Aslında bir galibiyet demek Rivers’ın Chargers için yaptıklarının yanında Derek Cox’un takıma yaptığı katkı kadar kalır fakat bu maçı kazanan ve “elite” olduğunu kanıtlayan Rivers bu haftaki yazımın başlığını ve çok daha fazlasını hak ediyor. Kansas City Chiefs gibi defansı ve özellikle pass-rush’ı harikulade olan bir takıma karşı, NFL’in en çok ses çıkartan stadyumlarından biri Arrowhead’de takımının maça her daim dahil olmasını sağlayan, tam 41 sayı atmamızın en büyük nedeni olan bu adam, başka bir şey. O, San Diego için bir QB’den çok daha fazlası… Bu yıl gösterdiği muhteşem performans ise geçen sezondan sonra onun için “Gönderilsin” diyenlere verebileceği en iyi cevap. Bu maçın skoru ise kanıtı: 41-38.
Philip Rivers’ı bu kadar övdükten sonra, bu maçta ona yardımcı olan ve karşı çıkan şeylerden bahsetmek lazım.
Yardımcılar
Rivers’ın 3rd down’larda gittiği (özellikle ilk yarıda), takımın maça tutunmasını sağlayan bir isim vardı: Keenan Allen. Üçüncü tur draft seçimi Allen, sanki 10 yıllık oyuncuymuş gibi bir performans sergiliyor. Agresif oynuyor, topun peşinden gidiyor, Rivers’a güven veriyor ve en önemlisi hem taraftarları hem de takım arkadaşlarını havaya sokuyor. Sahada yaydığı enerji, o hırsı gerçekten kişiliğinin sahadaki aynısı olmakla beraber, onu NFL’in sayılı WR’larından yapacak önemli bir erdem. Yapması gereken ise bu sezon gösterdiği performansın üstüne koyup SD’nun Megatron’u, Dez Bryant’ı (agresif dediysek de o kadar değil) olmak. Artık resmi: Keenan Allen bir draft “steal”ıdır.
Danny Woodhead. Patriots’ın RB pozisyonunda kan ağladığı bu günlerde Tom Brady Chargers maçlarının istatistiklerine bakıp üzülüyorsa bunun nedeni yılın başında takımdan gönderdikleri “minik büyük adam” Woodhead. Bu yıl gerçekten çok ekstra oynuyor, aldığı her handoff’da pozitif bir katkıda bulunuyor ve backfield’dan çıkıp yaptıkları ise takdiri fazlasıyla hak ediyor. End zone’un içinde de, dışında da Chargers’a büyük pas oyunu rahatlıkları sunuyor. Rivers baskı yediğinde el altından pas atıp birkaç yard kazanacağını bildiği birisi varsa bu da Danny Woodhead. Bu yıl iki rushing ve beş receiving TD ile en fazla receiving TD yapan RB de ondan başkası değil.
Ryan Mathews. Son maçlarda adeta “Ben draft bust değilim” diye bağıran 24 numara, 11 maçta 721 yard ve üç TD istatistikleriyle oynuyor. Zor pozisyonlarda kafasını eğip ekstra yardlar alarak da takıma büyük katkı yaptı ancak ne yazık ki Ken Whisenhunt bunu Washington Redskins maçında anlayamamıştı. Mathews ise bu yıl Mr.Fumble kimliğini arkasında bıraksa da maç bitirememeye devam ediyor. Bu maçta da ikinci yarıda yerini Ronnie Brown’a bıraktı.
D.J. Fluker. “Fluke” un bu yıl takımın offensive line’ına yaptığı katkı insanüstü. Hem Rivers’ın topu atması için zaman kazanmasına yardımcı, hem de onun tarafından yapılan koşularda boşluk yaratmayı başarıyor. Bunun en büyük nedeni ise büyüklüğü değil, maç sırasındaki agresifliği ve bunu bütün O-Line’a aşılayışı (Raiders maçından sonra paylaştığım GIF’i burada da paylaşmakta fayda var http://cdn.fansided.com/wp-content/blogs.dir/13/files/2013/10/flukermoore.gif) En büyük handikabı olan LT King Dunlap’in sakatlanmasıyla o mevkiye geçişini de başarıyla götürmekte.
Gates ve Green. TE pozisyonunda Chargers ligin en şanslı takımlarından birisi. Bu maçta 700.reception’ını yapan Gates, kariyeri boyunca takımın kilit isimlerinden birisi oldu. Green ise bu efsanenin arkasından gelen önemli bir yetenek. Chargers’ın bu pozisyonda bir 10 yıl daha sıkıntı çekmemesi normal gözüküyor.
Karşı Çıkanlar
Buraya teker teker isimler yazsam Derek Cox’u 72 fontla yazardım. Ancak secondary’nin kötü performansını sadece ona bağlamak doğru olmaz. Shareece Wright, Johnny Patrick, vb CB’lerin hiçbiri düzgün performans sergilemiyor. Safety’lerse ekstra bir şey yapmıyor. Ancak Chargers’ın en büyük sorununun burası olduğunu anlamak için ESPN analizcisi olmaya gerek yok…
Playcalling. Ken Whisenhunt’ın play-call’ları çok eleştirildi ve bunlar haklı eleştirilerdi. Özellikle Washington maçında bir yard’da topun Ryan Mathews’a verilmemesi ben dahil herkesi çıldırtmıştı. Bu maçta ise mükemmele yakın oyunlar kullanıldı ve galibiyette hücum yüksek performansının bir numaralı etkeniydi. Gelecek haftalarda bunun diğer kategoriye geçiş yapması ise playoff umutlarımız için çok önemli.
AFC 6th Seed’de Ortalık Karıştı
AFC’de playoff’lara gidecek beş takım neredeyse belli. Denver ve Patriots bir ve iki numaralı sıraları alıp wildcard haftasını boş geçirecekler. Colts ve Bengals ise kendi division’larında liderliğin açık ara farkla adayları. Bunların hangisinin ilk wildcard spotunu kapan Chiefs ile oynayacağını ise performansları belirleyecek. Buraya kadar her şey belli ancak 5-6’lık dereceleriyle altıncı playoff spotunu kovalayan çok sayıda takım var. Tennessee Titans, Pittsburgh Steelers, Baltimore Ravens, San Diego Chargers, New York Jets ve Miami Dolphins büyük bir yarış içindeler. Bunlardan sadece bir maç geride ise Oakland Raiders, Cleveland Browns ve Buffalo Bills var.
Chargers açısından bakacak olursak Titans ve Dolphins’e karşı kaybedilen maçların acısı burada çıkıyor. Raiders’ı ise Qualcomm’daki maçta yenmek onları yarışın dışına atmak için çok önemli.
Tennessee’nin Colts ve Denver deplasmanlarından mağlubiyetle dönmesi ise beklenen bir şey. NFC’nin yüksek performans sergileyerek playoff kovalayan takımı Cardinals ise üçüncü mağlubiyetleri için büyük bir risk. Titans’ın Jags’e olan ezikliği ise dillere destan ancak sondan ikinci haftada Jags’in QB seçimi için 1st overall pick isteyeceği ise açık… Bence Titans sezonu 7-9 ile bitirecek.
Pittsburgh ise yarıştan bazılarının döküleceği çok önemli bir viraj. Gelecek iki hafta Ravens ve Miami ile maçları olan Steelers ya yakacaklar, ya yanacaklar… Bence Steelers sezonu 8-8 ile bitirecek.