Güç sıralamaları ya da bilinen adıyla power ranking’ler, NFL gibi ligleri takip etmenin en kolay yoludur. Uzunca bir süredir NFLTR’de power rankings yapmıyorduk, yeni sezon ile birlikte yeniden başlayalım dedik. Sıralamayı ben devam ettirmek istiyorum ancak yoğunluk durumda ilerleyen haftalarda başka yazarlardan power rankings okursanız şaşırmayın derim. Sıralamayı nasıl yaptığıma gelince, öncelikle takımların galibiyet sayılarını göz önünde bulundurmadım. San Francisco 49ers ya da Detroit Lions ilk maçlarını kazandılar diye, ilk maçlarını kaybeden Arizona Cardinals ya da Carolina Panthers önüne geçecek durumda değil. Takımların genel güç durumlarını baz aldım, sezonun hemen başında olduğumuz için ilk hafta performansları listede bir takımı 10-11 basamak yükseltmeyecektir. Birkaç hafta zirve de dip de benzer şekilde kalabilir. Gelin ilk haftası sonrasında en güçlüden en güçsüze takımlara beraber bakalım…

1) New England Patriots (1-0)

Patriots sezona ligin en yetenekli takımı olarak gösterilen Arizona Cardinals’ı yenerek başladı. Üstelik bunu Tom Brady, Rob Gronkowski, Rob Ninkovich gibi üç kilit isim olmadan eksik bir O-Line ile oynayarak başardı. Tecrübesiz quarterback Jimmy Garoppolo, Tom Brady’nin yokluğunda idare edebileceğini göstererek, dosta güven verdi, düşmana korku saldı. Running back LeGarrette Blount adeta Patriots’ta üçüncü bir bahar yaşıyor. Tom Brady’i bir kenara bırakırsak Rob Gronkowski’nin dönüşü ile birlikte Jimmy Garoppolo takımını ilk sırada tutmaya devam edecektir.

2) Green Bay Packers (1-0)

Aaron Rodgers ve arkadaşları Jacksonville Jaguars’ı zorlansa da geçmeye başardı. Şimdi Jaguars karşısında zorlanan takımın burada ne işi var demeyin. Birincisi Jaguars eski berbat Jaguars değil, ikincisi tarihinin en sıcak üçüncü maçına çıkan yeşilli sarılı takımda Jordy Nelson’ın dönümüyle hücum tekrardan yapılanıyor. Nelson’ın form tutması, yeni transfer Jared Cook’un takıma alışması biraz zaman alabilir. Ancak ligin en yetenekli quarterback’i Aaron Rodgers zaten her koşulda bu takımı zirveye yakın tutuyor. Jaguars karşısında Jalen Ramsey tarafından sack’lenirken attığı touchdown pası ile herkese neden “Aaron Rodgers” olduğunu gösterdi.

3) Carolina Panthers (0-1)

Geçtiğimiz yıl Super Bowl’u Denver Broncos’a kaybeden Panthers sezonun açılış maçını da aynı takıma kaybetti. Ancak endişe edecek bir durum yok. Cam Newton ardı ardına darbe aldığı maçta oldukça iyi bir performans ortaya koydu. Savunmada Josh Norman’ın ayrılışını hiç hissetmediler. Luke Kuechly ve Thomas Davis kaldıkları yerden devam ediyorlar. Hücumda 2015 sezonunun tamamını kaçıran Kelvin Benjamin’in dönüşü onları geçtiğimiz yıldan daha tehlikeli bir takım yapıyor. Zaten Graham Gano son saniye alan golünü atsa sezona galibiyet ile başlamışlardı.

4) Arizona Cardinals (0-1)

Carolina Panthers’a benzer bir durum Arizona Cardinals’ta söz konusu. Long snapper Kameron Canaday topu düzgün atsa ya da kicker Chandler Catanzaro topa düzgün vursa Denver Broncos’u yeneceklerdi. Hücum ve savunma anlamında ligin en komple ekibiler. Carson Palmer, ilerlemiş yaşında kariyerinin en iyi performansını ortaya koyuyor. Larry Fitzgerald gençlik iksiri içmiş misali nasıl oluyorsa 10 yıldır ligin en önemli “game changer” wide receiver’ı olduğunu henüz ilk maçından gösterdi. Genel kanı ise running back David Johnson’ın sezon damga vuracağı yönünde. Geçtiğimiz sezonun yarısını kaçıran safety Tyrann Mathieu daha form tutacak. Sakatlıklar olmadıkça Cardinals, Super Bowl’un en büyük adaylarından.

