bir oyuncu.

Tur: 2, Sıra: 39 Robert Hunt, G, Louisiana

Oyun kurucu eksiği ile beraber hücum hattında da epey bir sıkıntısı olan Dolphins, değerli oyuncuların bir bir gitmesinden sonra Austin Jackson’ı mecburen ilk turdan seçmişti. Ancak ikinci tura geldiğimizde ise turkuaz beyazlı takımı iki opsiyon bekliyordu. Birincisi, running back diğeri ise hücum hattı oyuncusu seçmekti. 39. sıradan seçim yapan Dolphins adına o anda Jonathan Taylor ve J. K. Dobbins gibi isimlerin daha seçilmemiş olmasından dolayı bir koşucu seçilmesi en doğru senaryo olarak görülüyordu. Ancak genel menajer Chris Grier ve koç Brain Flores, belki de biraz aceleci davranarak Robert Hunt’u tahmin edilenden daha yüksek sıradan seçmeye karar verdi.

Hem guard hem de tackle olarak oynayabilen Hunt’ın en zayıf karnı karşısındaki atletik edge oyuncuları olarak gözüküyor. El çabukluğu tackle pozisyonu için biraz yavaş olan genç oyuncunun ise başta söylediğim gibi guard olarak da oynaması büyük bir avantaj olabilir. Koşu oyunlarında koridor açma konusunda yetenekli olan ve çevre kontrolünde çabuk karar verebilen Hunt, lige uyum sağladığı takdirde guard olarak iyi işlere imza atacağını düşünüyorum.

Burada aceleci davranın Dolphins’e bir parantez açmak gerekirse, ikinci turdan hücum hattı seçen Dolphins dışında bir takım var o da 58.sıradan Minnesota Vikings (Ezra Cleveland’ı seçtiler).

Tur: 2, Sıra: 56 Raekwon Davis, DT, Alabama

Dört yıllık Alabama kariyerini 11,5 sack, 175 tackle ve 19,5 tackle for loss ile tamamlayan Raekwon Davis’in en önemli özelliği nose tackle, 5-teknik ve 3-teknik olarak oynayabilmesi. Fakat savunmada bu kadar çok pozisyonda oynayabilen genç oyuncunun kolej kariyeri boyunca kendisinden beklenen patlamayı bir türlü yapamaması ve 2017 yılındaki performansından her sene daha da geriye gitmesi onu muhtemel üçüncü tur seçimi haline getirmişti ki Dolpinhs ikinci turdan kendisi seçerek bir kez daha biraz şaşırttı.

Gelişim konusunda epey bir yol kat etmesi gereken 23 yaşındaki oyuncunun performansı, koç Flores’in nasıl bir savunma kurgusu ile oynayacağı kendisinin kaderini belirleyecek. Koşu oyunlarını durdurma konusundaki etkinliğini pas savunmasında da gösterebilirse, iyi bir ekibin önemli bir parçası haline dönüşebilir. Yukarılardan seçilmenin verdiği baskıyı üzerinde hissedecek olan Davis’in, o eski performansına dönmesi ise biraz zaman alacak gibi gözüküyor.

Tur: 3, Sıra: 70 Brandon Jones, S, Texas

Reshad Jones’un takımdan ayrılışından sonra mutlak suretle bir strong safety seçmesi gereken Dolphins’in, bu hamleyi üçüncü tura kadar bırakması takımı Texas çıkışlı Brandon Jones’a yönlendirdi. Bahsettiğimiz strong safety pozisyonu için fiziksel olarak yetersiz olan genç oyuncunun, daha önce bir bilek sakatlığı ve bu sakatlıktan dolayı geçtiğimiz yılın Şubat ayında bir ameliyat geçirmiş olması biraz düşündürüyor. Reshad Jones’un yaşadığı omuz sakatlığının performansını nasıl düşürdüğünü hatırlayınca Brandon Jones’un da durumu büyük bir soru işareti oluyor.

