Öncelikle tüm NFLTR camiasının ve okurlarının bayramını kutlayarak NFL’de geçtiğimiz haftanın gündemine girişi yapıyorum. Gördüğünüz gibi bu hafta soruları Kaan Özaydın yerine ben sordum. Biliyorum, benim o mükemmel yorumlarımdan mahrum kaldığınız için üzgünsünüz ama yine biliyorum ki onun sorularından sıkılmıştınız. Arada böyle değişiklikler iyidir diyelim en iyisi biz, tıpkı Oakland Raiders’ın Londra dönüşü gitmeye karar verdiği değişiklik gibi. NFL’de son yılların en başarısız üç-dört ekibinden biri olan (diğerlerini az çok tahmin edersiniz) Oakland Raiders, iki sezon ve dört maçtır takımın başında olan Dennis Allen ile yollarını ayırdı. Bu konuya derinlemesine bir şekilde değinmenin bu yazının giriş kısmında pek mümkün olmayacağı ve gelecek haftalarda bunu derinlemesine irdeleyeceğim için yüzeysel olarak geçerek bir kaç şeye değineceğim. Eğer yazılarımı takip ediyorsanız az çok Allen hakkındaki görüşlerimi biliyorsunuzdur. İlk dört maç sonunda head koç kovmak ancak ve ancak Raiders gibi bir camiaya yakışacak olsa da bu yapılması gereken bir değişiklikti.

Dennis Allen’ın Raiders başında çıktığı 36 maç ve yalnızca sekiz galibiyet var. Mevcut imkanlar doğrultusunda kendisini bununla yargılamak pek hakkaniyetli bir davranış biçimi olmasa da defansif düşünceli bir koç olarak takıma bir defans karakteri kazandıramaması ve her sene defansif istatistiklerde takımın diplerde olması kabul edilemez bir durum. Dolphins maçını izledikten sonra hemen hemen herkes böyle bir son bekliyordu, hatta ben Allen ve ekibinin dönüş uçağına bile alınmaması taraftarıydım. Buna rağmen medya bir de kalkmış Mark Davis’in Allen’la yüz yüze değil de telefonda işine son vermesini tartışıyor. Küçük bir not düşmek istiyorum, aşağıda okuyacağınız üzere Hilmi Çeltikçioğlu’nun düşüncesi Allen’ın fişini çekenin Reggie McKenzie olduğu ama bu sadece olayın görünen ve olması gereken yüzü. Perdenin arkasındaki isim, takımı babasından miras alan Mark Davis. Kendisine kalsa ve ikna edebilse geçtiğimiz sezon sonunda takım Jon Gruden’a emanet edilecekti. Anlaşma olmayınca McKenzie’nin ısrarıyla Allen ile devam edildi ve sadece dört maç dayanabildi Davis. Raiders’ın Dennis Allen’dan önceki head koçunu hatırlayan var mı? Hue Jackson desem, hani şuanda Bengals hücumuna devir atlatan Hue Jackson. İşte size Reggie McKenzie’nin yaptığı en büyük hatayı söylüyorum, takımın başına gelince ilk olarak Hue Jackson’ı göndermesi. Yüzeysel dedik ama ben uzattıkça uzatıyorum, daha fazla uzamadan en iyisi gündemde neler varmış bakalım ve sözü yazarlarımıza bırakalım…

Beklenen oldu ve Oakland Raiders’ın sahibi Mark Davis, Londra’da takımı tüm dünyaya rezil olduktan sonra iki sezon dört maçtır takımın başında bulunan Dennis Allen’ı kovdu. Oakland Raiders’taki bu gelişmeyi nasıl yorumluyorsunuz? Sezonun ilk çeyreği geride kalmışken koç değişikliği ne kadar doğru? Jon Gruden, Oakland’a geri döner mi? Oakland’dan adam (takım) olur mu?

