Başlığa bakıp önümüzdeki sezon veya geçtiğimiz sezon hakkında yorum yapacağımı düşünebilirsiniz ama bu yazı biraz daha eskiye dönük olacak…

Yıllar önce Pakistan’ın İslamabad şehrindeki Amerikan okulunda okurken tanıştım Amerikan futboluyla. Beden eğitimi dersinde her ay farklı bir spor öğretiliyordu ve sıra Amerikan futboluna geldiğinde içimde bir anda bir aşk doğmadı aslında. Her derste olduğu gibi temel bilgilerle başladık, top atma ve top tutmaya geçtik. O günler bana yıllar sonra Türkiye’ye dönünce hayatın Amerikan futbolu olacak ve oynadığın takıma girmek için seçmelere girenlere aynı bu şekilde top atmayı öğreteceksin deseler inanmazdım.

O derste oldukça eğlendim ve ‘flag football’ oynarken hep ön planda oldum. Gerçi flag football diyorduk ama daha çok kısa paslar veya doğrudan koşular yapılıyordu. Biraz kıvrak olduğumdan ve yıllar sonra takım arkadaşlarımın da farkına varacakları gibi kendimi yerden yere atmaktan sakınmadığım için genellikle koşuları yapan kişilerden biri bendim. Sonra zamanla atletizme geçtik ve pek Amerikan futbolunu düşünmedim bir daha.

Ama yıllar sonra bir Amerika seyahati esnasında kendime bir Amerikan futbolu topu aldım arkadaşlarla piknikte oynamak için. Dönem arasından sonra Kıbrıs’a dönerken belki eğlenceli olur diye son anda valizin içine tıktım o topu. Zaten Ankara’da lise okuduğu bir yıl içerisinde okulda arkadaşlarıyla hem Amerikan futbolu topuyla atışan hem de kriket oynayan birinden başka ne beklenir ki?

Tesadüfün böylesi işte, o dönemin başında DAÜ’de bir Amerikan futbolu takımı kurulmuş. Ben AIESEC kongresi dolayısıyla okula bir ay geç gittikten sonra bir arkadaşım “bu tam sana göre” diyerek müjdeyi verdi. Amerikan okullarında o kültürle büyüyünce maalesef Amerikan ne varsa bana göre oluyordu o zamanlar. Haberi aldıktan sonraki antrenmanlarına gidip tribünde oturdum.

Yaklaşık 60-70 kişi yoğun bir antrenman geçirdi o gün. Daha çok kondisyon üzerine kurulu bir antrenmandı, ne de olsa yıl 2000, yani Türkiye’de ekipmanın ‘e’si yok daha. Sonra da Amerikan futbolu adına oldukça komik görüntüler ortaya çıktı ‘oyun’a geçilince. Bende pek bilgili değildim o sıralar ama en azındanseyrettiğimin Amerikan futbolu olmadığına emindim.

Peki bunları niye anlatıyorum burada? Neticede burası DAÜ takımının sitesi değil ve nfltr.com’da yazar olmamı istememin nedeni DAÜ hakkında yazı yazmak için değildi. Maksat geçen yıllar sonrasında Türk Amerikan futbolunun nereden nereye geldiğini göstermek.

2002 yılında, yani bildiğim kadarıyla Türkiye’de Amerikan futbolu (ekipmansız olsa dahi) oynanmaya başladığından tam 10 yıl sonra, Bilkent Judges ile ilk defa bir takım ekipman alıyordu. Sonra bir yıl içerisinde ekipmanlı takım sayısı 8’e çıktı ve yukarıda bahsi geçen DAÜ ekipman alan 5. takım oldu.

2002 yılından itibaren gerçekleşenlere bakarsak önceki yıllara orantısal olarak inanılmaz gelişmeler oldu ve halen olmakta. Bir federasyonumuzun olması, bağımsız hakemlerin maçlarda görev alması, final maçının İnönü Stadı’nda oynanması. Yıllar önce Amerikan Futbolu Kurulu vardı, sitesinde DAÜ için üyelik aşamasında yazdığı için ilgimi çekmişti ve o zamanki takım yönetiminin hiç fikri olmadığı için takımı temsilen katılmıştım. Benim ilk katıldığım AFK toplantısında birisi kalkıp az önce bahsettiğim gelişmelerden bahsetse deli muamelesi görürdü.

Şimdi ise bunlar gerçek ve herkesin desteğiyle bu sporu daha da ileriye götüreceğiz ve hayırlısıyla her gün Almanya gibi ülkelerde olduğu düzeye biraz daha yaklaşmış olacağız. Nfltr.com sitesinin de bu doğrultuda büyük rol oynayacağından hiç şüphem yok…