5) Denver Broncos (1-0)

Peyton Manning, Brock Osweiler, Mark Sanchez, Paxton Lynch derken son şampiyon Denver Broncos sezona quarterback Trevor Siemian ile başladı. Geçtiğimiz yıla göre en çok güç kaybeden ekibin şampiyon takım olması biraz garip gelebilir. Siemian, Panthers gibi ligin en iyilerinden olan bir defansa karşı oynadı. Yine de vasat performansı Denver Broncos’un Panthers’ı yenmesine yetti. İşte Denver’ın gücünü, Trevor Siemian gibi bir önceki yıl yedinci turdan draft edilmiş, bir yıl boyunca NFL’de hiç pas atmamış bir QB ile Panthers gibi bir takımı yenmesi gösteriyor. Savunma ve running back C.J. Anderson bu sezon da takımı taşıyacak gibi.

6) Kansas City Chiefs (1-0)

Chiefs sezona hücum koçu Doug Pederson’ı kaybederek başladı. Hücum koçu değişikliklerinin quarterback Alex Smith’i kız arkadaşı tarafından terk edilmiş genç misali nasıl dağıttığını San Francisco 49ers yıllarından hatırlıyoruz. Ancak bu sefer işler pek öyle olmamış gözüküyor. Kansas City Chiefs, San Diego Chargers’ı 21 sayı geriden gelerek yendi üstelik bunu yaparken sahada en önemli silahları Jamaal Charles da yoktu. Oyun tarzıyla ligin en sıkıcı quarterback’lerinden olan Alex Smith, son saniyelerde yaptığı touchdown koşusuyla maçı kazandırdı. Chiefs, bu geri dönüşüyle hem herkesin takdirini kazandı hem de izleyenlere uzun süre sonra heyecan veren bir maç yaşattı. Head koç Andy Reid’in takımları zaten her zaman ligin zirvesine yakın yerlerde yer alıyor ancak o son adımı bir türlü atamıyorlar. Bu sene değişen bir şey olacak mı, göreceğiz…

7) Pittsburgh Steelers (1-0)

Yıldız running back’i Le’Veon Bell’den yoksun, takımın her yerinde ya cezalısı ya da sakatı bulunan Pittsburgh Steelers, geçtiğimiz yıl NFC Doğu grubunu zirvede bitiren Washington Redskins’i oldukça rahat bir şekilde geçti. DeAngelo Williams, Le’Veon Bell’in yokluğunda canavar performanslar devam ediyor. 33 yaşındaki running back 143 yard koşu ve iki touchdown ile haftanın en iyi hücum oyuncusu seçildi. Önündeki isim Le’Veon Bell olmasa kesinlikle ilk 11’de kalmalı derdim. Ben Roethlisberger da ismine, şanına yakışır bir performansla Redskins’in ipini çekti. Maça dair tek çirkin şey Antonio Brown’in touchdown sevincinde yaptığı “twerk” idi. Sezon içindeki sakatlıklar olmasa Steelers’ın yenemeyeceği takım yok…

8) Seattle Seahawks (1-0)

Seattle Seahawks’in Miami Dolphins’i darmaduman etmesini bekliyorduk, öyle olmadı Seahawks zorlanarak kazandı. Ancak artık Seahawks’ın sezona yavaş başlaması alışılmış bir şey. Maç esnasında Russell Wilson’ın sakatlığı biraz tedirgin etti ancak Wilson’ın form tuttukça Seahawks bu listede yükselmeye devam edecektir. Running back pozisyonunda Thomas Rawls bu hafta ilk 11’e geri dönüyor. En merak edilen konu ise Jimmy Graham’ın sağlığına kavuşmasının takımı nasıl etkileyeceği. Hatırlarsanız yıldız tight end sezonu kapattıktan sonra Seahawks eski tight end kullanmadığı hücum sistemine geri dönmüş ve sezonu domine etmeye başlamıştı. Bu sezon artık Graham’ı sisteme adapte edebilecekler mi yoksa bu çaba uğrunda bazı maçları kaybedecekler mi, önemli konu şuan o.

