Merhabalar, değerli NFLTR.com okurları… Gerilimi yüksek geçen bir draft haftasını geride bıraktık. Gündemi boş bırakmayıp hareketli bir hafta geçiren Green Bay Packers off-season’da en çok adı anılan takım oldu. Packers taraftarlarının tırnaklarını yediği, yüreklerini hoplattıran olayların yaşandığı gelişmelere gelin bir göz atalım…

Draft gününe Aaron Rodgers’ın takımda mutsuz olduğu ve Green Bay’e dönmek istemediği haberleri bomba gibi düştü. Kesinlikle ortada Rodgers varsa birçok takım ona talip olacaktır. İsmi en çok konuşulan takımlar Broncos, Raiders ve Dolphins. Eğer, bir takasın olması durumunda da Packers’ın altına gireceği dead cap ve diğer koşullar da ayrılık durumunu Packers için oldukça zorlaştırıyor. Love’ın göreve hazır olmaması söylentileri takımın Rodgers’ı tutma çabasını arttırıyor. Olası bir ayrılıkta kontrat senesi yaklaşan Davante Adams’ında geleceği buradan çıkacak sonuç büyük rol oynayacakken bir ayrılık kararı daha takımın genel olarak dağılmasını da başlatabilir. Bu sürecin neleri getireceği neleri götüreceğini öngörmek şu an hiç mümkün değil. Benim şahsi düşüncem ise Rodgers’ın takımda kalıp Packers formasını terletmeye devam edeceği yönünde. Kendisinin bu süreçte en çok sıkıntı yaşadığı kişi takımın genel menajeri Brian Gutekunst oldu hatta takım mesajlaşmalarında onu eski Chicago Bulls GM’i Jerry Krause’a benzettiği biliniyor. Bu noktadan sonra Rodgers’ın bu sürecin ardından takımda kalması onun takımın başında olup olmayacağına bakıyor gibi.

Mark Murphy (takımın başkanı), Brian Gutekunst (GM) ve Matt LaFleur’un (head koç) tüm açıklamalarında “Aaron Rodgers, bu yıl ve ilerleyen yıllarda bizim liderimiz ve oyun kurucumuzdur.” ifadeleri ile takımda tutma uğraşı son gaz devam ettiğini görsek de Rodgers bu konuyu Gutekunst varken kapatacak gibi gözükmüyor. İster kontratını uzatın ister ligin en çok kazanan oyuncusu yapın Rodgers’ın düşünceleri değişecek gibi değil. Brian Gutekunst’un, Jordan Love draft’ını takım liderine haber vermeden yapmasıyla alevlenen bu süreci rezil bir şekilde yönettiğini görüyoruz. Yönetim-oyuncu ilişkisine de en son darbeyi ise Rodgers’ın şu an Buffalo Bills forması giyen Jake Kumerow’u halka açık bir şekilde övmesinin ardından takımdan kesilmesi oldu. Ian Rapoport’dan da gelen bilgilere göre: Packers ile Rodgers arasında görüşmeler devam ediyor ve Packers’ın uzun süreli önemli bir kontrat teklif etmiş. Takımda kalması halinde de tüm olanlardan sonra takımın nasıl idare edileceği de tartışma konusu olarak duruyor. Tüm olaylar bir sonuca bağlandıktan sonra duruma özel bir yazı ile gelip enine bir inceleme yapmak gerekecek gibi gözüküyor.

Rodgers konusunu şimdilik bir yana bırakıp Packers’ın yine çok tartışılan draft tercihlerine bakalım… Beni şaşırtan tercihler olsa da beğendiğim bir draft sezonunu geride bıraktık. İlk iki turdan benim hiç beklemediğim, “reach” denebilecek isimler tercih edildi. İlk turdan herkes bir wide receiver beklerken en büyük adaylar olan Kadarius Toney’nin Giants’a, Rashod Bateman’ın Ravens’a gitmesi Packers’ı zorunda olmasa da bir defans seçimine daha götürdü. Son 10 yılda hücuma sadece bir ilk tur draft’ı yapan Packers bu tercihte de quarterback Jordan Love’ı alarak takımı dibe de götürebilecek bir kumar seçimi yapmıştı. Bu sene de kimsenin ilk turda gidecek dediğine şahit olmadığım Eric Stokes tercihi ile yine bir cornerback oyuncusu ilk turdan draft edilmiş oldu. Packers’ın yine bu şekilde ters köşe yapması açıkçası beni çok şaşırtmadı. Takımdan ayrılan starter oyunculara baktığımızda Corey Linsley ve Christian Kirksey göze çarpıyordu. Bu doğrultuda bir linebacker veya center tercihi belki daha yararlı olabilirdi. Wide receiver’ı soracak olursanız bu konuda izlenen yolu açıkçası Rodgers olayları da dahil bu draft’ta çok yanlış bulmuyorum, ona da sonra geleceğiz.

