“Tamam,” “Nihani Sorunun Cevabı…”

“Hayatın, Evrenin ve her şeyin…”

“…” “Kırk-iki,” dedi Derin Düşünce, büyük bir haşmet ve rahatlıkla.

“Detaylıca kontrol ettim,” dedi bilgisayar. “ve cevap kesinlikle buç”

“Bence sorun, size karşı dürüst olmam gerekirse, gerçekte sorunun ne olduğunu asla bilemeyeceksiniz.”

(Douglas Adams, Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi)

Birçoğumuz bu kitabı okumadığımız halde gündelik hayatta bu göndermeyi yapmaya bayılırız. Tıpkı hayatımız boyunca asla GM olma fırsatı elde edemeyeceğimiz halde hâlihazırda görevindeki GM’lere akıl vermemiz gibi. Bu yazımda Belichick’e akıl vermek yerine kendimi onun yerine koymaya çalışıp yaklaşan QB sorunsalından olası çıkış yolları için hem bir yandan mantıksal gerekçeleri sıralayacağım, hem diğer yandan yapacağı her bir tercihin arka planında yatabileceğini düşündüğüm psikolojik faktörlere değineceğim.

Bill Belichick için bu sorunun cevabı gerçekten de 42 çünkü Brady’nin o yaşta nerede olduğunu bugünden görebilseydi işlerin o noktaya vardığını hemen hemen kestirmiş olurdu. Bunu öğrenmesi için Deep Thought gibi yedi buçuk milyon yılını bu işe ayırmasına gerek kalmayacak nitekim üç yıl içinde nasıl sonuçlanacağına öyle ya da böyle hep birlikte tanıklık edeceğiz. Fakat en kritik karar için önünde bu sürecin yarısından az bir zaman var. Bunun nedeni 2017 yazında yola Brady ile mi, yoksa Garoppolo’yla mı devam edileceği netleşecek.

Önce Belichick’in yola niye Brady’le devam etmek isteyebileceğinden başlayalım. Devam ettiği takdirde ligin en iyi QB’siyle devam etmiş olacak, en azından yaşlılığı onu kısıtlamaya başlayana dek. Brady’e kalırsa kendisi 45 yaşına dek bu oyunu oynayabilir ve gerçekten de durum şimdilik öyle gözüküyor. Sağlığıyla ilgili her detaya olabildiğince önem veriyor. Bu da onun en ufak bir yaşlılık belirtisi göstermemesini sağlıyor. Hiç şüphesiz Brady hem yetenek, hem oyun tarzı, hem de winner karakteriyle lige Joe Montana’dan sonra gelen en iyi Joe Montana. Nitekim katıldığı bir programda da kendisi hakkında derlenen draft raporu okunduğunda şunları söylemişti:

“Bu beni biraz ateşledi. Bence çünkü … bilirsiniz … bu insanlar ne biliyoru ki? Demek istediğim kulağa tam Joe Montana gibi geliyor.”

Kendisini bu denli Montana’yla özdeşleştirmiş biri, kariyer sonları için de benzer bir yol çizeceğini aklından geçiriyor mudur? Herkesin bildiği üzere Montana son iki sezonunu kariyerine başladığı 49ers yerine Chiefs’te oynadı. Sakatlığı sebebiyle yerini Steve Young’a kaptırmış, sonrasında uzunca zamandır Young’la oynadıkları için tekrar onu kenara almak yerine Montana’yı takas etmişlerdir. Fakat bu takasın çok öncesinde de Young, Montana’nın yerini sallantıya sokmuştur. Kimilerine göre bu 1987 Divisional Playoff maçında Montana’nın kötü oynaması veya yerine giren Young’un ümit vermesinden çok Bill Walsh’un psikolojik bir manevrasıydı. Fakat Walsh koçlarıyla sezon başlamadan önce Montana’nın takas edilme ihtimalini masaya yatırmıştı. Ardında yatan sebebin Montana’yı ateşlemek mi yoksa Young’u yavaştan alıştırmak mı bilinmeksizin 1988 sezonunda maçların bazılarına Montana, bazılarında da Young başlamış fakat derecenin 6-5’e gerilemesiyle Walsh ateşle oynamayı bırakıp QB mevkisini kesin bir şekilde Montana’ya devretmiştir.