9) Oakland Raiders (1-0)

Evet, gerçekten Oakland Raiders için “O sene bu sene” gibi gözüküyor. Drew Brees’in adeta bir resital sunduğu maçta geriden gelerek Saints’i devirdiler. Jack Del Rio, son saniyelerde ekstrada iki sayıya giderek cesur bir karar verdi, kumarı tuttu, herkesin takdirini kazandı. Derek Carr, ne kadar atletik bir oyuncu olduğu yaptığı bir koşu oyununda gösterdi, haftanın hareketi olabilecek pozisyonda yürekler ağıza gelmedi değil. Savunma ise vasatın altındaydı ancak Drew Brees bırakın Raiders’ı Broncos ve Panthers savunmasından bir karma takım kurulsa onu da yol geçen hanına çevirebilecek konumda. Oakland iki yıldır çok doğru yoldaydı, işte bu doğru yapılanmanın meyvelerini yemeye başladılar…

10) Cincinnati Bengals (1-0)

AFC’nin sessiz gücü. Beş yıldır playoff’a kalan takım beş yıldır playoff’ta maç kazanamıyor diye tüm ligin en “underrated” takımı olmuş durumda. Andy Dalton geçen sezon sakatlanan kadar MVP’lik bir performans gösteriyordu yine de manşetlere çıkamıyordu. New York Jets karşısında “game winning drive”da bir kez daha kendinden şüphe edenlere cevap verdi, üstelik bu maçta sack üstüne sack yediğini de eklemek lazım. A.J. Green ise 180 yardlık performansıyla ligin en iyi wide receiver’larından olduğunu tekrar hatırlattı. Bengals, bu sezon da playoff yapacaktır ancak şeytanın bacağını kırıp kıramayacaklarını konuşmak için erken.

11) Minnesota Vikings (1-0)

Teddy Bridgewater’ın sakatlığı o kadar konuşuldu ki sanırsınız genç QB’nin sakatlığı Packers’ın Rodgers’ı, Panthers’ın Newton’ı kaybetmesi gibi bir durum. Minnesota Vikings, Tennessee Titans’ı yenerken hücumun touchdown yapmasına ihtiyaç dahi duymadı. İkinci haftada quarterback forması Shaun Hill’den Sam Bradford’a devredilecek. Adrian Peterson da form tutacak. İşte hücum biraz bir şeyler yapsa Vikings zaten ligin en iyilerinden biri olacak. Ancak onlar da pek hücumu sevmiyorlar sanırım. Draft’ın ilk turundan seçtikleri wide receiver Laquan Treadwell’i bütün maç kenarda oturttular. Hayır, quarterback değil ki kenarda oturt da oyunu öğrensin…

12) Houston Texans (1-0)

Houston Texans için de AFC’nin Minnesota Vikings’i desek yanlış olmaz. Yıllardır tek eksikleri bir quarterback. Bu yüzden neredeyse tüm şehri Brock Osweiler’ın üstüne yaptılar. Chicago Bears gibi bir takımı zorlanmadan geçmeleri zaten beklenen bir durumdu. Brock Osweiler, fena oynamazken çaylak wide receiver Will Fuller ve yeni transfer running back Lamar Miller’ın 100 yard üstü performansları dikkat çekti. Savunmada ise linebacker Brian Cushing’in yine sakatlanıp önemli bir süre takımdan ayrı kalacak olması üzücü bir haber oldu ancak malum 2012 sezonundan beri bu defansın lideri J.J. Watt, Cushing’in kaybı Texans’ı çok zorlamayacaktır. Bu hafta oynayacakları Kansas City Chiefs maçını kaçırmayın derim.

