Sezon öncesinde ya da ortasında Super Bowl’u kim kazanır, Conference Final’lerini kim oynar diye bir tahmin yapılsa akla en son gelecek takımlardan biri Giants olurdu sanırım. Bu başarıları ile ilgili bir çok Hollywood filmine de konu olacaktır. 2000’li yılların football efsanesi, sezonun “Perfect” takimi Patriots’a karşı wild card’da NFC’nin başka bir güçlü takımı Tapma Bay Buccaneers’ı yenerek play off macerasına lowest seeded olarak gelen, “Less than Perfect” Giants. Sezonun analizini yaparsak, AFC’nin en formda iki takimi şüphesiz Colts ve Patriots, NFC’nin de tartışmasız en büyükleri Cowboys ve Green Bay’di. Bu takımların Conference Final’i oynamasına kesin gözü ile bakılıyordu. Super Bowl oynayacak takımlar da Cowboys vs. Patriots olması bekleniyordu. Ancak son yılların, Steelers’tan sonra, lowest seeded takımların Super Bowl kazanması modasını bu sezon Giants devam ettirdi.

Kısaca bir hatırlarsak, sırasıyla Wild Card’ta Tapma Bay Buccaneers, sonrasında NFC’nin highest seeded takımı Cowboys ve second seede takımı, Seahawks’ı yenip gelen Green Bay’i geride bırakarak zaten kendilerinden beklenenden çok daha fazlasını başarmışlardı. Diğer tarafta da sezonu perfect olarak tamamlamış, 7 senede 4. şampiyonluğunu yakalamak için sahaya çıkan bir Patriots vardı. Açıkçası, her ne kadar hoşuma gitmiyor olsa bile, son zamanlarda AFC’nin NFC üzerinde kurduğu galibiyet serisinin devam etmesi, Patriots’un bir Super Bowl trophy’sini daha havaya kaldırmaları ve Tom Brady’nin de bir Super Bowl MVP olması kaçınılmaz gibi görünüyordu. Hatta bahislerde bile son zamanların en “kazananı belli” Super Bowl’u olduğu konuşuluyordu. Bahislerde bile Giants 1/6 oranında underdog olarak gösteriliyordu. Bu istatistik bile maç öncesi tahminlerini yansıtmaya yeter belki de.

Peki ne oldu da Wild Card’a çıkmaya bile zar zor hak kazanan Giants, “Legend”, “Perfect” ön adlarıyla anılan Patriots’u devirmeyi başardı? Maçın analizini yapmaya kalkarsak eğer, Patriots sahaya “zaten kazanılmış” bir maçın formaliteden sahaya yansımasını yaşamak için çıktı. Yani Patriots rakibini o denli küçümsedi ki, Giants öne geçtiği anlarda bile maçı önemsemedi. Penalty oranları bir takımın “under motivation” ya da “over concentration” sorunlarını en iyi yansıtan göstergelerdir. Super Bowl’da bir oyuncunun ya da takımın hata yapmaya hakkı yoktur. Ancak Patriots’ta, özellikle aynı isimlerin, üst üste hata yapmaları ve takımlarının ritmin bozmaları çok pahalıya mal oldu. Ayrıca celebrity’lerle aşk yasayan QB’lerin laneti tekerrür etti de diyebiliriz.

Play off’lardaki Giants maçından önce, sevgilisi Jessica Simpson ile tatile çıktığı için cok ağır eleştirilen, hatta kaybettikleri maç sonrasında Terrell Owens’in gözyaşlarına boğularak müdafaa ettiği Cowboys QB’si Tony Romo’dan sonra şimdi de play off’larda sevgilisi Giselle Bundschen ile tatile çıkan, Super Bowl’dan bir kaç gün önce de soluğu New York’ta sevgilisinin yanında alan Tom Brady eleştirilerin ana hedefi oldu. Sakat ayak bileğine rağmen sahaya çıkan Tom Brady maçta beklenileni vermekten çok uzaktı.

NFL’in belki de en başarılı WR kadrosuna sahip olan Patriots ne yazık ki Super Bowl XXLII’de bu kadrodan yeterince yard ve sayı çıkartamadı. Patriots Offensive Line’i maca sadece penalty’lar sonucu kaybettirdikleri yardlarla değil Giants pass rush’i karşısında sakat QB’lerini koruyamamaları ile de damgasını vurdu. İstatistikler yalan söylemez. Biz de maç sonrası istatistiklere bir göz atarsak eğer, 5 sack, 8 hurry, 1 forced ve recovered fumble, son derece düşük bir yard per carry oranı ve pek çok tackle for loss O-Line’in ne denli kötü bir maç çıkardığını anlatmaya yetecektir.

Diğer tarafta ise, hatasız bir maç oynayan ve pek çok jeneriklik görüntüye imza atan “küçük kardeş” Eli Manning ve maçı son ana kadar bırakmayan, play-off’lardaki Cowboys maçında olduğu gibi, yine bir “come from behind” galibiyetle maça ne kadar asıldıklarını gösteren Giants hücumu vardı. Fakat bana kalırsa bu galibiyetteki en önemli pay Tuck, Strahan ve Umeniyora’lı Giants Defensive Line’ina ait.

Maç boyunca Tom Brady’e ve Patirots O-Line’inin üzerine bir kabus gibi çöktüler. Değil adım attırmak, nefes bile aldırmadılar.  Special Team’lere gelince, iki takım da pek bir varlık gösteremedi. Daha doğrusu son yıllarda alıştığımız Kick return TD’lar, punt return’lerden gelen uzun yard’lar olmadı. Bu da pek sürpriz olmadı aslında. Zira iki takımın da Specialty’leri de sadece bu sezon değil, son yıllarda zaten pek varlık gösterememekteler. Satırlarıma son verirken Giants coaching staff’i başta olmak üzere tüm idari kadroya ve tüm oyuncularına bize Patriots’un kaybettiği bir Super Bowl seyrettirdikleri için teşekkür ediyorum. Yaklaştıkça yılan hikâyesine dönen TAFL ile önümüzdeki High School 5A, NCAA ve NFL analizleri ile birlikte olmak üzere, football dolu günler diliyorum.