12.Adamın başkentinden saygılar, sevgiler. Geçen hafta “Run Wilson Run/NFL Sana Hayran” dizeriyle tunç uyak yapmıştım. Oradaki İngilizce – Türkçe alegorisini uyak kabul eder mi TDK bilinmez ama bu haftaki başlık cinaslı uyak. Epik beyitlerden sonra satirik cümlelere dönelim. Sezonun ilk şamarını yediğimiz San Diego deplasmanı yazımda şöyle bir istatistiğe yer vermiştim: “…Velhasıl 27 ve üzerinde sayı yediğimiz son 32 maçı kaybetmişiz, seri 33 oldu….”. Oldu mu sana 34.maç… Savunmamızın kalbinde ritim bozukluğu devam ederse 34 olacak sana İzmir, Kars, Kastamonu… Vakti zamanında ESPN’in sitesine girip 2014 fikstürümüze batığımda en cafcaflı bölümün beşinci hafta Washington deplasmanıyla başlayıp 11.hafta Kansas City deplasmanıyla bitecek maç aralığı olarak görüyordum (yazar cafcaflı kelimesini yerel bir deyişle ‘cepte keklik’ anlamında kullanıyor). İlk üç maç ve son bölümdeki Philadelphia deplasmanı hariç safi NFC Batı maçları bizim asıl sıralamamızı belirleyecek maçlardır diye düşünüyordum. Maçta savunma olmayınca oluyor yazıda avunma. Girizgahta epey avundum, maçta neler oldu, yazının berisine davetlisiniz. Buyurunuz…
Hızlı Başlangıç, Elde Var Sıfır First Down
Center Max Unger’ın sakatlığından ötürü San Diego’dan off-season transferimiz Stephen Schilling ile başladık. Opening drive’da üç sayı bulup hemen peşine özel takım touchdown’ı ekleyen Şahinler maça süper başladı. Dallas Cowboys savunmasının flip flop hatasını değerlendiren Jermaine Kearse ve touchdown’ı getiren punt bloğu yapan Doug Baldwin hücumda en iyi Şahinlerdi. Maçın sonuna kadar hücumda dişe dokunur katkıya imza atabilen isimlerdi. Zaten maçın geri kalanında dişe dokunur hücum organizasyonlarından uzaktık.
Koşu – pas balansında koşuya ağırlık vermeyi seven Dallas’ı koşu savunmasında zaman zaman etkili savunduk. Burada Seattle’ı övdüğüm düşünülmesin, yerdiğimin en bariz göstergesi ‘zaman zaman’ ikilemesidir. Maçtaki kilit eşleşmenin Dallas’ın major koşu hücumu ile Seattle’ın aman vermez koşu savunması olduğunu düşünüyordum ama bu üçüncü haklardaki (takımlara göre göreceli) başarısızlık/başarıdan ötürü üçüncü hak oyunları oldu. İlerleyen bölümde ayrıntılı değineceğim. Öncelik koşu savunmasında neler döndüğünde. Koşu oyunlarında 37-18 oranla bize baskın çıkan Dallas’ı üçüncü çeyrekten başlayarak efsane olacak ‘3&20’ oyunundaki momentum kaybına kadar gayet güzel savunduk. İlk yarı 94 yard koşan; Dallas’ı 18 yardda tutmuştuk, o ana kadar… Seattle koşu savunmasının formülü neydi kardeşim: Koşucuyu takip et, kancayı geçir ki mücadeleyi önde kazan, 5-7 hücumlarda ikili takımlarla çatlakları doldurup koşucunun depardaki gez-göz-arpacık nişanını yok et, dikey koşuya izin vermeden yatay koşuyla köşelerdeki blok duvarlarına rakibi mecbur bırak.
Formüle uyulduğunda Dallas sadece 18 yard gidebilirken, uyulmadığında ise çarpım tablosunda altılardan sonrasını karıştıran çocuk gibi davranıp nikel savunmamız koşucuyu dikey durdurmaya çalıştı. 63 yardlık ilerleyişinden sonra durdurduğumuz Murray maçı getiren touchdown oyunuyla bir açıldı ki 52 yard’la tarumar etti savunmamızı. Önümüzdeki hafta da 100+ yard koşarsa NFL rekorunun sahibi olacak.