Genel anlamda mücadeleden kaçmayan, oyunu okuma bilgisi yüksek olan ve secondary’nin birden fazla bölgesinde oynayabilen Jones, kolejde oynadığı dönem boyunca takımın tackle yükünü çeken isimlerdendi. Ancak uzun pas oyunlarında rakip oyuncu takibindeki eksikliği, safety pozisyonu için bir negatif durum olarak nitelendirilebilir. Sakatlığının durumuna bağlı olarak ilk sezon starter olmasını beklemediğim Jones’un kolej kariyerinde yaptığı punt blokları göz önünde bulundurunca özel takımda daha çok yer almasını bekliyorum. Yine de kendisini geliştirirse iyi bir parça olarak safety pozisyonunda da şans bulabilir.

Tur: 4, Sıra: 111 Solomon Kindley, G, Georgia

193 cm boyunda ve 152 kg olan Georgia çıkışlı Solomon Kindley, takımın “Big Guy” yani büyük adamı olmaya aday. İri cüssesi ile karşısındaki savunma oyuncusunun işini bir hayli zorlaştıran Kindley, pas oyunlarında oyun kurucusunu koruma konusunda işini iyi yapan isimlerden. Nitekim iri vücudu, onu karşısındaki savunma oyuncusuna karşı güç anlamında avantaj sağlarken, blok yapma çapını bir hayli daraltan ve atik olma konusunda da onu bir hayli eksik kılan özellik olarak dikkat çekiyor. Karşısındaki rakip savunmacı atletik anlamda biraz iyi ise o oyuncuyu merkezde tutmakta sorun yaşayan Kindley’in ligde kendini kanıtlaması için yanında oynadığı center ile iyi anlaşması hatta gerekirse “Kanka” olması gerekecek. Yine de Dolphins’in bu sıralardan hücum hattı açısından seçilebilecek en doğru ismi bulduğunu söylemem gerek.

Tur: 5 Sıra: 154 Jason Strowbridge, DT, North Carolina

Defansif tackle pozisyonu eksiğini gidermek üzere ikinci turdan Raekwon Davis’i seçen Dolphins, bu bölgedeki derinliği arttırmaya karar verdi ve draft öncesi tahminlerde üçüncü veya dördüncü turdan gideceği konuşulan Jason Strowbridge’ı kadrosuna kattı.

Son senesi olan 2019’da North Carolina’nın savunmadaki en güvendiği isim olan Strowbrigde, 44 tackle, altı tackle for loss, 2,5 sack ve bir forced fumble ile rakamlarla da bu iddiayı güçlendirdi. Özellikle koşu oyunlarını durdurmadaki başarısı ile öne çıkan Strowbridge’ın Brain Flores önderliğindeki Dolphins savunmasında da bu görevi üstleneceğini düşünüyorum. Hele ki koşu oyunlarını durdurma konusunda son yıllarda ciddi bir sıkıntısı olan Dolphins’in geçen sene ilk turdan seçilen defansif tackle Christian Wilkins ile de iyi bir ikili olabilirler. Ayrıca 3-teknik bir oyuncu olmasının yanında defansif end özellikleri de olan Jason’un, pass rusher konusunda da takıma ekstra katkı veren isimlerden birisi olacaktır.

Tur: 5, Sıra: 164 Curtis Weaver, EDGE, Boise State

Geçtiğimiz draftın edge olarak öne çıkan isimleri kuşkusuz A. J. Epenesa ve Yetur Gross-Matos idi. Ancak Curtis Weaver’ın da bu saydığımız isimlerden geriye kalır bir yanı pek yok.

