Muhtemelen yaşımdan ötürüdür ki son yıllarda çokça kullanılan bazı kelimelere, yerli yersiz kullanımlarından dolayı, takmış vaziyetteyim. Burada iki dakika Muppet Show’da balkonda oturmuş herkese sallayan bunak ikili Statler ve Waldorf modunu açarak birkaç kelam edeyim. Haklısın, doğrudur, aynı fikirdeyim demek yerine her şeye “Aynen öyle” denmesi, güzel, harika, sıra dışı demektense bunların yerine “Büyük” sıfatının kullanılması gibi. Muazzam da bu kelimelerden bir diğeri. Türk Dil Kurumu’na göre, çok büyük, çok iri, koskocaman, alışılmış sınırları aşan, güçlü anlamlarındaki bu kelimeyi “zamane gençliği” çok beğendiği her şey için kullanıyor. Beğendiği her şeye yapıştırıyor “Muazzam” sıfatını. Öyle sıradan güzelliklere “Muazzam” denmeye başlandı ki gerçek Muazzam’ın bir ayrımı kalmadı. NFL’de oynanan maçlardan herhangi birine muazzam diyecek isek de hiç kuşkusuz bu NFL 2019 normal sezonunu 14. haftasında oynanmış olan San Fransisco 49ers – New Orleans Saints maçı olurdu. Hakikaten muazzam maç oldu.

Her sezon iyi maçlar olur. Her sezon güzel maçlar da olur ama her sezon muazzam maç, eğer şanslıysanız olur. Tıpkı geçen sezonki 54-51’lik Rams-Chiefs maçı ya da 51-45’lik 2010 Packers-Cardinals wild card maçı gibi 8 Aralık 2019 akşamı oynanan 49ers – Saints maçı da sadece skoru ile değil baştan sona sürüp giden heyecanı ile de, bence, o muazzam maçlar arasına girmeyi başardı. Bir maç 48-46 biter de iki takımdan herhangi birinin oyun kurucusuna kötüydü denilebilir mi? Tabi ki hayır. 49ers’ı anlatmaya, kısa süreli performansı ile aldığı yüksek kontrat yüzünden şu ana kadar hep “tartışmalı” olarak addedilen oyun kurucusu Garoppolo ile başlayacak olursak; günümüz NFL’inde elit sınıfa sokulan üç, dört oyun kurucudan biri olan Drew Brees ile baştan sona sıkı bir shootout’a girişti. Hiçbir şekilde altta kalmadı. Geri adım atmadı. 26/35 pas, 349 yard, dört touchdown pası ve bir tane de Sanders’ın elinden sekip interception olan top kaybı ile baştan sona harika bir pas oyunu yönetti. Maçı alan drive ondan çok Kittle’ın hanesine yazılsa da, maçın başında iki kere iki skor geriye düşülmesine rağmen hiç dağılmadı. Saints blitz’lerine rağmen cep içindeki farkındalığı gayet iyiydi ve sadece üç kez sack oldu (Brees’in sack oluş sayısı sıfır). Huyu değildir ama bir kez de koşarak first down almayı başardı. Seahawks maçından beri artan formu ile geçen haftadan sonra bu hafta da “Geldiği günden beri en iyi oyunu” payesini almayı başardı.

Hücumda receiver kadrosu ve tight end Kittle neredeyse kusursuza yakındı. Ona en yakın perfromans ise Sanders’dan geldi. Yedi top tutma, 157 yard, 22,4 ortalama yard ve bir touchdown ile ara transferinin hakkını fazlasıyla veren Emmanuel Sanders, bu göz alıcı oyununa Garoppolo’dan gelen paslardan birini ellerinden sektirerek maçtaki tek interception’a yol açarak bir nazarlık bırakmayı da ihmal etmedi. Maç içinde 49ers’ın kazandığı altı touchdown’dan iki tanesi, artık bu kısa paslardaki güvenli ellerine alışık olduğumuz Kendrick Bourne’dan gelirken diğerlerini biri Sanders, biri koşu olmak üzere iki tanesi Raheem Mostert ve bir tanesi de şu akla zarar koşusu ile topu son hücumda kicker Robbie Gould’un kale direkleri arasından geçireceği makul mesafeye taşımayı başaran George Kittle’dan geldi. Kittle sadece pas tutma, pas sonrası kat ettiği yard oranı ile değil koşu hücumlarındaki inanılmaz blok katkısı ile de geçen sezonki en iyi üçüncü tight end’likten en iyi tight end’liğe yükselmiş oldu. Toplamda yedi farklı isimden 384 yard’lık pas tutma katkısı sağlayan 49ers, pas oyunu bu kadar iyi işliyorken zaman zaman başvurduğu koşu oyunundan da toplamda 162 yard ile istediğini almayı başardı.

