2013 NFL sezonunun ilk haftasının en önemli maçı elbette ki açılış maçı olan Baltimore Ravens – Denver Broncos maçıydı; ancak geçen seneki playoff’larının rövanşı olan bir maç daha vardı o hafta: Green Bay Packers – San Francisco 49ers. San Francisco geçtiğimiz senenin ilk maçında Alex Smith ile yendiği Green Bay’i, playoff’larda da Colin Kaepernick ile mağlup etmişti.

Green Bay Packers takımı bütün yaz belki geçtiğimiz Pazar günkü maça hazırlanmıştı. Daha yazın organize takım faaliyetleri başlamadan takımın savunma koçları Texas A&M Üniversite takımının koçlarıyla oturup zone read hücumunu öğrenmiş, bunu da bu hücumu durduracak savunma taktiklerini ve oyuncu profillerini geliştirmede kullanmışlardı. Özellikle ilk turdan seçilen Datone Jones, tam yeni çağın savunma line oyuncusu tipindeydi.

Yaz boyu yapılan çalışmalarda savunma takımının aklında tek bir rakam vardı: 579. Bu rakam, sezonu kapatan mağlubiyette rakip hücumun kazandığı yard sayısıydı. Bunu azaltmayı kendilerine görev biçen savunma takımı Pazar günü sahaya çıktığında iki eksik dışında maça hazırdı.

Packers Koşu Hücumu – 49ers Koşu Savunması:

Packers yönetimi draft’ta ikinci ve dördüncü turlardan Eddie Lacy ve Johnathan Franklin’i seçtiklerinde koşuya verdikleri önemi bir kere daha göstermiş oldular. Çoğu zaman olduğu gibi piyasadaki kendini kanıtlamış ama kariyerinde de bir yere gelmiş koşuculara bakmadan klasik Ted Thompson usulü draft-ve-yetiştir ile genç oyunculara yöneldiler. Bunun dışında yazın yapılan bütün çalışmalar 19 denemede 3.3 yard ortalama ile 63 yard ile sonuçlandı. Aslında bu öyle çok burun kıvrılacak bir rakam değil, ve bunun üç sebebi var:

1. Bu rakamlar zaten Green Bay’in alışılageldik üretimi

2. Yeni kurulan koşu ekiplerinde verim zaman geçtikçe artar

3. Rakip savunmada Smith kardeşler, ve üstüne zayıf halkası olmayan muhteşem bir linebacker ekibi vardı.

49ers Koşu Hücumu – Packers Koşu Savunması:

San Francisco’nun koşu oyunu 90 yard getirse de bunu ortalama 2.6 yard getiren 34 denemede yaptıkları için aslında Green Bay’in koşu savunması daha etkili olmuş diyebiliriz. Kaepernick geçen seneden alıştığımız zone read koşuları yerine daha standart oyun kurucu görevini üstlendi. Asıl koşucu Frank Gore’un ortalaması iki yardda kaldı ki bu bile rakip savunma adına büyük bir başarıdır.

Packers Pas Hücumu – 49ers Pas Savunması:

Packers pas oyunu aslında beklendiği kalitedeydi. Yıllardır bu kalitede rakiplere karşı gösterilen verimliliğin fotokopisi gibi Rodgers 333 yard pas oyunu üç touchdown sağladı. Olmayan bir koşu oyunu ve arkada rahat rahat alan savunması yapan etkili rakibe karşı ilk maçta fena değil deyip geçelim.

49ers Pas Hücumu – Packers Pas Savunması:

Bu kısmı bilerek sona sakladım, çünkü maçın kaderini bu karşılaşma belirledi. Bütün yaz Packers savunması görevini Kaepernick’i cebe hapsedip pas atıcı olmaya zorlama olarak belirledi, ama hesaba katmadıkları, onun bu görevi yıllardır oynayan elit oyun kurucular seviyesinde başarmasıydı. Colin Kaepernick, Green Bay pas savunmasıyla oyuncak gibi oynadı. 412 yard pas ve üç touchdown aslında maçı seyreden birine az bile gelebilir. Anquan Boldin’in 208 yard ve bir touchdown ile coştuğu maçta kendisini iki rakip savunmacının bile kontrol edemediği oyunlar oldu. Bu iki oyuncunun ve genelde San Francisco pas hücumunun rakibi bu kadar domine etmesinin sebepleri şunlardı:

1. Kaepernick’in cepte bu kadar rahat oynamasını hiç kimse beklemiyordu. Yani çalışılmayan yerden geldi.

2. Kaepernick’in cepten sıyrılıp kaçarak başarı sağlamasını engellemek için oyun kurucuya ulaşmak hedefli oyuncular biraz daha ölçülü hücum ettiler. Bu da zaten hücum line’ı belki ligin en iyisi olan 49ers’ın oyun kurucusuna rahat zaman sağladı.

3. Daha ilk maçtan beklenmeyecek şekilde Packers’ın en iyi safety’si Morgan Burnett ve nickel cornerback’i Casey Hayward maça sakatlık dolayısıyla çıkmadı.

