Şurada iki satır yazdın diye yılların yazarı mı oldun demeyin ama yazı yazmanın en zor yanı sanırım o yazıya başlık bulmak. Bir ya da birkaç kelime ile yazının içinde geçenleri özetlemek gerçekten zormuş. Bu yazıya başlık bulamayınca ben de maçı izlerken hissettiğim duygu neydi diye düşündüğümde aklıma gelen ilk şeyin endişeli bir bekleyiş hissi olduğunu hatırladım. Hakikaten ligin görece zayıf kabul edilen takımlarından birine, üstelik de kendi evinde ikinci çeyreğin bitimine dokuz dakika kala 16-0 geriye düştüğümüzde yarı sinirden yarı da kaybetme endişesinden maçı kapatıp bir Netflix filmi açmayı düşünmedim değil. İşte maça o kadar kötü başladık. Koşu hücumu hiç çalışmadığı gibi rakibin koşu tehditli pas oyunlarına da o çok övündüğümüz 2019 model 49ers savunması önlem alamadı. Üzerine de Richard Sherman’ın rakibe uzun mesafeler kazandıran iki adet savunma pass interference cezası gelince Seattle maçından daha büyük bir şok yaşamaya doğru emin adımlarla gidiyorduk.

Daha maçın çok başı olması, NFL’de her şeyin bir anda değişebileceği ve geri dönüşlere en güncel örneğin daha birkaç saat önce 20 sayı geriden gelen Vikings tarafından Minnesota’da yaşandığı düşünceleri ile maça devam edebildim. Sonuç olarak da üç hafta önce Phoenix’de 317 yard dört touchdown ile sezonun en iyi maçını çıkaran Jimmy Garoppolo bu kez daha iyisini yaparak maçı çevirmeyi bildi. San Fransisco 49ers’ın bu sene en iyi yaptığı iş her maçta biri ya da birilerini şapkadan çıkarmayı başarması oldu. Bu bazen Taven Coleman, bazen, O-Line, iki kez Garoppolo, bazen ve aslında çoğu zaman ise savunmanın tamamıydı. Bu maç özelindeki tavşan, 424 yard ile kariyerinin en yüksek rakamına ulaşıp dört touchdown pası atan Garoppolo’dan başkası değildi. Geçen haftaki kaybın sebebi olarak gösterildikten ve Kittle’dan sonra elindeki en önemli pas seçeneği Sanders’ı da kaybettikten sonra kalanlarla böyle bir performans ortaya koyarak hakkında söylenenlere de bir nevi cevap vermiş oldu Jimmy.

Evet, değişken, bir maç iyi bir maç vasat, bazen de vasat altı ama hala kariyeri gelişme sürecinde olan bir quarterback Jimmy G. Onun için “tecrübeli” diyenlere bir hatırlatma, Garoppolo’nun her ne kadar kariyerinde 36 maç varmış gibi görünse de Brady’nin ardında çıktığı garbage time maçlarını saymazsak iki tane New England ve 19 tane de 49ers olmak üzere tam süre oynadığı maç sayısı Sam Darnold’un 20 maçı ile neredeyse aynı. Altı sezon NFL’de olmak ile maça çıkmak arasında büyük fark var. Sonuçta Blue Mountain State dizisindeki Alex Moran için koleji bitirdikten sonra ne kadar tecrübeli denilebilir ki? :) Neyse, yazıya maçın en baba kahramanı Jimmy ile giriş yaptığımıza göre bu kısmı kapatmadan Kral’ın biri Ross Dwelley’in elinden sekerek rakibin kucağına düşen iki interception’ından da bahsetmeden geçmeyelim. Haydi o Dwelley’den seken kendi suçu değil ama Jordan Hicks’in koynuna attığı top ile adeta bir önceki pozisyonda Kyle Juszczyk aleyhine çalınması gerekirken lehimize verilen hatalı pass interference kararını dengelemek ister gibiydi. Evet, Garoppolo bu! Her an her şey olabilir. Tıpkı Amerikan futbolu gibi değil mi? Unutmadan Jimmy’nin 424 yardlık performansı Steve Young’dan sonraki ilk 400 yard üstü 49ers QB performansı oldu, onu da belirtelim…

