Uzun yıllar unutulmayacak bir NFL sezonunu geride bıraktık. Şimdi sıra heyecanın, rekabetin ve mücadelenin daha da artacağı sezon sonuna yani playoff’lara geldi. İlk durağımız Wild card turu. Bu sezon ligin en çok dikkat çeken çaylakları kimlerdi diye sorsak büyük çoğunluğun ya da herkesin söyleyeceği isimler Robert Griffin, Andrew Luck, Russell Wilson ve Alfred Morris olur. Peki bu 4 çaylak yıldızdan 3’ünün bir playoff mücadelesinde karşı karşıya geleceğini söylesek? Evet, sizlerinde düşündüğü gibi tadından yenmeyecek bir eşleşme.

İki çaylağın sürüklediği ah pardon, birini bir diğerini iki çaylağın sürüklediği Seahawks ve Redskins’in bu wild card turu eşleşmesi kuşkusuz bu turun en keyifli ve çekişmeli geçmesi beklenen mücadelesi. Peki bu mücadeyi bu kadar eşsiz ve zevkli kılan ne? Benim buna cevabım klasik pas oyununa dayalı takım olmamaları ve koşu oyunlarının da işin çok içerisinde olması olur. Kısacası bir Manning-Brady kapışmasındansa Griffin -Wilson kapışması benim için daha ilgi çekicidir.

Bu maçı daha da ilgi çekici kılan başka noktalara değinmek istiyorum. Robert Griffin ve Russell Wilson, NFL tarihinde bir sezonda 100 ve üzeri pas reytingi ile oynayan ilk iki çaylak oyun kurucu olmayı başardılar. İki takımın koşucuları Alfred Morris ve Marshawn Lynch koşu yardında sezonu ilk 3 sırada tamalayan 3 oyuncudan ikisi. Hem Seahawks hem de Redskins 8 maçlarının 7’sini kazanarak bu noktaya geldiler. Redskins son iki playoff macerasında da Seahawks ile karşılaştı ve sahadan mağlup ayrıldı. Robert Griffin 1950’den bu yana lig tarihinde en çok koşan QB, rakibi Wilson ise aynı listede beşinci sırada. Böyle bir maç için tahminde bulunmak oldukça zor anlayacağınız. Ancak ben naçizane analizimi yapacağım.

Bu iki takıma baktığımız zaman ilk dikkat çeken nokta yukarıda da değindiğim gibi bir çok benzer noktaya sahip olmaları. Bu benzer noktalar özellikle topun hücum tarafında bu iki takım ikiz dedirtecek cinsten. Oyun kurucularla başlamak gerekirse hem Griffin hem de Wilson koşu yetenekleri kadar pas yetenekleri ile de dikkat çekiyor. Geçmişte bir çok örneğini gördüğümüz siyahi oyun kuruculardan farklılar. Sadece bir işte usta değil, tümünde ustalar. Bunu istatistiklere baktığımız zaman daha da iyi anlıyoruz. Griffin’in 102.4 olan ps reytingi bir çaylak tarafından ulaşılan en yüksek sayı ve lig genelinde en iyi üçüncü. 20 TD pasını sadece 5 INT ile attı ve 815 koşu yardı ile NFL çaylak rekorunu kırdı. Geçen yılın benzer çaylağı Newton’da benzer rakamlar ortaya koymuştu ancak takımı sezon sonu hala ligin dibindeydi. Griffin bireysel başarısının yanında takımını da başarıya taşıdı. Newton – Griffin kıyaslamalarında hala Newton diyenlere kısa bir “Naber?” demek istiyorum. Neyse konumuz bu değil. Russell Wilson’a baktığımız zaman da çok etkileyici bir tablo görüyoruz. Wilson, RG3’nin aksine 3.turdan seçildi ve büyük paralara takıma getirilen Matt Flynn’i geçerek ilk 11’e yerleşti. Son hafta attığı TD pası ile Peyton Manning’in 26 TD’lık çaylak rekoruna ortak oldu. Seattle’ın playoff koşusu yaptığı 7-1’lik son 8 maçlık seride ise 16 TD ve sadece 2 INT ile oynayarak bu başarının ana kahramanı oldu. Bu ikiliyi bu kadar tehlikeli kılan başka bir nokta da usta birer read option oyuncuları olmaları. Bu maç bir anlamda read option savaşı da olabilir.

