6 Şubat 2011 gecesi bir Amerikan Futbolu takımı, şehri ve taraftarları için hayatlarının en önemli anlarından biri gerçekleşti: Takımları Super Bowl’u kazandı.

Super Bowl’un Önemi
Super Bowl şampiyonluğunun ne kadar önemli olduğunu bir soccer taraftarına anlatmak gerçekten zordur. Benim babadan kalma (yani kendim seçmediğim) ve çok da sallamamama rağmen taraftarı olduğum Galatasaray S.K. isimli takım, televizyondaki koşan adamların ne yaptığını anlamaya başladığım 6 yaşımdan itibaren geçen 24 senede 11 kere şampiyon oldu. Yani neredeyse %50 gibi bir oran var. Bu durumlara alışmış bir Türk seyircisi için tek bir şampiyonluk pek bir şey ifade etmeyebilir.

NFL’de, yani Amerika’nın Ulusal Futbol Ligi’nde 32 takım var. Bu takımları eşit şartlara çekmek ve sezonlara denge getirmek amacıyla koyulan free agency, draft sırası ve salary cap gibi koşullar, her takıma az çok aynı şansı tanır. Çoğunluka kazanıp, çoğunlukla kaybeden takımlar olsa da iki sene üst üste Super Bowl kazanmak bir avuç takıma nasip olmuştur şimdiye kadar. Çoğu taraftar bırakın takımının şampiyonluğunu, Super Bowl oynadığını bile göremeden bu dünyaya uğrayıp veda ederler.

İlk Çeyrekte Erken Çöküş

Bu anlatımla Super Bowl kazanmanın önemini gösterdikten sonra 6 Şubat gecesi olanlara bir bakalım. Green Bay ikinci drive’ında Aaron Rodgers’ın Jordy Nelson’a attığı 29 yardlık touchdown pasıyla 7-0 öne geçti. Pittsburgh’un topla oyuna başlayıp attığı ilk pas Packers safety’si Nick Collins’in elinde kaldı. Defensive end Howard Green’in Steelers oyun kurucusu Roethlisberger’e çarparken elden çıkan pas, kolayca interception olarak Collins’in hanesine yazıldı, ve Collins bu interception’ı rakip endzone’a olan 37 yardlık mesafe boyunca taşıyıp skoru 14-0 yaptı.

Pittsburgh Toparlanyor mu Ne?

Pittsburgh sonraki drive’da field goal ile skoru 14-3 yaptı. Top Green Bay’e de geçince rakibinin hücumunu durdurup punt’a zorladı. Buradan aldığı momentum ile heyecanlanan Steelers, Roethlisberger’in topu Packers yedek cornerback’i Jarrett Bush’a atarak kendisinin ve takımının ikinci interception’ını kaydetmesiyle üzüldü. Bunun akabinde Rodgers bu sefer Greg Jennings’e attığı touchdown pasıyla farkı daha da açtı: 21-3. İlk yarının sonu gelmeden Hines Ward sahaya çıktı ve Big Ben’den aldığı touchdown pasıyla ilk yarının skorunu 21-10 olarak ilan etti.

İkinci Yarıya Hızlı Başlayan Taraf Steelers Oluyor
Beylik bir soccer özet lafıyla ikinci yarıya girmiş olalım. Pittsburgh savunması rakibini durdurup başarılı bir punt return sonrası sadece koşu oyunlarıyla ilerledi ve Rashard Mendenhall topu yerden endzone’a sokarak farkı sadece 4 sayıya indirdi: 21-17. Ardından gelen Packers hücumu tekrar punt ile sonuçlandı. Roethlisberger takımını yine skor yapma menziline soktu ama kicker Suisham takımının 3 sayı alma şansını direklerin açık solundan dışarı attı (Ben de daha snap olmadan Rıdvan Dilmen tarzı “Wide Left” dedim, ama maçı beraber seyrettiğim arkadaş dışında şahidim yok).

Son Çeyrek’te Mucize ….. mi?
Steelers artık durmayacak gibi geliyor, Packers hücumu first down almakta zorlanıyordu ve tekrar punt yapmak zorunda kaldı. Maçın kader anlarından biri Clay Matthews’un Mendenhall’u tackle ederken yaptırdığı fumble ve Desmond Bishop’un bunu yerden alması oldu. Bunun da gazıyla Rodgers maçtaki üçüncü touchdown pasını Jennings’e attı ve takımını 28-17 öne geçirdi. Big Ben burada tekrar sazı eline aldı ve takımının ümitlerini Mike Wallace’a attığı touchdown pasıyla devam ettirdi. Ekstra’yı normal oyun olarak kullanan Steelers, option tarzı bir receiver pitch ile bu drive’dan 8 altın sayı ile dönüp skoru maçın bitimine 7 dakika kala 28-25 yaptı. Bu kalan zamanın 5 dakikasını kullanan Green Bay, farkı iki skor olacak şekilde değiştirmeyi başaramadı ve Mason Crosby’nin field goal’uyla ancak üç sayı alarak tabelaya 31-25 yazdırdı. Ancak Ben Roethlisberger üçüncü Super Bowl’unu kazanma faslını arka arkaya attığı üç başarısız pasla kaybetti, ve Green Bay Packers Rodgers’ın diz koymasıyla Lombardi Kupası’na eve getirmeyi başardı.