Berk Orkun: Yapılması gereken bir hamleydi zaten, geç kalınmış bile sayılır. Gidenin dönmediği bir çukur misali yetenekleri sömüren bir durumdaki Raiders’ın toparlanması zaman alacak. Takım olmaları konusunda ümitliyim, ellerinde henüz söndüremedikleri bir değer olan Derek Carr var. Tecrübeli ve verimli bir James Jones da iyi işler çıkarıyor, ancak orta vadede adam olurlar mı, bu konuda bir şey söylemek şu an için zor. Draft lobisini şimdiden kuran ben onlara adam olma yolunda reçete olarak defansif bir yapılanma tercih edilirse Nebraska’dan pırıl pırıl bir genç olan DE Randy Gregory, hücum yönlü bir yapılanma seçilirse de LSU’dan RT La’el Collins’i öneriyorum. Yeni yolları şimdiden açık olsun efendim.

Hilmi Çeltikçioğlu: Öncelikle, Dennis Allen’ı kovan adam takımın sahibi Mark Davis değil, GM Reggie McKenzie’dir. Bu hareketi takımın gidişatından memnun olunmadığının ve dört hafta bile tahammül edilemeyeceğinin takımca ifadesidir. Oakland’ın kötü durumunun sebebi, hala rahmetli Al Davis’in son demlerinde yaptığı hareketlerdir. Reggie takımın başına geldiğinde takım salary cap batağındaydı, kötü draft seçimleri yüzünden etrafına kurulacak iskelet bir kadro eksiği vardı. Bir de Carson Palmer takası dolayısıyla ilk round draft hakkı yoktu. Akabindeki sene de her GM’in başına gelebilecek vasat bir draft geçirince durum bu hale geldi. Alınan free agent’lar için kötü diyemeyeceğim, çünkü hepsi nispeten ucuza geldi. Bu seneki draft da gayet başarılı geçti ve en önemlisi Derek Carr takımı yıllarca taşıyabilecek bir QB olabilir. Takımın ihtiyacı olan, kredisi tükenmiş bir head koçtansa, takımı ve bütün organizasyonu arkasında toplayabilecek bir isim. Bu Jon Gruden da olabilir ama Al Davis’in gölgesinden korkacağından takıma gelmeyecek epey de adam var.

Çağatay Akkaya: Açıkçası Raiders’ın iç işlerinde neler yaşadığının pek takipçisi olamadım fakat Dennis Allen’ın kovulması çok da şaşırtıcı olmadı. Ben sorunun daha çok sonu ile ilgilenip Raiders’ın “takım” olma mücadelesine kelam edeceğim. Raiders, takım olur ancak kısa vadede olmaz. Raiders takım olur ancak her sezon takımın taşınıp taşınmayacağı, taşınırsa nereye gideceği hakkında söylentiler çıkmaz ya da bu konuda karar verilirse olur. Raiders takım olur, takımın saygı duyacağı adamlar yapıya entegre edilebilirse olur. John Madden’in ruhunu geri çağırmadan da bu işler halledilir herhalde.

Kaan Özaydın: Ben Dennis Allen’a fazla bile sabredildiğini düşünüyorum. Üst üste gelen iki 4-12’lik sezonun ardından, takım da hiç ışık vermezken üçüncü bir sezon daha Dennis Allen’a dayanmanın pek manası yoktu. Üstelik Oakland Raiders, off-season’daki hamlelerini hemen, bu sezon kazanmak üzere yapmıştı, off-season’da takıma katılan Maurice Jones-Drew, Justin Tuck, Matt Schaub gibi isimlerin yaşlarına baktığımızda Raiders organizasyonunun bu yılı kurtarmaya çalıştığını rahatlıkla anlayabiliriz. Takımda geçirdiği iki sezonun üstüne, bunca tecrübeli isme ve Derek Carr, Khalil Mack gibi üzerlerine takım kurulabilecek isme rağmen sezon 0-4 başlayınca Dennis Allen kovulmayı hakketti. Ancak ben Allen’ın yerine getirilen Tony Sprano’ya da pek güvenmiyorum, Miami Dolphins’te oldukça saç baş yolduran bir head koçluk deneyimi yaşamıştı. Jon Gruden konusunda ise, bu adamın Oakland’ın Lucescu’su olduğunu söyleyeceğim. Her sene bir Gruden muhabbeti geçiyor, oysa kendisi sürekli yorumculukta mutlu olduğunu dile getiriyor. Dolayısıyla ben yakın gelecekte Gruden’ı Oakland’da göremiyorum. GM’lik yeteneklileri yüzünden sıklıkla kulakları çınlayan Al Davis’in de Jon Gruden’ı zamanında iki ilk tur, iki ikinci tur ve üzerine sekiz milyon dolara Tapma Bay’e göndererek muhteşem bir takasa imza attığını da buradan hatırlatayım, draft seçimlerini akıllı kullanamadı ama o ayrı bir konu…