Redskins’in başarısındaki tüm payı RG3’ye verirsek büyük haksızlık yapmış oluruz. Alfred Morris de Wilson gibi bu sezonun sürpriz yapan çaylağı oldu. Ancak onun bu başarısının çok daha büyük çaplı olduğunu düşünüyorum. Redskins ligi koşu yardında ilk sırada bitirdi ve bunun büyük bir kısmını Alfred Morris’e borçlular. Morris 1,613 yard koşarak bu kategoriyi Peterson’ın ardından ikinci tamamladı. Griffin ile çok uyumlu bir ikili oluşturdular ve bir çok kritik maçın kırılma anlarında ortaya çıkan isim Morris oldu, geçen haftaki Dallas maçı gibi. Zone blocking şemasına mükemmel uyumu onun kendisini bu denli göstermesindeki en büyük etken oldu. Diğer tarafta ise tam bir canavar olan Marshawn Lynch var. Geçen yıl formunun zirvesine çıkan Lynch bu yıl başka bir noktaya geldi ve artık ligin en iyilerinden birisi. Benim de hayranlıkla izlediğim bir oyuncu. Fiziksel gücü ve hızı en iyi birleştiren oyunculardan birisi. Bu noktada Alfred Morris ile de çok benzediklerini belirteyim. Lynch de ligi Morris’in ardında 1,590 yard ile üçüncü sırada bitirdi, Seahawks ise 2,579 yard ile ligi 3.sırada tamamladı.

Bu iki noktadaki aşırı benzerlik aslında hücumun diğer birimlerine de yayılmış durumda. WR kadrolarına baktığımız zaman iki ekipte de birer tane öne çıkan ve diğerleri orta halli oyuncular görüyoruz. Sidney Rice ve Pierre Garcon takımlarının bir numaralı hava silahları. Bunların yanında Seahawks’ta Golden Tate, Doug Baldwin gibi Redskins’te ise Santana Moss, Josh Morgan gibi orta halli isimler mevcut.

Bunca benzerliğin olduğu ortamda farkı yaratacak tarafın Seahawks savunması olacağını düşünüyorum. Seahawks, bırakın Redskins’i kolay kolay hiçbir takımın eşleşemeyeceği bir savunma kalitesine sahip. Bu iki takımın kıyaslanmasında sadece rakamları bile konuşturacak olursak Seahawks 306.2’ye 377.7 olan maç başına rakibe verilen yard alanında rakibine fark atıyor. Redskins’in koşu savunması biraz daha önde olabilir ama Seahawks tüm NFL’in gıpta ile baktığı bir secondary’ye sahip. Şu zamana kadar pas oyunlarındaki yüzdesi ve başarısıyla dikkat çeken RG3’nin Seahawks karşısındaki oyununu izlemek keyifli olacak. Özellikle sezonun en dikkat çeken Corner Back’lerinden biri olan Richard Sherman ile Griffin arasındaki eşleşme gecenin eşleşmesi olabilir. Sherman’ın 8 INT ile ligde ikinci sırada bulunduğunu hatırlatalım. Redskins savunması ise Seahawks savunmasının bütünlüğünden yoksun. Kaliteli bir koşu savunmasına sahipler ancak aynı şey arka alan savunması için geçerli değil. Bu sezon kaybettikleri 6 maçın çoğunu bu nedenle kaybettiler. Yerden Lynch’i bir noktaya kadar durdurmayı başarsalar bile kırmızı sıcak Wilson’ı durdrumakta sıkıntı yaşayabilirler. Öyleki Redskins savunması Wilson’ı savunmakta ön alandan da yardım alamayabilir. Kızılderililerin en önemli savunma hamlelerinden birisi 5 ve ya fazla adamla QB’ye baskı uygulamak. Bu sayede 12 kez interception yapmayı başardılar. Ancak Russell Wilson’ı bu şekilde hataya sürüklemeleri çok zor görünüyor. Genç oyuncu sezon boyunca 5 veya daha fazla adamala karşılaştığı baskılarda yüzde 69 gibi müthiş bir yüzdeyle pas atarak 7 haftadaki Niners maçından beri INT atmıyor. Yani maçın kilit noktalarında birisi de Redskins secondary’sinin oyunu olacak.

Sonuç kısmına geldiğimiz zaman eğer bu maç Seattle’da oynasaydı kesinlikle Seahawks kazanır derdim. Kendi sahalarında mükemmel oynamalarının yanı sıra deplasmanda bu sezon sıkıntı çeken bir ekipler. Bunun aksine Redskins, RG3 ve Morris kendi sahasında devleşiyorlar. Ancak Seahawks bu deplasman fobisini kırmak adına son haftalarda güzel örnekler verdi. Bears ve Bills karşısındaki galibiyetleri kritikti. Koç açısından her ne kadar arızalıklarıyla tanısak da Shanahan çok daha tecrübeli ve buraları oynamasını daha iyi biliyor. Bu açıdan ibre Redskins’te. Klasik olabilir ancak kesinlikle doğru olan playoff normal sezona benzemez gerçeği de var. Yani iki takımın çaylaklarının da bu atmosfere nasıl tepki verecekleri muamma. Ancak bu iki takımdaki gençlerinde bu sezon baskıyla çok iyi başa çıkabildiklerini gördük. Özellikle baskıda tökezlemesi daha çok beklenen Wilson önemli maçlarda önemli rakiplere karşı geriden gelerek kazandığı maçlarla öne çıktı. Bu sezon yaptığım bazı tahminlerde fena yanıldım ama bu kez tutturacağımı hissediyorum. Ne olursa olsun Seahawks’ın kocaman savunma artısıyla bu maçı kazanacağını düşünüyorum, ancak yakın bir maç bekliyorum.