Playoff’da düzeltiriz. Konuya buradan girecek olursak, düzeltebilir miyiz acaba? 49ers son üç yıldır sürekli “Şöyle ama aslında hiç de öyle gibi değil” takımı oldu. Kötüyken de diğer “kötü”ler kadar kötü, iyiyken de diğer “iyi”ler kadar iyi kabul edilmedi. Ha 9-1, 10-1 olduğunda “Acaba mı?” denmeye başlandı ama işte hep kafalarda, çok da yersiz olmayan, o şüphe devam etti. Bir Seahawks’a karşı görelim, bir de Ravens’a karşı görelim. Şimdi Saints’e karşı görelim. Hep şu anki NFL’de en iyi quarterback’lere kaşı da test edelim. Aaron Rodgers testini geçtik. Bunda 49ers savunmasının göz açtırmayan performansının yanında Packers’ın sadece sene başındaki birkaç maç dışında kötü oynayan savunmasının da büyük katkısı oldu ama peki geçtiğimiz Pazar gecesi? Aslında biz bu filmi daha önce de gördük. Bu sezonun iki MVP adayı, Russell Wilson ve Lamar Jackson’a karşı oynadığımız maçların ikisini de, biri uzatma olmak üzere, son saniyeye kadar beraberlikle götürüp alan golü ile kaybettik. Birer alan golü farkla kaybedilmiş şu iki maçı tam tersi skorlarla kazanmış olsaydık bile 49ers’ın 2019 performansı için yukarıda yazdığım tüm şüpheler sezon sonuna kadar devam edecekti. Bunun da en büyük sebebi Jimmy Garoppolo.

Sezon başından beri yazıyorum. Hiç şöyle batırdı, böyle kaybettirdi, çok kötü demedim. Genelde ya idare etti ya da “Bu maçta iyiydi” şeklindeydi yorumum. İşin ilginci yine kötü değildi. İstatistiksel olarak bile kötü değil “vasat”tı. Bizim ülkemizde vasat kelimesi kötü olarak bilinse de aslında kelime anlamı ortalamadır. Vasatı 40 çöp gibi, yaklaşık olarak, ortalama yani. Ortalama ne iyi, ne kötüdür ve bir NFL takımı için de tehlikelidir. Tarih ortalama bir quarterback’e yıllarca saplanıp kalmış nice potansiyelli takımla doludur. İşte ne iyi ne kötülerle sadece bir yere kadar gidebiliyorsun. Büyük maçlarda savunman seni sırtında en çok çizgiye kadar getiriyor. Hiç olmazsa oradan sonraki o bir adımı artık sen atacaksın. Ne yazık ki Garoppolo hem Seahawks maçında hem de Ravens maçında o çizgiyi geçecek adımı atamadı. İşte playoff’da düzeltiriz cümlesini ağzımız dolu dolu söyleyemememizin de tek nedeni bu çünkü kimse Garoppolo’nun özellikle playoff’lar gibi zor maçlarda ne yapacağını kestiremiyor. Hatta eminim kendisi bile çözemiyordur.

Maça geçecek olursak; hem Ravens hem de Seahawks maçlarının çok yakın farklarla kaybedildiği düşünülürse oyunun içindeki bir küçük anın direk sonuca etki ettiği söylenebilir. Bu maç için de maçı verdiğimiz üç tane kırılma anı sayılabilecek pozisyon var. Birincisi, ilk çeyrekte kendi 25 yardımızda Garoppolo’nun top kaybı. İkincisi aynı çeyrekte Azeez Al-Shaair’in üçüncü hakta tamamlanmayan pas atmış olan Lamar Jackson’a yaptığı saçma sapan roughing the passer cezası. Üçüncüsü de dördüncü çeyrek, bitime yedi dakika kala maç 17-17 iken dördüncü hak ve bir yard oyununda rakip 35 yardından Robbie Gould’a alan golü attırmayıp, üstüne bu kadar formda bir Raheem Mostert varken koşmayıp, pas oyunu deneyerek topu ve yedi dakikaya yakın zamanı rakibe teslim ettiğimiz an. Bunların üçü de iki touchdown bir alan golü ile aleyhimize sonuçlanan oyunlardı. Her ne kadar Shanahan maçtan sonra dördüncü haktaki pas oyunu tercihinden pişmanlık duymasa da bence en azından, hazır yağmur da durmuşken, bir alan golü denemeliydi.