Wilson-Harvin Kariyer Gecesi
Seattleseverler olarak sezonun en kötü hücumunu izledik. Dallas savunmasında Sub-Zero oynadı sanki. Meşhur ice scepter’larını amansızca savurdu bizim hücuma, maçın çoğunda donmuş bir hücum organizasyonu (organizasyonsuzluğu desem daha doğru) vardı. Üçüncü çeyrekteki Marshawn Lynch koşusuna kadar yaklaşık yirmi beş dakika first down’u Dallas hücumlarında izlemekle yetindi bu taraftar. İlk yarı koşu oyunundan bir first down bile yapamadığımızı da söyleyeyim. Anlayacağımız, Seattle’ı koşturmazsan kazanırsın, kuralı gerçekleşti. İlk yarı etkisiz olan Beast Mode ikinci yarı üstündeki ölü toprağını atmasına attı lakin ona koşu koridorları sunamayan O-Line ile Dallas D-Line’ı arasında çapraz ateşte kaldı. O-Line’ımız kötü oynayınca maçlarda çok bocalıyoruz. Kağıt üstünde O-Line’ımız kalburüstü elemanlar faka maçlarda bazen şalterleri indiriyorlar. Russell Okung’un önderliğinde snap öncesi ve sonrası bol bol hücum cezası aldıran ön hattımız hücum ritmimizi de korku filmlerindeki psikopat katillerin kampçı gençleri baltalaması gibi hunharca baltalıyor. D-Line için de eleştirilerimi sıralamasam olmaz. Rakip quaterback’e baskı kurma, hit, sack gibi Amerikan futbolundaki ‘sataşma’ ve darbelerden ziyadesiyle uzağız. Tony Romo’ya anca pozisyon sonrası sert müdahalede bulundular. Hemen hemen her maçta clear pocket’larda elini kolunu sallayan quaterback’ler var karşımızda bu sene. Washington maçında yaşananları bu maçtan beri tutalım.
Dikkat ettiyseniz Tony Romo çok rahattı, birçok pasını snap’ten beş ve üzeri saniyede attı. Meşhur LoB, playbook’u iyi savunuyor ama savunmadaki guardlar baskı ve nose tackle’da yetersiz kalınca quaterback pası atması için ekstradan saniyeler kazanıyor. Wide receiverlar ve tight endler de vücut çalımlarıyla kendilerine açık alan sağlayıp quaterback’i için yeni pas kanalı açıyor. Bunlar dime defansımızı har vurup harman savuruyor. Adam gibi baskı yaptığımızda negatif yard hücumlarına zorluyoruz, inside pressure’de Tony Romo bocalayan bir quaterback, maçta da sadece bir kez başarınca quaterback keeper ile Tony Romo’ya yard kaybettirdik (tadımlık oldu).
Playbook ile başlayan koşu oyunu doğaçlamalara açıktır. Koşucu o-line/d-line arasındaki boşluklardan ve çatlaklardan yararlanarak oldukça uzağa gitmek ister. Spor medyamızda Türk futbolu için hep söylenir:” Bizde kaleye dikine giden topçu pek yok.” İşte, maçta da Lynch’in formundan uzak olması, ön hattın ona yardımcı olmaması, fazlaca Dallas koşu savunması altın bileziğimiz olan koşu hücumunu sekteye uğrattı. Subaru Impreza WRX STI sürati ve çevikliğindeki koşu oyunumuz Subaru’nun piston eritmesi gibi Dallas formalıların arasında eridi gitti. Dilime pelesenk olan Lynch’in her haftaya en az bir touchdown serisi sonlandı.