2000’lerin en dominant takımı New England Patriots, kötü başladığı 2014 sezonunda belini bir türlü doğrultamıyor. Pazartesi gecesi futbolunda Kansas City Chiefs karşısında hücuma dair hiç bir şey ortaya koyamayarak resmen darmadağın olan Patriots ve Brady için başarılarla dolu yolun sonuna mı gelindi? Patriots’ta sorun Brady’nin kötü performansı mı?

Berk Orkun: Bu konuyu ele alırken kesinlikle Brady’i denklemin dışında tutma taraftarıyım. Son sözleşmesinde cap’te yer açabilmek için 12 milyon dolara yakın kesintiye giden bir adamdan, elinde Danny Amendola, Julian Edelman gibi alakasızlar adasından toplayıp geldikleri bir receiving takımıyla sahaya çıkmasını istiyorsunuz. Bu adamın hücum silahı edinmek için maaşından kestiği bütçe ile ne yapıldı sevgili yurttaşlarım? Darelle Revis takıma katıldı. Tom Brady elbette gelmiş geçmiş QB’ler arasında özel bir yerde, ancak o bile bu corps ile bir yere kadar üst düzeye yakın performans gösterebilir ki Patriots hücumu şu an gerçekten hiçbir şeye benzemiyor. Son açıklamasında da artık kendini tutamayıp “ortalama bir hücum ekibimiz var, benim de elimde sihirli değenek yok ki kardeşim” tarzında yaptığı çıkış ile durumu ortaya kendisi de koydu zaten. Işıltılı devrin sonuna mı geldik sorusuna ise şüpheli yaklaşıyorum, bence hala Brady en azından bir-iki sezon da üst düzey performanslar ortaya koyabilir ANCAK VE ANCAK hücum opsiyonları geliştirilirse.

Hilmi Çeltikçioğlu: Patriots ve Broncos için hep söylediğim bir durum var, ki aynı durum iki-üç sene sonra Saints için de geçerli olacak. NFL’de sürekli kural değişiklikleriyle birlikte oyun pas oyununa dönüyor. Bu yüzden, bu ağırlığı taşıyabilecek QB sürekli bulunamıyor. Son yıllarda Andrew Luck dışında franchise QB diyebileceğimiz oyuncu çıkmadı kolejden. Takımlar sürekli draft’tan bu tarz QB’ler arıyor, bulursa da onların etrafına 10 sene hanedan kuracak takım döşemeye çalışıyor. Olmazsa yine de hücumu taşıyacak Russell Wilson, Kaepernick tarzı adamlara yöneliniyor. Brady ve Peyton son yıllarındalar. Bu adamların yerine geçecek adam bulup bulamayacakları belli olmadığı için, free agent’lar ve normalde verilmeyecek paralara yenilenen sözleşmeler giriyor işin içine. Yaklaşım, bu iki oyun kurucunun son yıllarında Super Bowl kovalamak, sonra salary cap’in şamarı çarpınca takımı yeniden kurmaya gitmek. John Elway ve özellikle Bill Belichick aptal değil. Bunun olacağını biliyorlar ama önlerindeki tek yol da bu. Tom Brady elbette yaşlanıyor, ama o aldığı yüzükleri bugünkü oyunuyla da alırdı. Patriots’ın benzini bitmek üzere; ancak benzin istasyonuna kadar yolda kalacaklar diye bir şey yok.

