12. Adamın başkentinden herkese merhaba. Bu yazımızda sitemkar, bu satırlarda dertli, bu hafta sinirliyiz sayın okuyucu. Takıma sitemkar olduk, oyuna dertlendik, sonuca sinirlendik. Duygusal bu halleri, adım adım izah edeceğiz. Önce başlığı açıklayalım. Sonbahara girdik giriyoruz. Kuzey yarım kürenin güneş’ten uzaklaşması ile havalar soğuyacak. Yaşadığı şehirde iklimsel imkan olsa 365 günün 365’inde denize girecek olan yazarınız için her ne kadar üzücü bir haber olsa da bahsettiğimiz coğrafi gelişme Seattle Seahawks için olumlu bir gelişme.

Nedir Bu Güney California Sendromu

Sıcak havada bizim topçular oynayamıyor, kardeşim. Oynayamıyor… Flashback ile iki sezon öncesinin ikinci haftasına gidelim. San Diego Chargers ile yine ikinci haftada maçımız vardı. Hatırlayın, 36-16 ile darma duman ettiğimiz Green Bay ve “shutdown” lakabını o dönemde üstlenen Richard Sherman’ın kitlediği Aaron Rodgers abimizi yendikten sonra San Diego’ya ayrı bir motivasyonla gelmiştik. 40 derecenin üzerinde oynanan maçta sıcaklığın ikinci devre iyice artmasından mütevellit takımımız sahadan silinmiş ve Philips Rivers – Antonio Gates şovunu eziyetimsi bir tatsızlıkta ve acılıkta izlemiştik. 96 yılından beri tuttuğum ve summer league dahil tüm maçlarını izlediğim LA Lakers’ımızın şehrine  uzun yıllar sonra bir NFL takımı taşındı –nihayet– ve evlerindeki Coliseum’da ilk resmi maçlarını oynadı…

Bu sefer de LA’in sıcak havası çarptı oyuncularımızı. Miami maçının son iki dakikasını saymazsak 2016 sezonumuzda geride bıraktığımız iki maçın büyük bölümünde Seattle’ı izlerken zevk almadım, hayal kırıklığı yaşadım. 2020’de Sun City (Miami) deplasmanında sıcak ve nem ikilisinde sonuç ne olacak, merak ediyorum?

Sadece ve Yalnızca Üç Sayı Nedir Arkadaş

Geçen hafta 28 sayı yiyip ligin en zayıf ekiplerinden biri karşısında sıfır (0) sayılık performansla “blow out” olan bir ekibe 60 dakikada atabileceğimiz sayı toplamı sadece ve yalnızca üç müdür? Seattle’ı takip ettiğim 2010 yılından beri en kötü maçlarımızdan birini izledim, playoff dönemimizden beri ise açık ara en kötü hücum maçımızdı. Bu hezimet; New England, Green Bay, Pittsburgh (kendileri AFC şampiyonluk adayımdır), Denver, Carolina deplasmanlarında alınsaydı normal karşılamazdık ama hazmetmesi daha kolay olurdu. 10 yılı aşkın süredir kaybedenler kulübü haline gelen Rams’a karşı üç sayı atmak, çift hanelere çıkamamak nedir, bilemedim ve çözemedim.

LA Rams: Fikstür Avantajını Arkasına Alsa NFC Şampiyonu Olur

Distopik bir alt başlık… Rams ile yılda iki kez karşılaşıyoruz. Geçen sene süpürüldüğümüz Rams’ı üç sezondur deplasmanda yenemiyoruz. 2010’dan beri Rams ile ilk maçlarımız deplasmanda. St. Louis’de oynadıkları dönem saat dilimi farkından ötürü Seattle’da sabah 10’a denk gelen Rams deplasman maçlarımız oluyordu, Arizona ve San Francisco ise bu dezavantajı yaşamıyordu, zira NFL yönetimi ya 4.05/4.25 zamanına ya da SNF/MNF prime time dilimine koyuyordu. Artık LA’de oynayan Rams ile saat dilimi sorunsalının da üstesinden gelindi, lakin son beş sezondaki dördüncü Rams deplasmanı mağlubiyetini izledik.