Nasıl Oldu da Böyle Oldu?
Aslında iki takımın da defansları az çok aynı başarıyla oynadı. Green Bay pasla ilerlerken Steelers daha dengeli bir oyun izleyebildi. Aradaki tek fark Packers savunmasının topu üç kere kapması oldu. Bu üç turnover olmasa maçın skorunun böyle olmayacağı ortada, ancak Green Bay’in bu noktaya gelmesindeki en önemli unsurlardan biri de savunmanın top kazanma başarısıydı. Rodgers Super Bowl MVP (En  Değerli Oyuncu) seçilerek, kendisini Pro Bowl’a uygun görmeyenlere dersini vermiş oldu. Kariyerinin zirvesinde iki koça (Head Coach Mike McCarthy ve Defensive Coordinator Dom Capers) ve ligin geri kalanına Takım İdaresi 101 dersi veren bir General Manager’a (Ted Thompson) sahip olan Packers yıllardır sürdürdüğü başarılı politikaların meyvesini toplamış oldu.

Seneye Dönecek Sakatlar
Green Bay’in bu seneki Injured Reserve listesinden ayrı bir takım çıkardı herhalde. Her ne kadar Super Bowl kazanan takımlar genelde peşinden gelen sezonda zorlansalar da Green Bay’in takım derinliği biraz daha avantaj sağlıyor gibi. Super Bowl şampiyonu genç ekibe ek olarak sakatlıktan şu önemli arkadaşların dönmesi bekleniyor:

Ryan Grant, HB: Takımın yıldız koşucusu Grant’in yokluğu hissedildi, ama bu eksiklikten James Starks kazanıldı. 2011 sezonunda bu ikiliyi izleyecek, ve Brandon “Şansımı Değerlendiremedim Oooy Oy!” Jackson’ı ise yine üçüncü down’larda sahada göreceğiz.

Nick Barnett, MLB:
Savunma kaptanı Barnett’in yokluğu hissedilmedi bile. Desmond Bishop ve AJ Hawk şahane oyun sergilediler. Hawk zamanında 5. sıradan draft edildiği için sözleşmesi bu sene dev boyutlara ulaşacak, bu yüzden onu takas etmek isteyenler var. Ancak bu seneden öğrenilecek bir şey varsa, o da kimin ne zaman sakatlanacağının belli olmadığıdır. Bishop yeni sözleşme imzaladığından Barnett’in takımdan ayrılma olasılığı da var.

Jermichael Finley, TE: Finley zaten durdurması çok zor olan Packers hücumuna bir boyut daha ekleyerek rakip savunma koçlarının kara kara düşünmelerini sağlayacak.

Morgan Burnett, SS: Her ne kadar yedeği Charlie Peprah sorunsuz bir sene geçirse de Burnett kesinlikle daha iyi ve dönüşü takımı güçlendirecek.

Mike Neal, DE:
Purdue mezunu Neal’ın dönüşü takımın line’da yaşadığı pass rush sorununu çözmede çok yol aldıracak.

Justin Harrel, DE: 4 senedir takımda ve sakatlıktan sadece 14 maç oynayabilmiş bir first round draft pick. Dönsün bakalım ne yapacak.

Johnny Jolly, DE: Bu adam sakat değildi ama yasal sorunlardan bir sene lig tarafından cezalandırıldı. Gidişi tırt oldu ama dönüşünün faydalı olmasını bekliyorum.

Brad Jones, OLB: Starter idi, sakatlandı. Yerine gelen Zombo ve Walden oldukça iyi oynadı. Kampta birbirine vurdurup kazananı sahaya sürmek gerekecek.

Brady Poppinga, OLB:
Poppinga daha çok 4-3 outside’ı idi ama takımda yeri var. Bakalım seneye nerede olacak.

Brett Favre, QB:
Yavrucum sen nereden girdin araya, çık bakiyim!

Mark Tauscher, T:
Sakatlanınca yerine Brian Bulaga geçti ama Bulaga esasında sol tackle. Hem Mark, hem de soldaki Chad Clifton’ın yaşları da epey ilerledi. Draft zamanı bir düşünmek lazım.

Free Agent’lar
Daha Collective Bargaining Agreement (CBA – Oyuncular ve lig arasındaki sözleşme) yenilenmedi ve bunun için 1 Mart 2011’i bekleyeceğiz. O zamana kadar free agent’ların durumu belli olur mu bilemem, ancak yine de sözleşmesi sona erenlere bir bakalım:

Cullen Jenkins, DE: Bu adam çok önemli, pas oyunlarında çok etkili rush yapıyor içeriden. Layık olduğunu hissettiği parayı, sakatlıktan dönenlerle beraber geniş bir DE kadrosu olan Green Bay’de bulması zor. Arkadaşa şimdiden elveda diyorum: “Hoşçakal İnce Ruhlu Kalın Jenkins”

James Jones, WR:
Sene içindeki yazılarımda James Jones’un ligdeki hemen her takımda ilk 11 oynayabileceğini tekrarlamıştım. Şimdi Packers için seçenekler şunlar: Yaşlanan Driver’dan birkaç sene daha faydalanacaklarını hesaplayıp Jones için uğraşmamak, veya Jones ile büyükçe bir sözleşme imzalayıp Driver’ın filmdeki rolünü küçültmek.