Çağatay Akkaya: Brady’nin iyi olmayan performansı sorunlardan biri, doğrudur. Ancak mesela defansın nedenini de Brady olarak gösteremeyiz, hele ki hücum ve savunma ön alanlarının (hücum savunma çizgisi pozisyonunda oynayan oyuncuların) performansı takımı direk etkiliyor, kötü maçlar çıkarmalarında önemli etken oluyor. Tom Brady geçen sezon takımı konferans finaline taşırken aradan altı ay geçti ve yerine başka bir Brady geldi değil, siyasette çok kullanılan “yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır” sloganı da tam Brady için, yarın öbürgün kariyerini sonlandırdığı zaman, diyelim ki en kötü senaryolardan birini yaşasa Patriots ve sezonu berbat bir derece ile kapatsa Brady denince 2014 sezonu gelmeyecek akla. Ayrıca sezon daha erken, dört hafta geride kaldı, 17.hafta sonunda belki de Patriots’un ilk dört haftası hatırlanmayacak. Bir de nereden bakarsanız bakın, bu oyuncular sadece oyunculukları ile değil, karakterleri ile de önemliler. Aaron Rodgers, Detroit karşısında hücum edemeyen Packers’ı eleştirenlere “yavaş olun, bekleyin görün” dedikten sonra bu hafta Chicago’da takımı kendine getirdi. Benzer açıklamalar Brady’den de var, hatırlatalım…

Kaan Özaydın: Evet, Tom Brady kariyerinin en kötü sezon başlangıçlarından birine imza attı ancak yukarıda da değinildiği gibi Patriots receiver’ları gerçekten çok kötü. Geçen sezonda durum böyleydi ve düzeltmek için hiçbir şey yapmadılar. Çok değil Tom Brady’nin iki sezon önce pas attığı ekip Brandon Lloyd, Wes Welker, Danny Woodhead, Aaron Hernandez ve Rob Gronkowski’den oluşuyordu. Şuanda bu isimlerden sadece Gronk takımda bulunuyor ki o da sakatlıklardan belini bir türlü doğrultamıyor ve giden oyuncuların yeri de iki yıldır doldurulmuş değil. İki sezon önce Brady, takımın güçlendirilmesi için maaşını yaklaşık altı milyon dolara düşürdü ancak Pats yönetimi takımı güçlendirmek yerine Lloyd’u, Woodhead’i, Welker’ı yolladı. Geçen sezon bir şekilde maçları kazandılar ancak bu sene suçlanacak isim Brady değil. Üstelik ilk defa geçen hafta Tom Brady’nin yedeğe çekilmesi de gündeme geldi. Her şeye rağmen Patriots daha 2-2 durumunda. Gruplarındaki diğer takımlara baktığımızda Dolphins, Bills ve Jets, hepsinin ayrı ayrı problemleri var. Sezon ilerledikçe Tom Brady işleri rayına oturtacak ve Patriots’ı playoff’lara taşıyacaktır.

Belki de kurulduğu günden bu yana ilk defa bir sezona iddiasız giren Dallas Cowboys, primetime’da New Orleans Saints’i perişan ederek grup lideri Philadelphia Eagles’ı yakaladı. DeMarco Murray ve koşu hücumu durdurulamaz görünüyor ve Romo her geçen hafta daha iyi oynuyor. Cowboys, daha az baskıyla oynadığı bu sezonda şeytanın bacağını kırabilir mi? Yoksa Saints defansı mı çok kötüydü?