Evet, başlıktaki lafımın arkasındayım. Rams maç sonu yazılarıma bakın benzer varsayımlarımı okuyacaksınız. Bu adamlar bizle 16 maç yapsalar NFC’yi lider bitirirler düşüncesindeyim. Bizle oynamadan ve bizle oynadıkları maçtan sonraki hafta maçlarına bakın genelde hezimete uğrayan Rams; rakip Seattle olunca Super Bowl maçına çıkmış gibi sahaya çıkıyor. Jeff Fisher’ın takımına karşı dikiş tutturamıyoruz, özellikle hücum varyasyonlarında… Rams yıllardır play off’a hasret, 2004’ten beri .500 altında kalan, son winning season derecesini 13 sene evvel gören Rams’ın dört yıldır başındaki adam Jeff Fisher. Bakıyorsun Tennessee’de iki yılda takımı toparlayıp playoff’ta bir yerlere götürmüş, ama dört kayıp Rams sezonu olmasına rağmen bu adam koltuğunu kaybetmediyse müsebbibi Seattle Seahawks galibiyetleri olabilir mi?

Ne Hücumlar Sevdim, Zaten Yoktular

Maç performansları ilgili de birkaç şey söyleyelim. Savunmamızda iki büyük kara delik var: D-Line ve Secondary. DL hattında Nose Tackle eksiği hissediyoruz. Quaterback baskısında ligin en kötü takımlarından biriyiz. Case Keenum’un QB kumaşı nasıldır, bilmiyorum ama bu kadar serbest kaldığı pocket’ta her quaterback başarılı paslar atabilirdi. Tannehill ve Keenum’a göre daha elit quaterback’lerle oynayacağız. DL baskı kuramazsa rakip quaterback rating’leri 100’ün altına kolay kolay inmez. Son dakikalarda iki sack ile rakibi saha denemesi şansından uzaklaştırdık ve maçın iki pozisyona uzamasını engelledi D-Line hattımız ama bunu maçın geneline yayamıyoruz.

Earl Thomas ve Kam Chancellor’un sezonu beklentilerden uzak başladı. Cover’larda destek veremiyorlar. Kam Chancellor kötü bir zamanlama ile interception’ı kaçırdı. 20+ yard üzeri hava trafiğinde cornerback’lerimizi yalnız bıraktılar. DeShawn Shead soyadının farklı bir telaffuzundaki gibiydi… Rakip, savunmamızda Shead üzerinden madenin damarını açtı ve pas trafiğini oradan yönlendirdi. Cornerback’ler ve Linebacker’lar üstlerine düşeni yaptı; diyecek sözümüz –neredeyse- yok. İki sezondur takeaways’lere açız, savunma sayılarına susadık. Şampiyonluğun geldiği seneyle kıyasladığımızda interception, fumble başarıları ve bunlarla gelen savunma six pick’leri bir elin parmakları sayısı kadarınca… Open drive’dan sonraki drive’larda savunmamız red zone ve sonrasını iyi savundu. 17.3 sayı ile geçen senenin en az sayı yiyen takımıyız tıpkı ondan önceki üç sene gibi. Hücumda sayı grafiğini yükseltebilsek her şey daha kolay, daha izlenebilir ve daha eğlenceli olacak bizler için.

Jimmy Graham ve Thomas Rawls için sizden süre istemiştim. Kendileri henüz hazır değiller, efendim. Fikstürün ilk çeyreğinden sonra form tutarlar diyordum ama sanki ligin ilk yarısına kadar uzayacak gibi. Jimmy Graham kendisine top atılınca tutuyor ama sahada bulunduğu snap sayısı yeterli değil. Kendisine ilk kez pas atıldığında devre bitmek üzereydi. Thomas Rawls derseniz, sakatlığını atlatamamış, bileğinden sıkıntılı. O bilek,  hızını kesiyor. Birkaç maç daha C. Michael ile yola starter running back olarak devam edeceğiz. İlk maç 112, geçen maç 67 toplam koşu yardı ile koşu kimliğimiz ve koşu derecemizden uzaktayız. Hücumda zorlanmamızın sebeplerinden biri de bu.