“Bu kitabı okurken öğrendiğim şey, geri planda kalan bazı şeylerin bana açıklanmadıkça asla öğrenemeyeceğimdir.”

Bill Walsh’un meşhur kitabı “Finding the Winning Edge” hakkında bu yorumu yapan Belichick’in de başından tıpkı Walsh gibi bir QB sorunsalı geçti. Hatta bu sorunsalın aktörlerinden birisi de bu yazıda geleceğini ele aldığımız Tom Brady’di. Hikayenin akılda kalan hali Drew Bledsoe’un sakatlığı sonrası Brady’nin yerini bir daha kaptırmayacak kadar iyi oynaması şeklindedir ama aslında tam da öyle değildir çünkü Brady, ilk çıktığı AFC Finali’nde bileğinden sakatlanmış, Patriots, Bledsoe ile maçı tamamlamıştır. O maç ikinci bir kırınım olabilirdi çünkü Rams ağır favori olarak maça çıkacaktı ve Bledsoe, deneyim farkıyla daha garantili bir seçim olarak görünebilirdi. Brady’le başlamanın ateşle oynamaktan farksız göründüğü yerde Belichick normal sezonda olduğu gibi riski gözetip Brady’den yana karar kıldı ve Bledsoe defteri Bills’e takaslanmasıyla ilelebet kapandı. Aslında Belichick’in bu kararı çok daha öncesinde verdiğini ve o zamanlar perde arkasında yaşananların detaylarını geçtiğimiz günlerde Albert Breer’la yaptığı röportajda Bledsoe’un aktardığı bir anekdotla öğrenmiş olduk.

Belichcik’i aradım ve konuştuk, “Hey dostum, oynayabilecek durumda olduğum onaylandı.” tepkisini hatırlıyorum, “Oh, tamam, yani, bunu duymak çok güzel.” kesinlikle, “Tamam, muhteşem, geri döndün.” değildi, daha çok “Tamam, bunu duyumak güzel” tarzıydı.

Belichick’in o “Winning Edge”i bulduğu yıllardır aşikar. Fakat bu süreç zarfındaki istikrarında yalnız değil. Tom Brady de en az onun kadar pay sahibi. Hatta sonradan öğrendiğimize göre onu kovulmaktan kurtaran da Brady’nin ta kendisi. Brady öylesine muazzam bir oyuncu ki, kötü takımı play-off potasına, play-off potansındaki bir takımı da şampiyonluğa taşıyabilir. Bunu o da bildiği için ne Matt Cassell’le 11-5’lik dereceden sonra, ne de Garoppolo’nun ilk kez yerine geçtiği Chiefs maçı sonrasında Brady’den vazgeçmedi. Hatta o maç sonu basın toplantısında QB pozisyonunu değerlendirmeye alıp almayacağı sorusuna yanıt bile vermeksizin yalnızca gülüp geçti. Dolayısıyla Belichick, bir gün Brady’i takaslama kararı alırsa Chandler Jones gibi kötü bir takıma göndermediği için ona minnet duymamalı. Yoksa bu kararı verdiğine onu fazlasıyla, bilhassa play-off’larda pişman edebilir. Montana gibi sakatlık sorunu yahut Brett Favre gibi emeklilik kararı pek öngörülebilir bir senaryo olmadığından Belichick’in vereceği karar bunlardan çok daha can alıcı olacağı hiç şüphesiz.