Berk Orkun: Murray gerçekten muazzam oynuyor, bu bir gerçek. Romo da ilk hafta şokunu atlatmış gibi duruyor ve istikrarlı denebilecek bir grafik çiziyor. Fakat işin diğer yanında Saints defansı da biraz afalladı doğrusu, Murray üzerinden çizilen oyunlara fazlasıyla kırılgan reaksiyonlar verdiler. Ne derseniz deyin yine de bu ligde sezonun herhangi bir zamanında Saints’i yenmek iyi iştir. Bu yüzden performanslarının önemini atlamak haksızlık olur. Sezonun kalanı için konuşacak olursak hala pek de umutlanamıyorum açıkçası. Murray’in koşu oyunları şu an durdurulamaz gibi gözüküyor olabilir ancak Chiefs-Chargers-Seahawks gibi duvar formasyonu oluşturabilen ekiplere karşı sınanmadan bunun bir anahtar çözüm olup olmadığına karar veremeyiz.

Hilmi Çeltikçioğlu: Ben Dallas’ın iddiasız olduğuna inanmıyorum. Takım bir kaç senedir 8-8 gidiyor ve kibirli taraftarların ülkenin geri kalanından gördükleri dalga geçmenin getirdiği bir algı oluşumu bu. Romo’nun yanar döner halleri dışında hücumda yetenek yüklü bir takım ve Eagles’ın rüzgar ve Eli’ın ikinci baharını atlartırlarsa gruptan birinci bile çıkabilecek güçteler. Ancak dediğim gibi Romo fazla yanar döner ve Al Davis’in daha hafif versiyonu olan Jerry Jones’un personel kararları (her ne kadar bu sene kendisinden beklemediğimiz bir draft geçirse de) takımı bugünlere getirdi. Dallas playoff’lara kalabilir ama böbreğinizi satıp bahise yatırmayın.

Görkem Şahinoğlu: Dallas Cowboys için sezon öncesi düşünceler nelerdi? Hücum çok iyi, defans yerlerde olacaktı, hücum beklenildiği gibi hatta beklenenin de üstünde performans sergiliyor. Olay şu, savunma için öyle bir algı yaratıldı ki, Cowboys her karşılaşmada 40 sayı yiyecek, ne pas ne koşu savunacak gibi. Dallas Cowboys şu andaki durumu ile de savunma takımı iyi olan bir yapıda değil ama “eli yüzü düzgün” kıvamda. Romo, 49ers maçı hariç evet saçmalamadı, Murray de seçtiğimiz sezonun Jamaal Charles’ı kıvamında. Ha algı algıdır, benim algım da 8-8 derecesine talim edecekleri, playoff’u kılpayı kaçıracakları, fakat bu sefer bunu kaldıramayacakları.

Kaan Özaydın: Saints defansından ziyade Tony Romo, hatasız oynarsa bu hücum takımının bileğini bükemeyeceği takım yok. Sezon başında Dallas Cowboys defansı ligin en kötüsü olarak gösteriliyordu, üstüne Tony Romo’nun son yıllardaki inişli çıkışlı performansları ve sakatlık problemi eklenince adeta herkes son yıllardaki en kötü Cowboys takımını izleyeceğimiz görüşündeydi. Üstüne sezonun ilk haftasındaki San Francisco maçındaki performansları eklenmesi bu görüşleri haklı çıkarır cinsten oldu. Ama gelin görün ki Dallas Cowboys üç haftadır kazanıyor. Takım şuanda DeMarco Murray’nin sırtına binmiş devam ediyor. Defans ise kalburüstü gözüküyor. Murray gibi sakatlığa yatkın bir oyuncu bu performansını tüm sezona yayabilirse zaten sıkıntı olmaz ama bu pek mümkün olmayabilir. Murray duraksadığında, hücumda Tony Romo ve Jason Witten son haftalardaki başarılı performanslarını devam ettirebilirlerse, Cowboys’un NFC East gibi sürprizlere açık bir gruptan çıkma şansı var. Takımın offensive line son yıllarda olmadığı kadar iyi. İş üç sezondur olduğu gibi son maça kalırsa, bu sezon şansları daha yüksek.