Kolej kariyerinde istatistik kâğıdını bol bol dolduran Weaver, Mountain West Konferansı’nda geçirdiği üç sezonda elde ettiği 34 sack ile bu alanda adını tarihe yazdırdı.  Ayrıca 47,5 tackle for loss, 128 tackle, iki interception ve altı pas savunmasıyla da üretkenlik konusunda göz ardı edilemeyecek başarılar elde etti. Tabii, Weaver’ın kolej kariyerindeki bu süreçte sadece iki maç kaçırarak istikrar konusunda sıkıntısı olmadığını da söyleyelim.  Kısa mesafede çabukluğunun ekmeğini kolejde bol bol yiyen Weaver’ın en büyük problemini söyleyecek olursak, pozisyonuna göre atiklik konusunda biraz eksik olması ve bununla beraber yeteneklerinin de kısıtlı olması diyebiliriz. Artık Edge pozisyonunda oynayan oyuncuların skalası Khalil Mack’e göre belirlenmiş olsa da yine de 3-4 savunma düzeni içerisinde outside linebacker olarak, inside yani iç koşularla rakip oyun kurucuya baskı yapma konusunda Shaq Lawson, Emmanuel Ogbah ve Kyle Van Noy gibi oyuncuların yanında pişecektir.

Tur: 6, Sıra: 185 Blake Ferguson, Long Snapper, LSU

Joe Burrow’un takım arkadaşı Blake Ferguson, 2017 yılından sonra NFL Combine’nına davet edilen iki long snapper’dan biri olmayı başarmıştı. Combine’a katılan diğer isim olan Iowa State’ten Steven Wirtel’den şanslı olan Ferguson, altıncı turdan kendine takım buldu. Ancak kolej futbolunun en iyi long snapper’ına geçtiğimiz sezon ilk defa verilen “Patrick Mannelly” ödülünün sahibi John Shannon’un NFL’de kariyer peşinde koşmamayı seçmesi ise belki de Blake Ferguson’un önünü açan bir olay oldu. Aklımızın köşesinde bir ihtimal olarak kalması gerekirse, Blake Ferguson’da özel takım da bazı pozisyonlarda denenebilir.

Tur: 7, Sıra: 246 Malcolm Perry, RB/WR/QB, Navy

Kolejde oyun kurucu olan ancak dört yılda sadece 10 TD pası atabilen Malcolm Perry, daha çok koşu oyunlarındaki etkinliğiyle öne çıkan bir isimdi. 2019 sezonunda 2017 yard ve 21 koşu TD’ı ile sezonu tamamlayan Perry, draft’a da aslında oyun kurucu olarak değil running back olarak girmişti. Ayrıca Perry, kolej yıllarında receiver ve kick return’ler de yaptı. Nitekim bu oyun kuruculuktan koşuculuğa geçişte bu kadar üretken olmayı başaran genç oyuncunun biraz da pas yakalayabildiğini hesaba katılınca belki de Miami Dolphins, son turdan kendine bir Taysom Hill bulmuş olabilir.

Seçilen oyunculara ek olarak Dolphins, draft sürecinde istediği oyuncuları seçemediği iki bölge olan running back ve safety pozisyonuna dışarıdan takviye yapmak adına kadrosuna iki oyuncu daha kattı. Bunlar San Francisco 49ers’tan running back Matt Breida ve Dallas Cowboys’tan safety Kavon Frazier.

Sonuç olarak çeşitli otoritelerce ortalama üstü denebilecek bir draftı geride bırakan ve savunma ağırlıklı bir seçim yapan Dolphins’in, bu süreçte yaptığı tercihlerden de şu neticeyi çıkarabiliriz: Potansiyelli oyuncuları toplamak ve zaman içerisinde onların en iyi özelliklerini ortaya çıkarıp, temeli sağlam bir takım oluşturmak. Burada önemli husus ise koç Flores’in aklındaki savunma kurgusunun sahaya yüzde yüze yakın bir şekilde yansıtabilmesi çünkü koç Flores, geçen sene olduğu gibi savunmadaki playcalling’leri bu sezonda üstlenmeye devam ederken, işin hücum kısmında ise geçtiğimiz sezonun bitimiyle birlikte takıma gelen tecrübeli hücum koordinatörü Chan Gailey’e bırakacak… Çaylak oyuncuların bu sistemlere Flores ve Gailey tarafından nasıl monte edileceğini sezon başlayınca göreceğiz…

Miami Dolphins’in 2021 NFL Draftı öncesi şu an iki tanesi birinci tur olmak üzere 11 draft hakkı bulunduğunu da hatırlatalım…