Takımın, Kevin King ile sözleşme yenilenmesine rağmen draft’tan bir cornerback’e ihtiyaç duyuluyordu. Açıkçası, Eric Stokes ismine de karşı değilim ama bu draft’taki yeri olarak kafamda soru işaretleri yaratıyor. Stokes’tan önce Chargers’a giden Asante Samuel Jr. ismini de beğenmiştim ama Packers Stokes’un potansiyel görmüş olsa ki ilk turdan Kevin King’e rakip olarak onu seçmiş. Şu an starter olmaya hazır olmasa da zaman içinde tekniğini geliştirmesiyle beraber Packers onu özellikle adam adama savunmalarda çok faydasını görebilir. Oyuncuyla ilgili en öne çıkan özelliği olarak hızını görüyoruz. Sınıfının en hızlı oyuncularından olan Stokes’un hızını 40 yard koşmada gösterdiği 4.25’lik performansından da anlayabiliriz. Georgia çıkışlı olan Stokes SEC konferansında da elit receiver’ları da savundu. Sorun olabilecek özelliklerine baktığımızda kendisini sahada her zaman gösterememesi ve birebir eşleşmelerde gösterdiği fazla fiziksellik ile gerekli olan doğal içgüdüleri alanda gösteremediğini görüyoruz. Ayrıca adımlamaları da onu sahada olumsuz bir duruma düşürüyor. Bu eksiklerini sahip olduğu atletizm ile bir nebze kapatmaya çalışıyor ama kesinlikle üstüne koyması gereken bir oyuncu. Baktığımızda, zamanla kendini geliştirerek ligde önemli bir seviyeye gelmesi mümkün gözüküyor. Kesinlikle Packers secondary’sine bir dinamizm katacaktır. Potansiyeli olan bir tercih, her ne kadar çok beğenmesem de isyan edecek değilim. Bu tercihe puanım “B-” olur.

İkinci tur seçimine gelecek olursak, en baştan beri center ihtiyacından bahsettim. Draft’ta en çok öne çıkan center Alabama çıkışlı Landon Dickerson idi ve oldukça beğendiğim bir oyuncuydu ancak yaşadığı sakatlık yüzünden riskli denebilecek bir tercih olabilirdi. Bu durumda ikinci turun arkalarından giden iki center adayı öne çıktı: Oklahoma Sooners’tan Creed Humphrey ve Ohio State’den Josh Myers. Packers bu noktada aynı Corey Linsley gibi Ohio State’de oynamış center Josh Myers’i kadrosuna kattı. Myers için her ne kadar “reach” ifadeleri kullanılsa da böyle olduğunu düşünmüyorum. Beğendiğim bir geç ikinci tur seçimi oldu. Oyuncu, center oynamasının yanı sıra guard da oynayabiliyor ve bu takıma yararlı bir derinlik sağlayacaktır. Sporcu bir aileden gelen Myers’ın dar alanda gösterdiği çabukluğu ve hareketliliği oldukça iyi olduğu söylenebilir. Oyunu okuma ve harekete geçme olarak da problemleri olmayan oyuncunun gözle görülen tek sorunu ellerini kullanma yönünde olacaktır. NFL’de ellerini iyi kullanan defensive tackle’lara karşı problem yaşaması muhtemel gözüküyor. Ancak ellerini zamanlama ve gücü uygulama açısından geliştirebilirse potansiyeli açık olan bir oyuncu. Benim iyi diyebileceğim bir ikinci tur seçimi oldu diyebilirim. Myers için verdiğim derece “B” olacaktır.