Sezona 2-0 ile başladıktan sonra üst üste iki maç kaybeden Buffalo Bills’te fatura oyun kurucu E.J. Manuel’e kesildi. Manuel benche çekilirken sezon başı emeklilikten dönen tecrübeli Kyle Orton, Detroit Lions karşısına starter olarak çıkacak. Bills’in gittiği bu değişikliği nasıl yorumluyorsunuz? Geçen yıl ilk turda seçilen ve ortalama bir performans gösteren Manuel’den vazgeçmek için erken değil mi? Buffalo Bills Super Bowl’a bir oyun kurucu mu uzakta?

Berk Orkun: Kyle Orton starter oldu. Kyle Orton. Bu ülke Sinan Çetin programlarında bile bu kadar karmaşık duygular yaşamamıştı. EJ Manuel’in lig standartlarında vasat bir QB olduğu gerçeğini kabul edip yolumuza devam edecek olursak aslında bu kararın er geç alınacağını biliyorduk ve hepimiz Sammy Watkins için bu yılın draft hakkı verildiğinde Bills’in yolunun yol olmadığını da biliyorduk. Hayır gelecek sene Mariota, Ogbuehi, Coates, Winston, Gurley gibi adamları seçebilecekken neden Watkins için bu kadar fedakarlık? Evet iyi bir prospect, ama İzge Can Günal’ın da dediği gibi “Bir Calvin Johnson olamazsa Bills her türlü zarar edecek.” Böyle bir riski almaktansa potansiyeli daha yüksek ve belirgin adamlara yönelmek çok daha mantıklı bir yapılanma hamlesi olurdu. Super Bowl ve Bills? Bills Super Bowla öteki 30 takımdan -Jags hariç…- hala çok daha uzak ve öyle kalacağa da benziyor.

Hilmi Çeltikçioğlu: Kyle Orton’ı severim; hem iki sene okulumun takımında bizzat seyrettim, hem de halen ligin en iyi iki-üç yedek QB’sinden biri olduğunu ve bazı takımlarda ilk 11 bile çıkabileceğini düşünürüm. Şakadan savunmalarım bir yana, düşüncelerim şu yönde: İlk rounddan seçilmiş bir oyun kurucudan bu kadar çabuk vazgeçilmez. Tahminim, Doug Marrone, Manuel’ın oyununda değişmesi gereken önemli bir hata gördüğü ve düzeltmek için gereken zamanda ilk 11 çıkmasının sıkıntı olacağı. Manuel’i düzeltme projesi sırasında her hafta farklı bir rakibe hazırlanmak ve gereksiz sakatlıklara davet çıkarmamak için bu süreçte Orton’ın takımı götürebileceği çok açık. Orton, Manuel’ı takımdan kesti, ikinci bir McCown vakası yaşanıyor demek değil bu. Ancak Manuel’ın geri dönüp tahtını devralacağı da kesin değil. Seyretmesi zevkli olacak.

Çağatay Akkaya: Klye Orton’a 2014 sezonunun dört haftasından sonra, Bills takımı 2-2 derecesinde iken (ki bu derecede olmaları bile beklenmiyordu sezon başında), 2013 NFL Draftı’nda ilk turda seçilen tek QB E.J. Manuel’in yerine forma verildi. Bu devir teslimin en acı tarafı şu olacak Bills için, bir nevi geri dönülmez bir karar. İkinci senesini geçiren, franchise player olarak seçilen genç bir adama, diyelim ki ligin yedinci haftasında “Kyle Orton’la da olmadı sana dönüyoruz” denmez. Denir de denmez. Ayrıca Bills, Mehmet Demirkol’un tabiri ile “kendini Kıvanç Tatlıtuğ’a benzetip hiç aynaya bakmayan; sonra da kızlar neden bana bakmıyor diye yakınan genç” gibi bir durumda. Takımdan beklenti nedir ki dördüncü haftada 2-2 olunca QB değişiyor? Anlamak güç.