Sonuç:

Aslında ev sahibi takım için söylenecek bir şey yok. Super Bowl’a götüren kaliteden bir şey kaybedilmediği gibi, Boldin de Crabtree’nin boşluğunu fazlasıyla doldurabilecek kalitede gibi görünüyor. Burada aslında yıllardır başarıya alışmış ve ilk maçtan intikam arzuları yıkılan Packers taraftarlarına sesleniyorum:

Kaybettiğiniz takım Super Bowl oynadı ve Ravens gibi oyuncu kaybı ve sakatlık da yaşamadı. Buna rağmen deplasmanda, Eylül’de California sıcağında maç altı üstü 34 – 28 bitti. Bu farkı da şanssız bir interception, yine şanssız bir fumble, ve yine yeniden şanssız bir hakem karar hatası yarattı. Bakın geçen seneki Seahawks maçı gibi hakemin yanlış gördüğü bir şey değil, bildiğiniz karar hatası, ki bunu maçtan sonra hakem kendisi itiraf etti.

Kendinizi kaybetmemeniz için bir neden de takımınızın taraftar profili. Packers taraftarı her takımın taraftarı kadar büyüktür, ama bir Oakland taraftarı gibi kuduz, bir Steelers taraftarı gibi ölçüsüz değildir. Taraftarın bu sabrı sayesinde Ted Thompson yıllardır doğru draft ve free agency kararları verip takımı bu güne getirdi. Sabır diyorum.

Bunu da söyledikten sonra Packers’ın önümüzde haftalarda kendini geliştirmesi gereken konular var. Bunların başında elbette koşu oyunundan biraz daha verim almak gerekiyor. Koç Mike McCarthy illaki her maç koşuya 20 down yatırım yapacak ama her drive’a 2 ve 10’dan başlamak bu takımın kaderi olmaya devam etmemeli.

İkinci bir konu da pas savunması. Biraz daha az mobil bir oyun kurucuya karşı baskı kuracak ön yedili mevcut ancak bunun meyvelerini toplayabilmek için acil olarak sakatların oyuna dahil olması zorunlu.

Son olarak da hala rakibin return takımına fazla yard veriliyor. Bir takımın kicker’ı (ya da kickoff’ları üstlenen punter’ı) bu kadar çok tackle yapmamalı. Yapmamalı da bu Masthay de nizami tackle yapıyor kardeşim…

Kapattık Arkadaşım:

Yazının sonuna da geldik. Bu hafta rakip 2013 model ürkek RG3 ve saz arkadaşları Washington Redskins. Heyecanlı geçecek bu maçı Green Bay’in evde kazanacağını düşünüyorum. Başka türlü düşünen varsa buyurun kendisi yazsın. Hepinizin eli klavye tutuyor çok şükür. Forumdan veya Twitter’dan da her türlü Packers veya genel NFL desteği verilir. Hatta arada gelen mesajlarda Amerika’da profesyonel oynamak isteyen arkadaşlar var, onlara istediği NFL takımına hamili kart yakinimdir yöntemiyle de yerleştiririz.

Bir de her hafta gündemin sorularına verilen cevaplar var. O soruları yaratıcılık yoksunu editörümüz Kaan hazırlıyor (öyle ya, yoksa kendi de yazı yazardı).1 Orada unutulan soru varsa onu da burada soralım: Bu kadar sezondur takımı yerin dibine sokan Rex Ryan neden hala takımın başında?2 Cevabı basit. Jets, New York’un küçük haşarı takımı (gerçi ikisi de New Jersey’de oynuyor ama orayı kaşımayalım şimdi). Hani Giants Prens William ise Jets Harry oluyor. Yankees-Mets, Knicks-Nets hep aynı. Giants yıllardır başarıdan başarıya koştukça Jets taraftarı arada Belichick ve Patriots’ı yenip ligin trollüğünü yapıyor. Ryan’ın da dobra tarzı buna çok uyuyor aslında. Yine de suyu ısındı derim. Bu sezon ibre yukarıyı göstermezse o ibreyi Ryan’ın göbeğine saplarlar sonuna.

Bunları geçelim, eğer ki derdiniz Jets değil de “maçımı seyredeyim, sonra da hafta arası Hilmi Koç’u okuyup futbol’a doyayım” ise haftayı bekleyeceksiniz. O zamana kadar sabırlı olun, ve futbol zevkiniz azalmasın.

 
1. Editörün Cevabı: NFLTR olarak eleştirilere ne kadar da açığız görüyorsunuz sevgili okurlar, yazarlarımız bizi sırtımızdan bıcaklıyor, ses etmiyoruz. Ne yapıyorsak sizler için…
 
2. Editörün Cevabı: Geçen sezon da hep Jets soruyorsun diye söyleniyordunuz, sizi memnun etmek ne kadar zormuş Hilmi Bey. Ayrıca ilk maçını kazanan NY Jets’in head koçu Rex Ryan’ın küçük oğlunun eski sevgilisi arkadaşım, ona göre.