Maçın gidişatında her iki takım için de benzer gelişmelerin yaşandığını söyleyebiliriz. İki takım da pas hücumundan çok koşu hücumundan ekmek yedi. 49ers oyun kurucusu Garoppolo fumble ile top kaybederken aynısını Lamar Jackson’dan da izledik. Hem 49ers’ın hem de Ravens’ın bir koşu bir pas touchdown’ı varken skor farkı iki alan golü denemesinden biri bloklanan 49ers kicker’ı Robbie Gould’dan geldi. Gould alan golü denemelerinde 1/2 yaparken belki de NFL tarihinin en iyi kicker’ı Justin Tucker son saniyedeki 49 yardlık alan golünü affetmeyip maçın da kahramanı oldu.

Her ne kadar Ravens’ın oyun tarzı pastan çok koşuya dayalı olsa da yağan yoğun yağış 49ers’ın da koşuya yönelmesine yol açtı. 49ers savunması Mark Ingram’ı durdurmayı başarsa da Lamar Jackson’un biri touchdown ile sonuçlanan 101 yardlık koşu performansına engel olamadı. Savunma, özellikle linebacker’lar neredeyse bütün fake handoff’ları yedi. Kabul etmek gerekir ki bunda Lamar Jackson’un ellerinin hızının da çok büyük etkisi var. Bence Lamar’ın rakip savunmalar üzerinde bu denli tehditkâr oluşunda bacakları kadar ellerinin de çok çok hızlı oluşunun etkisi büyük. Adam Houdini gibi. Topu nereye soktuğu televizyondan bile zor fark ediliyor. Jackson o kadar hareketli ki 49ers savunması ona sadece iki kez dokunabilirken bir kere sack edebildi. Mark Andrews’ı bir kez unutup touchdown’a sebep olsa da savunmanın lideri yine her hafta olduğu gibi Fred Warner oldu. Warner sekizi solo toplam 11, Dre Greenlaw ise altı tanesi solo toplam sekiz tackle ile oynayıp Mark Ingram’ın çok fazla yard almasına izin vermemiş olsa da Lamar’ın defalarca firsth down almasına engel olamadılar. Arka alan savunması, safety ve cornerbackler ise linebacker’lara oranla çok daha iyi iş çıkardılar. Jaquiski Tartt’ın sakatlığında takımda kendine yer bulan Marcell Harris adeta Lamar Jackson’un kucağındaki topu söküp çalarak bir fumble yaptırırken Jimmie Ward üç ve dördüncü denemelerdeki, çok önemli pozisyonlarda pas arası yapmayı başararak adeta 49ers arka alanını Ravens tehditlerine karşı kapatıp rakip wide reveiver’ları 105 yardda tutabildiler.

Sadece 17 sayıda kalmış olmanın en temel nedeni yağışlı hava ve rakibin yoğun blitz savunması karşısında hem 49ers hücum şemalarının hem de Garoppolo’nun pasa fazla gidecek kadar iyi olmayışıydı. Aslında O-line, ve özellikle sağ tackle McGlinchey ve ikinci maçına çıkan çaylak sol tackle Dan Brunskill çok çok iyi maç çıkardı. Öyle ki Garoppolo sadece iki kez sack olup dört kez baskı yedi. Bu baskıların hiç birisi de geldiği günden beri en iyi maçını çıkaran McGlinchey’in kanadından değildi. Burada Brunskill’e bir parantez açmak gerekir. Malum veteran sol tackle Joe Staley kariyerinin son dönemlerine girmiş ve son zamanlarda da çok sık sakatlık belasına bulaşıyorken aradığımız sol tackle’ı bulmuş olabiliriz. Hem geçen hafta Skule, Packers karşısında zorlandığında oyuna girdikten sonra, hem de bu haftaki zor Ravens maçlarında temiz iş çıkardı. Ucuz kontratı sayesinde Staley’in yaratacağı cap boşluğunu şu sağlam savunmayı bir arada tutmakta kullanabiliriz. Sağ ve sol tackle’ların maçta yarattığı etkiden bahsetme sebebim Garoppolo’nun aslında topu aldıktan sonra kafasını kaldırmak için epey bir zaman bulduğunu vurgulamaktı. Ancak belki en başta oyun koşu ağırlıklı kurgulandığı ya da daha ikinci drive’da Garoppolo fumble’ı geldiği için ilk drive’daki Deebo Samuel’in 33 yard’ık pas touchdown’ına rağmen topu ekseriyetle koşturduk. Bunda Ravens savunmasının en büyük pas tehdidi Kittle’a önlem alışının ve koca adamın da koşu oyunlarındaki blok yükünün çok fazla oluşunun etkisi yadsınamaz.