Maçın diğer kahramanları sezon başından beri sürekli bir gelişim içinde olan ve Kittle’ın yokluğu, Sanders’in kısıtlı oyununda performansının değeri ikiye, hatta üçe katlanan Deebo Samuel ve her zamanki gibi savunma takımının tamamıydı. Çok kısa sürede iki skordan daha fazla geriye düşüp bir de koşu oyunundan sonuç alınamayınca maç 49ers adına tam anlamıyla pas oyunu halini aldı. Aslına bakarsanız geçen hafta patır patır düşürülen toplar, Garoppolo’nun vasat altı performansı ve eldeki top tutucuların isimleri düşünüldüğünde endişeye kapılmamak imkânsız gibiyken Garoppolo-Samuel ikilisi bu kez Samuel adına sekiz top tutuşta 134 yardlık (16,8’lik yard ortalaması) kariyer performansına dönüştü. Üstelik tam da ihtiyaç duyulduğu bir anda.

Hazır pas oyunu demişken Kittle’ın yokluğunda ikinci senesindeki kariyerinin ilk touchdown paslarını (toplam iki tane) yakalayan tight end Ross Dwelley ve snap/touchdown oranı ile inanılmaz bir red zone tehdidi oluşturan Kendrick Bourne’u da unutmamak gerek. Haydi Dwelley bize olduğu kadar Cardinals savunması için de sürpriz oldu ancak Bourne’unki son üç maçta üçüncü touchdown. Sadece dokuz top tutuşta üç touchdown müthiş bir istatistik. Hücum hattı açısından bakacak olursak pek de muhteşem bir gün olmasa da kötü olarak da nitelenecek bir oyun değildi. Garoppolo’nun korunması açısından yedi kez QB teması ve iki sack kabul edilebilir değerler. Oyunun büyük bir kısmında rakibin blitz’leri ile yoğun baskı altında kalmış olsa da Jimmy kariyer rekoru kırabilecek kadar vakit bulabildiyse burada hücum hattının da hakkını vermek gerek. Ancak koşu oyununa destek verme konusunda sınıfta kaldıkları da bir gerçek. Aslında son birkaç haftadır koşu oyununda hem hücum hattı hem de savunma hattı önceki maçlara göre biraz bocalıyor gibi. Cardinals savunması üç hafta önceki maçta olduğu gibi (101 yard) bu maçta da 49ers’ı hiç koşturmadı (34 yard).

Savunma maça oldukça kötü başladıktan sonra oyunu bu seneki unvanına halel getirmeyecek bir şekilde sonuçlandırdı. Kyler Murray gibi mobil bir quarterback’i dört kez sack’lediler. Bunlardan üç tanesi olağan şüpheliler Armstead, Buckner ve Ford’dan gelirken bir tanesi cornerback Ward’dan geldi. Linebacker ve Secondary hattı yine fena bir maç çıkarmadı. Tackle sayısında 9 tanesi solo olmak üzere 12 tackle ile yine en tepede linebacker Fred Warner ismi varken ona iki haftadır yükselen performansı ile çaylak Dre Greenlaw eşlik etti. Secondary’de sonradan toparlasa da Richard Sherman’ın maçın ilk çeyreğinde iki kez pass interference cezasına yol açan müdahaleleri skorun 16-0’a gitmesinin önemli etkenlerinden olurken maçı bitiren son hamlede cornerback D.J. Reed sadece Cardinals’ın umutsuz lateral denemesini touchdown ile sonuçlandırmayıp aynı zamanda -9,5 handikapla 49ers kaybeder diye bahis oynamış herkesin de kuponlarını yatırmış oldu. Arizona maçı 10 sayı ve üstü kaybetmez bahsine para koyan birinin maçın bitimine 30 saniye kala televizyonu kapatıp sevinçle parasını almaya gitmiş olma ihtimali var mı acaba? Varsa eğer, 30 saniyede 4th down oynarken üç sayı geride olup maçı 10 sayı farkla kazanmayı ona anlatmak oldukça zor olsa gerek.

