Üniversiteler Ligi’nde bu sezon da bir değişiklik olmadı ve yine Ankara takımlarının liderliğinde ve şampiyonluğunda sona eren bir Lig yaşandı. Daha önceki yazılarda hep Üniversiteler Ligi’nin sisteminin yanlış olduğundan, bu sistemle ne doğru düzgün oyuncu yetişebileceğinden ne de Üniversite kulüplerinin kurumsallaşabileceğinden bahsettik. Bu sezonki sonuç, önceki seneler gibi aynı senaryonun tekrar filme çekilmesi oldu. Ve hepimiz sıkıldık, hepimiz bunaldık.
NFLTR’de bu yıl başladığım yazarlığımın yanı sıra, hatta aslında Sakarya Üniversitesi Korumalı Futbol Kulübü’nün Başkanlığını yürütüyorum. 2007’de göreve geldiğim günle bugün arasında 2 kez TBSF federasyonu değişti. Sporcu-öğrenci arkadaşlarımın kafasındaki kendimizle ilgili soru işaretlerinin çoğunu halletmişken, halen büyük bir kısmının aklında Federasyon ve sporun geleceği ile ilgili bir yığın soru ve şüphe var. Yavaş yavaş hem bunları hem de yaşadıklarımızı paylaşmak istiyorum sizlerle.
İki sezondur farklı federasyonlar görevde olmasına karşın Üniversiteler Ligi başlamadan 1 hafta öncesine kadar lig nasıl tertip edilecek, kim hangi grupta, seri başı var mıdır, gruplar kaçarlı olacak, kaç maç yapılacak vs. vs. soruları cevap bulmuyor. Tertip edilen resmi bir ligin başlamasına üç gün kala bunlar belli olursa, ne doğru düzgün o lige katılacak takım ne de o ligi götürecek ekip, ekipman, yan faktörleri tamamlayabilirsin.
Öncelikli sorun hem Sakarya’da hem diğer illerde muhtemelen maç yapacak sahadır. Liglerin başlama tarihi, katılacak takımlar lig başlamadan en az 1 ay önce belli olmadıkça, Korumalı Futbol’da saha sıkıntısı kanayan bir yara olarak kalacaktır. Üniversitelerin açılış tarihleri birbirine çok yakın olduğuna göre, ligin başlama tarihi de yaz aylarında kriterleri ile belirlenmelidir. Katılım için konulan başvuru tarihinde kriterleri sağlayan takımlar hesaba katılıp fikstür ve organizasyon taslağı kolaylıkla belirlenebilir. Taslak Üniversitelere gönderilir ve konulan belli cevap süresi sonunda gelen – gelmeyen cevaplara göre kesinleşir. Örneğin Lig Ekim 20’de başlayacaksa bu işler 20 Eylül’de kesinleşmiş, son bulmuş olur.
Ona göre Gençlik Spor Müdürlükleri, Belediyeler ve Üniversite Yönetimleri ile masaya oturulur, sahalar aylar öncesinden bağlanır. Bu iki seneyi hatırlayalım örneğin. İlk maçımız geçen sene Bilgi Üniversitesi ile, Lig Cumartesi başlayacak, maç tarihi ancak Pazartesi kesinleşti, biz yırtınarak şehir dışındaki bir sahayı Perşembe günü koparabildik. O da benim Gençlik Spor İl Müdürü ile 13 senelik bir dostluğum olması sayesinde olabildi ancak.
Bu sezon 2. hafta fikstürü sezon başı ilan edilip sonra Kurban Bayramı diye ötelendi. Ben 2 maç Üniversite’den 1001 zorlukla aldığım ve bakımını büyüklerimizin ılımlı yaklaşımı sonucu ertelettiğim sahada dediğim tarihte 1.maçımı yapamadım, 2. maçımda da mağlup olunca bir anda “Bunun için mi verdik sorusuna” muhatap kalabilecek bir hale geldim. Halbuki maçları zamanında ve hazırken yapsam belki de 2 galibiyetle gruptan çıkan benim ekibim olacaktı. Düzensiz ve eksik bir organizasyon geçen sene çeyrek final yapan takımı bir anda o iş tesadüf mü? sorusuyla karşı karşıya bıraktı ki kökeninde Saha sıkıntısının verdiği stres ve son güne kadar saha ayarlayıp onu oynanabilir getirmeye çalışan oyuncuların yıpranmışlığı ve üzerlerindeki baskı yatar.