NFLTR.com’daki köşemden genel menajerimiz John Schneider’a sesleniyorum. Baksın Marshawn Lynch kalibresinde Jamaal Charles’ın yedeği Knile Davis’e 5.1 yard averajla üç touchdown yapmış, baksın LeSean McCoy’un yedeği Darren Sproles’a 12.4 averajla üç touchdown yapmış. Bizim takıma baksın Marshawn Lynch’in yedeği yok. We need a talented backup running back… Artık sesimizi duy Schneider… Koşu hücumumuza ikinci bir opsiyon, yetenekli bir vizyon gerekli. Konuyu Percy Harvin ve üstteki başlığa odaklayayım. Kariyer gecesini yaşayan Harvin topu üç kez taşıdı ve -1 yard geriletti toplamda bizi. Dört kez top atılan Harvin üçünü yakaladı, bu istatistiği daha iyi. Toplam pas yardı ise sıfır. Gel gör ki sıfır toplamada etkisiz eleman olunca Harvin’in koşu+pas yardı katkısı= -1 oluyor. Sayısal olarak en kötü maçını çıkardı bir ara mutlak sıfıra kadar yolu var diye de korkmadım değil.
Diğer kariyer gecesi Russell Wilson’a ait. Baştan söyleyeyim Wilson kötü oynamadı. Sayıları eğip büktüğümüzde Russell Wilson’ın bazı istatistiklerde kariyerinin en kötü değerlerini yakaladı. Üç numaramızın istatistiklerine değinmeden Dallas savunmasını övmek gerekiyor. Lig başlamadan çoğunluk ne düşünüyordu: Bu takım her maç 40 sayı civarında yerse garip karşılanmaz. Adamlar ne iş yaptı kardeşim!.. Sezon içinde inişli çıkışlı grafik çizen secondary muhteşem oynadı. Cornerback’leri Orlando Scandrick savunmada takımın yıldızıydı. Tutucularımıza nefes aldırmadılar. Red option’ları okumayı bildiler ve geçen hafta devleşen Wilson’ın bir touchdown koşusunu saymazsak gereken neyse onu yaptılar. Yazının ilk bölümünde yazmıştım, koşu savunmasında neler yapılmalı, işte onu harfiyen yaptılar. Ön hattından secondary’e kadar tam bir takım işi vardı.
Pi’yi üç mü alıyorduk hocam?
Maçın başında çoşkulu ve çığırtkan olan 12.Adamımız Dallas’ın third down şovuyla sessizliğe büründü. Desibel rekoru belki bu maç kırılır demiştim ama rekor Kansas City’de uzun süre kalacak gibi. Hazırlık maçlarından beri güzel oynayan Steven Hauscka’da düşüş yok, tight end Luke Wilson da üstüne düşeni yapıyor. Hücumda piramidin altındakiler işlerini güzel yapıyor.
1/55 (%1.8181818182)
Doğrudan ve dolaylı üç touchdown’ımızın geldiği special team etkinliği olmasaydı gece bizim için çok ama çok uzun olurdu. Takımımızda ciddi ciddi sırıtan Marcus Burley… Jeremy Lane iyileşene kadar cornerback mevkisinde de oynattığımız Marcus Burley maçlarda yediğimiz touchdownların birkaçında adam kaçıran kişi. Byron Maxwell sakatlanıp çıktığında (bir veya iki hafta sahalardan uzak kalacak) Marcus Burley’in üstüne düşen yük arttı ve kendisi bu yükün altında ezildi. Diğer eziğimiz Richard Sherman… Dez Bryant’ın kanadına ve markajına geçen Richard Sherman ne yazık ki orta seviyede bile savunamadı Bryant’ı. Dallas koşucularını savunmanın ikinci hattında durdurabildik çoğu zaman. 10-0’dan sonra 17 cevapsız sayı bulan Dallas’ı önce red zone’da, peşinden end zone’da durduramadık. Pas savunmasında iki üç metre boş alana çıkmasına engel olamadığımız Dallas hücumuna koşu hücumlarını eklendiğinde savunma kimliğimizi kaybettik, hükümsüzdür… Üçüncü çeyreğin dördüncü dakikasında ilk negative play’ine zorladığımız Cowboys özellikle kendi sağından Murray ve Randle’a belediyenin koşu parkurları gibi dümdüz ve uzun yollar açtı.