Russell Wilson kariyerinde ilk kez injury list’e düştü ve ilk kez bir antrenman kaçırdı. Maçta oynadı oynamasına ama pocket’in dışına çıkmayı bırakın snap sonrasında bile mobilitesinden uzak olduğunu, rahat hareket edemediğini gözlemledik. 17 maçlık, ligin art arda en az bir TD pası atma en uzun aktif serisini de bitirdi. Sırasıyla 77 ve 84 QB rating’leri de Wilson’daki verimsizliğin göstergesi. Doug Baldwin tutuldu ve tutuktu. Tyler Lockett hücumda en iyi ismimizdi. Final drive’da bileğini savunmacıdan kurtarsaydı hak etmediğimiz maç bizimdi. Wilson-Lockett 20+ yard ve üzeri oyunları seviyor. T. Lockett playbook’larda kendisine yer buldukça istatistikleri ve başarısı artacaktır; WR kumaşı olduğuna inandığım bir isim. Gelelim, Paul Richardson’a: T. Lockett dizinden sakatlanıp bir süreliğine çıkınca kendisi Seahawks formasıyla en iyi maçını çıkardı. Kick returner oldu, punt returner ise Richard Sherman oldu ama fair cathc’ten öte varyasyonları zorlamadılar.

Geçen seneki beşliden sadece Britt’in kaldığı OL hattımız mevkisel olarak Britt’in Center’a kaymasıyla birlikte tamamen yenilendi ve tecrübesizleşti. Wilson yine korunamadı, LT Sowell ve LG Glowski adam tutmakta zorlanıyor, sarı bayrağa sebebiyet vermekten de imtina etmiyorlar.

Kırılgan Rams, Baş Yarar

Ummadık taş, baş yarar; atasözümüzü İngilizce’ye çevirip koç ve oyuncularımıza her Rams maçı öncesi hatırlatmak lazım. Rams kırılgan bir takımdı, LA’e taşınınca işler kendileri adına daha da bir zorlaşacak. Medya baskısı olacak bir kere… Rams’ın kırılganlığından faydalanamıyoruz, cam gibi kırılıyor ama Seattle’ı kesiyor bu kırıklar. Seneyeki LA deplasmanından bu sefer galip gelir miyiz, bu sene kendi evimizde Rams’ı yenebilir miyiz, bekleyeceğiz ve göreceğiz. Şahsım adına, Rams’a kaybedilen her maça, play off kaçmışçasına üzülüyorum. NFC West ile yolumuza devam edip San Francisco’yu ağırlayacağız. Niners ile ateşli maçlarımızı anlatmıştım. Kendileri iddiasız bir dönemden geçiyor ve açıkçası eski rekabetimizi özledim. Miami’yi 12-10 yendik, LA’e 9-3 kaybettik.

İki haftada 15 sayı atabildik!. Niners’a karşı hücumda patlama bekliyorum dersem yalan olur zira Doug Baldwin, Tyler Lockett, Russell Wilson, Jimmy Graham, Thomas Rawls’ın sakatlıkları devam ediyor. Hepsi muhtemelen maçta oynayacak ama %100 olmadıktan sonra hep bir şeyler eksik… Hücumdaki kısırlığı sakatlıklara bağlamak iyimserlik olur. Hücum dinamiğinde belirsizlik ve taktiksel kargaşa var. Ligin ikinci yarısı en zorlu fikstürlerden biri belki de açık ara birincisi bizim fikstür (NE, GB deplasmanı; Arizona, Carolina iç saha maçları). Sekiz maçlık ilk dönemde galibiyet serisi yakalamamız lazım, Rams mağlubiyeti tahribatı aralık ayında anlaşılacak ağır bir yara oldu. Yazının sonunu soru ve cevap ile bağlayıp bitiriyoruz, haftaya galibiyet yazısında görüşmek dileğiyle… Yazarın sorusu: üç sayı atmak nedir arkadaş, nerede teknik ekip, nerede bu hücum playbook’ları?

Seattle cephesinden el-cevap: Ah nerede, vah nerede…