Geldik üçüncü tur seçimine… Packers taraftarları wide receiver diye diye bir hal oldu ve beklenen tercih üçüncü turda “trade up” yaparak geldi. Bu senenin zengin wide receiver sınıfında aralardan kaybolan bir isim olsa da Amari Rodgers’ın ligde iş yapabilecek oyunculardan olduğunu düşünüyorum ve bu doğrultuda Packers’ın bu hamlesini gayet beğeniyorum. Bir diğer yandan bakınca takımda top yakalayan oyunculara bakınca birinci turdan bir wide recevier etkili bir tehdit oluşturabilirdi. Ancak uygulanan seçimden şikâyetim yok bu açıdan. Baktığımızda; Adams, Funchess, Lazard, Tonyan, Valdes-Scantling gibi isimlere Rodgers’ın eklenmesi gayet yeterli bir tehdit haline getiriyor bana kalırsa. Güzel bir pas yakalama ekibi olduğunu inanıyorum. Amari veya Rodgers adlarından şaka yapmadan direkt oyuncuya şöyle bir bakalım…

Clemson’dan gelen 21 yaşındaki oyuncu ile ilgili Heisman ödüllü DeVonta Smith gibi “size” tartışmaları yaşıyor. Her ne kadar Smith kadar iyi olmasa da rotasını iyi koştuğu söylenebilir. Çeşitlilik olarak ise birazcık zamanla kendisini geliştirmesi gerekecektir. “Slot playmaker” görevini başarıyla gerçekleştirebileceğini düşündüğüm Rodgers günümüz NFL’inde çok fark yaratan pası yakaladıktan sonra kazanılan yardlar ile takıma katkı sağlayabilecek özellikleri bulunuyor. Pası yakalamanın ardından kazanılan yard istatistiğinde de geçtiğimiz sezon DeVonta Smith ardından tüm ülkede ikinci olmuştu. Sahip olduğu hız ile de fark yaratabilecek bir oyuncu ve bu sebeple dikey pas oyunlarında da topu alabilir. Bundan farklı olarak geçen sene Tyler Ervin’in yaptığı return’leri bu sezon special teams’te Rodgers yapabilir. Şimdiden Randall Cobb 2.0 benzetmeleri başlamış bir durumda ve artık zaman içinde neler olacağını göreceğiz. Puan olarak “A-” vermenin uygun olduğunu düşünüyorum.

Dördüncü tur seçimine gelecek olursak burada offensive line’a bir takviye yapıldığını görüyoruz. Bir önceki yazıda da bahsettiğim gibi O-Line oldukça önemli bir pozisyon. Ve kesinlikle derinlik oluşturulması gerekiyor. Bu konuda Packers’ın tercihi Ole Miss Rebels’dan Royce Newman oldu. Bakhtiari’nin sakatlıktan dönüşü, Rick Wagner’in ayrılışı derken tackle’a yapılmış güzel bir takviye olduğunu düşünüyorum. Starter başlaması beklenmese de takıma yararlı bir derinlik sağlayacaktır. El becerisi ve tekniği genel olarak fena değil diyebiliriz. Atletizm olarak da açık verecek bir oyuncu gibi gözükmüyor. Adımlama açısından da iyi bir seviyede belki güç olarak eksikleri olabilir. Bu dördüncü tur daha iyi kullanılabilir miydi? Belki kullanılabilirdi ama bu da kötü bir tercih değil. Newman’a için burada “B” vereceğim.

Sırada Packers’ın beşinci turdaki ilk seçimi var ve Florida Gators’dan Tedarrell Slaton seçildi. 150 kiloluk büyük cüssesiyle defensive tackle’a takviye için mükemmel bir tercih olduğunu söylenebilir. Lisede gösterdiği büyük potansiyelini kolejde gösteremese de özellikle koşu savunmasındaki becerileri ile Packers’a yardımı dokunabilecek isimlerden. Bu draft seçimi, geçen sezon koşu savunmasından çekilenlerin bir yansıması olsa gerek. SEC gibi çekişmenin zor olduğu bir konferanstan gelmesi de bir avantaj. Puanım “B+”.