San Diego karşılaşmasındaki gibi ezici toplam oynama süresine boyun eğdiğimiz maçta 37:39/22:21 ile rakibi bir güzel oynattık. Bu süredeki adaletsizliğin müsebbibi Dallas’ın üçüncü haklardaki başarısıydı. Zaten maçtaki iki pas touchdown’ları üçüncü haklardan geldi. Bu haklarda durdurulamayan Kovboylar, 10/15 isabetle dokuz first down çıkarıp 2 touchdown eklediler ve Tony Romo 127 yard pas attı. Son çeyrekte Dallas iyi hücum edemiyordu, bel bağladığı koşu oyunu ve koşucularına güzel bir ayar vermiştik. Üstüne hücumlarda ‘holding’ cezaları onları geriletiyordu. Yeme de yanında yat… Lakin öne geçmelerini sağlayan drive’ın ilk bölümündeki üçüncü hakta Sherman markajında Dez Bryant’ın topu yakalayıp first down’u bulması bağrımıza saplanan ilk hançerdi.
En ağır hançer darbesindeyiz… Pazar gecesi maçlarına gelirken 3&20+ denemelerinde 55’te 1 ile sadece bir kez başarıya ulaşılmış. Yüzdesi başlıkta yazıyor… Robert Horry’nin 2002 Playoff’larında Sacramento King’e attığı son saniye üçlüğünü hatırladınız değil mi? Bu üçlük Lakers taraftarı hariç birçok taraftarın canını yakmıştı. Bu sefer 2012 sezonundaki San Diego – Baltimore maçına gidiyoruz. 4&29’u Flacco’dan aldığı kısa pasın üstüne 30 yard civarında koşu oyunu ekleyip first down’a giden Ray Rice’ı hatırladınız mı? Benzeri 3&20 Dallas hücumunda Tony Romo’nun Terrance Williams’a attığı 23 yardlık pas. Senelerce Seattle şehrinin üstüne karabulut olarak çökecek, hafızalarına çöreklenecek. O pozisyondan sonra 2008’de Semih Şentürk’ün son saniye golü sonrası dağılıp oynayamayan Hırvatistan’a döndü Şahinler. İkinci yarı neredeyse emeklettiğimiz Murray peşi peşine kendi sağ kanatlarından bindirdiği koşu oyunlarıyla touchdown’una uzandı. Pete Carroll geldiğinden beri 100 koşu yardını geçen altıncı oyuncu oldu kendileri.
Maç hala bitmemişti ama playbook’tan çok uzak Seattle hücum varyasyonları izledik. XBOX gamepad’de her tuşa basıp da bölüm geçmeye çalışan oyuncular gibiydi hücumumuz. Kötü anlamdaki kariyer gecesi Wilson için şu sayılardan oluşuyor: Russell Wilson 10+ paslarda 1/9 isabetle oynadı (tek isabeti opening drive’da Kearse’ye atılan toptu), kariyerinin bu alanda en kötü maç isabetiydi. Yine 4/10 son çeyrek pas isabeti bizim için yeterli olmadı. Sakızlı adamı hiç bu kadar suratı asık görmemişizdir. Anlaşılıyor ki ufaktan vidaları sıkmamız gerekecek. Green Bay Packers’ı eze eze yenen Seattle o günlerden gerçek ve mecaz anlamda uzaklaşıyor. Savunmamız ve hücumumuz kötü değil ama belli başlı iki sorunumuz var: İlki performansın 60 dakikaya yayılamaması, ikincisi ön blokların baskıdaki yetersizliği.
Bu sıkıntılı geceyi bırakalım artık… Sezonun ilk grup maçı bu hafta Pazar akşam 20.00’da St. Louis Rams deplasmanında. Bir sonraki Seahawks yazısında görüşmek üzere 12.Adamın başkentinden herkese esenlikler…