Senenin başından beri, gelen kural değişiklikleriyle ilgili sürekli bir sızlanmadır gidiyor. Hayırdır, nizami tackle yaptınız da flag mi yediniz? Altı üstü ekrandan seyrediyoruz hepimiz. Kural değişikliklerinin yarısı kuduz olmayan sıradan seyircinin seyir zevkini artırmaya yönelikse, kalan yarısı da oyuncunun can güvenliğini artırmayı planlar. Zamanında “don gömlek rugby” oynarken kendimizi korumak için face mask kuralına benzer bir “head tackle” kuralı getirmiştik. Bunun amcaoğlu olan bir de “don tackle” olayı vardı. Bu Don Tackle, Godfather filminden bir karakter olmayıp, daha çok tribündeki seyircinin sağlığına yönelikti.

Maziye girdik daha yazının başında, ama mevcut kural değişikliklerine biraz perspektif kazandırmaya çalıştım. Sonuçta okur yelpazemiz, bazılarının Amerikan futbolunu bizzat oynarken, aynı yıllarda başka bir okurun henüz doğmamış olabileceği kadar geniş. O malum kadayıf ağabeyleri bir yana bırakalım, genç okurları NFL’in en genç takımı Green Bay Packers’ın maceralarıyla tanıştıralım.

R-E-L-A-X vakasından sonra sadece bir maç kaybeden Packers, Detroit’in son dakika sayılarıyla aldığı galibiyetler nedeniyle grubunda ikinci sırada. Son maçında ise ezeli rakip Bears ile karşılaştılar (ezel dediğim de bu iki takımın ilk maçı 1921’de; yani takvim devriminden falan önce). Pazar gecesi oynanıp ülkemizdeki Green Bay ve Chicago taraftarlarını sabahın köründe ayağa diken maçı Green Bay 55-14 kazandı. Çok büyük bir fark olmayabilir, ancak ilk yarı Aaron Rodgers’ın altı touchdown pasıyla 42-0 bittiği için ikinci yarı oynanmayabilirdi de. Chicago, Cutler’lı yıllarda Packers karşısında zaten fazla başarı yakalayamadığı için skora fazla takılmamak gerek; onu herkes görüyor zaten. Herkesin göremediği için ise burayı okumaya devam edin. Sorun söyleyeyim, isteyin anlatayım:

Soru: Hilmi Abi, bu Clay Matthews ne ara Middle Linebacker oldu?

Cevap: Anlatalım. Chicago ile bu sene yapılan ilk maçta rakip 200 yard koşu oyunu yapmıştı, üstelik takım önde bile değilken. Green Bay savunması ligde koşu oyununa karşı belki en zayıf ekip. Aaron Rodgers günündeyken ligin her takımıyla sayı yarışına girer, ama playoff’larda boy göstermek için rakiplerin koşusunu durdurmak gerek. Bu haftaki maçta koşu oyununu durdurmak için takımın savunma koordinatörü Dom Capers, yıldız dış linebacker Clay Matthews’i içeri çekti ve maçın yarısını orada oynadı. Clay, koşu oyunlarının durdurulmasında çok etkiliydi ve bulunduğu yerden Bears oyun kurucusu Cutler’a baskı da kurabildi.

Bu taktik az az kullanıldığında bence etkili olabilir, ancak sürekli bir değişiklik olmamalı. Bunun nedenlerini de sıralayayım da “Hilmi Abi lafı ortaya bırakıp gidiyorsun” demeyin. Şimdi öncelikle Matthews kalitesinde birini dışarıdaki yerinden alınca, bıraktığı yeri dolduracak adam lazım. Peppers’ın karşısında Nick Perry bu maçta bu görevi yerine getirdi, ancak daha mobil bir oyun kurucu ile karşılaşıldığında aynı performansı gösteremeyebilir. İkinci sebep ise, Matt Forte’nin genelde ortadan koşmasına rağmen, sıradaki rakip LeSean McCoy’un öyle bir tercihi olmaması. Nick Perry acaba bulduğu boşluktan fırlattıran McCoy’u kafesleyebilecek mi? Son sebep ise aynı hareketle başka bir takımı gafil avlamak kolay değil. Tebeşirle kazanılacak avantaj bir yere kadar, gerisi sahada gelmelidir.

Soru: Rodgers ilk yarı altı touchdown pası atınca rekor geliyor dedim, ama gelmedi. Nedendir?

Cevap: Green Bay hazımsız takım değil de ondan. Elalemin oyun kurucusu maç kopsa da oyundan çıkmıyor, yedeğini verem ediyor. Green Bay koçu McCarthy ise ikinci yarı, olduğu gibi yedekleri oynatıyor. Önemli olan tek istatistik kazanılan maç ve şampiyonluk sayısıdır. Öyle terbiyesiz gibi sayı atmaya uğraşırsan, 40 sayı önde olduğun bir maçta oyun kurucunu ortasından kırarlar, sonra o şans vermediğin bebe ile playoff’ta Bill Belichick’in karşısında çiftetelli oynarsın. Hazımsızlık kötü şey. Peyton, sana diyorum; öyle pizzacıya sardırmakla olmaz bu işler. Big Ben, Nasıl Big’lik bu? Egon değil, yüreğin Big olacak. Kalıbının adamı değilmişsin… Senin bir maçta attığın altı sayıyı Rodgers iki çeyrekte attı.

Soru: Hilmi Abi, Big Ben bu yazıyı okumaz ki şimdi?

Cevap: Tunç İlkin Abi’ye söylerim, o Pittsburgh’da yorumculuk yapıyor; iletir mesajı. (Bu soruyu zevzeklik olsun diye cevaplamadım. Genç okurlar, “Tunch Ilkin” diye arayın, bu adamı öğrenin)

Soru: Hilmi Abi, haftaya Philadelphia’yı yenmek için ne yapmamız lazım?

Cevap: Bears maçındaki temel başarı, koşu oyununu durdurmak oldu; aynısını yapmak yeterli. Çok dalga geçiliyor, ama Cutler son derece yetenekli bir oyun kurucu. Koşu oyununu durdurup Bears’i tek boyuta indirdikten sonra Cutler-Marshall-Jeffrey üçlüsünü durdurabiliyorsan, Sanchez canını fazla sıkmaz. Ancak McCoy her koşuda 5-6 yard alırsa, Sanchez Madden’da OVR değerine üç puan daha ekletir. Bir de Rodgers’ı korumak lazım. Bunun da ilk kuralı, Eddie Lacy’nin biraz koşabilmesi. Koş, koşturma. İki kelimede anlattım olayı.

Soru: Hilmi Abi, eğer yılın en iyi hücum ve savunma çaylaklarını seçmek sizin elinizde olsa bu ödülleri kimlere verirdiniz?

Cevap: Görkem, bu soruyu gündemde cevaplamadım mı? Benim yazıya ne sızıyorsun? Kaan bir şey söyle şuna. Sammy Watkins ve Khalil Mack dedik ya.

Aslında bu yazıda takımın eksikliklerine etraflıca değinmek istiyordum ama koşu savunması dışında etrafta bir eksiklik yok gibi. Eğer sakatlık çıkmazsa veya Rodgers Olivia Munn’ı falan dövmezse, bu takımın Super Bowl’a kadar yolu var. Takip etmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Sonrasında beni burada, Facebook’ta, ne bileyim Twitter’da falan yakalayıp istediğinizi sorarsınız. Hepinize mutlu haftalar diliyor ve futbol zevkiniz azalmasın diyorum.