Koşuda en sıcak bacaklar 69 yard ve bir touchdown ile son haftaların formda ismi Raheem Mostert iken sakatlıktan dönen Matt Breida da altı denemede 54 yard ile birkaç önemli first down’ı almayı başardı. Hücum takımı ve hatta tüm takım açısından, maç içindeki en olumsuz gelişme Center Weston Richburg’un sahayı arabayla terk etmesi oldu. Her ne kadar yerine geçen Ben Garland iyi bir maç çıkarmış olsa da ilerideki zor maçlarda Richburg’u aramayacağımızın bir garantisi yok. Aslında San Fransisco dün akşamki maçı kazanırken maç içinde oluşan sakatlıklara bakılacak olursa bu galibiyet için epey yüklü bir bedel ödemiş göründü. Richburg’un dışında, savunmada DE Dee Ford, CB Richard Sherman ve K’Wayn Williams maça devam edemeyen önemli isimlerdi. Bunlardan özellikle takıma bu seneki katılışı ile savunmanın sınıf atlamasına katkı sağlayan Dee Ford’un olası yokluğunun etkileri Saleh’in savunma planlarını nasıl etkileyecek ileriki maçlarda göreceğiz.

Savunmada Brees’e ulaşabilen yegâne isim çaylak yıldız Nick Bosa oldu. Maç boyunca Saints O-Line’ını aşmakta oldukça zorlandığımız bir gerçek. Brees hiç sack olmadığı gibi tüm maçta yapabildiğimiz QB teması sayısı da sadece üç oldu. Bunlardan iki tanesi de Bosa’dan geldi. Savunmanın Brees’i sack’lediği tek pozisyonda da Mosley’in holding’i ile ceza yedik. Mosley demişken, ilk başlarda bana savunmanın zayıf halkasıymış gibi gelse de sonraki haftalarda artan formu ile beni mahcup etti. Uzun zamandır ilk kez 49ers savunma istatistik lideri olarak Fred Warner’dan başka bir isim gördük, Jimmie Ward. Hakikaten de savunmayı aşan hemen herkes karşısında Ward’ı buldu diyebiliriz. Maçın bitimine bir dakikadan az bir süre kala, az kalsın bir diğer şerefli mağlubiyete yol açacak Saints touchdown’ında Tre’Quan Smith’ı durduramayan Fred Warner maçın ilk touchdown’ın da da Jared Cook’u kaçıran adam olarak ilk kez bu kadar etkisiz göründü. Jared Cook demişken, 49ers için maç içindeki dönüm noktalarından biri, daha ilk çeyrekten eşleşme sorunu çıkaracağı belli olan Jared Cook’un beyin sarsıntısı protokolü gereği maçı daha baştan bırakarak soyunma odasının yolunu tutması oldu. Baştan dediysem kısa süreli oyunda kaldığı dakikaları iki top tutuşta 64 yard ve iki touchdown ile yıkıp geçerek çıktı oyundan Cook. Bunun dışında D-line Brees’e yeterince baskı kurmakta zorlansa da Kamara ve Murray’ı koşturmama konusunda oldukça başarılı oldu. Maçın başlarında punt ve kick return’lerde Deonte Harris’i durdurmakta oldukça zorlandık. Öyle ki Saints ilk üç hücumu da neredeyse orta sahadan başlatarak oyuna girdi.

