Daha dün başlamıştı halbuki 2010 sezonu, ne çabuk yarılandı? 17 haftadan 8’ini bitirdik, ve yazılarımızın konusu Green Bay Packers takımı daha bye haftasını kullanmadığından 16 maçının 8’ini oynayarak ligi yarıladı. Yarıladı da takım da yarılandı neredeyse…

Konuya balıklama dalmadan önce bir terime açıklık getireyim: Injured Reserve (IR), sakatlanan bir oyuncunun takımın kadro sınırını zorlamaması için sezonu resmen kapatması demektir. Bu sene maça çıkamayacak sakatlıktaki, veya ilk haftalarda sakatlanıp son birkaç maça ancak yetişebilecek oyuncular genelde Injured Reserve’e alınır. Saha kenarında koltuk değnekleriyle görülür.

Bunu anladıysak soru-cevaplara geçelim:

Soru: Kaç haftadır neredesin, neden yazmıyorsun?

Cevap: Güzel kardeşim, sen beni sadece burada görüyor olabilirsin; ama bir de futbol dışı yaşam diye bir şey var. Bazen araya giriyor böyle…

Soru: İyi neyse. Neler yaptı Green Bay sen yokken?

Cevap: Ben takımı 3-1’de bırakmıştım. Sonra Washington ve Miami’ye yenildi, Minnesota ve New York Jets’i yendi ve 5-3 ile NFC’de playoff maratonuna devam ediyor.

Soru: Bu takım Super Bowl’a gitmiyor muydu bu sene? Hadi Chicago maçı kaza oldu, peki diğer iki yenilgi ne ayak? Hesap ver!

Cevap: Green Bay, ligdeki sahibi olmayan tek takımdır. O yüzden hissedarlarına (yani halka) hesap vermek zorundadır. Gel gör ki sen bu hissedarlardan değilsin, ve ben de takım yöneticisi değilim. Yine de durumu açıklayayım hesap vermiş olmadan.

Redskins ve Dolphins maçları öncelikle uzatmada kaybedildi; yani kazanılabilirdi de. Ağır mağlubiyetler değildi. Buna rağmen nasıl oluyor da bu kadar favori bir takım 3-3’e düşüyordu 6. haftanın sonunda? Tabii ki de sakatlıklar yüzünden… Takımımız, starter (yani ilk 11’de sahaya çıkan) oyuncuların Injured Reserve’e gitmesi sıralamasında da 5 ile ligde zirvede. Bir bakalım Injured Reserve gazilerine:

Ryan Grant: Daha ilk maçta takımın starter koşucusu gider mi kardeşim? Yedeği Brandon Jackson ve fullback’ten bozma Kuhn idare ediyorlar gibi. Bir de dışarıdan Dimitri Nance diye bir adam buldular, ama o da sakatlandı.

Jermichael Finley: Ligin en heyecan veren Tight End’iydi belki. Blokta en iyi olmasa da, öyle her linebacker’ın tutabileceği gibi değildi. Sakat. Gitti. Injured Reserve. Yedekleri fena değil. Kendini kanıtlamış Donald Lee ve iki tane sağlam çaylak: Quarless ve Crabtree.

Morgan Burnett: Çaylak haliyle Strong Safety’de ilk 11’deydi. Ne oldu? Nazar değdi herhalde. Atari Bigby zaten sene başında sakattı. Yerine gelen Burnett sakatlandı. Yerine gelen Derrick Martin de sezonu kapattı. En son yılların yedeği Charlie Peprah bakıyor. Jets’e karşı fena değildi ama lanetli mevkide oynadığından ne zaman sakatlanacağını bekliyoruz.

Nick Barnett: Takımın kalbi, defansın kaptanı, taraftarın sevgilisi. Yesun oni ninesu, yesun oni ninesu. Sakatlandı ve sezonu kapattı tabi, buraya adını yazdığıma göre. Yerine bakan Desmond Bishop belki takımın en iyi yedeği. İyi işler yapıyor.