13) Tampa Bay Buccaneers (1-0)

Tampa Bay Buccaneers’ın ligin potansiyeline ulaşamayan yegane takımı Atlanta Falcons’ı yenmesini bekliyordum ancak Jameis Winston’dan böyle canavar bir performansı hiç beklemiyordum. Kariyerinin ikinci yılına giren 2015 NFL Draftı’nın bir numarası dört touchdown pasıyla sezona muhteşem bir giriş yaptı. Off-season’da tight end Austin Seferian-Jenkins’in idmandan kovulduğu haberlerini okumuştuk, bu maçta bir pas tuttu ancak o pası NFL’de tutacak oyuncu sayısı azdır. Özetle, Buccaneers bu sene playoff’u zorlayabileceğinin sinyallerini verdi diyebiliriz.

14) New York Giants (1-0)

Giants geçtiğimiz yıl olduğu gibi sezonu ezeli rakibi Dallas Cowboys karşısında maç açtı. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi yine son saniyelerde maçı kaybedeceklerdi ancak bu sefer karşılarında Tony Romo yoktu. Terrance Williams’ın akıl almaz hatasıyla ilk haftayı zaferle kapattılar, playoff yarışı için çok kritik bir galibiyet aldılar. Kağıt üstünde NFC Doğu’nun en iyi takımı olarak gözüküyorlar. Victor Cruz’un 700 gün sonra sahalara dönmesi üstüne bir de touchdown yapması Giants taraftarları adına en güzel haberlerden biriydi…

15) New York Jets (0-1)

Darrelle Revis, sana ne olmuş böyle? Senin ligin en iyi shutdown cornerback’lerinden biri olman lazım. New York Jets maçlarını izlerken gözümüzün üzerinde olduğu birinci oyuncusun. Tamam karşısında oynadığın adam A.J. Green gibi ligin en iyilerinden biri ancak uzun zamandır seni bu kadar kötü görmemiştik. Maça konsantre mi olamadın ne oldu? Bir toparla kendini bu takımın sana ihtiyacı var. Bak senin gibi 30’unu aşmış arkadaşın Matt Forte ne güzel başladı Jets kariyerine. Al Nic Folk’u da bir otur düşün, biz Cincinnati Bengals maçında nerede yanlış yaptık diye…

16) Baltimore Ravens (1-0)

Kurulduğu günden beri savunmasıyla ön plana çıkan Baltimore Ravens’ın bu sezon hücumundan bahsedeceğiz gibi duruyor. Joe Flacco’nun, Steve Smith’in, Breshad Perriman’ın, Justin Forsett’in, Dennis Pita’nın (özetle tüm hücumun) sakatlıktan döndüğü maçta Buffalo Bills’i geçmeyi başardılar. Joe Flacco’nun Mike Wallace ile yakaladığı uyum gözlerden kaçmadı değil. En büyük silahı derin paslar olan Joe Flacco’ya bu sefer doğru wide receiver’ı bulmuşlar gibi gözüküyor. Ravens bu sezon canlar yakacak…

17) Dallas Cowboys (0-1)

Şu takımda Tony Romo olduğunda yerleri ilk beş, en kötü ilk ondur. Ancak işte Romo olmayınca buralara kadar düşüyorlar. Yine de New York Giants ile kafa kafaya oynamayı başardılar. Çaylak Dak Prescott, hazırlık maçlarındaki dev performansından uzaktı ancak işte Terrance Williams. Bitime yedi saniye kala neden pası tuttuktan sonra sahanın dışına çıkıp takımına maçı kazanmaları için bir alan golü şansı vermediğini hiçbir zaman anlayamayacağız. Kendisi de anlayamamış olacak ki eleştirilere cevap vereyim derken, yok efendim sürenin farkındaydım da bir adam daha geçip öyle sahanın dışına çıkacaktım, tarzı garip bir açıklama yaptı. Romo gelene kadar Prescott’ın bir şekilde bu ekibi yarışın içinde tutması lazım.