Cevabı en merak edilen soru Garoppolo’nun, Brady kadar başarılı olup olamayacağı ve play-off atmosferini ne ölçüde kaldırabileceği sorusudur. Brady bu anlar için yaşıyor ama Garoppolo’yu henüz kestiremiyoruz. Aslına bakarsanız normal sezon için de elimizde çok bir veri yok. Fakat şu ana kadar elde ettiklerimiz hayli ümit verici. Lakin NFL tarihinde kısa vadede çok umutlandırıp sonrasında büyük hayal kırıklığı yaratan bir çok QB geçti. Bunlar için “Quarterback Tease” gibi bir tabir kullanıyorlar ve hatta onlar adına hazırlanmış Top 10 listesi bile var. İzlemenizi şahsen öneririm hayli eğlenceli bir seri. Tabii o listede bugün çok iyi bir oyuncu olarak kabul edilen Andy Dalton da vardı o ayrı ama vermek istediğim mesaj anlaşılmıştır sanıyorum. Benim izlenimim en azından normal sezon için QB Tease profilinde bir oyuncu olarak görmeyeceğiz Garoppolo’yu. Geçmişteki oyun stili bir hayli değişim gösterdi, ilk zamanlarında Favre gibi gunslinger karakterine sahip birisiyken şimdi daha çok Brady (ve selefi Montana) gibi oynuyor. Şahsen oyununun tam oturması için bir yıl daha vade biçtim eğer seneye Belichick, McDaniels gibi isimleri kenarda görebilirsek Garoppolo’yla da istikrarlı sezonlar geçireceğimize eminim. Patriots taraftarını esas ilgilendiren olası bir Garoppolo devrinde şey şampiyonluk elde edilip edilemeyeceği. Belichick evrenin sırrına vakıf olmaktansa bunun cevabını bilmeyi yeğler.

Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim özellikle Dolphins maçında, istatistiklere de Perfect QBR (158.33) şeklinde yansıdığı sekans olağanüstüydü. Eğer ki O-Line çökmeseydi ve son 10 dropback’ine (sonuncusu sakatlığıyla sonlandı üstelik) olumsuz yansımasaydı o civarda bir QBR ile bitirmiş olacaktı. Diyebilirsiniz ki Geno Smith’in bile çaylak sezonunda maç geneline yayabildiği bir başarıyı abartmıyor musunuz? Eğer Perfect QBR listesine bakarsanız formüle doping etkisi yaratmış uzunca bir pas mutlaka görürsünüz box-score istatistiklerinde. Garoppolo’nun o maçta 50-80 arası yolladığı bir pas olmadı. Konu sapsın istemediğimden Hem Garoppolo’ya, hem de Patriots’a dair değerlendirmeleri Bills maçının ardına sarkıtıyorum daha derli toplu olur.

Garoppolo’yu gönderecek olursak tüm senaryolar takastan geçiyor. En geç Matt Cassel örneğinde olduğu gibi franchise tag kullanılıp öyle gönderilir. Brock Osweiler gibi karşılıksız elden gitmesine izin vermez Belichick. Şu an için 2018’de franchise tag kullanılacak bir oyuncu gözükmüyor. Garoppolo’ya karşılık Brady’nin kalan yıllarında başarı elde etmesi için O-Line’a parası hafif tuzluya gelecek bir takviye yapmakla, draft hakkıyla işi ucuza getirmek arasında kalacaktır nedense ikinci ihtimali daha yakın görüyorum. Garoppolo kalırsa şayet Brady için tek seçenek takas değil, pekala signing bonus ödemesi göze alınıp serbest de bırakılabilir. Yazı iyice uzamasın diye konuyla ilgili foruma attığım yorumu paylaşıyorum:

https://www.nfltr.com/forum/index.php?topic=29.msg41114#msg41114

Brady ayrılmak zorunda kalırsa Garoppolo da Rodgers’ın ilk demleri gibi ateşten gömleği giyecek. Seleflerinin de pek olumlu karşılayacağını söyleyemeyiz zira Packers’ın şampiyonluğundan sonra Favre asla Rodgers’ı arayıp sormamış. Garoppolo da ilk TD’ını yaptığında onu kenarda tebrik etmeyen tek kişi Brady’di. Ona duyduğum güven Skip Bayless raddesinde sarsılmaz biçimde olsa da Belichick’in Garoppolo’yla devam etme kararı, hele ki Jimmy tıpkı Brady gibi makul ücretle anlaşırsa gayet anlaşılır bir durum. Montana da olsanız, Favre da olsanız veya Manning de olsanız takımlar genç bir isimden yana tercih kılıyorlar. Fakat ücrette anlaşamazsak Brady’nin 45’ine kadar oynayıp oynamayacağını Patriots forması altında görebiliriz.