Mason Crosby, K:
Kicker önemli, ve bir kaç sezon evvelinde Packers bu mevkide epey sorun yaşadı. Verin parasını takımda kalsın derim. Zaten Crosby iyi, ama en iyilerden değil kanımca.

Daryn Colledge, G:
Aslında Colledge takımın vazgeçilmez sol guard’ı ama bu durum, kendisinin süper oyunundan çok kadrodaki eksiklikten dolayı böyle. Başka takımda aynı parayı bulamayabilir. Düzgün bir teklife evet der tahminimce.

John Kuhn, FB gibi HB gibi:
Kuhn taraftarın sevgilisi ama iki arada bir derede oyuncuların gelecekleri pek parlak olmuyor genelde. Yine taraftarın sevgilisi TE/LB Spencer Havner sene başında Detroit’e gitmişti (gerçi sonra geri döndü). Kuhn başka takımda aynı parayı bulamaz, o yüzden üç otuz paraya Green Bay’de kalır.

Brandon Jackson, HB: Şansını değerlendiremedi. Takım onu, o takımı tanıyor; yine az paraya takımda kalabilir. Belki HB eksiği olan bir takım ona şans verebilir, sonuçta Packers’dan başka 31 ayrı takım ve dolayısıyla 31 ayrı takım idare felsefesi var dışarıda.

Dikkat ederseniz olaya sadece para açısından baktım. Oyuncuların takım ruhu, şehirdeki yaşantısı ve şampiyon takımda bu başarıyı tekrar etme isteği elbette ki bazı oyuncuların kararlarını etkileyecektir. Ters yönde de başta James Jones olmak üzere bazı yedeklerin başka takımlarda ilk 11 çıkarak kendilerini gösterme şansı aramaları da para dışında bir kriterdir.

Takım İçin Ötesi
Takım yönetimi, önümüzdeki sezonun hazırlıklarına diğer takmlardan geç başlamak zorunda kaldı. Receiver koçunu Dallas çaldı bile. Sırada 32. sıradan başlayacak bir draft ve önünün görülmediği bir CBA süreci var. Charles Woodson çok iyi bir oyuncu ama yaşlandı. Yeri doldurulmaz denilen Al Harris’in yeri Tramon Wiliams ile bal gibi doldu, Woodson’un peşinde ise Sam Shields var. Aaron Rodgers çok genç, ve kendisinden önceki efsaneden gördüğümüz gibi QB’ler 40 yaşlarında dede olarak bile oynayabiliyor. Greg Jennings kariyerinin zirvesinde ve Nick Collins dünya çapında bir safety. Guard Josh Sitton ligin en iyi hücum line oyuncusu seçildi ve BJ Raji rakiplerin ortadan koşularına göz açtırmadı sene boyu. Bir de yedek oyun kurucu Matt Flynn olayı var. Takımın QB’si Rodgers belki ligin en iyisi ve çok genç. Sakatlık falan olmazsa sahayı zor görecek Flynn, ama yetenekleri ortada ve talipleri var. Takasa açık yani, ve fakat burada derin bir yedek kadrosunun önemini tekrardan belirtmem gerekecek.

Bu genç arkadaşlar takımın çekirdeği ve takımın önü açık gibi görülüyor.

Taraftar İçin Ötesi
Aslında ötesini düşünmek, kazanamayan takımların taraftarlarının en büyük uğraşıdır. Hemen mock draft’ler başlar, dışarıdan free agent’lar bulunur, kadro düzülür ve 2011 sezonu için tahminler başlar. Ben bunlara girmeden, Super Bowl şampiyonu olmanın getirdiği mutluluğu olabildiği kadar sürdürmeyi tercih ediyorum.

Yazar İçin Ötesi

Ötesi mi kaldı? Sezon öncesinden bugüne kadar takımı takip ettik, ve “Green Bay için Super Bowl ve Ötesi” ile buna da burada nokta koyuyorum. Bir süre de (en azından Green Bay konusunda) yazılara ara veriyorum.

Sizi de dizilerin sezon DVD’lerinin için konan “Kamera Arkası” veya “Silinmiş Sahneler” tadından bir yazı ile başbaşa bırakıyorum. Super Bowl öncesi benim gibi Packers taraftarı olan editörümüz Kaan Özaydın’la inatlaşmamız sonucu İngilizce yazıp verdiğim ve başka yerde yayınlanmamış bir Super Bowl yazısı:

Super Bowl XLV Article in English



Yazılarımı okumanın size, benim yazarken aldığım kadar zevk verdiğini umuyorum. Sonraki yazımda buluşana kadar sitedeki eli klavyeye sürten diğer arkadaşlara bakıverin de futbol zevkiniz azalmasın.