Pahalı bir spor olan Korumalı Futbol’u devam ettirebilmek, iyi bir yerlere getirebilmek ve bu kültürü yerleştirebilmek için en elzem ihtiyaç mutlaka ve mutlaka malzeme. 2007’de elinde sağlam 22 shoulder pad ve 18 kask olan takımı bu sezon sonu itibariyle Kulüpler Ligi’ne katılabilecek duruma getirdik. Ancak 2 senedir çektiklerimi bir ben bir de Allah biliyor. Eşime, evime, aileme ayıramadığım zamanı hep Korumalı Futbola ve kulübe ayırmak, her anı “Takımı nasıl daha iyi bir konuma getiririz?” diye düşünerek geçirmek, para peşinde koşmak, defalarca reddedilmek, antrenmanı ayrı deplasmanı ayrı maçı ayrı oyuncuların ruh halini, derslerini ayrı düşünmek, kurum içi sorunlarla ve bürokratik engellerle savaşmak herkesin katlanacağı şeyler değil.
Oyuncularım zaman zaman soruyorlar bana “Neden Hocam, neden bu kadar parçalıyorsunuz kendinizi?” diye. Net bir cevabı yok aslında, aşk var, tutku var içinde, paylaşmak var ama kesin şudur diyemiyorum. Onları sahada görmek çok mutlu ediyor beni. Malzemeleri, formaları, topları tam olarak çıkıyorlar ya sahaya bir an zaman duruyor benim için.
Fazla uzatmadan özetleyelim malzeme ve para mevzusunu. 2 seneyi aşkın süredir hediyelik eşya satmaktan, bağış toplamaya, sponsorluk görüşmelerinden, takvim yaptırmaya envayi çeşit yol denedik para bulabilmek için. Hem alın terimizle kazandık parayı hem de sonunda bir sponsor bulabildik ama sponsor benim ortaokul ve liseden çok sevdiğim bir dostum. Formaları yaptırdık ama bunu yapan da bizim okuldan Ankara’da yaşayan bir işadamı arkadaş. Bu mudur yani Korumalı Futbol’un gelişimi, ilerlemesi? Bu mudur Balkanlar’a yayılıyoruz, tabana iniyoruz? Bir kişi bir şeye ihtiyacınız var mı diye aramadı 2 senedir Federasyon yetkili kurullarından (Fatih Gökova ve Metin Bey’i hariç tutuyorum). Arandığımız zaman sorulan soru şu : Maça çıkıyor musunuz, sahanızı ayarladınız mı? Bu mudur bir sporu federe etmek, yönetmek. Bu adamlar neler yapıyorlar, nereden malzeme bulup çıkıyorlar maçlara, paraları var mı, saha ayarladılar mı, deplasmana nasıl gidecekler diye kimse sormuyor. Çoğu Üniversite takımı bizim gibi SKS’ye bağlı (ki bu sene Rektörlüğe bağlanmayı başardık) ve öğrenci kulübü konumunda. Üniversite’den alınan maddi destek sıfıra yakın, ancak kampus içi ihtiyaçlar karşılanabiliyor, onlar da kısıtlı oluyor. Peki bu şartlar altında bu kadar Üniversite takımı nasıl var oluyor ve bu lig yürüyor? Bunun adı mucize başka bir şey değil.
Anlatacak aslında çok şey var ama şimdilik bu kadarla yetinelim. Gözüken o ki Üniversite takımlarına bakış açısı değişmedikçe ve Korumalı Futbol’un tanıtımı için ciddi atılımlar yapılmadıkça her sene aynı sıkıntılarla boğuşacağız.
İlk defa buradan açıklamış olalım; Sakarya Üniversitesi Spor Kulübü altında branş olarak Korumalı Futbol’u açtık ve gelecek sene bir aksilik olmazsa Kulüpler Ligi’nde de mücadele etmek için başvurularımızı yapacağız. Sakarya, Kocaeli veya yakın illerde ikamet eden Futbol tutkunlarını antrenmanlarımızın başlamasıyla birlikte Sakarya Üniversitesi’ne bekliyoruz. Mezunlarımız, halen Üniversite takımında oynayanlarımız ve bu işe gönül vermişlerle iyi bir çaylak sezonu geçirmek istiyoruz Kulüpler Ligi’nde.
İlerleyen yazılarda görüşmek üzere…
Bilgi için: http://www.afkulubu.sakarya.edu.tr/