Maçın bu kadar zevkli geçmesinde Shanahan hocanın seçtiği pasa dayalı ve rakip savunmayı yanıltıcı oyunların etkisi azımsanmayacak ölçüdeydi. Tabi seçtiğiniz oyundan çok onun başarı ile icra edilmesi asıl önemli olan. Garoppolo ve 49ers hücumu neredeyse tüm özel oyunları başarı ile sonuçlandırdı. Line of scrimmage arkasında birkaç kez el değiştiren topun Emmanuel Sanders tarafından Raheem Mostert’a 35 yardlık bir pas ile gönderildiği, tüm O-Line rakip savunmayı sağa doğru sürüklerken en sağdaki oyuncunun sola doğru kayarak boşa çıkıp topu aldıktan sonra yard kat ettiği ve bu oyunun aynı drive içinde Kittle ve  Juszczyk ile üst üste iki kez yapıldığı oyunlar göze hoş gelen ve sonuç alınan oyunlardı. Shanahan için söylediğimiz olumlu sözlerin aynısını, bu sezon ilk kez olmak üzere, savunma koordinatörü Saleh için pek söyleyemeyeceğiz. Sezon başından bu yana en kötü savunma performansı diyebileceğimiz maçta savunma adına tek olumlu gösterge son haftalarda başımıza bela olan koşu oyunlarına izin vermemiş olmaktı.

Sonuç olarak 49ers için pek çok açıdan önemli bir galibiyetti. NFL tarihinin en zor üç maçlık fikstürü olarak gösterilen seriden iki galibiyetle çıkmanın yanında son saniyede alan golü ile kaybedilmiş bir üçüncü maçın daha yaratacağı “kritik maçları kazanamamak” travması ile karşı karşıya kalmamış olduk. Seahawks’ın evinde kaybettiği haftada konferanstaki diğer rakibini de onun evinde yenerek NFC’nin birinci sırasına yeniden yükselmenin yanı sıra Garoppolo’nun hem kendisine güveni hem de takımın ona güveni açısından da önemli bir sonuç oldu. Zira savunmadaki önemli sakatlıklardan dolayı başlayan yaprak dökümü nedeniyle takımı buralara kadar getiren savunma desteğini ileride bu ölçüde sağlayamadığında Garoppolo’nun eline çok daha fazla bakacağız. Son haftaların çıkıştaki iki takımı Falcons ve Rams’i Santa Clara’da yenmeyi de başarırsak son hafta Seahawks deplasmanına sadece division’ı değil tüm konferansı almaya çıkabiliriz.

Şahsi ekürim Tennessee’nin gülü Titans’a gelince. Tannehill ile birlikte çıktıkları “Azap Yolu”nun bir kilometresini daha aşmayı başardılar. Oakland Raiders maçına Tannehill’in top kaybıyla başlayan Titans tıpkı yaptığı top kaybı sonrası Pick Six’e giden Maurice Hurst’u büyük bir azimle takip ederek blokla yere düşürmeyi başaran Tannehill gibi sonradan toparladı. Dengede geçen ilk yarı sonrası ikinci yarıda Tannehill – Henry ve sezonun çikolatalı tatlı üstü çileği çaylak A.J. Brown ile Oakland’a balyozu indiren Titans belki de uzun zamandır ilk kez NFL severlere maçlarını izlettirmeyi başarıyor. Artık alay konusu olma yoluna girmiş bir kariyerin başka bir takımda nasıl bir anda parıl parıl parlayabildiğine Tannehill ve Titans ileride muhtemelen örnek olarak gösterileceklerdir. Sadece son yedi maçtan altı tanesini kazanmakla kalmayıp bunu yaparken seyredenleri ikna etmeyi de başarıyorlar. Tannehill maçın başında yaptığı top kaybı sonrası 21/27 pas, 391 yard ve üç touchdown ile sınırlarını zorlarken A.J. Brown’ın 30,6 gibi müthiş bir yard ortalamasıyla 153 yard iki touchdown’lık performansı Derrick Henry’nin 103 yard iki touchdown’ını gölgede bıraktı. Titans’ın önünde aşması gereken hala koca bir dağ var. İyi yanı maçlardan ikisi, biri içeride, diğeri dışarıda division rakibi Texans’la. Yani kendi göbeğini kendisi kesecek. Kötü yanı ise aradaki diğer maç NFC’yi kazanmak isteyen formda Saints ile. Kendi evindeki Saints maçını kazanamazsa Texans’ı iki maçta da yenip division’ı alması gerekecek. Saints’i yenerse Texans’lardan birini alması hem division hem de wild card hesaplarını allak bullak ve zor hesaplanır hale sokacak. Zira wild card’lardan birini Buffalo Bills’in alacağını var sayarsak diğer wild card için 8-5’lik ve hemen hemen aynı zorluk dereceli fikstürü olan Texans, Titans ve Steelers’ı zorlu bir üç hafta bekliyor. Bakalım bu üçlüden hangisi playoff’ları evde oturup izleyecek…