Kaan Özaydın: Bills, Super Bowl’a bir oyun kurucu kadar uzak diyebilecek insanlar çıkabilir, zamanında çıktı da. Geçen yıl off-season’da EJ Manuel’in önünde başlaması için alınan Kevin Kolb, takıma geldiğinde yaptığı ilk açıklama “Buffalo’ya Super Bowl kazanmaya geldim” olmuştu. Tabii sonra insanlar “Peki bize Super Bowl kazandığın diğer takımları anlatır mısın Kevin’ciğim?” dediler ve gülüp, geçtiler. Ben ilk turdan, ikinci turdan seçilen quarterback’lere, direk starter oldularsa, iki sezon şans tanınması gerektiğini düşünüyorum. İki sezon burada kritik bir rakam, aşağısında sabredince Jimmy Clausen, Colt McCoy gibi oyuncular heba ediliyor, üstünde sabredilince Blaine Gabbert, Christian Ponder gibi isimler takımların sezonlarını çöpe atabiliyorlar. Hilmi’nin de dediği gibi, Kyle Orton, Bills için kalıcı bir çözüm değil, EJ Manuel elbet geri dönecek. Benim yakın zamanda hatırladığım benzer bir örnek olarak Matt Leinart var. Arizona Cardinals, Leinart’ı Kurt Warner için yedeğe çekince, üstüne Warner ile takım Super Bowl yapınca Leinart bir buçuk sezon yedek oturmuştu. Warner emekli olunca, herkes Leinart’ın kendini geliştirdiğini ve eskisinden iyi bir şekilde geri döneceğini düşünüyordu ama öyle olmadı Leinart, sezonun başlamasına günler kala takımdan kesildi. Yani demek istediğim öyle genç bir QB’yi “hadi sen bir otur nerelerde hata yaptığını düşün, biz sana döneceğiz” diye yedeğe çekmekle olmuyor. Bu EJ Manuel için sonun başlangıcı oldu, hata onda değil onu ilk turdan seçen Buffalo Bills’te.

Formasını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olan diğer 2013 sınıfı quarterback’i ise Geno Smith. New York Jets’in Detroit Lions’a evinde kaybettiği maç sırasında Jets taraftarları Michael Vick’i istediklerini net olarak dile getirdiler. Jets’in bu kötü gidişinde en önemli pay Geno Smith’in mi? Siz de Jets taraftarları gibi Geno’ya olan inancınızı kaybettiniz mi? Vick’in sahalara dönmesi Jets’te neleri değiştirir?

Berk Orkun: Son iki senedir Vick’i sahada görebilen var mı? Yok. Geno Smith çok kötü oynamıyor. Üzerinde çok fazla baskı var ve bunu kaldırmakta zorlanıyor, şu an en büyük mesele bu. Bunu sahaya yansıtmamayı da öğrenmesi gerekiyor, NY takımı lanetini üzerinden atması gerekiyor. Bu aşamada Vick rekabet eden QB pozisyonundan çıkıp mental olarak Geno’ya yardım etme yoluna gitse Jets çok daha farklı bir duruma gelebilir. Ama elbette Michael Vick’ten bahsediyoruz. Böyle birşey olmayacak.

Hilmi Çeltikçioğlu: Geno Smith’i seyrettiğim maçlarda beğendim aslında. Şanssızlığı, ilk dört maçının üçünü zorlu NFC North takımlarına karşı oynayıp, üçünü de kaybetmesi. Panik yapmaya gerek yok, ancak taraftar dediğin böyle bir şey. Özellikle Jets taraftarlarını draft gününü canlı seyredenler tanımıştır. Yedekte de Vick gibi bir isim olunca (“isim” kelimesine vurgu yapmak istiyorum), ille de bu tarz haykırışlar duyulacaktır. Bugün Tom Brady’nin yedeğe çekilmesi bile telaffuz edilmişse, Geno Smith de kim oluyormuş. Bana kalsa Geno ile devam ederim, ama Rex Ryan’ın ne yapacağını kendisinin bile bilmediğini sanıyorum.