Beşinci turun ilerleyen seçimlerinde App State cornerback’i Shemar Jean-Charles kadroya eklendi. Gutekunst’un 2018’den beri seçtiği beşinci cornerback olan Jean-Charles benim beklediğim bir tercih değildi. Hiç kötü bir cornerback değil ama tercih sırası olarak soru işareti yarattı benim için. 2019’da ülkede başarısız pasa zorlama oranında ikinci olarak bitirmiş olması önemli bir istatistik. Çabukluğu ve oyun zekâsı oldukça iyi olan bir isim. Adımlama olarak problemler yaşasa da derinlik açısından takıma yarar sağlayacaktır. Burada puanlamam “B” olacaktır.

Altıncı tur seçimlerinde ise ilk seçilen oyuncu yine O-Line’ı güçlendirmek adına yapılmış bir hamle. Bir Green Bay yerlisi olan Cole Van Lanen çok cüsseli bir oyuncu olmasa da atletizmi ile açıklarını kapatıyor. Wisconsin Badgers’dan gelen Van Lanen’in pas korumasında problemleri var ancak koşu blokları olarak oldukça başarılı. Ayrıca, akıllı ve çok yönlü bir oyuncu. Bu draft’a puanım “B-”.

Bir diğer altıncı tur seçimi ise ise Boston Collage’dan Isaiah McDuffie oldu. Birçok defa linebacker dileğimi belirttim ve 220.sıradan bir linebacker tercihi geldi. Açıkçası “size” olarak hafif biraz daha cüsseli bir linebacker seçimi yapılmasını tercih ederdim. Geçtiğimiz sene en çok etki yaratan undrafted çaylak Krys Barnes olmuştu. Her ne kadar üzücü olmasa da Christian Kirksey’nin Texans’a gitmesiyle bir linebacker eksiği oluşmuştu. Bu durumda Barnes ve Kamal Martin’den oluşan iç linebacker tandemi ne tecrübe olarak ne yetenek olarak bana çok güvenmiyor. Isaiah McDuffie draft’ı ise bunu değiştirecek gibi gözükmüyor. Kendisini muhtemelen daha çok special teams’te göreceğiz. Sahip olduğu atletizm ile dikkat çeken bir oyuncu, umutlarımın çok fazla olduğunu söyleyemeyeceğim ama bu noktada yapılması gereken bir seçimdi. Gutekunst ve scout ekibinin de öncesinden çok beğendiği bir oyuncu olması bu draft seçimine yöneltmiş gibi gözüküyor. Bu karara “B-” veriyorum.

Gelelim draft’ımızın son seçimine. Mississippi State’den gelen Kylin Hill, mock draft’larda dördüncü turda yazılan bir oyuncu. Yedinci turun bu kadar sonlarında böyle bir isim varken ve Jamaal Williams’ın ayrılışının ardından güzel bir derinlik sağlayacaktır. Geçtiğimiz sezon COVID-19 ve sakatlık derken Tyler Ervin’a kadar ihtiyaç duyulan bir noktaya gelmişken oyuncunun özellikleri ile oldukça başarılı bir seçim oldu. Patlayıcılığı ile fark yaratabilecek dengeli, iyi adımlamaya ve çabuk ayaklara sahip olan rekabetçi bir oyuncu. “Steal” diyebileceğim fazladan her yard için mücadele eden değerli bir rol oyuncusu olacaktır. Pas yakalama ve koruması açısından da her ne kadar istikrarsızlıkları olsa da QB dostu diyebileceğim bir isim. Negatif olarak ise uzun koşularda belli viteste takılıyor olması gösterebilir. Genel olarak iyi bir draft tercihi. Puanım seçildiği yer de itibariyle “A-”.

Genel olarak her ne kadar çok tartışmalara sahne olsa da ben Packers’ın özellikle geçtiğimiz sezona göre çok iyi bir draft geçirdiğini düşünüyorum ve takımın draft başarısına “B+” veriyorum. Undrafted olarak ise: üç OL, iki DT ile birer WR ve S oyuncuları seçildi. Şampiyonluk için hazır bir kadro var, geriye tek bir soru var: Takımın lideri, quarterback’i kim olacak?

Bir sonraki yazılarda görüşmek dileğiyle…