Brad Jones: Sıradaki harp malulumuz ise; evvelki sene giden Aaron Kampman’ın yerini dolduran, sol linebacker’da taraftarın gönlünü alan, ancak Minnesota maçında da omzunu eline alan Brad Jones. Onun yerinde ise ne idüğü yeni belirli olmaya başlayan Frank Zombo oynuyor.

Bu beşi ilk 11’den. Geri kalan önemli Injured Reserve oyuncuları, Mike Neal ve Justin Harrell ile başlıyor. Bir de Johnny Jolly’nin sezon boyu aldığı ceza var ki defensive line’da adam kalmamış oluyor. Hafta başı Jets’den alınan Green idare eder belki. Yoksa yine kısa yard’larda offensive line’dan adam çalmaya devam… Diğer önemli Injured Reserve ise Brady Poppinga. Bu adam da iki sene önce starter iken 3-4 sistemine geçen takımda tutunamadı.  Derrick Martin de Injured Reserve’de ama onun suçu lanetli strong safety’de oynamak. Son Injured Reserve elemanımız ise kimsenin takmadığı Yalova Cornerback’i Josh Bell. Bu kadar sezonu kapatan yanında ilk 6 hafta oynayamayacak adamlar (Yani PUP: Physically Unable to Perform) olan Al Harris ve Atari Bigby var. Sam Shields ve onun gibi sezonu kapatmayan ciddi sakatlıklar da cabası…

Bu durumda bu takımın 5-3 olmasına mucize demek lazım. Sene başı yazılarımda yedek kulübesinin zenginliğinin önemini anlatmıştım. Bu zenginliğin bu kadar sert bir teste tabi tutulmasını beklemiyordum ama şimdilik yalpalayarak da olsa gidiyor gemi.

Soru: Bütün yazıyı tek soruda geçtin ama, neyse bakalım… Peki Aaron Rodgers nasıl?

Cevap: Ellerinden öper. Rodgers tek bir receiver veya line oyuncusu sakatlanmamasına rağmen performans düşüklüğü yaşıyor. Bunun sebepleri arasında, arkasında düzgün bir koşucu olmaması ve rakiplerin artık biraz olayı çözmesi bulunuyor. Gerisi de varsa ben çözemedim.

Soru: Sen Andy Reid olsan Michael Vick’i mi yoksa Kevin Kolb’u mu oynatırsın.

Cevap: Ben Andy Reid olsam önce o bıyığı kesip 5-10 kilo verirdim. Ardından da sağlıklıysa Vick ile devam ederdim. Fakat adamı çok gerekmedikçe pocket içine krampondan çivilemek gerekebilir.

Soru: Federasyon, milli takım, haaakem, antrenör, kurs, fikstür?

Cevap: Onlara uzak kaldım güzel kardeşim. Benden daha fazla sabır ve umuda sahip arkadaşlara havale ediyorum.

Soru: Madden 11 nasıl?

Cevap: Game Flow dışında bir yenilik yok. Oyunu sana bilgisayar veriyor – ki bu da eskiden az çok olan bir şeydi. Kulaklık kullanınca stadyum ve anonsçu sesleri televizyondan, koçun talimatları kulaklıktan geliyor. Bunun dışında gerçekten yeni birşey yok gibi. Sanki senelik aidat verir gibi alıyoruz oyunu o kadar.

Bu arada sahaya mikrofon-kulaklık sistemiyle oyun vermek Türkiye’ye elbet bir gün gelir; o zamana kadar 19 Mayıs Stadı yan sahalarında iflas eden ses tellerimin, iyi gelir diye içilip işe yaramayan çayların, ve yanımdaki yardımcı koça Don Corleone gibi fısıldayarak taktik verip adamı hoparlör gibi kullanmamın anıları yeter bana.

Siz de sesinize ve sahip çıkın ve Green Bay’de Strong Safety oynamayın. Tekrar görüşene kadar da Dallas Cowboys maçı seyretmeyin ve futbol zevkiniz azalmasın.