Kittle maç boyunca adeta blok makinesi gibiydi. Üç receiver, Sanders, Samuel ve Bourne maç boyunca toplam dokuz top tutuşta 124 yard (pas başına 13,7 yard) bir touchdown’lık performans ortaya koyarken hücumdaki neredeyse tüm yükü Raheem Mostert çekti. Baştan da söylediğim gibi hem Ravens hem de 49ers pas yerine koşu odaklı bir maç çıkarırken Ravens’da quarterback’den çok running back gibi oynayan Lamar Jackson (16 denemede, 101 yard, bir touchdown), 49ers’da ise Raheem Mostert (19 denemede, 146 yard, bir touchdown) her iki takımın en başarılı isimleri oldu.

Sonuç olarak NFC’deki en önemli rakiplerinden Seahawks’a bir alan golü mesafeyle kaybettikten sonra, maçın oynandığı anda NFL’in en iyi iki takımının maçı ve muhtemel bir Super Bowl 54 eşleşmesi olarak gösterilen Baltimore Ravens maçını da yine bir alan golü ile kaybetmiş olduk. Hem Shanahan hem de savunma koordinatörü Saleh’in çıkaracağı pek çok ders ve ileriye dönük umutla dolu bir başka mağlubiyet. Çok üzmedi ancak Türkçede bir söz vardır “Yenilen pehlivan güreşe doymaz” diye, işte tam da bu hislerle keşke bir kez daha karşılaşsak diyor insan. Bunun da bu saatten sonra tek yolu Super Bowl 54. Buradan, pas oyunu savunmamız ve quarterback baskımız düşünüldüğünde, bana göre, savunulması daha kolay bir rakip olan Saints’e gidiyoruz. Kazanma şansımız Ravens maçından daha yüksek, ancak bu biraz da Jimmy’nin o gün ne yapacağına bağlı.

Her sezon yan gözle de olsa takip etmeyi bir an olsun bırakmadığımız Titans’a gelince… Playoff umutlarının devam ettirilebilmesi için mutlak önem taşıyan division rakibi Colts maçında adeta ilk iki çeyrek hiçbir şey oynamadılar. Daha ilk play’de Derrick Henry’nin yaptığı ve devamında Colts touchdown’ı ile sonuçlanan fumble’dan tutun da daha sonra neredeyse üç çeyrek boyunca sack’lenmekten başka bir şey yapmayan Tannehill’in fumble’ına kadar maçı kaybetmek için her şeyi yaptılar. Ancak karşılarında “Ben bugün Colts’un maçı almasına izin vermeyeceğim” diyen bir Adam Vinatieri vardı. Kral, dört alan golü denemesinde iki kez bloklanıp bir kez iki direk arasını ıskalayarak dörtte bir başarı ile Colts’un canına okudu. Titans adına hem Derrick Henry hem de Ryan Tannehill maça adeta ikinci yarıda başladılar. Üçüncü çeyreğin bitimine beş buçuk dakika kala Jacoby Brissett’in yaptığı saçma sapan interception sonrası bulunan alan golü ile yakaladıkları beraberliği maçın bitimine beş dakika kala Vinatieri’nin topuna yaptıkları blok ve kapılan topla aldıkları touchdown ile maçı ve playoff umutlarını bir anda alıp eve döndüler. Tannehill rekorunu altı maçta beş galibiyete çıkarırken, Henrry’nin her zamanki sezon sonu üst seviye formu ile artık her şey iki Houston Texans maçına bağlı. Wild card’lardan birinin AFC Doğu’ya gideceği kesin görünen playoff resminde diğer wild card’a ulaşma amacıyla Steelers’la çekişmek için önce önümüzdeki hafta Raiders’ı Oakland’da yenip onları devre dışına çıkarmak gerek…