Son bir kaç senedir olanlara bir bakalım, takımlar kapanıyor, oyuncular sürekli bir hareket halinde, ligler bir düzene giremiyor, regulasyonlar tamamlanamıyor, uygulamalar birbirini tutmuyor, herkes bir rahat bir rahatsız fakat geleceğe ilişkin bir çalışma yapılmıyor.
Yönetimi suçlamak yerine neler yapılabileceğini düşünmek lazım. Geçen sene yapılan footballturk çalıştayı güzel bir başlangıçtı fakat üretime dönüşemedi. Katılım genelde kısıtlı kaldı. Bizlerin tek yapması gereken sahalarda yada saha yanında pratiğin bir parçası olmakmıdır? Elimizden gelen bu kadar olmamalı. Yeni fikirler üretmeyi bıraktığımız anda yerimize başkaları bunu yapıyor. Örnek liglerdir, örnek milli takımdır, örnek eğitimlerdir.
Sezonumuz neden düzensiz, takımlar düzensiz olan sezona bile neden uyum gösteremiyor? Dünyadaki çalışmalardan neden bu kadar kopuguz? 2005-2010 arasında çok yol kat eden, hatta 2011 yılında bile bir ilke imza atarak bence büyük bir ezberi bozan Türk futbolu bu sene neden bu derece dağılmış bir haldedir?
Takımların parası yok. Olanın kontrolü elinde değil ve maddi değer üretmiyor önüne sunulanı harcıyor. Bu bizim en büyük sorunumuz. Takımlar arası dengesizliklerin bir kısmıda bundan kaynaklanıyor bence. Giderler yüzünden lig örseleniyorsa, düzenli bir lig için katılım bedeli olmalı ve bunun karşılıgında standart bir sezon hizmeti verilmeli belkide. NFLTR’nin final maçı organizasyonu için düşünceleri, beni neden sezon iş sürecine çevrilmiyor fikrini düşünmeye sevk etti. Özel bir lig olamazmı? Tüm masraflarının baştan hesaplandığı, alınacak tüm hizmetlerin standartlaştırıldığı, bu hizmetlerin bedelinin belirlendiği ve alınan hizmet karşılığı katılım payının ödendiği bir ligden bahsediyorum.
Dünyadaki çalışmalardan hangisine dahil olmak bizim amacımız? Her yerde varolmaya çalışarak bir yere varamayacağımız aşikar, EFAF’mı? CEFL’mi? IFAF’mı? Bir üst seviye ile pratikte nasıl bir bağ kuracağız? Balkanlar’amı? Avrupa’yamı? Dünya sahnesinemi çıkacağız? 2010 yılında takımlarımız Balkan’larda ve kısmen Avrupa sahnesinde ilk adımlarını atmaya başlamıştı bu deneyim bizi daha ileriye götürecekti ve 2010 yazında İtalya turnuvasına katılmaya çalışılırken bir anda ip koptu ve herşey değişti. Futbol tarihimizde açıklanamayan en karanlık zaman diliminin bu olduğuna inanıyorum. Bu kısa Avrupa macerasının sonuçları özellikle katılan takımlar açısından garip oldu.
Boğaziçi Sultans, okuldan ayrıldı geleceği belirsiz bir durumda bana göre, ITU Hornets okulla sorunlar yaşadı takımda köklü değişimler oldu, IAFK Cav’s kapandı. Sanırım final oynadığı için en büyük darbeyi Cav’s aldı. ODTU yurt dışına maça gitmedi ve halen sağlıklı hayatına devam ediyor. Komplo teorisi diyerek geçelim. Siz bilirsiniz.
2011 yılında bir devrim oldu senelerce her toplantıda uğruna insanlarla kavga ettiğim her hafta maç oynamak sevdasına çok yakın bir çözümle yönetim karşımıza çıktı, kendileri bir ezberi bozdular ve bu konuda yönetimi ayakta alkışladım. Sonuç bu sene gene döndük kara düzene. Bu sporun gelişmesine engel olunduğu hakkında zerre kadar şüphem yok. Nedenini bilemiyorum ancak. Ne zaman birileri gelişme gösterse birileri frene basıyor. Ve düne kadar kulaklık bulunmayan ülkede yüzlerce set ekipman geliyor, hergün takım kuruluyor bu takımlar sahaya çıkıyor, kimisinde koç yok, kimisinde oyuncu. Bu sporun gelişimi kontrol altında değildir, ve içi boşaltılmaktadır.
Bence lig özelleştirilmelidir. Özel ligler kurulabilmeli ve takımların kendi gelişimlerine uygun seçimler yapmaya ve rekabet edecekleri takımları seçemeye hakkı olmalıdır. Bu sene kaybedilmiş bir senedir bunu önceki yazılarımda da belirtmiştim. Ancak gelecek senenin de kaybedilmesi durumunda, açıklamalar kaybedileceğini gösteriyor, ligler yok olmaya mahkumdur. Ciddiyetin kaybolduğu yerde, rekabet olmaz eyyam başlar, bazı futbol sömürgecilerinin sevdiği feodal ilişkiler değer kazanır. Üretim biter, tarih tüketimi başlar. Hatıra ve yozluk paylaşımı başlar ve sonunda sona ereriz.
Hepinizi büyük resmi görmeye davet ediyorum.