Shanahan açısından, koşu oyununun çalışmadığını görüp çabuk vazgeçerek takımı pas oyununa döndürmesi olumlu puan (Evet, Shanahan’ın askerleriyiz). Ancak daha iki hafta öncesine kadar durdurulamaz görülen ve Atlanta Falcons’daki hücum koordinatörlüğü günlerinden bu yana üzerindeki “koşu üstadı” etiketinin asıl sebebi koşu oyunları birkaç maçtır fazla işe yaramıyor. Bunda hücum hattındaki sakatlıkların etkisi olduğu kadar rakiplerin 49ers koşu hücumuna daha fazla konsantre oluşlarının da etkisi yadsınamaz. Şu bir gerçek ki eğer playoff’larda başarı isteniyorsa papatya falı gibi hangi gün iyi hangi gün kötü olacağı belli olmayan receiverlar ve pas hücumundan çok dengeli ve güvenilir koşu hücumlarına ihtiyaç var. Fullback Kyle Juszczyk’in ardından Kittle’ın dönüşü ile artacak blok desteğinin yanına Shanahan’ın yeni oyun planları tasarlama olasılığı da eklendiğinde daha iyi koşu oyunları beklemekte abes bir durum yok.

Cardinals açısından aynı iki hafta önceki maçta olduğu gibi maça girişleri ile çıkışları apayrı oldu diyebiliriz. Kyler Murray 150 yard’lık pas performansına 33 deneme gibi fazla sayılabilecek pas denemesiyle ulaştı. Pas başına 4,5 yardık ilerleme Garoppolo’nun 9,4 yardlık ortalamasının yarısı. Murray gibi cep içinde kalmayan ve her daim koşu tehdidi olan Quarterback’lerin karşılarındaki savunma hattının o bir anlık “Ulan bu adam koşacak mı, pas mı atacak?” tereddüdünden faydalanarak kısa mesafedeki oyunculara pas atıp ufak ufak ilerlemesi, özellikle skor avantajını da kazandıktan sonra büyük avantaj. İlk maçta da bunu görmüştük. İlk maçla aradaki fark, o gün 49ers savunması için pastadan çıkan sürpriz abla Kenyon Drake’in bu maçta savunmayı aşamayışıydı.

49ers için sezon asıl şimdi başlıyor. Shanahan ve savunma koordinatörü Saleh’in önümüzdeki altı maçlık fikstüre bakıp sigarayı efkârlı efkârlı tüttürdüğünü düşünüyorum. En azından sigara içiyorlarsa muhtemelen öyledir. Kalan maçlarda en zor fikstürün kime ait olduğuna dair bir site olduğunu söylemişlerdi. Ben baktım bulamadım. Ancak eminim ki 49ers’ın kalan maçları her haftanın sonucu en çok merak edilen maçları olmaya aday maçlar olacak. Bunları sırasıyla sayacak olursak; haftaya içeride Packers, sonra dışarıda Ravens ve Saints, içeride Falcons ve Rams ve sezon finali dışarıda Seahawks. En rahat geçer dediğimiz Falcons bile son iki haftada ortalığı darmadağın etti. Şahsen en merak ettiğim maç Baltimore Ravens maçı olacak. Savunmanın koşabilen Quarterback’lere karşı zorlandığı (kim zorlanmıyor ki?) ve Lamar Jackson’un da bu konunun kitabını yazdığı düşünülürse bizim için büyük test olacak. Şu fikstürden üç galibiyet çıkarıp 12-4 yapabilirsek playoff’lara avantajla girebiliriz. Burada kendime de bir not düşeyim; Bak kendim, sezonun tamamının bitmesine 10, normal sezonun bitmesine sadece altı hafta kaldığını düşünürsem oturup maç maç keyif almaya çalışıp elimi Netflix kumandasından uzaklaştırmam en iyisi. Üç ay sonra bu günleri çok ararım…