18) Jacksonville Jaguars (0-1)

Jacksonville Jaguars, Green Bay Packers salladı ama yıkamadı. Evet, doğru okudunuz, Jaguars, Packers’ı yenmenin eşiğinden döndü. Artık o yıllardır alay edilen takım değiller. Jaguars, kaderin bir cilvesi olsa gerek yıllardır ligin dibini beraber aşındırdığı Oakland Raiders ile birlikte 2016 sezonunun en heyecan veren takımlarından biri. Hücumlarının potansiyelini geçen sezon görmüştük zaten savunmaya da bu yıl önemli takviyeler yaptılar. Ancak Raiders gibi “O sene bu sene” tarzı bir yorum yapamayacağım. Jaguars için bu yıl tecrübe kazanacakları önemli bir sezon olacak. Onlar için “O sene öteki sene”.

19) Detroit Lions (1-0)

Lions, adeta kimsenin önemsemediği ancak önemsenmeyecek kadar kötü de bir takım değil. Indianapolis Colts karşısında bir ara farklı önde götürdükleri maçı son saniyelerde geri düşmelerine rağmen almayı başardılar. Yeni transfer Marvin Jones az kalsın Terrance Williams’ın Dallas Cowboys’a yaptığı gibi takımın ipini çekiyordu ancak Matthew Stafford olayı iyi idare etti ve takımını son saniye alan golüne taşıdı. Calvin Johnson’ın olmadığı bu sezon Stafford için önemli bir sınav olacak. İlk maçtan doğru yolda olduğunun sinyallerini verdi. Kendisinden yıllardır beklenen adımı bu sezon atıp ligin önemli quarterback’lerinden biri haline gelebilir. Ancak savunmadaki sorunlar hala devam ediyor. Lions için playoff zor olsa da maçlarını takip etmek gereken bir takım görüntüsündeler.

20) Philadelphia Eagles (1-0)

Philadelphia Eagles için sezon off-season’daki kadar zevkli geçmeyecek bu kesin. Eagles fantasy football’u takas yapmak için oynayan oyuncuların NFL versiyonu haline bürünmüş durumda. Gerçekten maç performanslarıyla ilgili bir şeyler yazarken bir garip hissediyorum. Sezonun ilk maçında Cleveland Browns’ı yendiler ve draft’ın iki numarası Carson Wentz kendisinden beklenenden daha iyi performans gösterdi. Eagles yine, yeniden yapılanan bir takım. Kendileri hakkında sağlıklı bir yorum yapabilmek için Browns’tan daha ciddi rakiplere karşı verecekleri sınavları görmek lazım. Yine de iyi ışık verdiler.

21) New Orleans Saints (0-1)

Drew Brees, tek başına tüm takımın yükünü taşımaya çalışmaya devam ediyor. 482 yard pas atıp, dört touchdown pasına imza atınca genelde takımınızın kazanmasını beklersiniz ancak uzun süredir Brees buna alışmış durumda. Hani derler ya işte bu takımın Batman’i belli yanına bir Robin lazım diye. Robin’i falan geçtim Saints, Drew Brees’in yanına bir Alfred falan bulsa bile yeterli olacak. Oakland Raiders maçını, son anlarda kaybettiler ama resmen savunma maça gelmemiş gibiydi. Bradin Cooks maça damgasını vurdu hücumda, yine Willie Snead, Drew Brees’in partlatıp başka takımlara yollayacağı wide receiver’lardan biri olacak. Adam adeta NFL’in Ajax’ı, PSV Eindhoven’ı misali durmadan receiver, tight end yetiştiriyor. Biri yardım etsin bu Brees’e artık, lütfen.

22) Washington Redskins (0-1)

Washington Redskins geçen sezon izleyenleri biraz illüzyona uğratmıştı. Playoff’a kalmalarının en önemli sebebi, Dallas Cowboys’ta Tony Romo’nun sakatlanması, New York Giants’ın yüzlerce maçı son iki dakikada kaybetmesi ve Philadelphia Eagles’ta Chip Kelly’nin ortalığı karıştırmasıydı. İlk maçta bunu gösterircesine Pittsburgh Steelers karşısında hiç varlık göstermediler. Yılın en büyük transferlerinden olan Josh Norman’ın ise takımla uyum sağlayamaması, saha kenarında arkadaşlarıyla tartışması ise Redskins için başka bir endişe verici durum.