Çağatay Akkaya: Vick bir kere albesinisi olan adam orası ayrı konu. Sahaya çıkar, beklenmedik yerde bir TD koşusu yapar, savunmayı şaşırtır, Jets taraftarlarını çıldırtır, sonra Geno Smith unutulur gider. İşte bu durum Smith için kötü olan senaryo ancak ben Rex Ryan’ın böyle bir planı olduğunu düşünmüyorum. Takımı protesto etmek, başka oyuncuyu izlemek istemek, takımın kötü gidişatından memnun olmamak taraftarlık görevleri elbette fakat sırf taraftar istedi diye bu değişimi yapmamak da koç görevi. Vick başlasa da otursa da +/- 1 maç oynar Jets’in galibiyet sayısı. Şuna da katılıyorum, Geno Smith, olmayacak tercihler yapabiliyor bazen, kafası mı bulanık, gözler mi bozuk bilmiyorum ama saçını başını yoldurur adamın fakat Jets’in ana sorunu değil QB.

Kaan Özaydın: Her ne kadar Geno Smith’i beğenmesem de EJ Manuel için düşündüklerim kendisi için de geçerli. Bir sezon daha kendisine sabredilmeli. Jets’in öyle büyük bir sıkıntısı yok, yakın maçlar da kaybettiler elbette ki tek sorumlu Geno değil ama Detroit Lions yenilgisi sonrası Michael Vick’i isteyen taraftarlarla küfürleşmesi kendisi için pek iyi olmadı, kredisi ciddi bakımda azaldı. Jets yönetimini de anlamak zor, Mark Sanchez gibi sıkıntılı bir quarterback’leri varken ve üstüne adama dev bir kontrat vermişken, en ufak kötü gidişte taraftarın lehine bağıracağı Tim Tebow’u getiriyorlar, bütün sezonu quarterback tartışmaları içinde geçiriyorlar. Şimdi de aynısını bir sezon aradan sonra Michael Vick’i getirerek yapıyorlar. Hatalardan ders çıkarmadıkça, bu takımın işi zor.

Son soru; Sezonun ilk çeyreği geride kalmışken yavaş yavaş MVP tartışmaları da başladı. Geride kalan dört maç sonunda sizi en çok etkileyen oyuncu kimdi? Sezon sonu ödülü kim alır? Objektif tahminleriniz nelerdir?

Berk Orkun: Andrew Luck. Emin olun objektif olmasam bu cevabı vermezdim. Dört maç geride kalırken ligin pas lideri -1305 yardlık pas tamamladı- neredeyse kusursuz oynuyor ve takımını çok yukarı taşıyor. Runner-up Andy Dalton -evet!-, üçüncü tercih Jordy Nelson.

Hilmi Çeltikçioğlu: “Objektif tahmin” tabirine tiraz ediyorum. Bugün yazılarımı ve fikirlerimi taraflı yazdığım düşünüldüğünü zannetmiyorum. MVP konusuna gelince, anladığım kadarıyla ki soru var; ilk dört haftanın MVP’si ve sezon sonu tahmini. İlk soruya Andrew Luck ve J.J. Watt, ikincisine ise Aaron Rodgers diyorum. Saygılar, sevgiler sunuyorum.

Çağatay Akkaya: İlk dört hafta için MVP kim olur? Andrew Luck… Sene sonu için adayım kimdir? Peyton Manning (evet, yine, yeniden) . Bu iki arkadaşın da lacivert-beyaz Colts formaları ile kariyerlerinin büyük bölümünü geçirecek olmalarının anlamı nedir? Colts için şans, magazin için hikaye, NFL için rekabet…

Kaan Özaydın: İlk dört hafta perfomanslarını baz alıyorsak ben iki isim söyleyeceğim; birincisi Philip Rivers. San Diego Chargers gibi sakatlıklar sebebiyle vasat oyunculardan medet uman bir takımı gerçekten zirveye taşımaya başladı. İkinci olarak da J.J. Watt. Yıllar sonra bir savunma oyuncusu MVP olacaksa Watt bu sezon her şeyi yapıyor. “TURN DOWN FOR J.J. WATT!” diyorum.