Sabahın altısında uyanmayı sevmem. Sabahın altısında uyandığımda telefonumda tonlarca uyarı görmeyi hiç sevmem. “Acaba birisinin başına bir şey mi geldi?” diye düşünmekten nefret ederim. İnsanın aklına bin türlü şey geliyor.

Bütün bu garip duygu karmaşası/adrenalin patlaması sırasında tek isteğiniz iyi bir haber almak oluyor. Çok daha çılgın şeyler olmasını ben de isterdim tabii, ama telefondaki yazının “Trent Richardson Colts’ta” olduğunu görmek hiç fena değil.

Çeşitli durumlarda noktalama işareti yerine kullanabildiğimiz birkaç kelimeyi arka arkaya sıraladıktan sonra, detaylar yavaş yavaş belirmeye başlıyor: “Trent Richardson, 2014 Draftı ilk  tur seçim hakkı karşılığı Colts’ta.”

2011 Heisman finalisti. 2012 üçüncü sıra seçimi. Adrian Peterson’dan beri, her ne kadar henüz bunu sahaya pek yansıtamamış olsa da (çünkü, öhöm, Browns), en büyük RB potansiyellerinden biri. Sadece ilk tur draft hakkı karşılığı. Kendisinin gelişiyle birlikte muhtemelen ilk turun ikinci yarısından bir draft hakkı karşılığı. “Adrian Peterson’dan bu yana en büyük potansiyele sahip RB olan Trent Richardson, 2014 Draftı ilk turu ikinci yarısından bir draft hakkı karşılığı Colts’ta.”

Okumaya devam ediyorsun. Trent Richardson’ın çaylak kontratında henüz üç yıl daha varken takıma katılması aklına gelince, sözleşmenin detayları beliriyor: Bu adam, neredeyse herkes gibi, yüksek bonus-düşük maaşlı bir kontrat yapısına sahip, değil mi? “Adrian Peterson’dan bu yana en büyük potansiyele sahip RB olan ve ilk yılında Browns’dan 13 küsur milyon dolar kazanan Trent Richardson, önümüzdeki üç yılın toplamında bunun yarısını kazanacağı kontratıyla, 2014 Draftı ilk turu ikinci yarısından bir draft hakkı karşılığı Colts’ta.”

Geçtiğimiz yıl “Yılın Yöneticisi Ryan Grigson olmamalıydı” diyenler vardı. Problem?

Miami Dolphins maçı sonrası moralim yerlerdeydi. Vick Ballard’ın sakatlığı can sıkmıştı, üstüne Donald Thomas ve Dwayne Allen’ın da sezonu kapattığı haberi gelmişti. Maç yazısında Erman Toroğlu gibi cacık yapmayı düşünüyor, insanların ciddi ciddi Colts’u Jaguars’la bir tutabileceğine inanıyordum. Bir ara yazı yerine Jim Mora’nın “PLAYOFFS??” videosunu göndermeyi bile düşünmüştüm. Bir anda her şey değişiverdi.

Colts teknik kadrosu, sezon başından beri bir “power running game” lafı tutturmuş gidiyor. NFL’de başarıya ulaşan bir takım olmanın yolunun pas oyunundan geçtiği belli, ancak koçların ağzında sürekli bir koşu lafı var. Bu takas, takımı taktiğe zorlamaktansa taktik için oyuncu almanın takası. Vick Ballard oldukça iyi bir tunning back’ti, Ahmad Bradshaw’un kariyeri, pas bloklamaktaki yeteneği, kritik noktalarda sorumluluk alabilmesi umut veriyordu,  ortalamada gayet iyi bir RB kadromuz vardı. Ama hiç kimse de Ballard’a, Bradshaw’a karşı özel önlem almayacaktı, Chuck Pagano ne kadar “power running game” dese de.

Şimdi durum çok farklı. Rakip defanslar savunma yapmaya çalışırken neye uğradıklarını şaşıracaklar muhtemelen. Koşu savunmasına ağırlık versen Andrew Luck’ı, pasa ağırlık versen Trent Richardson’ı serbest bıraktın demektir. Kısa-orta pasları savunsan TY Hilton’ın derin yollarını açık bırakıyorsun, secondary’ni geriye yaslasan Coby Fleener gibi pas oyunu çok güçlü bir TE var karşında. Üstelik bu dört ismin yaş ortalaması 23,25.

“Power running game”e geri dönelim.  Bu kadar koşu vurgusu yapılsa da, takımın bir noktada Luck’ın yapacaklarına baktığı açık. T-Rich’in takıma dahil olması da en çok Luck’a yarayacak zaten: İnandırıcı bir play action! İstemsizce de olsa kariyeri boyunca Peyton Manning’le karşılaştırılmaktan kurtulamayacak Andrew Luck, o zaman bir nokta daha gelsin: Manning/Edgerrin James ikilisini hatırlayan var mı? Hayır, Luck henüz bir Manning değil, hayır, T-Rich henüz bir Edge değil. Ama bu benzetmekten kaçamıyorsunuz.

Luck için işin bir iki iyi yanı daha var. Rakiplerin koşuyu savunması demek Luck’ın çok daha iyi korunması demek. Richardson da, her ne kadar elimizde Bradshaw varken bu yönü pek parlamasa da, gayet iyi bir pass blocker. Olası checkdown’larda da, yine Bradshaw gibi, güvenilir bir hedef T-Rich.

Trent Richardson transferini iyi yapan bir nokta da, artık kimsenin bahanesinin kalmamış oluşu. Luck’ın elinde bu kadar opsiyon varken fullback’in sahada olduğu çok sayıda ağır koşu formasyonu görürsek, koçlar bu potansiyeli değerlendirememiş olacak. Chuck Pagano’nun üstündeki soru işaretleri zaten artmış durumda, ak koyun-kara koyun belli olacak artık.

Güçlü, hızlı, iyi blok yapan, topu yakalayabilen. Bir running back’ten daha ne isteyebilirsiniz ki?

Günün sonunda, Colts için anahtar kelime hâlâ potansiyel. Sezon başına göre, gerek teknik gerek taktik değişen çok bir şey yok aslında. Colts hâlâ “potansiyelli” takım, ve “potansiyelli” bir running back’i kadrosuna kattı. Ligin elit takımları arasına girmemizi bir anda sağlayacak bir takas değil bu, ama herkes en üst seviyeye ulaşırsa, “Trent Richardson Colts’ta” olarak başlayan cümlenin,  “Indianapolis Colts NFL’i silip süpürdü”ye dönmesi işten bile değil.

Not: “Bu nasıl başlık?” gibi sorular için Dağhan Irak’a (@daghanirak), diğer her şey için bana (@zeggy) Twitter üzerinden ulaşabilirsiniz.