23) Miami Dolphins (0-1)

Ryan Tannehill, Jay Cutler olma yolunda hızla ilerlemeye devam ediyor. Bir oyun kurucunun sahadaki hiçbir receiver’la ve tight end ile bu kadar uyumsuz olduğunu uzun süredir görmemiştim. Koşu hücumunda ise Arian Foster’a bel bağlamış durumdalar. Hazırlık döneminde adını ilk 11’e yazdıkları Jay Ajayi’yi Seattle deplasmanına götürmediler bile. Ee Arian Foster da durur maç dönüşü hemen kasığından sakatlandı yine. Savunmada bireysel olarak kağıt üzerinde heyecan veren bir ekibe sahipler. Seahawks karşısında bunu biraz gördük. Hani klasik bir deyim var ya, hücum maç kazandırır, savunma ise şampiyonluk kazandırır diye. Maç kazanamadan şampiyonluk kazanılmıyor işte, biraz hücum lazım.

24) Buffalo Bills (0-1)

Tamam Rex Ryan’ın takımları savunmalarıyla ön plana çıkar ancak toplam olarak net 160 yardda kalmak nedir? Zaten off-season’da ilk 11’de kalacak mı kalmayacak mı diye konuşulan Tyrod Taylor’a hazırlık maçları esnasında dev bir kontrat vermelerinde bir gariplik vardı. Rex Ryan’ın head koçluk kariyeri vasat quarterback’lerle geçmeye devam edecek gibi gözüküyor.

25) Indianapolis Colts (0-1)

Andrew Luck dönecekti, dertler bitecekti değil mi? İşin asıl yüzü pek öyle değilmiş işte. Sezonun ilk haftasında favori olarak çıktıkları maçta Detroit Lions’a yenilmeyi başardılar. Luck yine elinden geleni yaptı, takımını geriden getirdi ve 37 saniye kala Colts’u öne geçirdi ancak yukarıda bahsettiğim gibi Matthew Stafford sazı eline alınca Colts sezona 0-1 başlamış oldu. Bu kadar altlarda olmalarının sebebi savunmaları, ne pas hücumunu ne de koşu hücumunu, durdurmayı bırakın rahatsız edecek güçte gözükmediler. T.Y. Hilton, Donte Moncrief, Phillip Dorsett’ten oluşan WR üçlüsü bekli ligin en tehlikelilerinden gözükebilir ancak diğer tarafta Zack Kerr, David Parry, Kendall Langford falan olunca, böyle oluyor.

26) San Diego Chargers (0-1)

Aslında Kansas City Chiefs maçında her şey çok güzel gidiyordu. Takım farkı açmış, geçen sezon hiç touchdown yapamayıp saç baş yolduran running back Melvin Gordon sezonu Chiefs gibi bir savunmaya karşı iki touchdown koşusu yaparak tamamlamıştı. Chiefs muhteşem bir şekilde geriden gelip maçı kazandı ancak Chargers için problem bu değil. Sonuçta maç kaybedilir, hatalardan ders çıkartılır, bir sonraki hafta telafi edilir, daha sezonun başı. Asıl kötü haber Keenan Allen’ın sezonu kapatması oldu. Şuanda Chargers kadrosunda üç isimsiz wide receiver’dan birinin adım atıp Allen’ın boşluğunu doldurması bekleniyor (İsimlerini yazayım da sizi Google’da Chargers wide receiver’ı aramaktan kurtarayım: Dontrelle Inman, Tyrell Williams, Isaiah Burse).

27) Tennessee Titans (0-1)

Marcus Mariota geçen sezon ilk maçında beş touchdown pası atınca herkes bu sezon da öyle bir performans bekliyordu ancak Minnesota Vikings’e karşı işler beklendiği gibi gitmedi. Titans adına DeMarco Murray’nin touchdown yapması olumlu işaret, zira kendisi memnun etmesi kolay bir isim değil ancak yaptığı iki fumble ile takımının maçtan kopmasını da sağladı. Skora rağmen Titans doğru draft seçimleri ve transferle güzel adımlar attığında takip edilmeli. Bir önceki sezon birinci, geçen sezonda sonuncu olan takımın kalkıp playoff kovalamasını beklemiyoruz tabii…

28) Atlanta Falcons (0-1)

Ligin iyilerinden bir quarterback var: Matt Ryan. Ligin en iyilerinden bir wide receiver var: Julio Jones. Ligin en skorer koşucularından biri var: Devonta Freeman. Ligin en iyi center’ı var: Alex Mack. Bunlara rağmen hala vasat bir hücum. Geçen sezon Seahawks’ın savunma koçu Dan Quinn gelmişti takımın başına, ancak savunma hala yerlerde. Kariyerinin ikinci maçına çıkan quarterback’ten dört touchdown yeniyor. Zaten 2012 sezonunda konferans finali oynadıktan sonra Falcons’a neler olduğunu kimse bilmiyor…

29) Chicago Bears (0-1)

Jay Cutler’ı izlemeyi özlememiş olabilirsiniz ancak ben çok özlemişim. Artık NFL’de bence Jay Cutler tarzı interception, top kaybı diye bir tarz oluştu. Takım güzel giderken hiç alakasız bir yerde alakasız bir top kaybı yapılır ya da öyle güzel bir pas elden çıkarılır, sakin kasıtlıca rakibe atılmış gibi interception olur. Sonra bunu yapan oyuncu umursamaz bir şekilde sahadan çıkar, yüzünde hiç ifade yoktur, ne üzülme ne başka bir şey. Onun kafası rahattır, böyle şeylerle kendini sıkmaz. Hani Dolphins’ten bahsederken Ryan Tannehill, Jay Cutler olmaya emin adımlarla koşuyor dedim ya, Jay Cutler, Houston Texans maçında adeta Tannehill’e mesaj gönderdi, “Yavaş ol genç, ben daha ölmedim”.

30) San Francisco 49ers (1-0)

Chip Kelly’nin ekibi Los Angeles Rams’i 28-0 yenerek haftanın en büyük sürprizine imza attı. Özellikle savunmalarının Todd Gurley gibi geçtiğimiz sezonun en iyisi olan bir running back’i durdurmalarını hiç beklemiyordum. Yine de ilk haftaya bakıp çok umutlanmamak gerek. Sonuçta dümen Blaine Gabbert’a emanet. Hayır, ona bir şey olursa arkasından Colin Kaepernick ya da Christian Ponder gelecek. Korku filmi gibi…

31) Cleveland Browns (0-1)

Geldik sevgili Cleveland Browns’ımıza. O kadar off-season hamlesi yaptın, draft’ta takaslara girdin, umut vadeden gençlerle takımı doldurdun, hala bıraktığımız yerdesin Browns. İşte seni bu yüzden seviyoruz. Biraz da üzülüyoruz, tüm taraftarın çok şeyler beklediği yeni quarterback’leri Robert Griffin III daha ilk maçtan sakatlandı. Taraftarın para harcadığı bir quarterback forması daha boşa gitti yani. Özetle, Cleveland Browns, RGIII’yi en az sekiz hafta kaybetti ancak hücumları halen geçen sezondan daha üstün. Josh McCown’ın performansıyla doğru orantılı bir şekilde bu listede yükselebilirler. Zaten inebilecekleri çok fazla bir yer de yok…

32) Los Angeles Rams (0-1)

İlk haftanın sayı atamayan tek takımı. Yani 49ers’a sayı atamamak mı daha kötü yoksa 49ers’tan 28 sayı yemek mi bilemiyorum. Podcast’te uzun uzun konuştuk Rams’i. Sayı atamayan takım hakkında Power Rankings’te çok da enerji harcamak istemiyorum. Ligin en kötü takımı değiller, sonuçta bu liste zamanla şekillenecek. Şuanda daha yukarıda olmayı hakketmiyorlar. 2000 yılında Tennessee Titans’ı çalıştırırken Super Bowl’u Rams’e kaybeden head koç Jeff Fisher’ın Rams’i bitirme planının bir parçası olarak takımı bu hale getirdiğini düşünenlerin sayısı az değil.